![]() |
Siyonizm Tarihçe
Siyonizm Nedir - Siyonist İnançların Özellikleri - Herzl'in II. Adbülhamid'e Teklifi - Marcus Garvey Ve Siyah Siyonizm - Siyonizmi Destekleyen Hıristiyanlar
Tarihçe Her ne kadar İsrail Diyarı'nda (Eretz Yisra'el) her zaman bir Yahudi cemaati bulunmuşsa da, M.S. 1. yüzyıldan itibaren, Yahudilerin çoğunluğu sürgünde yaşamıştır. Yahudilik inanışına göre, Eretz Yisra'el ya da diğer adıyla Siyon, Tevrat'ta Tanrı tarafından Yahudilere vaat edilmiş bir ülkedir. İkinci yüzyıldaki Bar Kokhba ayaklanmasının ardından, Romalılar Yahudileri Filistin'den sürmüş, Yahudi diyasporası da bu şekilde ortaya çıkmıştır. On dokuzuncu yüzyılda, Yahudilik içinde Filistin'e dönüşe destek veren akımın popülerliği de artmıştır. Siyonizm öncesi Aliyah ile, Yahudiler, Siyonizmin fiilen başladığı yıl olarak kabul edilen 1897 yılından önce de Filistin'e göç ediyorlardıAktif Siyonizm'in başlangıcı kabul edilen 1897 yılından önce dahi Yahudilerin Filistin topraklarına göç ettiği görülmüştür. Filistin'e ciddi Yahudi göçü 1882 yılında başlamıştır. Göçmenlerin çoğu, sık sık gerçekleştirilen pogromlardan ve devlet yönetimindeki baskılardan kaçtıkları Rusya'dan geliyordu. Bu gruplar, Batı Avrupa'daki Yahudi hayırseverlerden gelen mali destek ile bir dizi tarımsal yerleşim alanı oluşturdular. Rus Devrimi ve Nazi zulmünün başlaması ile de yeni Aliyahlar gerçekleştirilmiştir. 1890'lı yıllarda, Theodor Herzl Siyonizme yeni bir ideoloji ve fiili aciliyet katarak, Dünya Siyonist Örgütü'nün (WZO) oluşturulduğu 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde düzenlenen ilk kongrenin toplanmasını sağladı.Herzl'in amacı, Yahudi devleti hedefinin elde edilmesi için gerekli hazırlık niteliğindeki adımları başlatmaktı. Herzl'in Filistin'i hakimiyeti altında tutan Osmanlı yöneticileri ile bir siyasi anlaşma yapma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine başka hükümetlerin desteği arandı. Filistin'de küçük ölçekli yerleşimlere destek veren WZO, Yahudilik duygusu ve bilincini güçlendirmeye ve dünya çapında bir federasyon kurmaya odaklandı. Dinlere göre Filistin nüfusu Yıl Müslümanlar Yahudiler Hıristiyanlar Diğerleri 1922 486.177 83.790 71.464 7.617 1931 493.147 174.606 88.907 10.101 1941 906.551 474.102 125.413 12.881 1946 1.076.783 608.225 145.063 15.488 Uzun bir devlet yönetiminde soykırım ve etnik temizleme ("pogromlar") siciline sahip olan Rus İmparatorluğu, yaygın şekilde Yahudi halkının tarihi düşmanı olarak kabul edilmekteydi. Lider kadrosunun büyük bölümü Almanca konuşanlardan oluştuğu için, Siyonist hareketin merkezi de Berlin'de bulunuyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında, Yahudilerin (ve Siyonistlerin) büyük bölümü Rusya'ya karşı verdiği savaşta Almanya'nın safında yer aldı. Rusya'dan gelen Yahudi göçmen Chaim Weizmann'ın yürüttüğü lobicilik çalışmaları ve Amerikan Yahudilerinin Amerika Birleşik Devletleri'ni Almanya'ya destek vermeye teşvik edeceği endişesi Britanya hükümetini 1917 yılında Balfour Deklarasyonu'nu kaleme almaya sevk etti. Deklarasyon, Filistin'de bir Yahudi anavatanı kurulmasını onaylıyordu. Ayrıca, Britanya saflarında Filistin'de savaşmak üzere de Siyonistlerden oluşan Jabotinski komutasında bir askeri birlik kuruldu. 