7 Günde Einstein Olmanın Yolu
 

Fikri Türkel'in Zaman'daki köşe yazısı:

7 günde Einstein olmanın yolu

e-posta ile gelen mesajın başlığı buydu. Hepsini aktarmak çok yer kaplayacağı için size "Einstein olmanın yeni yolunu" anlatayım.
Geçen hafta Unilever, Amaze'yi tanıttı. Az da olsa medyada yer buldu. Amaze ne mi diyorsunuz?.. Kabaca Einstein yapan bir şey. Anlatayım. Amaze, zihinsel gelişime katkıda bulunan bir gıda. 4 yıllık bir çalışma sonucu oluşturulan bu ürün, ayrıca çocuklar üzerinde bir yıl denenmiş ve zihinsel gelişimlerini artırdığına dair sonuçlar elde edilmiş. Ürün ilginç, 'aklın gıdası' olarak sunulması iddialı, dünyada ilk, ihracat imkânı var, pazar potansiyeli zaten tartışmasız; ama bir haftadır medyayı takip ediyorum olumlu veya olumsuz ciddi bir tepki yok. Etrafımda onlarca insana sordum: Böyle bir ürünü alır mısın? Özellikle anneler düşünmeden "Alırım" dedi. Babalar nedense şöyle bir düşündü. Zeki bir çocuk isteği her anne-babada var.

Unilever'in araştırmalarında da benzer sonuçlar elde edilmiş: Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 87'si, annelerin de yüzde 91'i, zihinsel gelişime yardımcı olan bir ürünü denemek isteyeceklerini belirtiyorlar. Bu, Türkiye'ye has bir durum değil. Dünyada zihinsel gelişime katkısı olan ürünlerle ilgileneceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 74. Dikkat ve konsantrasyonu artıran ürünler için ise bu oran yüzde 68.

Lazım olur diye bu araştırmadaki bazı sonuçları da aktarmak istiyorum. kalp sağlığını koruyan gıdalarla ilgilenirim, diyenler yüzde 90, kolesterolü düşüren gıdalarda bu oran yüzde 88, kan basıncını düşürenlerde ve felç riskini azaltanlarda yüzde 85, stres azaltanlarda yüzde 84, konsantrasyonu artıranlarda ise yüzde 82.

Böyle talep olan bir alana yatırım yapmamak olur mu? yoğurtla başlayan bu süreç diğer yoğun taleplere yönelik de devam edecek.

Yani olay büyük... İster karşısında ol, ister yanında ol haber değeri, yorum zenginliği, rekabet avantajı olan bir durum söz konusu...

Bu köşede birkaç kere yazdım. Artık gıdada rekabetin yeni alanı fonksiyonel gıdadır. Katma değeri yüksek, insanın ihtiyaçlarına cevap veriyor, biyolojik sorunları gidermeye katkı sağlıyor, sürdürülebilir sağlıklı beslenmeyi destekliyor.

Herhangi bir aksilik olmazsa hafta başında Finlandiya'da fonksiyonel gıda laboratuvarına gidiyorum. Mevcut ürünler ve geleceğe yönelik projeler hakkında bilgi alacağım. Ayrıca Avrupa mağazalarındaki fonksiyonel gıda çeşitleri ve müşteri talepleriyle ilgili de market gezimiz olacak. Dönüşte başka şirketlerin çalışmalarına ve işin Avrupa cephesine de değinme fırsatımız olacak. Gelelim Türkiye'deki duruma. Aslında fonksiyonel gıdalar bize yabancı değil. Aktarlara gittiğimizde onlarca ürün görüyoruz. Bazılarını bitki olarak, bazılarını da macun şeklinde sunuyorlar. Son iki yıl içinde iş endüstriye yerleşti. probiyotik yoğurtlar, kolesterol düşürücü yağlar, meyveli çaylar bu anlamda hızla artan bir ivme kazanmaya devam ediyor. Dünyada fonksiyonel gıda pazarı 80 milyar dolara ulaşmış durumda. Pazarın büyüme hızı yüzde 14'lere ulaştı. Türkiye'de durum daha hızlı. Halen fonksiyonel gıda pazarının büyüklüğü 25 milyon dolar olarak kabul ediliyor. Ancak 2007'de yüzde 100'ü aşarak 50 milyon doları geçmesi bekleniyor.

Unilever elini çabuk tutup Amaze'yi üretti. İşin bir başka yönüne daha dikkatinizi çekeyim. Amaze'nin sütlü içeceği ile çikolatalı krakeri var. Her iki alanda da Unilever'in ürünü yoktu. Bundan böyle grup üretim ve hedef kitlesine yeni alanlar da seçmiş oldu. Ayrıca ihracat şansı ve hedefi olan bir ürün bu. Damak tadı konusundaki sorunları çözebilirlerse büyük sıçrama da yapabilirler.

Unilever'in bu alandaki rakipleri Ülker, Danone ve Nestle'nin de yatırım ve ürün için çalışmalar içinde olduğunu duydum. Genç, dinamik ve kalabalık bir pazarın yeni yatırımcılar da çekeceğini umuyorum.

Ürünleri tüketmek için yaşım geçti. Acaba diyorum, Einstein olmaya niyetim yok, hiç olmaza zihnim açılsın.

Kaynak : Bayposta.com