![]() |
Fanatik Gazetesi Reklamları; Ya Da 'Körün Attığı Taş'
Fanatik Gazetesi’nin Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş futbol takımları için hazırladığı reklamları TV kanallarında seyretmişsinizdir. Bazıları sevimli, insanı ‘eh işte’ misali gülümseten reklamlar bunlar…
Fakat dikkatli bir gözle bakınca diğer 3 oligarşi takımının reklam konseptlerinin birbirleriyle dalaşma üzerine kurulduğunu görüyoruz. Örneğin; kız istemeye gittikleri evde, ev sahibinin cep telefonunun, Fenerbahçe marşı melodisiyle çalması üzerine evden apar topar kalkan cimbomlu erkek tarafı… Bir çocuğa önce dayısının Galatasaray, sonra babasının Beşiktaş forması giydirmesi üzerine çocuğun bu zorlamalardan sonra Fenerbahçe forması giymesi gibi… Trabzonspor reklamına baktığımızda sadece takım sevgisinin ön plana çıktığını görüyoruz. O gün Trabzonspor’un maçı vardır ve baba, çocuğu okuldan bir mazeretle (bir akrabamız öldü) alıp maça ***ürmektedir. Bunca yıldır medyanın içindeyim, reklam ajanslarında da epey bir tanıdığım vardır. Trabzonspor’un ruhunu yansıtacak kadar takımını tanıyan ve taraftar olan bir metin yazarı, art direktör, yönetmen, reklam şirketi çalışanı, patronu vs. tanımadım. (3 Hüreller’in Feridun’u hariç) Ama bu reklamlarda ‘körün attığı taşın rast gelmesi’ misali taş yerine oturmuştur. Bizim derdimiz 3 oligarşinin birbirleriyle yaşadıkları itiş kakış değildir; o bordo – mavi formadır. O günkü maçta tribünde olmaktır, takım sevgisidir. Oligarşi takımlarının mutluluğu, birbirleriyle dalaşma ve birbirlerini alt etme üzerine kuruludur. Komşusunun aldığı yeni buzdolabını kıskanan kenare ev kadınından hallice değildir psikolojileri. Kavgadan ve kıskançlıktan beslenirler. “Onun 3 yıldızı var, ne yapıp edip ben de takacağım”dır tepkileri. İyi oyun ve hak etmişlik değildir. Eminim reklamı hazırlayanlar FB, GS ya da BJK taraftarıdır ama bu kez attıkları taş isabet etti. Evet, biz Trabzonspor’u, o Bordo – Mavi renkli formayı, o takıma yüklediğimiz anlamı sevdik. Tıpkı reklamdaki baba gibi düşünürüz, ‘maça gitmek, sevdiğimizin yanında olmak’ isteriz. Onun en sevinçli gününde de (şampiyonluk) en üzüntülü gününde de (14.’lük) yanında olmaktır esas olan. Onunla bununla dalaşmak değildir önceliğimiz. Çünkü kendimizi onlar üzerinden tanımlamıyoruz. Bize ne ötekilerden… Onların kirli, iktidar savaşlarından. Kirli ve şaibeli 3 yıldız takacağımıza, ömür boyu alınteri – emek – namus kokan tek yıldız takalım. Cem Yılmaz’ın “Eğitim Şart” sözünden mülhem, biz de bu 3 haramilere karşı “Trabzonspor Şart” diyoruz… Gülşen Okumuş BordoMavi.Net |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.