1922 yılında, Milletler Cemiyeti, Britanya'ya verdiği mandada söz konusu deklerasyonu kabul etti: Manda (…) önsözde de belirtildiği gibi, Yahudiler için bir ulusal vatan kurulmasını ve kendi kendini yöneten kurumların oluşturulmasını ve ırkı ve dini ne olursa olsun, Filistin'de yaşayan herkesin medeni ve dini haklarını güvence altına alacaktır. Balfour Deklarasyonu'nun çıkarılmasında oynadığı rol, Weizmann'ın hareketin lideri olarak seçilmesinin de önünü açtı. Weizmann, 1948 yılına kadar bu görevde kaldı. Britanya Manda Yönetimi Filistin'e daha yüksek sayıda Yahudinin göç etmesine ve Yahudiler tarafından bölgedeki toprak ağalarından daha fazla arazi satın alınmasına yol açtı. Bunun sonucunda, yerel halkın topraksız kalması bölgedeki (çoğu zaman bizzat araziyi satan toprak ağalarının önderliğinde gelişen) huzursuzluğu körükledi. 1920, 1921 ve 1929 yıllarında yaşanan ayaklanmalara kimi zaman Yahudilere yönelik katliamlar da eşlik etti. Kurbanlar çoğunlukla Siyonist olmayan Ortodoks Yahudilerdi. Britanya ilkesel düzeyde Yahudilerin göçünü desteklemekle birlikte, Arapların çıkarttığı şiddet olaylarından ötürü Yahudi göçüne kısıtlamalar getirmiştir. Hitler'in 1933 yılında Almanya'da iktidara gelmesinin ardından, 1935 yılında kabul edilen Nürnberg Yasaları Almanya Yahudilerini (daha sonraları da Avusturya ve Çek Yahudilerini) ülkesiz mülteciler haline getirdi. Benzer kurallar, Nazilerin Avrupa'daki müttefikleri tarafından da uygulanmıştır. Zaman içinde Yahudi göçünde yaşanan artış ve Arap dünyasına yönelik Nazi propagandasının etkisi ile Filistin'de 1936-1939 Arap ayaklanması yaşandı. Britanya durumu araştırmak için Peel Komisyonu'nu kurdu. Avrupa'daki Yahudilerin durumunu dikkate almayan komisyon, iki devletli bir çözüm ve halkların zorunlu transferi yönünde bir çağrıda bulundu. Ancak, Britanya bu çözümü reddederek yerine 1939 tarihli Beyaz Kitap'ı uygulamaya koydu. Beyaz Kitap, Yahudi göçüne 1944 yılı itibariyle son verilmesini ve Yahudi göçmenlerin sayısının 75.000 ile sınırlandırılmasını planlıyordu. İngilizler, Manda yönetiminin sonuna kadar bu politikayı sürdürdüler. Filistin'deki Yahudi cemaatinin büyümesi ve Avrupa'daki Yahudi varlığının muazzam bir yıkıma uğraması, Dünya Siyonist Örgütü'nün de devredışı kalmasına neden oldu. Amerikalı Siyonistlerin para yardımı ve Washington'daki nüfuzları ile destek verdiği, David Ben-Gurion'un liderliğindeki Filistin için Yahudi Ajansı, kendi politikalarını giderek artan şekilde dikte ettirmeye başladı. İkinci Dünya Savaşı ve Holokost'un (Yahudi Soykırımı) ardından, başta Holokost'tan kurtulmuş olanlar olmak üzere, ülkesiz Yahudilerden oluşan muazzam bir dalga Britanya'nın belirlediği kurallara meydan okuyarak küçük teknelerle Filistin'e göç etmeye başladı. İngilizler, (aralarında çok sayıda öksüz kalmış çocuğun da bulunduğu) bu Yahudileri ya Kıbrıs'ta hapsetmiş, ya da Britanya kontrolü altındaki Almanya'daki Müttefik İşgal Bölgeleri'ne göndermiştir. Bu ise, Siyonizmin tüm Yahudilerden destek bulması ve Amerikan Kongresi'nin Britanya'ya