Kolesterolun Pabucu Dama Mı Atılıyor?
 

Damar sertliği oluşumunda bir çok faktör rol oynuyor. Medyayı izlediğiniz zaman bunların çoğunu okuyorsunuz. Bunlar arasında sigara içmek, stres, yüksek tansiyon, kontrol altında olmayan şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, kilo fazlalığı, hareketsiz yaşam, kandaki homosistein düzeyinin yüksekliği gibi bir çok etken sorumlu tutuldu. Yakın zaman kadar özelikle kolesterol değerleri üzerinde yoğunlaşıldı. Oysa son yıllarda yapılan çalışmalar, damarların içinde yerleşerek büyüdüğünde tıkanmaya yol açan yağlı plakların bazılarının daha yumuşak başlı bir gelişme izlerken bazılarının hızlı bir gelişme göstererek kısa zamanda kalp krizleri ya da felçler gibi sorunlara yol açtığını ortaya koydu.
Bu hızlı gelişmeye yol açan etkenin, plakların çevresinde tıbbi adı inflamasyon olan bir çeşit mikropsuz iltihap yani yangı olduğu da anlaşıldı. Bu yangının düzeyini anlamak için yapılması gereken test CRP olarak adlandırılıyor. CRP ölçümünün yüksek duyarlıklı yöntemlerle (hsCRP) yapılması halinde, bu değer 2'nin altında çıkıyorsa, bazen kolesterol düzeyleri ideal oranlarda olmasa bile, damar sertliği riskinin çok az olduğu anlamına geliyor.
Bu konuda dünya tıbbının önemli yayın organlarından biri olan New England Journal of Medicine (NEJM) adlı dergide yayınlanan iki çalışma, kolesterol düşürücü ilaçların yüksek dozlu kullanımı halinde, kandaki kolesterol düzeyinin yanı sıra, hsCRP değerlerinin de düştüğünü ve damar içinde tıkanmaya yol açan plakların küçülerek damar sertliği sorununun gerilediğini ortaya koydu. Bu çalışmalarda ayrıca, yukarıda da belirttiğim şekilde, kolesterol düzeyi istenilen düzeyde düşmese bile hsCRP değerlerinin düşük olduğu hallerde, kalp krizi ve felçler gibi damar tıkanmasına bağlı sorunların görülme riskinin, bu değerin yüksek olduğu kişilere oranla oldukça azaldığı da ortaya konuldu.
Sağlık kontrollerinde ve damar sertliği hastalarının takiplerinde hsCRP tahlilini de ihmal etmemek gerekiyor.


Kaynak: saglicaklakal.com