ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Devlet Başkanı Olarak Ömer (R.A.)’İn Elbisesi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=369564)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 02:49 AM

Devlet Başkanı Olarak Ömer (R.A.)’İn Elbisesi
 

Devlet Başkanı olarak Ömer (r.a.)’in Elbisesi




Ömer b. Hattab'ın elbisesi de yiyeceklerinden daha iyi bir durumda değildi. Belki de tarihte ilk yamalı elbise giyen devlet başkanı, hem de büyük bir devlet başkanı kendisidir.


Gömleğinin yıkanması ve yamanması için beklemek zorunda kalması, kendisini zaman zaman halktan uzak durmak zorunda bırakıyordu.


Bu konudaki mütevatir rivayetler oldukça çoktur. En meşhurları aşağıdaki şekildedir [47]


Ali b. Ebi Talib'in rivayetine göre şöyle buyurur:


“Ömer b. Hattab'ın, üzerinde yirmi bir deri yaması olan elbisesini gördüm. Bizim elbiselerimizde ise bir yama vardı.”


Enes (r.a.) rivayet etmektedir:


“Ömer'in giydiği gömleğin üzerinde iki omuzu arasında dört yama olduğunu gördüm.”


Ebu Osman en-Nehdi der ki:


“Ömer şeytan taşlarken üzerinde bir deri parçasıyla yamalı elbisesi olduğunu gördüm.”


Bir cuma namazında Ömer b. Hattab gecikmişti. Minbere çıktı, halktan özür diledi ve şunları söyledi:


“Beni alıkoyan üzerimdeki şu gömleğimdir. Bundan başka gömleğim yoktu.”


Ömer b. Haltab, Dehkan ile bir köyden geçiyorlardı. Gömleğini Dehkan'a verdi ve kendisine dedi ki: "Bunu bana yıka." Dehkan: "İki tane kıtri (bir çeşit sert kumaş)'den birer gömlek çıkararak kestim. Daha sonra kendisine gelip dedim ki: "Bu daha esnek ve yumuşak değil mi?" Ömer (r.a.), "Senin malından mıdır?" diye sordu. Dehkan "Evet" cevabını verdi. Ömer (r.a.) "Devlet malından herhangi bir şey karıştı mı?" diye tekrar sordu. Dehkan "Hayır, dikişten başka bir şey karışmadı" cevabını verdi. Ömer (r.a.), "Gözümden kaybol, gömleğimi getir!" dedi ve gömleğini kurumadan giydi.


Abdullah b. Abbas (r.a.) diyor ki:


“Çıktım, Ömer b. Hattab'ı arıyordum. Bir eşeğe bindiği ve hayvanı siyah bir iple gemlemiş olduğu halde buldum. Ayaklarına yapışmış çarıkları, üzerinde elbisesi ve kısa gömleği vardı. Dizlerine kadar ayakları ortaya çıkmıştı. Yanında yürüyerek elbisesini çekiyordum. Bir tarafı kapanırken diğer tarafı açılıyordu. Gülüyor ve bana şöyle söylüyordu:


“O sana itaat etmez.” Vakta ki Aliye'ye gelip namazımızı kıldık. Bazıları bize et ve ekmekten ibaret yemekler getirdiler. Lâkin Ömer (r.a.) oruçluydu. Ete baktı ve bana şöyle dedi: "Benim için ve kendin için ye." Daha sonra duvarın arkasına geçerek elbisesini bana attı. Gömleğini kendisi yıkıyordu. Ben ise elbisesini yıkıyordum. Elbiseleri kuruduktan sonra ikindi namazını kılıp yola koyulduk.


Rivayete göre Resulullah (s.a.v.)'ın sahabileri arasında Ömer b. Hattab ve Abdullah b. Ömer hariç, ipek elbise giymeyen sahabi yoktu.


İster yemekle ilgili olsun isterse elbiseyle, Ömer b. Hattab, İslâm'ın bu katılığı istemediğini hem kendi nefsine hem de başkalarına karşı biliyordu. Allah'ın kitabında şöyle buyurulduğunu biliyordu:


“De ki: Allah'ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel nzıkları kim haram etti.” [48]


Ne var ki bir taraftan örnek olma durumu, diğer taraftan ise dünyadan el çekmesi ve basit bir hayat yaşamaya razı olması kendisine ve ailesine öyle zorunlu bir hayat prensibini uygulamasını gerektiriyordu.


