ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Gebelik & Doğum (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=411)
-   -   Riskli Gebeliklerde Tarama Testleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=295387)

Prof. Dr. Sinsi 07-23-2012 09:36 PM

Riskli Gebeliklerde Tarama Testleri
 

Riskli gebeliklerde tarama testleri




Yüksek riskli hamilelikler; anne ya da fetüs üzerine olumsuz etki oluşturabilecek bir hastalık ya da çevresel faktörlere bağlı gelişen klinik bir durum olarak tanımlanır, ancak günümüzde uygulanan yöntemlerle, bebek henüz yaşama fonksiyonları kazanmadan, bu risklerin belirlenmesi ve tedavilerinin yapılmasını amaçlanır.


Riskli bir hamilelik geçiriyorsanız, sizin ve bebeğinizin sağlığı sıkı bir şekilde, doktor kontrolünde izlenmelidir. Uygulanacak tarama testleri ile riskli durumları belirlenir ve araştırma derinleştirilerek tanı testlerine başvurulur. Bu testlerden en önemlisi, bebekteki kromozom anomalilerinin yanı sıra birçok diğer hastalığı da belirlemeye yarayan “Amniyosentez” dir.


Yüksek riskli hamileliğiniz, bebekten veya sizden kaynaklanabilir. Hangi nedenle olursa olsun, riskli gruba giriyorsanız, daha yakından takip edilmeniz gerekir.


Bebeğe ait risk faktörleri


Yüksek riskli hamileliklerde, bebeğe ait olan en önemli risk faktörü genetik bozukluktur. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. H. Alper Tanrıverdi: “Bazı doğumsal sakatlıklar ya da anomalilerde, bebeğin yakın takibini, özel bazı önlemlerin alınmasını ya da doğumdan hemen sonra ameliyat edilmesini gerektirebilir. Doğumsal sakatlıklar, düşünülenin aksine sık karşılaşılan bozukluklardır. İrili ufaklı sakatlıların hepsini göz önünde bulunduracak olursak, 100 gebelikten 2 ya da 3'ünde bu tür bir sakatlık oluşur.” diyor.


Anneye ait risk faktörleri


Anneye ait risklerin, kadının geçmiş öyküsünün alınması ve muayene edilerek belirlenebildiğini söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Özlem Pata, annenin yaşının 18'den küçük, 35'den büyük olmasının risk açısından önemli olduğunu belirtiyor. Doç. Dr. Pata: “Annenin daha önce 2 veya 3'ten fazla gebelik kaybı, adetlerinde düzensizlik, daha önceki gebeliklerinde preeklampsi öyküsü ya da hipertansiyon öyküsü varsa, ani bebek ölümü olduysa, daha önceki gebeliklerinde gizli şeker ortaya çıktıysa, anomalili çocuk ya da preterm doğum dediğimiz 37. gebelik haftası tamamlanmadan bir doğum gerçekleştirmişse o anne adayı risk grubundadır.” Diye söylüyor.


Normal gebelik süreci 37–40 haftadır. Doğumun 37. gebelik haftasından önce gerçekleşmesi erken doğum olarak adlandırılıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü doktorlarından Doç. Dr. Tolga Ergin, “Türkiye de prematüre bebek doğum oranı yüzde 10’dur. Günümüzde yenidoğan yoğun bakım koşullarının iyileşmesi ile 24 hafta sonrası gebelikler yaşatılabilir hale gelmiştir.” diyor.


Hamileliğe ait risk faktörleri


Hamilelikten kaynaklanan bazı özel hastalıklar da vardır. Bunlardan en önemlisi, her 100 kadından 7-8'inde görülebilen ve halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsidir. Preeklampsinin, yüksek tansiyonla seyreden, gerek anne hayatını tehdit eden, gerekse bebekte bazı ciddi olumsuz sonuçlara yol açan bir hastalıktır. Doç. Dr. Pata, hastalığın nedeninin tam olarak bilinmediğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Gebelikte hızlı kilo alımlarında dikkatli oluyoruz; çünkü preeklampsinin erken bulguları olabilir. Baş ağrısı, gözlerde kararma, ellerde özellikle şişme, yüzükler dar gelmeye başlarsa ya da ayaklarda ödem olursa mutlaka haberimiz olsun isteriz, çünkü karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının bozulma tehlikesi oluşabilir. Preeklampsiyeyi önceden öngörecek güvenilir bir test yok. Böyle hastalara ne yapacağımızı, nasıl önlem alıp engelleyebiliceğimizi henüz bilemiyoruz ama tanı koymak anneyi daha sık aralıklarla çağırmak, büyüme ve gelişme geriliği için bebeği daha sık incelemek, preeklampsinin gelişimi yönünden dikkat etmemizi sağlıyor.” diyor.


