![]() |
Abdullah Bin Übeyy'in Ölümü
Abdullah bin Übeyy bin Selûl, münâfıkların reisi idi. Hz. Resûlullahın aziz şahsiyetini nazarlardan düşürmek, İslâmiyetin inkişâfına mâni olmak ve Müslümanları birbirine düşürmek için elinden gelen bütün gayreti ömrü boyunca göstermekten geri durmamıştı. Bu menhus maksadını tahakkuk ettirmek için de bir çok iftiralarda bulunmuştu. Müslümanların tesanüde en çok muhtaç olduğu bir zamanda bu adam tesanüdleri bozucu hareketlerde bulunurdu. Fakat Cenâb-ı Hakkın inayeti ve Resûlullahın tedbir ve himmeti ile bu teşebbüsleri hep sonuçsuz kalırdı. Başında bulunduğu nifak şebekesinin yaptıklarından dolayı haklarında âyet-i kerimeler, hattâ "Münafıkûn" adında müstakil bir sûre nazil olmuştu. Bu sebeple Hz. Resûlullah bunlara karşı hep ihtiyatlı davranır, hâl ve hareketlerini kontrol altında bulundurur ve İslâm camiasının ittifak ve tesanüdünü bozucu planları karşısında hep tedbirli olurdu. İşte, İslâm camiasının birliğini bozmak için eline geçen her fırsatı kullanmaktan geri kalmayan bu adam Hicretin dokuzuncu senesi Zilkâde ayında öldü. |
Abdullah Bin Übeyy'in Ölümü
Abdullah bin Übeyy, münâfıkların reisi iken, oğlu Abdullah son derece samimi ve müttaki bir Müslümandı. Bu, "Ölüden, diriyi, diriden ölüyü çıkaran" Cenâb-ı Hakkın kudret ve hikmetinin bir tecellisi idi. Baba münafıkların reisi, oğul mücahid bir Müslüman. Babası vefât ettikten sonra, oğlu Abdullah babasının vasiyeti üzerine Hz. Resûlullahın huzuruna çıkarak, "Yâ Resûlallah! Gömleğini bana versen de, babamı onunla kefenlesem" dedi. Sonra da, "Yâ Resûlallah! Onun namazını kılıp istiğfarda bulunsanız" diye ricada bulundu. Gariptir ki, hayatı boyunca İslâmiyet aleyhinde plânların tasavvuru ve tahakkuku ile meşgul olan bu adamın kefenlenmesi için Resûl-i Ekrem Efendimiz sırtından gömleğini çıkarıp Hz. Abdullah'a verdi ve "Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz, namazını kılayım" buyurdu. |
Abdullah Bin Übeyy'in Ölümü
Cenaze hazırlanmıştı. Peygamber Efendimiz namazı kılmaya kalkarken Hz. Ömer, arkasından ridasına yapıştı, "Yâ Resûlallah! Allah sizi münâfıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?" dedi. Peygamber Efendimiz gülümseyerek şöyle dedi: "Ben, istiğfar etmek veya etmemekte serbest bırakılmışım. Ben de tercihimi yaptım. Allah Taâlâ, "Onlar adına ister af dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kere mağfiret dilesen yine Allah onları bağışlayacak değildir" (Tevbe Sûresi, 80) buyurmuştur." Daha sonra Resûlüllah (a.s.m.), Abdullah bin Übeyy'in cenaze namazını kıldı ve kabri başına kadar da gitti. Salih SURUÇ |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.