Bu sebeple valilerini kendisi gibi yaşamaya zorlamıyordu. Onlardan ılımlı olmalarını istiyordu. Yemen'deki valisi kendisine geldiğinde üzerinde lüks bir elbise vardı. Bu görünümü erkeklere göre değildi. Kendisine şöyle söyledi:


“Biz seni böyle mi gönderdik?” Üzerindeki elbiseyi çıkarmasını emretti ve yünden bir cübbe giydirdi. Sonra vilâyeti hakkında kendisine sorular sordu. Hep iyi cevaplar verince kendisini geri gönderdi.


Daha sonra Eş'as Muğbir'i ipek elbiseler giymiş olduğu halde buldu ve Ömer (r.a.) şöyle buyurdu: "Hayır, bu kadarı fazla. Bizim elemanımız ne tefrika yapan ne de uzun saçlı olandır. Yiyin, için, eğlenin. Sizler icraatınızda benim sevdiklerimi seçeceksiniz."


Ebu Ubeyde (r.a.) kendisine yazdığı mektupta Antakya'nın güzel havası, bol gelirleri sebebiyle askerin rahata alışıp daha sonraki savaşlarda işe yaramayacakları korkusuyla Antakya'da oturmak istemediğini belirtmişti. Ömer (r.a.) ret ederek şöyle cevaplandırmıştı:


“Allah, iyilik yapan muttakilere iyilikleri (nimetleri) haram kılmamıştır.” Allah, Kur'an-ı Kerim'inde şöyle buyurmuştur:


"Ey elçiler, güzel şeylerden yiyin. Ve yararlı iş yapın. Çünkü ben yaptıklarınızı bilmekteyim.” [49]


Müslümanları yorgunluklardan rahata kavuşturmak, müreffeh bir hayat yaşamalarını temin etmek, kâfirlerle savaşırken yorgun düşmüş vücutlarını dinlendirmek sana düşerdi.


Huzeyfe b. el-Yeman (r.a.) şöyle söylemektedir: Ömer bir grup insana rastladı. Önlerinde on kişiyi doyuracak kadar yemek kapları vardı. Beni yemeğine davet etti. Sofrasında ise katı ekmek ve yağ vardı. Kendisine şöyle dedim:


“Beni et yemekten alıkoyup buna mı davet ettin?” Ömer (r.a.) cevap verdi:


“Ben seni yemeğime davet ettim. Onların yedikleri Müslümanların yemekleridir.”


Ömer b. Hattab'la birlikte çalışanlar, onun kendi nefsine uyguladığı muameleyi, kabul etmediler. Günümüzün çağdaş ölçülerine göre devlet başkanları ile diğer devlet görevlileri arasında bir karşılaştırma yapılacak olursa, bu ölçülere göre Ömer (r.a.)'in yaptığı garip bir delâlet, bir burhan, bir delildir.


Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.), Basra'dan bir hey'etle Ömer (r.a.)'e gelmişti. Ebu Musa şöyle söylüyordu:


“Emirü'l-Mü'mininle beytülmalden bizlere erzak tayin etmesi için konuşsaydınız iyi olurdu.” Ömer (r.a.)'le bu konuyu konuştuklarında halife şöyle söylüyordu:


“Ey emirler! Benim kendi nefsim için razı olduğuma sizler de nefisleriniz için razı olmaz mısınız?” Dediler ki:


“Ey mü'minlerin emiri! Medine'de hayat şartları zordur. Senin yemeğin ne yeniyor ne iştah çekiyor. Bunu görüyoruz. Bizler kırsal bölgede yaşıyoruz. Bizim emirimiz neş'eli, yiyecekleri iştah açıcıdır.”


Ömer (r.a.) bir süre yere bakarak sustu ve sonra şöyle konuştu:


“Evet, ben size beytülmalden her gün için iki kuzu, iki de kap tayin ediyorum. Öğle yemeğinden iki kuzudan birini kaplardan birine koy ve arkadaşlarınla birlikte ye. Arkasından içeceğini iç, ondan sonra sağındakine, o da kendisinden sonra gelene versin. Daha sonra kalkıp işlerini takip et. Akşam yemeğinde ise geri kalan kuzuyu, diğer kaba koyarak arkadaşlarınla birlikte ye. Daha sonra içeceklerinizi için. Halkı evlerinde doyurun. Çocuklarını iyi besleyin. Bunları halktan gizlerseniz, ahlâkları iyi olmaz, açları da doymaz.”


