![]() |
Liderler, İmkanları Ölçüsünde Hayra Çalışmaktadır
Liderler, İmkanları Ölçüsünde Hayra Çalışmaktadır Fakat Allah'ın düşmanları Allah'ın dinine savaş açacakları zaman savaş ve tecavüzlerine destek sağlamak için bu kararlarını onaylatmak üzere halkın cumhuruna veya efkar-ı umum'a takdim etmek, dolayısıyla da uydurdukları batıl suçlamalarını Allah davetçilerine yapıştırmak isterler. Nasıl ki, müşrikler; "O bir yalancıdır, bir sihirbazdır, kahindir, şair veya mecnundur. Daveti ve diniyle karıyla kocanın arasını açıyor" gibi iftiralar uydurarak Resulullah (a.s.)'a iftira edip saldırdılar... Nasıl ki, Firavun ve etrafındaki "Mele"i (İleri gelen müşavare heyeti) Hz. Musa'yı ve O'na inanan kavmini yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmakla suçladılar.. Aynı şekilde Allah düşmanları da İhvan'ı ve Allah yolunda çağıranları aşırılıkla, haddi aşmakla, terörizm'le ve idareyi ele geçirmek için dinin arkasına gizlenmekle itham etmekte ve İskenderiyye'de Abdunnasır'ı öldürmeye teşebbüs senaryosu hazırlamak suretiyle darbe ve işkencelerini onaylatmak için sun'i gerekçeler ve buna benzer daha nice saptırma, fitne ve şüpheler ortaya atmaktadırlar. Fakat Hakk'ın nuru bu gibi batıl töhmetlerin örtemeyeceği kadar kuvvetli ve parlaktır. Aynı şekilde bu darbe ve işkencelerden sonra hedefe doğru sürekli yürüme azmini kaybedenler, bu işkencelere liderlerin içine düştüğü hataların sebep olduğunu iddia ederek liderleri suçlamaya yöneliyorlar ve bu da hoşlarına gidiyor. Halbuki bunun gerçekle ile hiç bir ilgisi yoktur. Nitekim Resulullah (a.s.)'ın davet ettiği dinin Allah düşmanlarını rahatsız ve huzursuz eden birçok hükümlerinden ve bilhassa bir tek ilaha ibadete ve putları terketmeye çağırmaktan vazgeçmediği müddetçe eziyetleri önleme imkanı yoktu. Ve Allah Teala kendisini; "Sen, sana vahyolunana sarıl. Muhakkak ki, sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Muhakkak ki o (Kur'an) hem senin için, hem kavmin için bir şereftir. İleride de (onun hakkım yerine getirip getirememekten) hesaba çekileceksiniz" düsturuna göre hareket etmeye davet ederken Resulullah (a.s.)'ın bu hükümlerden herhangi birisini terk etmesi mümkün değildi. Dolayısıyla ilmi ile amil olanların da dünya selametini ve rahatını arzu ederek davetlerinden herhangi bir şekilde vazgeçmeleri mümkün değildi. Kaldı ki, mü'minlerin zaferi gerçekleşmedikçe Allah düşmanlarının müslümanlara yaptığı zulüm ve işkenceleri hiç bir zaman durmayacaktır. Bunları ifade etmekle İhvan'ın ve liderlerinin hatadan masum olduklarını kastedmiyoruz. Fakat Resulullah (a.s.)'ın etrafındaki ilk cemaatı da dahil olmak üzere hiçbir cemaat ve hareketin uzak olamayacağı, ferdi, yahut cüz'i hatalarla bu işkencelerin bizatihi liderlerden kaynaklanan hatalara yüklemeğe veya hataların telafi edilmesiyle işkencelerin de telafi edilmesinin mümkün olduğu düşüncesi arasını ayırmak gerekir. Çünkü böyle bir düşünce tamamen yanlış ve hatalıdır. Mustafa Meşhur |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.