ekonomik yardım verilmesini reddetmesi ile sonuçlandı. Siyonist grupların Filistin'de İngilizlere yönelik saldırılarına ek olarak, imparatorluğu iflasın eşiğine gelmiş olan Britanya konuyu yeni kurulan Birleşmiş Milletler'e havale etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı (1947) 1947 yılında, Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesi (UNSCOP) Filistin'in batısının bir Yahudi devleti, bir Arap devleti ve Kudüs'ü çevreleyen BM kontrolü altındaki bir bölge (Coprus separatum) olmak üzere üçe bölünmesini yönünde tavsiyede bulundu.[18] Bu taksim planı, 29 Kasım 1947 tarihinde, 181 Sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurul Kararı ile, 33 lehte, 13 aleyhte ve 10 çekimser oy ile kabul edildi. Oylamanın sonucu, Yahudilerin çoğunlukta olduğu şehirlerin sokaklarında kutlandı Filistinli Araplar ve Arap devletleri BM kararını reddederek tek bir devlet oluşturulmasını ve Yahudi göçmenlerin Filistin'den çıkartılmasını talep ettiler. 14 Mayıs 1948 tarihinde, Britanya mandasının sona ermesinin hemen ardından, Ben-Gurion'un liderliğindeki Yahudi Ajansı İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti ve aynı gün yedi Arap ülkesinin orduları İsrail'i istila etti. Savaş yüzünden yaklaşık 711.000 Filistinli Arapyaşadıkları toprakları terk etmek, 850.000 Yahudi de Arap dünyasından büyük bir çoğunlukla İsrail'e göç etmek zorunda kaldı. İsrail Devleti'nin kuruluşundan bu yana, Dünya Siyonist Örgütü genellikle Yahudilerin İsrail'e göç etmeye teşvik edilmesi ve yardımcı olunmasına adanmış bir örgüt olarak işlev görmüştür. Örgüt, diğer ülkelerde İsrail'e siyasi destek sağlamış olsa da, İsrail'in iç politikasında küçük bir rol oynamıştır. Hareketin 1948 yılından bu yana kaydettiği önemli başarılar arasında, göç eden Yahudilere lojistik destek sağlanması ve en önemlisi, Sovyetler Birliği'ni terk etme ve dinlerini özgür bir şekilde uygulama hakkı konusundaki mücadelelerinde Sovyet Yahudilerine yardım edilmesi de vardır. Herzl'in II. Adbülhamid'e teklifi Theodor Herzl, dönemin sultanı II. Abdülhamid'e Kont Nevlinski (bir Leh soylusu, II. Abdülhamit'in şahsi dostu) aracılığla Filistin'e özerklik ve Musevi ikametliği ister. Buna karşılık şu taahhütlerde bulunur: 1. Osmanlı Devleti’nin 33 milyon İngiliz altınına ulaşan borçlarının tamamını ödeyelim. 2. İmparatorluğu korumak için 120 milyon altın Frank’a mal olacak deniz filosu yaptıralım. 3. Devletin mali durumunu canlandırmak için 35 milyon altın lira faizsiz borç verelim. Ancak, II. Abdülhamit teklifi kabul etmez ve şu yanıtı verir: "...Bu meselede (Theodor Herzl) ikinci bir adım daha atmasın. Ben bir karış toprağı dahi satmam. Zira bu vatan bana ait değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsûldar kılmıştır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Tarih araştırmalarında Prof. Dr. Vahdettin Ergin tarafından ortaya çıkarılan yeni belgeler ışığında Abdülhamid ve yakın çevresi ile Siyonizm'in en önemli ismi olan Herzl arasında 1896'dan başlayarak altı sene boyunca yoğun temaslar yaşandığı kanıtlanmıştır. Theodore Herzl, Osmanlı Arşivleri'ndeki belgelere göre, Sultan Abdülhamid ile görüşmüş ama bu görüşme sırasında Herzl'in Filistin'de bir Yahudi Osmanlı Arşivleri'nden 19 Nisan 1900 tarihli bir belge Yahudi göçüne izin verilmiyor (İ.HUS.81/1317Z.48) Prof. Dr. Vahdettin Engin vatanı kurulması, dolayısıyla da Abdülhamid'in bu talebi tek bir cümleyle reddetmesi gibisinden bir olay yaşanmamış; Abdülhamid, aksine, "Filistin'e değil, Mezopotamya'ya yerleşin" demiştir.