ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kıssadan Hisse (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=457)
-   -   Neyı Beklıyorsun Neyı? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=366712)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 02:23 AM

Neyı Beklıyorsun Neyı?
 

NEYI BEKLIYORSUN NEYI?



"Fakir mi fakir, hiçbir parası olmayan ve köyden gelmiş bir adam, yaz günü

şehirde pazara inmiş ve buz toptancısından, sattıktan sonra parasını vermek

üzere bir miktar buz almış. Ama ikindi vakti geçmek üzere olduğu halde bile

bir şey satamamış. Bunun üzerine ben ne yaparım, nasıl öderim diye telaşa

kapılıp, bağırmaya başlamış: "Ben dışarıdan gelmiş bir misafirim... Hiçbir

param yok... Borçla aldığım buzlarım da eriyip gidiyor. Ne olur, bunları

alın da benim derdime bir çare bulun!.." O böyle feryat ederken, İbrahim

Edhem Hazretleri de oradan geçiyormuş... Zavallı adamın sözlerini duyunca

bayılıp yere düşmüş... Çevresindeki insanlar, bağlı bulundukları bu büyük

zâtın bayılmasına şâhit olunca hemen buzcunun bütün buzlarını satın alıp

İbrahim Edhem Hazretleri'nin vücuduna sürmüşler ve ayılmasına vesile

olmuşlar... Kendine gelen mürşidlerinden, birdenbire başına gelen bu hâlin

sebep ve hikmetini sormuşlar. O da "Uzun zamandır nefsimle uğraşıyordum...

Çözemediğim, nefsimin zorlandığı bir mevzu vardı... İşte bu adam, hem

gurbette olduğunu söylüyor, hem hiçbir şeyi olmayan bir müflis olduğunu ilan

ediyor, hem de borçlanıp aldığı sermayesinin göz göre göre hiç satamadan,

boşu boşuna elinde eriyip gittiğini feryat ve figanla anlatmaya çalışıyordu.

Birden onun bu sözleri beni kendime getirdi... *Ben ondan daha kötü

durumdaydım. Bu fâni dünyada bana verilen ömür sermayesini kaybedince,

başıma gelecek ebedî hüsranı bütün dehşetiyle gördüm ve nefsime de

gösterdim. Bu müthiş bir şeydi dayanamayıp bayıldım!..*" demiş. İbrahim

Edhem Hazretleri bunları söyledikten sonra yine tekrar kendinden geçip

bayılmış.".



*NEYİ BEKLİYORSUN NEYİ!*



Bu kıssadan nefse düşen çok hisse var. Evet ömür sermayesi pek az, muzır

manileri çok fazla.



Karlı bir ticaret için eline verilmişken nerelere ve nelere savurdun ömrünü?

Heyhat gidiyor işte ve eriyor sermayen.



Nasıl geçti günler, ne zaman bu yaşa geldin? Bak Sermayen eriyor, ne

duruyorsun?



Belki de çoğu eridi, kalanları kurtar bari. Neyi bekliyorsun, ne diye

duruyorsun? Sermayen eriyor.



Kaç ağaç diktin ömründe? Kaç kuş, kuzu börtü böcek yedi meyve yaprak ondan?

Kaç kez toprağa çekirdek attın? Kaç kez çapaladın büyüsün diye fidanları?

Bildiğini bil ki sermayen eriyor.



Kaç gece uyanık kaldın yıllardır uyumayanlara rahmet için. Bir avuç harç

olabildin mi dünyayı manen imar edenlere. Peki harç değilse tuğla olabildin

mi? Ya da kaç tuğla koydun bu bina için. Hey gidi günler hey işte eriyor

sermayen.



Sen ise neyi bekliyorsun? Ahde vefayı bilmez misin? Galu belayı ne çabuk

unuttun. Unutma ki sermayen eriyor ve sen unutulmadın.



Kainata ibret nazarıyla kaç defa baktın? Bakıyorsun ha! Gözler yoksa başka

maksatlar için mi eline verildi. Bakışların da matlaşıyor farkında

mısın? *Eriyor

işte eriyor sermayen.*



Beden tuğlaların birer birer eskiyor dökülüyor, saniyeler elli milyon

hücrenin gidişine tanıklık ediyor ve sen bakıyorsun, bak! İyi bak! Sermayen

ne halde nasıl da eriyor.



Hadi artık dön sırtını cam parçacıklarına, yüzünü de elmasın hakikat

penceresinde parlayan yaldızlı lemaatına. Gafletsiz gayret et ki erimesin

sermayen sen de ebedileş, sermayen de...



*Levent Şümür*


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.