&Quot;Esbab-İ Nüzul&Quot; Ayetleri Ne Kadar Açıklar?
 

"esbab-ı nüzul" ayetleri ne kadar açıklar?
"esbab-ı nüzul" ayetleri ne kadar açıklar?
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg
İnsan elinin yaratılışına sadece ilk olarak yeryüzünde görünür olduğu zamandan bakan biri, elin yaratılış sebebini "biberon tutmak" diye yorumlayabilir. Aynı anlayışla bakarsak, insan dudağı da ilk olarak anne sütü emsin yaratılmış gibi görünebilir. Böylesi bir bakış, dile damağa, dudağa, ele ne büyük haksızlık olurdu! En önemlisi de, yaratılışı istemeden küçümsemek olurdu.Oysa, insan eli sürekli güncellenen bir yaratılıştır. Her an her yerde başka şeyleri kavramaya hazırdır. İnsan dudağı, damağı ve dili de her an yeniden yeniye "indirilmektedir" insanın yüzüne. Her an her yerde yeni şeyler söylemeye hazırdır. Ayetler de öyle! Ayetleri anlarken, "esbab-ı nüzul" yani "indiriliş sebepleri" üzerinden başlamak yerindedir ama sadece "başlamak" yerindedir. Ayeti "tarihsel inişi" sırasındaki olayların cevabı olarak okumak ayete haksızlık olur. Dahası, ayetle konuşanın "yöresel" konuştuğunu ima etmiş oluruz. Ayette konuşan bütün zamanları ve mekanları gören Bir'idir. Tıpkı eli ve dudağı Yaratan gibi. Ellerin ve dudağın bütün zamanlardaki ve mekanlardaki işlevlerini gözeterek yaratmaktadır O Yaratan. Böyle yaratan niye öyle konuşsun ki? Sadece ayetlerin indiği devre ve olaylara göre konuşmak böyle yaratanın işi değildir. İndiriliş sebeplerine göre anlamaya başladığımız vayhi de, o sebeplere kilitlemek vahye haksızlık olur. Doğru olanı, iniş sebeplerinden başlayıp her ana özel yine ve yeni iniş sebepleri soruşturmaktır. Ki bu konuda, hiçbir ayet elimizi ve dilimizi boş çevirmemiştir. Değil mi?
senai demirci