![]() |
Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir Kompozisyon
Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir İle İlgili Hikaye Örneği
Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir Açıklama HİKAYE Kızcağızın birini zorla sevmediği bir adama veriyorlardı. Oysa kızın gönlü başka bir delikanlı da idi. Kızcağızın “gitmem, istemem!” diye dövünüp ağladığı adam, bir miktar yaşlı, pek miktar da zengindi. Zavallı, kız ne kadar dil döktü ise, derdini dinletemedi. Söz kesildi ve düğün günü geldi. Kız evinin kapı önünde, zurnalar peşrevsiz çalıyor, davullar ise gümbür de gümbür, dağı taşı inletiyordu. Gümbür de gümbür! Gümbür de gümbür! Davullar böyle gümbürdedikçe, gelin kızın azıcık evde kalmış arkadaşlarından bir tanesi, derin bir ah çekti.. “Aaah! Şu davul sesleri ne de hoşuma gidiyor. Acep bizim evin kapısında da, böyle neşe ile çalacaklar mı?” dedi. İki göz iki çeşme ağlayan gelin kız, hıçkırıklarına ara verip: “Davulun sesi uzaktan hoş gelir” dedi. “Sen bi de o sesi bana sor!” Atasözünün anlamı: Bir iş, başa gelmiş bir dert, çözülmesi gereken bir problem.. uzaktakilere kolay gözükür. |
Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir Kompozisyon
Kompozisyon
DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR Etrafımızda sürekli birilerine imrenerek bakarız.Mahallemizin bakkalı hiç boş kalmaz sürekli kazanıyor deriz.Öğretmenler sabah okula gidiyorlar akşam eve dönüyorlar, çok rahat yaşıyorlar deriz.Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Örneğimizi bakkaldan başlayarak açalım.Sabah saat 5 civarı uyanır kimseler uyanmadan,etrafını temizler,akşamdan gelen malları dizer.Eksilen ürünleri depodan getirir onları tamamlar.Saat 6 civarı ilk müşterileri gelmeye başlar.İlk müşteri dedim de yüzlercesi gelecek daha.Ve hepsine güler yüz göstermek zorunda.Hiç kimseye akşam yatamadığını,çocuğunun hasta olduğunu,uykusunun kaçtığını bahane ederek yüzünü elşitemez Ufak kötü bir davranışı müşterilerini kaybetmesine neden olacak.Peki hiçm hastalanmaz.Hiç mi üzülmez.Hiç mi kötü gönü yoktur.Ama nedense bize hep iyi gülümser yüzlerini gösterirler ve göstermek zorundalar.Akşam en son yine onlar gider evlerine.Biz yemeğimizi yemiş televizyonun karşısında rahat rahat konuşurken,ailemizle beraber vakit geçirirken,bizim bakkal hala müsterilerle uğraşmakta. Artık kimseler gelmemeye başladığı gecenin karanlık saatlerinde,o da toparlanmaya,dağılan malzemeyi toplamaya,dışardaki malzemeyi içeri almaya uğraşmaktadır.Eksik ve biten malzeme sayımını,kasa ve para dökümünüde aldıktan sonra kapatır.Bu sadace bir gün içinde yaşadıkları. Peki yeeğini nasıl yer,çocuğu hastalanır nasıl gider,kızı gelir baba parka götürürmüsün dese ne olacak.Ve daha bo sorular çoğalır çoğalır da çoğalır. Ya öğretmenlerimiz; Yıllarca okudular,herke oynarken.Sonra mezun oldular yokluklar içinde..Öğretmenolarak atandılar.Sadece sınıfta bulunan onca öğrenciyi dinleyip her birinin ayrı ayrı sorunlarını paylaşmak bile ayrı bir sorun.Birde müdürlerine, müfettişlerine,hesap verirler bunlar dışında. Akıllarında hayallerinde geçen derslerle ilgili,yarın anlatacakları konularla ilgili tartışır araştırı doğruları bulmaya ve en güzel şekilde anlatmak için çaba sarfetmeye uğraşırlar. Sonuç olarak anladımki;dışarda bakkalçok kazanıyor,basit bir bakkaliyesi var ama yaptığı bir işte yok.Açıyor kapatıyor işyerini ve en fazla kazanan odur diyen birine,Öğretmenlik çok kolay derse girip çıkıyor diyen bir başkasına söleyeceğim bir laf var.O da Davulun sesi uzaktan hoş gelir. Merve Elif SAĞLAM İskenderun |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.