![]() |
Gelin Mescidi Selamlayalım! Tahiyyetü’L-Mescid Nam
Cemil Tokpınar Tahiyyetü'l Mescid Namazı Gelin mescidi selamlayalım! Tahiyyetü’l-Mescid Namazı İslam medeniyeti cami medeniyetidir. İnsanlığın tarihi cami ile başlar. Çünkü yeryüzünde yapılan ilk bina Kâbe’dir. Kâbe bir ibadetgâh, bir namazgâhtır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Medine’ye hicretinde ilk işi cami yapmak olmuştur. İslam şehrinin merkezinde cami, camiin merkezinde de namaz vardır. Tahiyyetü’l-mescid namazı, İslâm medeniyetinde böylesine önemli bir yeri olan camiye girer girmez onu selamlamaktır. Müslümanlar arasında sevginin, saygının, hoşgörünün, sıcaklığın işaretidir selam. Birisi tebessüm eden çehresi ve tatlı sesiyle, “Selam-un aleyküm” diyorsa size, nice mesajlar gizlidir o kısacık cümlede. İşte tahiyyetü’l-mescid namazı, “Allah’ın evi” olan camiye verilen bir selamdır; her biri Kâbe’nin bir şubesi olan camilere karşı bir sevgi, bir saygı ve bir kardeşlik mesajıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Biriniz mescide girdiğinde oturmadan önce iki rekât namaz kılsın” (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn: 11) buyurarak, bize tahiyyetü’l-mescidi tavsiye etmiştir. Tahiyyetü’l-mescid. ülkemizde az bilinen ve az uygulanan bir ibadettir. Oysa bu namazı kılmak, boşa geçecek birkaç dakikayı namazla nurlandırmak, ibadetle ebedîleştirmek ve camiyle olan samimiyetimizi pekiştirmek için eşsiz bir fırsattır. Tahiyyetü’l-mescid, aynı zamanda cami ve namaz sevgisinin, Allah’la olan randevuya duyulan özlemin bir yansımasıdır. İslam, cami medeniyetidir Diyebiliriz ki, İslam medeniyeti cami medeniyetidir. İnsanlığın tarihi cami ile başlar. Çünkü yeryüzünde yapılan ilk bina Kâbe’dir. Kâbe bir ibadetgâh, bir namazgâhtır. Peygamber Efendimiz daha Medine’ye gelmeden, Kuba köyünde iken cami yaptırmış, Medine’ye hicretinde de ilk işi cami yapmak olmuştur. İslam şehrinin merkezinde cami, camiin merkezinde de namaz vardır. İşte tahiyyetü’l-mescid, İslam medeniyetinde böylesine önemli bir yeri olan camiye girer girmez onu selamlamaktır. Tahiyyetü’l-mescid hem namaza düşkün olan bir kimsenin henüz oturmadan ibadete duyduğu özlemi yansıtır, hem de camiye bir şey almak veya ziyaret maksadıyla giren bir Müslüman’ın oranın bir mabet olduğunu asla aklından çıkarmamasını sağlar. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) zamanının büyük bir kısmı camide geçerdi. Cami ibadetlerin en değerlisi ve en muhteşemi olan namazın hakkıyla ve doyasıya yerine getirildiği yer olduğu gibi, aynı zamanda Müslümanların buluşma, tanışma, dayanışma, ilim öğrenme mekânıdır. Peygamberimiz (s.a.v.), kıyamet gününde Allah’ın ihsan edeceği bir gölgenin dışında hiçbir gölgenin olmadığı bir zamanda Allah’ın gölgelendireceği yedi grup insandan bahseder. Bunlardan birisi de, “kalbi camilere bağlı kimseler”dir. Bu kimseler, bir namazı kılar diğerini de özlemle beklerler. Sanki namaza her an iştahlı, her zaman aşkla kılan, gönülleri camiyle huzur bulan, namazla rahatlayan kimselerdir. Zaten camilerimiz, daha bahçesine girdiğinizde sizi rengârenk çiçekleriyle, yemyeşil ağaçlarıyla ve birbirinden güzel öten kuş cıvıltılarıyla karşılar. Avluya adım attığınızda şadırvanın su şırıltısı, abdest alanların namaza yetişme telaşı, hazırlananların da tatlı sohbetleriyle karşılaşırsınız. Kısa