[kaynak belirtilmeli] Herzl, Sultan Abdülhamid'e daha sonra, 16 Şubat 1902'de gönderdiği bir mektupta bu görüşmenin ayrıntılarını hatırlatıyordu. Herzl, "Majesteleri, memleketinde yaşayan Yahudiler'e gösterdiği âlicenaplığı mazlum ve mağdur durumda bulunan diğer Yahudiler'e de göstermekte, onları bir peder gibi himaye altına almakta ama toplu olarak bir yerde yaşamaları yerine, değişik bölgelerde bulunmalarına izin vermektedirler" diye yazmaktayd Prof. Dr. Vahdettin Engin'in ortaya çıkardığı belgelerde, bu görüşmenin ve diğer temasların ayrıntıları açıkça görülüyor: Herzl, Yahudiler için "toprak" istemiyor, toprak satın almak gibi bir talepte de bulunmuyor, aksine Filistin'de "özerk" bir Yahudi devletine izin verilmesini istiyor. Abdülhamid ise, Yahudiler'in Filistin yerine Mezopotamya'ya yerleşmelerini ama tek bir yerde değil, değişik bölgelerde yaşamalarına sıcak bakabileceğini söylüyor Siyonizme yönelik muhalefet ve eleştiriler 1920'li yıllarda, Siyonist hareketin giderek daha laik bir kimliğe bürünmesi, bazı Ortodoks Yahudi gruplarının da muhalefetini çekmiştir. Harekete, İslami kuruluşlar ve milliyetçi Arap örgütlerinin yanı sıra, kimi asimile olmuş Yahudiler ve Siyonizmin Britanya'nın Hindistan'daki kalabalık Müslüman tebaası ile ilişkilerine zarar vereceği endişesini taşıyan İngiliz emperyalistlerinin de muhalefeti ile karşılaştı. Zaman zaman Marksist örgütler de çeşitli nedenlerden ötürü Siyonizme karşı çıkmışlardır. İsrail'de, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda başını şair Yonatan Ratoş'un çektiği Kenancı hareket, "İsraillilik"in etnik kimlikler üstü bir milliyet olması gerektiği fikrini savunmuştur. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde, İsrail'deki klasik milliyetçilikte bir düşüş yaşandı. Bu ise, neo-Siyonizm ve post-Siyonizm gibi iki karşıt hareketin yükselmesine yol açtı. Her iki hareket de, aslında dünya çapında rastlanan bir görüngünün İsrail'e uyarlanmış haliydi: (1) küreselleşmenin, bir pazar toplumunun ve liberal kültürün yükselişi ve (2) yerel bir tepki.[22] Neo-Siyonizm ve post-Siyonizm, bir yandan "klasik" Siyonizm ile belirli özellikleri paylaşırken, diğer yandan da halihazırda Siyonizmde mevcut olan birbirine muhalif ve taban tabana zıt kutupları vurgulamaları ile birbirinden ayrılmaktadır. "Neo-Siyonizm, Siyonist milliyetçiliğin kurtarıcılık ve adanmışlık boyutlarına vurgu yaparken, post-Siyonizm ise normalleşme ve evrenselcilik boyutlarının altını çizer." Marcus Garvey ve Siyah Siyonizm Siyonistlerin, Filistin'de Yahudiler için bir Ulusal Anavatan oluşturulmasına Britanya'nın desteğini kazanmaya yönelik çabalarının başarı ile sonuçlanmasından etkilenen Jamaikalı milliyetçi Marcus Garvey, Afrika asıllı Amerikalıların Afrika'ya dönmesine adanmış bir hareket başlattı. 