Tarama testleri


Hamilelik tanınız konduktan sonra, her 4 haftada bir kontrole gitmeniz gerekiyor. Bu takiplerde şikayetiniz sorularak, tansiyon ve kilonuz ölçülür. Hamileliğinizin seyri takip edilir, idrar tahlili ve bazı kan tetkikleriniz yapılır. Düzenli idrar tahliliniz oldukça önemlidir, çünkü idrar enfeksiyonları, bazen siz fark etmeden oluşabilir ve bu durum erken doğum tehdidinin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Kan tetkikleriniz ise; kızamıkçık, sarılık ve diğer viral enfeksiyonlarınızın araştırılması açısından çok önemlidir.


Takip sırasında özellikle risk durumlarının saptanması için bazı tarama testleri olduğunu belirten Doç. Dr. Tanrıverdi, bu testleri şöyle anlatıyor: “Bunlar arasında en önemlisi, halk arasında zeka testi olarak bilinen ve kromozomal anomalileri saptamaya yardımcı olan, 3'lü ve 2'li testlerdir. 3'lü test, gebeliğin 16 ile 18. haftaları arasında yapılan bir tarama testidir. Bu test ile bebeğin risk grubunda olup olmadığı saptanır. Risk grubunda olan bebeğe, daha ileri tanı testlerinin yapılması gerekir. Bu testler, amniyosentez, koryon villus biyopsisi ve kordosentez adlarını alır. Hamileliğin daha erken döneminde yapılan(11 ile 14. hafta arasında), duyarlılığı daha yüksek ve daha güvenilir bir diğer test de 2'li testdir. Aynı mantık bu test için de geçerlidir ve farkı daha erken dönemde yapılabilmesidir. Bir ek özelliği de bebeğin ultrasonografik olarak ense kalınlığının ölçülmesidir.”


Tanı testleri


Bebeğe ait tarama testlerinde herhangi bir risk yani kromozom anomalileri çıkarsa ise, bu kez anneye kalıcı tanı testi uygulanır. Yüksek Riskli Gebelikler Ünitesi Sorumlusu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Arda Lembet, tanı testlerini şöyle anlatıyor: “11–14. gebelik haftalarında, ikili tarama veya erken tarama olarak bilinen, bebeğin ense kalınlığı ölçümü ve anneden alınan kan analizinin sonucunda, risk saptanması durumunda, bebeğin plasentasından (eşinden ) kromozom incelemesi yapılır. Bu şekilde amniyosentez zamanına kadar beklenmemiş olunur ve anne ile fetuse psikolojik olarak bağlanmadan olumsuz bir sonuç çıkma ihtimalinde, gebeliğin sonlandırılması da daha az yıpratıcı olur. Halk arasında karından su almak olarak bilinen amniyosentez dediğimiz yöntem, 16–19. gebelik haftalarında uyguladığımız diğer bir yöntemdir. Amniyosentez ile bebeğin kromozomlarının değerlendirilmesinde, 200 işlemde 1 gebelik kaybı ihtimali bulunmaktadır. Bir de geç dönem gebeliklerde uyguladığımız, kordosentez dediğimiz fetal kan örneklemesi testi var. Bunda da, bebek göbek kordonuna giden kan akımına gelip, oradan kan alıp, kromozomları tayin etme şansı olabiliyor.”


Fetal kan örneklemesi yönteminin avantajı, sadece kromozomları değil bebekteki bazı diğer hastalıkları da saptayabilmektir. Bu yöntem, Rh faktörü uygunsuzluğunda bebekte kansızlık saptayabildiği gibi, gerekirse anne karnında bebeğe uygun kan vermeyi sağlayacar, bu hastalığı tedavi etmeyi de mümkün kılar.


Doç. Dr. Lembet, anne karnında tedavinin mümkün olduğu diğer hastalıkları şöyle anlatıyor: “Bebekteki bazı kalp hastalıklarını, özellikle kalp ritim bozukluklarını, anne karnında tedavi edebiliyoruz. Bebeğin anne karnında suyu yeterli değilse ve idrar yollarında tıkanıklık var ise, şant dediğimiz işlemi yaparak, idrar yollarındaki tıkanıklığı giderme yoluna giderebiliyoruz.”


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.