ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Davet Yolu Zor Ve Çetin Bir Yoldur (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=369954)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:23 AM

Davet Yolu Zor Ve Çetin Bir Yoldur
 

Davet Yolu Zor Ve Çetin Bir Yoldur


Şehit İmam, bizlere, bu yolda çok sıkıntı, çok ezâ çekeceğimizi, çok acıya, ıstıraba maruz kalacağımızı belirtirken haklıydı ve samimiydi, tec*rübelerine, bilgilerine dayanarak söylüyordu bunları. Zaten onun sözünü ettiği acılara, hapis, tutuklama, aranma, eziyet gibi sıkıntılara maruz kal*maya başladığımızda, davet yolunda yürümeye de başlamışız demektir.
Şöyle diyordu Şehid İmam:
"Belki imtihanınız uzamış olabilir, acaba siz, Allah (c.c)'ın dininin yardımcıları olmaya kararlı, ısrarlı mısınız?.."
Beklediği olaylar gerçekleşti de nitekim; zorluklar ve ilâhi deneme*ler uzadıkça uzadı, ama Allah (c.c), İhvan'a yardım etti, sebat verdi ve onlardan şehitler aldı. İmam el-Benna da, bu şehitlerden biriydi.
Bütün o acılara, işkencelere, korkunç sıkıntılara rağmen davet ayak*ta kaldı ve Allah (c.c)'ın izniyle kalacaktır da!
Konuyu toparlamaya çalışırsak: Davet yolunda yürümeye başlama*dan önce, bu yolda yürümeye kesin kararlı bir kişinin, bu yolu iyice tanı*ması, bilmesi, onun kafasında iyice aydınlanması, netleşmesi gerekmek*tedir. Bu yolda, dönemeçler, çukurlar, virajlar vardır ve bunlar, onu yürü*mekte olduğu yoldan saptırabilir, ayırabilir, ama eğer bunları önceden iyice biliyorsa -bu tür engeller, fikirsel ya da kişisel olsa da- hemen gere*keni yapar, tavrını koyar, başkalarını da uyandırır. Sözünü ettiğimiz sap*malar, geçmişte de değişik ortam ve şartlarda bazı kişilerin yaptıkları ha*talardan kaynaklanmış ve kaynaklanmaktadır. Buna bir örnek vermek ge*rekirse, 1960'lı yıllarda, Mısır'da, hapishaneler ve bazı şahıslar arasında ortaya çıkan "tekfir" olayı örnek verilebilir. Ancak cemaat ve mürşidi, bu fikrin hemen tekzip edilmesi, asılsızlığının ortaya konması, hareket ve şer'i yönlerden uyuşmazlığı konusunda tavrını koymuş, birçok kişinin bu fikirden caymasına vesile olmuştur. Bu görüşte ısrar edenlere ise, bu gö*rüşün cemaatin fikri olmadığı, eğer ısrar etmekte kararlıysalar, gidip ken*dilerine başka bir cemaat aramaları gerektiği söylenmiştir.
Davet yolunda değinilmesi gereken sapmalardan biri de, hedefe ulaşmada yolu kısaltacağı düşüncesiyle kaba kuvvet kullanılması yoluna gidilmesidir; ancak bugüne kadar şahit olunan neticeler, bunun hiç de böyle olmadığını, bilakis tam aksi olduğunu göstermiştir. Bu ve benzeri sapmalar, genellikle siyaset metodunu, eğitim metoduna tercih edenlerdegörülmektedir. Oysa, eğer eğitim metodu belirlenir, çalışma planlamasın*da kademeler oluşturulur, müslüman fert, aile ve toplumdan oluşan bir te*mel gerçekleştirilirse, davet yolunun, sapma ya da hatalardan korunması mümkün olabilir.
Bölgeselliği, evrenselliğe tercih edenler, sonuçta kendilerini terke*dilmiş buldular ve bazı örgütler tarafından içlerine çekilme girişimlerine maruz kaldılar.
Bu arada, cemaatle olan ilişkileri yüzünden onlarla bağlantıya giren*ler, girmeye çalışanlar olduğunu da belirtelim; ancak bu kişiler, istika*metten sapmış oldukları için, onlar da, onlarla birlikte sapıp hataya düş*müşler ve cemaatin hayrından kendilerini mahrum ettirmişlerdir.
Davet yolunda yürüyen kişiler, bu yolda yürümeyi seçenler, bu se*çimlerini iyi bir kavrayış ve itimat, eksiksiz bir kanaat üzerinde kurmalı*dırlar. Bilmelidirler ki, bu yol, ferdi bir yol değil, nihai ve hayatın tümü*nü ilgilendiren bir yoldur. Dolayısıyla kişinin üzerine düşen görev, gerçe*ği araştırması, emin olması, çalışmalarında herhangi bir slogan ya da çe*kici bir dolap peşinde gitmemek için gayret göstermelidir.
Özetle;
Kişi, programında ve hedefinde, İslam hilafetini ve evrensel İslam devleti'nin kurulmasını eksen almalıdır.
Cemaatin anlayış ve kavrayışı, Allah (c.c)'ın kitabı'na ve Resulullah (a.s)'ın sünneti'ne karşı herhangi bir sapmaya girmeden hatadan uzak, ka*tışıksız ve eksiksiz bir anlayış olmalıdır.
Hedefini gerçekleştirme yolunun, Resulullah (a.s)'ın, ilk İslam dev*letini gerçekleştirirken izlediği yolla aynı olduğunu bilmelidir. O, üçlü te*mel esas üzerinde, şu yolu izlemiştir: itikad ve iman kuvveti, birlik ve kardeşlik kuvveti, daha sonra da fiziksel ve silahla ilgili kuvvet... Her*hangi bir cemaat, bu ilkelerden birinden saparsa o cemaatle birlikte yürü*meye devam etmek doğru olmaz.
Son olarak da kişi, hareketin, bölgesel değil, evrensel olması bilinci*ni taşımalıdır.
Şüphesiz bu ilkelerin gerçekleşmesi, davet yolunda yürüyen kişinin, cemaatına itimadını sağlar. Böylece, onu başkalarının hile ve şüphelerin*den korur.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.