1920 yılında, Harlem'de yaptığı bir konuşmada, Garvey şunları söylüyordu: "diğer ırklar —Yahudiler Siyonist hareket, İrlandalılar ise İrlanda hareketi yoluyla— davalarını başarıya ulaştırmak için uğraştılar ve ben de bedeli ne olursa olsun, Zencilerin menfaatlerinin gözetilmesini sağlamak için uygun şartları yaratmaya karar verdim." Garvey, Amerikalı Siyahların Afrika'ya göç etmesi için uygun şartları yaratmak amacıyla, Black Star Line adlı bir gemicilik şirketi kurduysa da, çeşitli sebeplerden ötürü bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Ortaya attığı fikirler, Jamaika'da Rastafaryanizme, Siyah Yahudilere ve[İsrail'e yerleşmeden önce Liberya'ya taşınan Kudüs'ün Afrikalı İbrani İsrailoğulları'na esin kaynağı oldu. Yahudi olmayanlardan Siyonizme verilen destek Yahudilerin İsrail Diyarı'na dönüşüne verilen siyasi destek, Yahudi Siyonizminin bir siyasi hareket olarak resmen örgütlenmesinden de eskiye dayanır. On dokuzuncu yüzyılda, Yahudilerin Kutsal Topraklara Döndürülmesi'nin savunucularına Restorasyoncular adı verilmekteydi. Yahudilerin Kutsal Topraklara geri dönmesi, Kraliçe Victoria, Kral VII. Edward, ABD Başkanı John Adams, Güney Afrika Başbakanı General Smuts, Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Masaryk, İtalyan filozof ve tarihçi Benedetto Croce, Kızılhaç'ın kurucusu ve Cenevre Konvansiyonları'nın yazarı Henry Dunant ve Norveçli bilimadamı ve hayırsever Fridtjof Nansen gibi önde gelen isimler tarafından da yaygın olarak desteklenmiştir. Bakan M. Cambon'un şahsında, Fransız hükümeti de resmen, "İsrailoğullarının yüzyıllar önce sürgün edilerek çıkarıldıkları topraklarda Yahudi milliyetinin yeniden doğuşunu" sağlamayı taahhüt etmiştir. Çin'de, aralarında Sun Yat-Sen'in de bulunduğu Milliyetçi hükümetin önde gelen isimleri Yahudilerin bir Ulusal Anavatan kurma arzularına sempati ile baktıklarını ifade etmişlerdir. Siyonizmi destekleyen Hıristiyanlar Siyonizm öncesinde, Yahudilerin Kutsal Topraklara dönüşü fikrinin Hıristiyanlar tarafından desteklenişi uzun bir tarihe sahiptir. Siyonizme destek veren ilk ünlü isimler arasında, Britanya Başbakanları David Lloyd George ve Arthur Balfour, ABD Başkanı Woodrow Wilson ve Siyonizme destek vermeye yönelik faaliyetleri yüzünden Britanya Ordusu tarafından Filistin'de görev yapması süresiz olarak yasaklanan Orde Wingate de bulunmaktadır. Carleton Üniversitesi'nden Charles Merkley'e göre, Hıristiyan Siyonizmi 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından kayda değer ölçüde güç kazanmıştır ve başta Amerika Birleşik Devletleri'ndekiler olmak üzere, birçok dönemselci Hıristiyan, bugün Siyonizme güçlü destek vermektedir. Ahir Zaman Azizleri İsa Mesih Kilisesi'nin kurucusu Joseph Smith, yaşamının son yıllarında, "Yahudiler için İsrail diyarına dönme zamanı[nın] şimdi" olduğunu ilan etmiştir. 