![]() |
Şunu İyi Öğren Ki; Hakk Kapısından Başka Kapı Yokt
Şunu iyi öğren ki; Hakk kapısından başka kapı yoktur Abdülkadir Geylani Hazretleri (k.s) http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Şunu bil ki; malın çoğu bela getirir, çok isteme azla yetin. Bela biter, güçlüğün sonu var, biteceği gün var. Sen yalnız sabırla bekle. Bela vakitleri değişmez, yalnız onun içinde afiyetler olur, onu gör. Bela anında ümitsizlik iyi olmaz. İmanla onu iyi gör. Fakirlik hali zenginliğe çevrilmez, ona sabırla tat kat.. Hile yoluna kaçma, doğru ol, samimi ol… Hakk’a karşı edepli ol. Sukûtu, sabrı sev, buna devam et. Haz al. İlahi fiillere uymaya çalış. Allah’ın emir ve fermanına karşı kalbinden bir şey geçerse tevbe et. Şayet Hakk’ı töhmetleyen bir kusur ettinse nadim (pişman) ol. Şunu iyi öğren ki; Hakk kapısından başka kapı yoktur. O’ndan kaçmak mümkün olmadığına inan ve hak işlerden intikam almanın imkansız olduğunu bil. Günah yapmak yalnız seni körletir. Hakk’a yapacağın taarruz, yalnız tabiatını karartır. İntikam hissi kullar arasında caridir. Vazife, bir kul tarafından verilmişse, ondan kaçınma olabilir. Her şey, bu dünya alemine çıkmadan çok evvel yaratılmıştır. Onların kârını, zararını Allah bilir. Herşeyin ilki, sonu O'na malûm, bir şeyin doğuşunu gördüğün gibi gün olur batışının da seyredersin. Allah, yaptığını iyi bilir, yapacağı iş ona göre kolaydır. İşlerinde asla tenakuz bulamazsın. Yaptıklarında yersizlik göremezsin. Boş iş yapmaz. Lüzumsuz şey yaratmamıştır, yaratmayacaktı r. O’na noksanlık izafe etmek caiz değildir. İşlerini beğenmeyen kişinin aklına şaşılır. Herşey biter, yeter ki beklemeyi bilesin. Bekle zorla bekle!.. Kendini sabra alıştır. Nefsini, şahsi arzularını yen, onları emirlerine uymaya çabala. Kendini bütün varlığınla sabır aleminde yok et!.. Bekle, bir gün hepsi biter, yok olur gider. Herşey zamanla zıddına döner. Gün geçtikçe işler değişir. Evvela kış, ardından yaz gelir. Bir zaman gündüz arkasından gece sarar. Akşamla yatsı arası:- “Gündüz olsun…”dersen olmaz. Belki daha kararır, ışık olmaz. Taa, şafak atıncaya kadar, karanlık devam eder. Boynunu yüce emirlere eğ.. Allah için, iyi düşün, iyi sabret. Senin için olmayan sana gelmez. Sana nasip olmayanı kimse eline tutuşturamaz. Hayatım pahasına da olsa, sana yemin ederim ve sonra kendiliğinden açılır. O zaman istediğin hiç olur. İstesen de istemesen de ortalık aydın olur, her yer aydınlığa kavuşur… İşin hikmet tarafına aklın erince, işlerin kendiliğinden yürüdüğünü görürsün. Ne isteğinle gündüz gece olur, ne de aksi olur. Çünkü güneş emrinde değil.. Dünya senin fermanınla dönmüyor. Rüzgar emrinle esmiyor. Duan, her zaman alemde makbul olmaz. Çünkü burada istenenlerin çoğu, zamansız ve yersiz isteniyor. Ama yine dua et, her an Allah’a yalvar, ancak duan kabul olmayınca Allah’a sitem etme!.. -“Niçin kabul olunmadı…” diyerek şaşma… Zamanı gelince olan olur, burada bir şey olmazsa öbür alemde sana sevap olur. Ama bağırıp çağırırsan, mahcup olursun… Derim ki: Daima dua edeceksin… Çünkü her şeyden evvel sen bir kulsun. Allah’ın emirlerine uymaktasın. Allah-ü Teala Hz.leri: - “Bana dua edin, kabul ederim.”Buyuruyor. Diğer bir yerde de: - “Allah’tan fazilet isteyin.”deniyor. Bu mevzuda daha bir çok ayetler vardır… Duan her zaman duyulur ama, ihtiyacın kadar verilir. Sonrası öteki aleme kalır. İhtimal ki her arzunun bu alemde yerine gelmeyişi bir hikmet icabı ve senin hayrına olmaktadır. Sonra, her olan şey, Allah’ın kaza ve kaderine uygundur. Arzun yerine gelmeyince Hakk’ı itham etme!.. Kabul olmadı diye ümitsizliğe düşme!.. Daima dua et. Kârın olmasa bile zarar da etmezsin. Hemen olmasa bile, bir zaman sonra olur. Bir Hadis-i Şerifte şöyle buyruluyor: - “Kıyamet günü hesap defterinde insan, yaptığı ibadet haricinde bir çok