Açık bir şekilde görüyoruz ki, Ömer (r.a.)'in kendisi için aldığı yemek, bu yemek türünden oldukça farklıdır. Ömer b. Hattab'ın yiyeceği çoğu zaman kuru ekmekten ve nebati yağdan ibaretli [50] Ömer (r.a.)'in korktuğu -daha sonraki olaylar onun ferasetini isbatladığı gibi- yabancı nimetlerin Arab'ı asil kişiliğinden çıkarıp lezzetlerin derinliklerine batırarak büyük hedef olan bu milletin taşımış olduğu ebedî ve semavî risaleyi unutmasaydı. Bu sebeple o, valilerine dünyanın lüksünden kaçınmalarını emrediyordu. Çünkü valileri Ömer'e göre Müslümanlara örnek olması gereken kişilerdi. Bu anlamı ihtiva eden şu rivayeti El-Ahnef b. Kays şöyle anlatıyor:


"Ömer bizi Irak'a ve İran'a gönderdi. İran'dan ve Horasan'dan çok mal ve mülk elde ettik. Bu mallardan hem giyindik hem de beraberimizde getirdik. Ömer'in yanına geldiğimizde yüzünü bizden çevirdi ve bizimle konuşmadı. Onun bu tavrı bize çok ağır geldi. Oğlu Abdullah (r.a.)'a gidip durumu arzettik. Abdullah bize şöyle söyledi:


“O, üzerinizde, Resulullah'ın da kendinden sonra gelen halifelerin giymediği elbiseler gördü.”


Evlerimize gelip üzerimizdekileri çıkardık. Bizi her zaman kabul etliği yere hey'et olarak gittik. Ayağa kalkarak bizi teker teker selâmladı. Sanki bizleri daha önce hiç görmemiş gibi, teker teker kucakladı; ganimetleri kendisine verdiğimizde eşit bir şekilde herkese dağıttı. Ganimetlerin içinden bir çeşit tatlı çıktı. Onu alıp tattı. Güzel buldu ve şöyle buyurdu:


“Ey muhacirler ve Ensarlar! Bu yiyecek için sizlerden oğul babasını, kardeş kardeşini öldürür!” Daha sonra babaları şehit düşenlere dağıtılması için emir verdi. Kendisine ise hiçbir şey almadı.


Buna benzer diğer bir rivayete göre Ömer (r.a.) elemanlarından Ziyad b. Abdullah'ı isledi. Geldiğinde üzerinde keten bir elbise olduğunu gördü. Halifenin elinde demirli âsâsı bulunuyordu. Onu Ziyad'a öyle bir dürttü ki, ayaklarına acılar indi. Ertesi gün Ziyad kendisine geldiğinde üzerine pamuktan elbise ve katı cinsinden keten giymişti. Ömer (r.a.) bunu görünce gülümsedi ve kendisine dedi ki:


“İşte böyle ya Ziyad! İşte böyle ya Ziyad!”


Ömer (r.a.), Allah'ın Araplara İslâm risalesini yükleyip cihadı onlara farz kıldığı zaman onları askere dönüştürdüğünü idrak etmişti. Askere ise lüks hayat yaraşmadığı gibi, aksine onu ifsat ederek düşmanına yardım eder. Ömer (r.a.) bu gerçeği biliyordu. Onun devrinde İslâm orduları önlerine gelen her şeyi silip süpürüyorlar, kasırgalar gibi sıçrayıp her şeyi mahvediyorlardı. Ne zaman ki Müslümanlar başka milletleri taklit etmeye başladılar; lüks ve israfa daldılar, işte o zaman yeryüzünün doğusunda ve batısında hezimete uğradılar.




http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg



[47] Et-Tantaviyan'ın derlemelerinden.


[48] Araf: 7/32.


[49] Mü'minun: 23/51.


[50] Bu anlamda Abbas Mahmud el-Akkad adı geçen eserinde şöyle demektedir: "Onun beytülmalden aldığı nafakasına yetecek kadardı. Diğer müslümanlar için ise isledikleri yemekler onlar için helâldi. Ömer (r.a.)'in adaleti, metaneti, güçlü ve kuvvetli yapısı için ihtiyacı olmadığı herhangi bir şeyi beytülmalden alması kendisi için yasaktı. Bu yasaklılık hali Resulullah (s.a.v.)’ın sahabisi olması hasebiyle daha artıyordu. Resulullah (s.a.v.)'ın evinde nasıl yediğini, midisini ve ehlini hangi elbiselerle giydirdiğini biliyordu. Dolayısıyla Peygamberinin yaptıklarına ters düşecek şekilde hareket etmesi kendisine yasaktı. Valilerine gelince, bütün Müslümanlar için caiz olan şeyler onlara da serbestti. İsraf ettikleri zaman onları azarladığı gibi, cimri davrandıklarını gördüğü zaman da ikaz ederdi.




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.