![]() |
Peygamberliğin Rabbani Bir Hediye Oluşu
BİRİNCİ BÖLÜM Giriş "Peygamberlik ve Peygamberler Tarihi" adlı kitabımızın konularına başlamadan önce; Peygamberliğin; anlamını, özelliklerini, niteliklerini, Peygamberlerin vasıflarını, getirdikleri davetin özelliklerini, Peygamberlerin içerisinde doğup büyüdükleri toplumların yapısını, gönderildikleri ümmetlerin durumunu, insanlar üzerinde oluşturdukları etkileri, ümmetlerin anlayışlarında ve doğuştan sahip oldukları inançlarını değiştirme de peygamberin bıraktığı büyük rolün bizim için açıklanması gerekmektedir. Peygamberler gönderildikleri toplumları; şirk ve küfrün karanlıklarından İslam Dininin nurlu aydınlığına, sapıklıktan hidayete götürmüşlerdir... Peygamberlerin daveti; şirk ve putçuluğun pençelerinden milletleri kurtarmaktır. Çözülme, fesad, anarşi ve bozulmanın getirdiği çöküntüleri ve çirkefleri temizlemek ve düzeltmek olmuştur... Nitekim Kur'anı Kerim, bu durumu şöyle anlatmaktadır: "İnsanlar tek bir ümmet idi. Binaenaleyh Allah, Peygamberleri; müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetsin diye o Peygamberlerle beraber gerçekleri içinde taşıyan bir kitap indirdi. Oysa kendilerine kitab verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü o (kitap hakk)ında anlaşmazlığa düştüler. İşte Allah (böylece), İman edenleri kendi izniyle, hakkında ihtilafa düştükleri gerçeğe ulaştırdı. Allah, dilediğini dosdoğru yola iletir.[1] Bu ayeti kerime; "İnsanların, önceden hidayet ve Hakk din üzere olduklarına, fakat insanların birbirleriyle ihtilaflara düştüklerine, birbirleriyle çekişip durduklarına ve yeryüzünde bozgunculuk çıkardıklarına; sağlam ve güçlü olan Allah'ın yolundan saptıklarına, bunun üzerine Yüce Allah'ın bu topluluklara Peygamberler, uyarıcılar ve müjdeciler gönderdiğine işaret etmektedir. Abdullah ibn Abbas (r.anhüma)'nın da bu konuyla ilgili olarak şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Adem ile Nuh arasında on asır vardı. Bu ikisi arasında yaşayan Adem oğulları hak üzereydiler.Ne zamanki ihtilaflara düşünce, Allah, onlara; Nuh'u ve ondan sonra gelecek olan Peygamberleri göndermiştir ."[2] Şanı Yüce Allah sözlerin en doğrusunu söylediği haldeinsanlara, Peygamberler göndermesinin sebebini şöyle açıklamaktadır: "(Bunları,) müjdeleyici ve uyarıcı elçiler olarak (gönderdik) ki, Peygamberler geldikten sonra insanlarn Allah'a karşı ileri sürebilecekleri bir bahaneleri kalmasın."[3] Nitekim Yüce Allah, bütün Peygamberleri; gönderildikleri toplulukları, cehalet ve sapıklık karanlıklarından kurtarması için, göndermiştir. Yüce Allah, bu durumu ise şöyle anlatmaktadır: "Biz Mûsâ 'yi, 'kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara, Allah 'in günlerini[4] anlat' diye mucizelerle (İsrail oğullarına Peygamber olarak) gönderdik. Şüphesiz ki bunda, çok sabreden ve çokça şükreden herkes için ibretler bulunmaktadır.[5] Peygamberliğin Rabbani Bir Hediye Oluşu Peygamberlik, ilahi bir fazilet ve insanlığa verilmiş Rabbani bir hediyedir. Yüce Allah, peygamberliği, kullarından dilediğine ve yarattıklarından istediğine verir... Peygamberlik; gayret etmekle, çalışmakla, her türlü güçlüklere ve zorluklara katlanmakla ulaşılmaz... İtaatin ve ibadetin çokluğuyla da elde edilemez. Ancak Yüce Allah'ın özel ilahi seçmesiyle olur.Yüce Allah, bu konuyu şöyle anlatmaktadır: "Deki: 'Fazilet[6], doğrusu Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, rahmeti bol olan ve her şeyi hakkıyla bilendir. Allah, rahmeti ni dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir."[7] Buna göre Peygamberlik, "seçilene" ve "tercih edilene" göredir. Yüce Allah, peygamberliği, kullarından taşıyabilecek kimselere verir. Çünkü Peygamberlik, ağır bir yük ve büyük bir tekliftir. Ona ancak insanlardan Ulu'1azm (azim sahibi büyük kimseîer)in gücü yeter. Nitekim Yüce Allah, bununla ilgili olarak nebilerin ve resullerin sonuncusu Hz. Muhammed (s.a.v) 'e hitaben şöyle buyurmaktadır: "Doğrusu biz,sana, taşıması ağır bir söz indireceğiz"[8] Peygamberlik; veraset, galebe ve üstün gelme yoluyla da elde edilemez. Ancak "seçme" yoluyla elde edilir. Bu da, Şanı Yüce Allah'ın, yarattıklarının en faziletlisi ve kullarının en seçkin olanlarından risalet yükünü taşıyabilecek kimseleri seçmesiyle gerçekleşir. Çünkü Allah, bu yüce iş için, onları, insanlar arasından seçer. Nitekim Yüce Allah, bu konuyu Kur'ânı Kerîm'de şöyle anlatmaktadır: "Allah, Meleklerden de ve insanlardan da "Peygamberler" seçer. Doğrusu Allah, işitendir ve görendir."[9] Yine Yüce Allah bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır "Doğrusu Allah; Adem'i, Nuh'u, İbrâhîm ailesini ve İrnrân ailesini, bütün alemlerin üzerine üstün kılmıştır. "[10] Yine Yüce Allah, bazı Peygamberlerin hayatını anlatma hususunda şöyle buyurmaktadır: "Doğrusu Peygamberler, katımızdaki seçkinlerden ve hayırlılardandır."[11] [1] Bakara: 2/213. [2] Hakim. Müstedrek, 2/ 546547 (ç). [3] Nisa: 4/165. [4] Geçmiş milletlerin başlarına gelen olaylar kastedlmektedir. (ç) [5] İbrahim: 14/5. Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 1516. [6] Burada 'fazilet' kelimesinden kasıt, Peygamberliktir. B.k.z: Falıreddîn eFRâzî, Tefsin Kebîr, 6/403 Ank.1987 (ç). [7] AJi İmrân: 3/7374. [8] Müzcmmii: 73/5. [9] Hacc: 22/75. [10] Âli İmrân: 3/33. [11] Sâd: 38/47. Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 1718. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.