ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Yazılar & Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=320)
-   -   Şefkatli Padişah (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=369842)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:42 AM

Şefkatli Padişah
 

ŞEFKATLİ PADİŞAH

Bu misafirhanenin sahibi olan emsalsiz Zatın icraatları gös­teriyor ki, Onun pek büyük bir şefkati vardır. Her musibetzedenin imdadına koşuyor, her isteğe cevap veriyor. En küçük bir raiyetinin, en küçük bir ihtiyacını ihmal etmiyor. Bir koyunun aya­ğı incinse, ya merhem, ya hekim gönderiyor.
Bak, bu misafirhanede büyük bir içtima var. Onun yaveri, bü­tün misafirler adına bir nutuk okuyor. Padişahtan bir şeyler is­tiyor. Bütün ahali, "Evet, biz de istiyoruz." diyorlar. Padişahın en kerim memuru diyor ki:
"Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdi­ğin numunelerin asıllarını, membalarını göster. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Sana müştak ve müteşekkir şu mutî raiyetini başıboş bırakıp idam etme!" diyor ve pek çok yal­varıyor.
Bu kadar şefkatli ve kudretli padişahın, en küçük bir isteği bile cevapsız bırakmazken, hem kendi muradı, hem merhamet ve adaletinin gereği olan, en sevgili yaverinin umum adına yap­tığı isteğe cevap vermemesi düşünülemez.
Hakikî hazinelerini ve lütfunu öyle bir tarzda gösterecektir ki, bütün akıllar hayrette kalacaktır.

İKİNCİSİ DAHA KOLAY
Mucizevî eserler veren bir kâtip, üç yüz bin çeşit kitabı, bîr saatte, hiç birini bir diğerine karıştırmadan, noksansız bir şekil­de yazsa, o kâtibin, suya düşüp yazılan dağılmış bu- kitabını çok kolay ve çabuk bir şekilde tekrar yazmasını akıldan uzak gör­mek, o katibin gözle görünen İcraatından hiçbir şey anlamamak­tır ve aynı zamanda ahmaklıktır.
Veya, muhteşem bir sultanın, denizleri kaldırıp yerlerine dağlar kurduğunu, dağlan denizlere çevirdiğini, bir sayfadan bir diğer sayfaya geçiyor gibi zemin yüzünü değiştirdiğini gördükten sonra, o sultanın ziyafet sofrasına iştirak edecek olan davetlile­rin geçtiği bir vadiye yuvarlanan ve onların yolunu kapatan taşı kaldırmaya gücü yetmeyeceğine zannetmek, idrak gözünün çok berrak seyredebileceği bir hakikati görememektir.
Veya, kara, deniz ve hava kuvvetlerine sahip bir orduyu, bü­tün teçhizat, silah ve talimiyle bir günde hazırlayıp kuran bir kumandanın, istirahat için dağıttığı ordusunu, bir düdük sesiyle toplayamayacağına ihtimal vermek divaneliktir.
Aynen öyle de, kışın beyaz sayfasını çevirip, baharın ve yazın yeşil sahifesinde, üç yüz bin çeşit mahlukatı, birbirine karıştır­madan yazan, binlerce çeşit ağacın programını küçücük bir çe­kirdekte, insanların hayatlarını hafizalannda kaydedip muhafaza eden, dünyayı bir sapan taşı gibi çeviren, hayat sahiplerini bir ordu gibi yoktan yaratan bir zatın, dünya sayfasını kapatıp yeni bir sayfa açması, vefat edenlerin asıllarını ve ruhlarını muhafa­zası, rahmetinin, kudretinin, hikmetinin, izzetinin ve vaadinin neticesidir. O âlemin varlığı bu âlemden daha aşikardır.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:42 AM

Şefkatli Padişah
 

BAŞKA MAKSAT
Nasıl ki bir sinema setinde harcanan o kadar emek ve mas­raf, sadece o birkaç dakika İçin değil, nice yıllar sinemalarda sey­redilmek içindir.
Aynen onun gibi, hayat ve Ölüm arasında yuvarlanan, topla­nıp dağılan mevcudat bir başka gaye içindir.
Bu dünyada kısa bir zamanda, bir toplum içinde yaşamak, vakıaların ve neticelerin kaydedilmesi, büyük bir huzurda ve meydanda görülüp gösterilmesi, mizanda tartılması, ebedî bir saadeti netice vermesi içindir.
Hadis-i şerifteki, "Dünya ahiretin mezraasıdır." sözü bu haki­katin ifadesidir.

BURANIN DEĞİL
Küçük bir kışlada misafir edilen bir paşanın rütbesi, vazifesi,
cihazları, hareket tarzı ve maaşı, o paşanın oraya ait olmadığını ilan eder.
İnsanın kalbi latifeleri, aklî potansiyeli, istekleri ve kabiliyet­lerle donatılması, onun ebede müteveccih olduğunu, o şeylerin orası için verildiğini, ona göre teçhiz edildiğini gösterir.
Elbette ki, kocaman bir yunus balığının her hâli, dar bir ak­varyum için olmadığını ve oraya sığamayacağını haykırır.

BiR SAYHA
Meydanda hiç ordu yokken, tam donanımlı bir orduyu bu­günde kuran birisi için, talimden sonra kısa bir istirahat için da­ğıttığı ordusunu bir sayha ile toplamak daha kolaydır.
Allah (cc) için, zorluk, kolaylık yoktur. Fakat, varlığın yoktan var edildiğini gördükten sonra, tekrar diriltilmesi akıl için uzak ve zor olmamalıdır.

DOSTLARIN YANI
Bir adamın yüzde doksan dokuz ahbabı istanbul gibi bir şeh­re gider. Sadece kendisi köyündedir. Akrabaları orada rahat ve huzur içinde yaşamaktadır. O da oraya gitmek için iştiyaklıdır. Ona "Sen de git!" denilse sevinerek, gülerek gider.
Diğer bir adamın da ahbaplarının yüzde doksan dokuzu git­miştir, fakat o onlan göremediği için, mahvolduklarım, kaybol­duklarını, perişan olduklarını zannetmektedir. O, onların gittik­leri yere gitmek istemediği gibi, kendisine gelip geçen misafirler­den dostlar tutmaya çalışmaktadır.
Evet, bir müminin başta Habibullah olmak üzere birçok ah­babı kabrin öbür tarafindadır. Ölümün yüzüne erkekçe gühneli ve kabirden korkup başını çevirmemelidir.

BİTKİSEL HAYAT
Bitkiler hayatın en alt basamağındadır. Komaya giren insan hakkında onun için bitkisel hayatta tabiri kullanılır.
Ölü çekirdek, toprağın altına girince, kokuşur, çürür, dağılır. Fakat, onun öldüğü noktada filizin hayatı başlar.
Meyvelerin dalından koparılarak ölmeleri, insanların midele­rinde yeni ve daha yüksek bir hayatta dirilmelerini netice verir.
Adeta, her ölüm bir dirilişle gelir.
Bitkisel hayat seviyesindeki bir varlık, bir çekirdek, öldükten sonra dal budak salarak böylesine dirilirse, hayatın en üst basa-mağındaki insanın öldükten sonra dirilmesi ve hakikat-ı insanî-yenin bütün potansiyeli ile açılması kim bilir ne kadar muhte­şem olacaktır.

İbrahim Refik.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.