![]() |
Tebük'ten Ayrılış
Peygamber Efendimiz yirmi gün kaldıktan sonra Ashabıyla Tebük'ten Medine'ye doğru harekete geçti. Resûl-i Ekrem Efendimizin devesinin yuları Ammar bir Yasir'in elindeydi. Arkadan ise deveyi Huzeyfe bin Yemân sürüyordu. Bu arada bir grup münâfığın gece karanlığında kendisine suikastte bulunacağı Resûl-i Kibriyâ Efendimize (a.s.m.) Cenâb-ı Hak tarafından haber verildi. Bu sebeple Resûl-i Ekrem (a.s.m.) devamlı etrafını gözetliyor, her an dikkatli bulunuyordu. Bir ara karanlıkta bir grubun kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü. Bunlar, suikastı plânlayan münâfıklardı. Yoldaki dar boğazda Peygamber Efendimizi pusuya düşürmeyi planlamışlardı. Peygamberimiz, hemen Hz. Huzeyfe'ye onları dağıtma emri verdi. Hz. Huzeyfe üzerlerine yürüyerek "Ey Allah'ın düşmanları" diye bağırdı. Birden korkuya kapılarak ordunun içine karıştılar. Resûl-i Ekrem Efendimize münafıkların, bu tarz bir suikasta teşebbüs ettiklerini öğrenen Hz. Üseyyid bin Hudayr fenâ halde hiddete geldi. Ordudaki münâfıkların boyunlarını vurmak için izin istediyse de Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu: "Halkın "müşriklerle arasındaki savaş sona erince, Muhammed, Ashabını öldürmeye başladı" diye yaygara yapmalarını hoş görmem." Üseyyid bin Hudayr, "Yâ Resûlallah! Bunlar, senin Ashabın değiller ki?" dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.), "Mademki, dilleriyle, kelime-i şehâdet getirerek Müslüman olduklarını izhar etmişlerdir, şu halde onlara dokunamayız" buyurdu. Salih SURUÇ |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.