ve tatlı bir namaz Büyük bir aşk ve şevkle caminin içine girdiğinizde, pırıl pırıl halılar, duvarlardaki çiniler ve hat sanatının güzel örnekleri sizi sarıp sarmalar. Kubbenin altında sonsuzluğu yudumlar, minberin, mihrabın, kürsünün cazibesine kapılır, adeta kaybolup gidersiniz. Çünkü burası sadece Allah’a ibadete tahsis edilmiş mübarek ve mukaddes yerlerdir. Bu yüzden “Allah’ın evi” denir. İşte tahiyyetü’l-mescid, Allah’ın evinde saadetli anlar yaşayacak bir müminin, bu güzel mekânı selamlamak niyetiyle kıldığı kısa ve tatlı bir namazdır. Bir taraftan camiyi, bir bakıma da Allah’ı selamlamak demektir. Çünkü mescitte bulunan kişi, çıkıncaya kadar Allah’ın muhterem bir misafiridir. Tahiyyetü’l-mescidi kılmamak demek, bu feyizli, bereketli, hikmetli selamı ihmal etmek demektir. Eğer bir kimse vakit namazı için camiye girmiş ve ezan okunduğu için hemen vaktin namazına durmuşsa, bu aynı zamanda tahiyyetü’l-mescid yerine geçer. Çünkü maksat, mescidi selamlamaktır. Zira bizim mescitle aramızdaki iletişim, namazla olur. Bu yüzden onun selamı da namazla olmalıdır. Tahiyyetü’l-mescidin bir başka güzelliği de namazı aceleye getirmeden, sindire sindire kılma imkânı vermesidir. Bilhassa henüz namaz vakti değilse veya ezana bir miktar vakit varsa, daha rahat ve huzur içinde kılmak mümkündür. Tahiyyetü’l-mescid sadece namaz kılmak niyetiyle camiye girilince kılınan bir namaz değildir. Bilhassa günümüzde turistik amaçlı cami ziyaretleri olmaktadır. Bir şehri gezdiğimizde onun tarihî ve nitelikli camilerini ziyaret etmek âdettendir. Gezmek niyetiyle girdiğimizde ilk yapacağımız iş, tahiyyetü’l-mescid namazı kılmaktır. Niçin? Çünkü namaz kıldığımız seccade, halı, mekân, cami, kubbe, mihrap, minber, avize… her şey bizim namazımıza şahitlik edecektir. İşte merakla veya tanımak gayesiyle yaptığımız bir cami ziyaretinde kılacağımız iki rekâtlık tahiyyetü’l-mescid namazı, hakkımızda iyi şahitlik yapacak varlıklara çok ihtiyacımız olduğu hesap gününde bizim büyük bir destekçimiz olacaktır. Günümüzde unutulmuş Az bir zamanda, küçük bir gayretle kazanılan bu büyük hazineyi, camiye girince boş boş etrafa bakarak, cep telefonunu karıştırarak, etrafımızla sohbet ederek heba etmemek gerekir. Tahiyyetü’l-mescidin daha faziletli olması için henüz oturmadan önce kılmak gerekir. Ancak oturulduktan sonra da kılınabilir. Eğer camiye girdiğimizde namaz kılınması mekruh bir vakitse veya meşguliyetimiz olduğu için tahiyyetü’l-mescidi kılamayacaksak, “Sübhanallâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallahü ekber” demeliyiz. Ne yazık ki, tahiyyetü’l-mescid namazı, günümüzde unutulmuş, pek yapılmayan bir sünnettir. Toplumun ilgisini öğrenmek için www.namazladirilis.com sitesinde konuyla ilgili yapılan bir anketin sonuçları oldukça çarpıcı. Ankete katılanların, “Tahiyyetü’l-mescid namazı kılıyor musunuz?” sorusuna verdiği cevaplar şöyle: Yüzde 17: Camiye her girdiğimde kılıyorum. Yüzde 40: Bazen kılıyorum. Yüzde 26: Hiç kılmıyorum. Yüzde 17: Bunun ne namazı olduğunu bilmiyorum. Bir sünneti ihya etmek, etrafa anlatmak, insanları teşvik etmek büyük bir sevaptır. Siz de hem kendiniz tahiyyetü’l-mescid namazı kılarak, hem de bunu çevrenize tavsiye ederek büyük bir sevap kazanabilirsiniz. Unutmayın ki, vesile olan yapan gibidir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.