ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kıssadan Hisse (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=457)
-   -   Hâline Şükret Ki, İnsansin” (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=366759)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 02:15 AM

Hâline Şükret Ki, İnsansin”
 

“HÂLİNE ŞÜKRET Kİ, İNSANSIN”


Sâ‘di-i Şirâzî Bostan’ında anlatıyor:

“Kedinin biri, ihtiyar bir kadının evinde dururdu...

Bir zaman sonra kadıncağızın geçim vaziyeti iyice kötüleşti... Kedi de koşa koşa pâdişahın müsâfirhânesine gitti... Lâkin sultânın hizmetçileri onu görür görmez okladılar! Zavallı kedi, kemiğinden kan damlayarak, can havliyle hem koşuyor hem söyleniyordu:

— Eğer şu okçunun elinden bir sıvışırsam, diyordu, işte ben, işte fâre, işte de kocakarının virânesi...”

Çoğu zaman, bitip tükenmek bilmeyen arzu ve ihtiraslarımızın peşine takılarak kendimizi harâp ederiz. Bir de bakarız ki; aradığımızı bulduk sandığımız anda, yepyeni mes’elelerin girdâbında debelenmeye baş-lamışız...

Demek ki; mutlak bulmak da, mutlak kaybetmek de yok bu âlemde... Âdeta her bulma biraz yitirmeye, her yitirme biraz bulmaya gebe... Şâirin dediği gibi, tam bir eksiklikler, kopukluklar, kesiklikler âlemi!..

Dünya mâcerâmızdaki arzu, istek ve umutlar zincirinden sadece birkaç halkayı hatırlamaya çalışalım: Sağlık, âfiyet, ilim, takvâ, helâl kazanç, muti‘ bir âile, hayırlı evlat, güzel ve geniş bir ev, iyi bir binek... Bu arzuların kaçı aynı anda bir insanda bir arada bulunabiliyor? Bir Batılı’nın dediği gibi, “İnsanlar önce para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını harcayıp duruyorlar!”

Hangi zaman neyin lehimize, neyin aleyhimize olacağını kestirecek kabiliyetten bile mahrumuz. Öyle ya, bir şey hoşumuza gitmediği halde bizim için hayır, hoşumuza gittiği halde şer olabiliyor. (S. Bakara, 216)

Öyleyse gelin; her şeye rağmen umutlu, her şeye rağmen mukâvim olalım... Allah için çalışıp onun yolunda, onun rızâsı uğrunda gayret sarf edelim... Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz’in, onun vârisleri olan silsile-i sâdât efendilerimizin, hele de Sahib-i zaman kuddise sırruh hazretlerinin karşılaştıkları sıkıntı ve meşakkatleri, çektikleri ıztırapları düşünelim... Hâlimizi onların hâli ile mukâyese edelim... Şüphesiz ki o zaman, her şeye rağmen sevinilecek, şükredilecek çok şeylerin olduğunu göreceğiz...



Şimdi gelin, Sâ‘di-i Şirâzî’nin Bostan’ından bir kıssa daha hatırlayalım:

“Sırtında ağır bir yükle kan ter içinde yürümeye çalışan bir merkep, hâlinden şikâyetçi olup sızlanan sahibine:

— A idrâksiz, dedi, evet, merkebe binmemişsin, ama şükret ki nihâyet insansın, merkep değilsin!”

... Hakikaten de, gündelik hayatın bir yığın sıkıntı ve ıztırapları arasında düşe kalka ilerlerken, zaman zaman belimiz bükülse de; en azından eşref-i mahluk yani “insan” olarak yaratıldığımız için şükretmemiz gerekiyor. Gerçi merkep olarak yaratılmamış olmak, illâ da merkep olunmadığı mânâsına gelmiyor! Gelin öyleyse duâ edelim de, Allah Teâlâ bizleri iki ayaklı merkepler durumuna düşürmesin!


Netice:

Kanatkâr olacağız... Kendimizden aşağıda olanlara bakıp hâlimize, sahip olduğumuz maddî ve mânevî bütün nimetlere şükretmesini bileceğiz... Bileceğiz ki, hayvanlık derekesine düşmeyelim!




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.