1842 yılında, Smith, Ahir Zaman Azizleri İsa Mesih Kilisesi'nin Havarilerinden Orson Hyde'ı, toprakları Yahudilerin dönüşüne adamak için Kudüs'e göndermiştir. İsrail'e açık destek veren Hıristiyan Araplar arasında, her ikisi de Mısır doğumlu olan, İsrail'i Savunan Araplar adlı Web sitesinin kurucusu Amerikalı yazar Nonie Darwish ve Viva Israele adlı kitabın yazarı, eski Müslüman Magdi Allam da bulunmaktadır. Lübnan doğumlu Amerikalı Hıristiyan gazeteci ve Gerçek için Amerikan Kongresi'nin kurucusu Brigitte Gabriel, Amerikalıları "Amerika, İsrail ve Batı medeniyetini savunmak için korkusuzca seslerini duyurmaya" çağırmaktadır. Siyonizme destek veren Müslümanlar 1873 yılında, İran Şahı Nasıreddin Şah, gerçekleştirdiği Avrupa seyahati sırasında aralarında Sir Moses Montefiore'nin de bulunduğu Britanyalı Yahudi liderleri ile bir araya geldi. Görüşme sırasında, İran şahı Yahudilerin toprak satın alarak burada Yahudi halkı için bir devlet kurmalarını tavsiye etmişti Bugünkü Ürdün kraliyet ailesinin atalarından ve Osmanlı Türklerine karşı Arap direnişinin lideri (Osmanlı karşıtı Yahudi direnişi ile birlikte) Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali, Birinci Dünya Savaşı sırasında, "Bu ülkenin kaynakları bakir topraklardır ve bu Yahudi göçmenler tarafından [Avrupa'dan getirecekleri teknoloji ile] işlenecektir" demiş, Yahudilere abna'ihelasliyin (toprakların "öz evlatları") olarak adlandırmıştır. Hiçbir zaman hayata geçirilmeyen 1919 tarihli, Faysal-Weizmann Anlaşması'nda, oğlu Emir Faysal, "Onların [Siyonist] ulusal arzularını gerçekleştirilmesinin en emin yolu, Arap devletlerinin ve Filistin'in gelişmesinde mümkün olan en yakın işbirliği yoluyladır" diyen bir bildiriye imza atmıştır. Faysal'ın 1919 yılında şunları söylediği Araplar tarafından aktarılır: "Araplar, özellikle de aramızdaki eğitimli kişiler, Siyonist harekete en derin sempati ile bakarlar… Yahudilere evlerine kalpten bir hoş geldin diyeceğiz… Hep birlikte ıslah edilmiş ve gözden geçirilmiş bir Yakın Doğu için çalışıyoruz ve iki hareket birbirini tamamlıyor. Yahudi hareketi emperyalist olmayan, milliyetçi bir harekettir… Nitekim, bu iki hareketten hiçbirinin diğeri olmadan gerçek bir başarıya ulaşabileceğine inanmıyorum." (örneğin. Birleşik Krallık'ın Filistin Kraliyet Komisyonu Raporu'nda, Faysal'ın yaşamında sıtmanın yaygın olduğu (örn. s. 233, s. 259) ve Yahudi göçmenlerin bataklıkları kurutarak sıtmayı yayan sivrisinekleri öldürdüklerinin altı çizilir.)Günümüzde halen yayınlanmakta olan El-Ahram gazetesinin editörünün bu konuda yazdıkları Faysal'ın sözlerinden pek farklı değildi: "Siyonistler ülke için gereklidir: Beraberlerinde getirecekleri para, bilgi ve zeka ve belirleyici özelliklerinden olan çalışkanlıkları ile hiç şüphesiz ülkenin yeniden canlanmasına katkıda bulunacaklardır." İtalyan Müslüman Meclisi lideri ve İslam-İsrail Derneği eş kurucusu Şeyh Abdul Hadi Palazzi ve Kanadalı İmam Halil Muhammed, Kur'an'ın Siyonizmi desteklediğini belirtir.Siyonizmi destekleyen diğer Müslümanlar arasında, Pakistanlı gazeteci Tashbih Sayyed ve Bangladeşli gazeteci Salah Choudhury de bulunmaktadır. 2003 yılından bu yana hapiste olan Choudhury ölüm cezası ile karşı karşıyadır. Dönem dönem, Kürtler ve Berberiler gibi kimi Arap olmayan Müslümanlar da Siyonizm'e destek verdiklerini belirtmişlerdir. Siyonizm Siyonist Anlamı |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.