iyilik bulur. Bunları bilemez, sorar, ona şöyle denir: ‘Bunlar dünyada kabul olmayan dualarının karşılığıdır. Kader-i İlahi icabı orada yerine getirilmedi fakat sana mükafat olarak burada veriliyor’.” En azından halin, zikir olmalı. İhtiyacını O’na aç!. Başkasına bir şey deme!.. O’nu tevhid ederek, her derdini arzet… Duanın kabul edilmesi işini Allah’a bırak…. Tekrar hatırlatmak yerinde olacak… Sana iki yoldan başka yol yoktur ve olamaz. Gecen de gündüzün de aynı. Sağlığın da hastalığın da öyle. Darlık olsun genişlik olsun değişmez. Ki o: Dua ve sabırdır, yani rıza… İyi zamanda, darlıkta genişlikte hep böyle ol… O iki hali biraz açalım: En iyisi, benlik davasını bırakıp, Hakk’a bağlı olmandır. Tıpkı, bir ölü gibi Hakk’a karşı iradesiz halde kalman… Bir süt çocuğu gibi, tam teslim olmandır. Senin için hak fiil ve irade önünde, topçu önündeki top gibi olmak var. İlahi irade böyle çevirir. Bu halinle sana, nimet gelirse şükür edersin… Şükür ettikçe de nimetin artar. Çünkü Allah: - “Şükür ederseniz nimetinizi arttırırım.” diye vad ediyor. Darlık baş gösterince de sabredersin. Bu da senin için bir nimettir. Darlık zamanı, sabreder; günlerin Peygambere salât ve selâmla geçerse daha ne istiyorsun… Bu; Allah’ın sana en büyük nimetidir. Her kula nasip olmaz, bu ayeti - “Allah, sabırlı kullarla beraberdir..”Mealinde buyurulan yüce manasında bu bapta kayıt vardır. Allah, kullarına yardımıyla koşar; sebatını verir. Nefse, şeytana galebe çalması için kula yardımcı olur… Bir ayette: - “Eğer, Allah’tan yana olursanız o da size yardımcıdır. Dizlerinize kuvvet verir.” buyuruluyor… Nefsine muhalif ol; Allah’tan yana olmuş olursun. Allah yoluna muhalif olan herşeye muhalif ol. Hakk emirlerini itirazla karşılama, kabul et, darılma. Nefsine muhalif ol; Hak fiillerin içine düş, onlarda kaybol… Bunu yaptığın takdirde hak için mücahid sayılırsın. Nefsin her başını kaldırdığında Allah’ın emriyle vur. Onun karşısında kalkanla dur. Bu kalkan; sabır, muvafakat, sükûn, hak emirlere teslim olmaktır. Bunları yapabildiğin an, Hakk Teala sana en büyük yardımcıdır. Bütün bunların sonunda, bir de büyük rahmete ermek vardır, ona “SALÂVAT” derler. Bu makam Peygamberlere hastır. Bu “SALÂVAT” onlarındır. Sen bir günahkar olduğun halde günahların bağışlanıyor, Nebiler için verilen sevaptan hisse alıyorsun. İşte bu manayı ifade eden bir ayet-i kerime: - “Onlara musibet veya bir bela karşı geldiği zaman, ‘biz Allah (CC) içiniz, dönüşümüz O’nadır’.” derler. Onlara Rabb’larından salavat olsun. Rahmet onlaradır. Hidayete eren onlardır. Buraya kadar anlatılan yaşamak zorunda olduğun iki halin ilkiydi. İkincisine gelince: Sen Rabb’ına yalvardıkça ona yaklaşmış olursun. Allah’ın emirlerini tut. Senin yalvarmak hakkındır, ayrıca vazifendir. Hakk’a tazarru ve niyaz ettikçe, bu vazifeyi yerine getirmiş olursun. Sakın dualarına yanlış şey girmesin. Bu mühim vazifeyi Hakk’a imanla yap!.. Duanı aziz bir yolcuyu uğurlar gibi yap. Çünkü dua, Hakk katında sana yer hazırlar… Şunu tekrarlamakta fayda görüyorum. Duana derhal icabet olunmazsa hemen bağırıp çağırmaya kalkma. Dua hem kabul olunur, hem de olunmaz. Her ikisi de senin için musavi olmalı. Sonra bu olanlardan ibret almalısın… Sakın haddi aşanlardan olmayasın. Çünkü baş vuracak başka kapı yoktur. Sakın, nefsinin iyiliğini veya kötülüğünü bilmeyen zalimlerden de olmayasın. Allah seni helak eder. Hiçbir şey bu helak işinden Hakk’ı alıkoyamaz. Geçmiş ümmetleri de helak etti. Şöyle ki; dünyada içinden çıkılmaz bela ile öldürür, kıyamet günü en kötü azaba sokar… Kaynak: Gavsulazam Abdulkadir-i Geylani (KSA), Fütûh-ul Gayb (Gizliden Sesler) "Veliler Sultanı Abdülkadir Geylani, aşk ile doğdu, kemal ile ömür sürdü ve kemal-i aşk ile Rabb'ine vasıl oldu." |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.