ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Duygusal Etkileyici Hikayeler (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=346325)

Prof. Dr. Sinsi 07-28-2012 02:42 PM

Duygusal Etkileyici Hikayeler
 
Etkileyici Hikayeler

Çok Etkileyici Hayat Hikayeleri

Etkileyici Hayat Hikayeleri



Etkileyici bir hayat dersi bu...

HAYAT BİR GÜNDÜR ODA BU GÜNDÜR-Etkileyici bir hayat dersi bu


Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar

susacaktım.

Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı.

Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır

onungelişini iple çekerdim.

Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim.

Babamsarılır öper sonra da hadi odana git derdi. Yemek hazırlanınca

annemçağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle

konuşurkenben araya girer sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam

sinirlenir'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım birde sen

kafamı

ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım bir çift laf

da mı konuşturtmayacaksı n babanla?' diye

çıkışır beni odama gönderirdi.

Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yolalırdım.

Babam arkamdan 'Bizim bir odamız bile yoktu her şeye sahiphâlâ ne

istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de

bir odam olmasaydı keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep

birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret

edemezdim.

Yemekten sonra babam kanepeye uzanır eline kumandayı alır televizyon

seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli

birşey varsabeni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip

koşup

oynamaya

çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım ki susunca babamla

daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye

başladım. Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok

beğeniyor; 'Bak böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen göz

ucuyla bakıyor resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana

kızarak beni artık odama göndermiyordu.

'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu

annem halimi.

Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye

odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum.

Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı

beceremiyordum. Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım.'

dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim

yapmayı da elimden alırsa ben ne yapacaktım?

Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı

kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi odaya geçildi. Babam oturur

oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım dedi 'Çok güzel

olmuş.Bu adam benim herhalde.' dedi.

Ben 'Hayır o adam değil bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır bu adam

benimbu çocuk sensin bu küçük kız da arkadaşın.'dedi.

Ben yine 'Hayır o büyük adam benim bu küçük adam sensin bu küçük kız da

annem.' dedim.

Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi.

Heyecanla başladım anlatmaya.Ben büyüyüp adam olacağım. İş

bulupçalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek

komşumuzAhmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten

geldiğimde

yorgun olacağım. Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam

şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler

paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.'

diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları

da var daha ne istiyorlar' diye.

Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına

inanamıyorlardı . Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki

sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi

Farkında' Olmalı İnsan...Kendisinin Hayatın Olayların Gidişatın Farkında

Olmalı

Ömür Dediğin Üç Gündür

Dün Geldi Geçti

Yarın Meçhuldür


O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür

O Da Bugündür


Çok etkileyici bir aşk hikayesi harikanın üstünde


Hakan ve Hülya adında iki genç varmış. Kız güzelmi güzel genç yakışıklı mı yakışıklıymış bu iki genç birbirlerini sevmiş ve bir flort döneminden sonra evlenmeye karar vermişler. İkisinin durumu iyi ve zengin ailelerin çocuklarıymışlar ve sonunda Hakan ve ailesi Hülyayı istemeye gitmişler. Nişan yüzükleri takılmış ve evlilik günleri belirlenmiş. Bir gün Hakan Hülyayı aramış kız telefona bakmış " Aşkım ne yapıyosrsun" demiş. Kız yemek yaptığını yemek yiyeceğini söylemiş. Hakan" aşkım yemeğini yedikten sonra seni almaya gelecem birlikte sinemaya gideriz iki tane bilet aldım" demiş. Kız "tamam aşkım gidelim" demiş ve telefonu kapatıp yemeğe devam etmiş.tam o sırada tüp patlamış bütün tüp parçaları Hülyanın vücudunu delik deşik etmiş.. Hastaneye yoğun bakıma kaldırmışlar. Hakan koşa koşa hastaneye gitmiş. Hülya onunla görüşmek istememiş. Çünkü suratı yanıktan öyle iğrenç bi hal almış ki yüzüne ve vücuduna bakınca insan iğreniyormuş. Annesi Hülyanın yanına gelmiş ve "kızım Hakan perişan bir halde neden onu görmek istemiyorsun " demiş. kız" anne sen böyle yüzümün haline bakmaya iğreniyorsun o nasıl baksın. Söyle ona beni güzel halimle hatırlasın herşey bittisakın beni aramasın". Anne kızın dediklerini çocuğa aynen iletmiş. Çocuk üzüntüyle hastaneden çıkmış ve arabasını süratle kullanmaya başlamış ve trafik kazası geçirmiş kör olmuş. Annesi tekrar kızın yanına gelmiş ve Hakana olanları anlatmış. "Artık evlenmeniz için hiç bir mani yok artık birbirinize destek çıkmalısınız, bak hem artık istesede seni göremez" demiş. Bunun üzerine kız Hakanla evlenmiş. İki tane çocukları olmuş ve yıllar sonra Hülya kalp krizinden ölmüş. Öldüğü gün çocukları anlamışlar ki babaları kör değilmiş ve aslında hiç kör olmamış.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.