ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Gebelik & Doğum (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=411)
-   -   Doğal Siklusda Tüp Bebek (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=295110)

Prof. Dr. Sinsi 07-23-2012 10:22 PM

Doğal Siklusda Tüp Bebek
 

Doğal siklusda tüp bebek

[/b]

Dünyada ilk tüp bebek denemesi, tüp
problemi olan bir kadında, yumurtalıklarını önceden
uyarmadan, yani onun doğal siklusunda oluşan yumurta ile
kocasının spermi kullanılarak yapıldı. Bu teknolojiyi
dünyada ilk kez başaran kişiler Edwards ve Steptoe oldu ve ilk
denemeleri dış gebelik ile sonuçlandı, yani embryo rahim
içinde değil, tüpde yerleşti. İkinci deneme ise başarılı
oldu ve sonuçta bir kız çocuğu, Louise Brown dünyaya gelen
ilk tüp bebek olarak tarihe geçti. Daha sonraları ise,bugün
de kullandığımız ve kadının adet döngüsünü kontrol
ederek daha fazla sayıda yumurta elde edebilmeyi sağlayan
ilaçlar geliştirildi. Yumurtalığı uyarmak suretiyle daha
fazla yumurta, takiben daha fazla embryo ve sonuçta daha yüksek
gebelik oranları elde etmek de kalan 22 yıllık serüvende
kısırlık uzmanlarının hedefi oldu.

Bu gelişmelerin hastalara ve dolayısı
ile doktorlara ve topluma faturası daha yüksek tedavi maliyeti,
yüksek çoğul gebelik oranları ve bunların
komplikasyonlarının maliyeti, erken doğan bebeklerin hastane
ücretleri, ovarian hiperstimülasyon sendromu (yumurtalıkların
fazla uyarılmasına bağlı olarak karında su toplanması ile
seyreden ve hastanede tedavi edilmesi gereken bir tablo), rahimin
gebeliği taşıyabilme yeteneğinde azalma, yumurtalık kanseri
riskinde artış, fazla embryoların ne olacağı konusunda
tartışmalar ve tüm bunların sonucu olarak artan ekonomik
yüktür.

Ancak konu ile ilgili teknik gelişmeler,
laboratuvar koşullarındaki hızlı ve yüzgüldürücü
gelişmeler, toplumun sağlık alanındaki gelişen bilinci,
doktorları daha düşük maliyet, daha az ilaç kullanımı ile
sonuçta kabul edilebilir sınırlarda gebelik oranlarının elde
edilebileceği doğal siklusda tüp bebek uygulmaları konusunda
çalışmaya zorlamaktadır.

Bu tür yaklaşımda hasta adet
kanamasının başlangıcından itibaren tıpkı
yumurtalıkların uyarılması işleminde olduğu gibi belirli
aralıklarla ultrason ve hormon incelemesine çağırılmakta ve
doğal şekilde büyüyen follükülün gelişimi takip
edilmektedir. Follikül uygun büyüklüğe ulaştığında
yumurta toplama işlemi yapılmakta ve ******l ultrason
eşliğinde ince bir iğne yardımı ile bu follikül aspire
edilmektedir. Elde edilen follikül ile kadının eşinin spermi
laboratuvar ortamında, uygun sıcaklık ve besleyici serum
içerisinde ve tüp bebek ya da mikroenjeksiyon uygulamasına
tabii tutulmakta ve oluşan embryo daha sonra kadının rahim
içine transfer edilmektedir. İşlemden 12 gün sonra ise test
yapılarak gebelik olup olmadığı anlaşılmaktadır.

Kadının doğal siklusunda genellikle
her ay yanlızca tek bir yumurta hücresi geliştiğinden işlem
için sadece tek bir yumurta elde edilebilmektedir. Sonuçta
oluşan embryo 1 tane olacağından gebelik olması halinde
çoğul gebelik olma olasılığı ortadan kalkacaktır. Bugüne
kadar konu ile ilgili yapılmış ve bilimsel dergiler ile
kongrelerde sunulmuş çalışmalardan elde edilen sonuçlar şu
şekildedir: Takibe alınan hastalardan tek bir adet döneminde
yumurta elde etme oranı %65'dir, elde edilen bu yumurtaların
%70'i döllenmekte, embryo transfer edilen hastaların ise
%10-20'sinde gebelikelde edilmektedir.

Bu tedavi yaklaşımının en önemli
avantajı kadının her adet döneminde tekrarlanabilmesidir.
Oysa halen uygulanan, yumurtalıkları uyararak yapılan tüp
bebek tedavileri en az 2-3 ay arayla ve yılda en fazla 2-3 sefer
yapılabilmektedir. Diğer önemli bir avantajı ise tedavi
maliyetinin 5'de bir azaltmasının yanısıra, çoğul gebelik,
ovarian hiperstimülasyon sendromu, yumurtalık kanseri riski
gibi komplikasyonların ortadan kalkmasıdır.

Ülkemizde bu teknik talep olmaması
nedeni ile sadece ilaç maliyeti çok yüksek ve gebelik
olasılığı düşük olan, yumurtalık rezervi düşük,
tedaviye kötü cevap vermeye aday grupta uygulamaktadır.
Hastalarda, hem çok yüksek ilaç paraları ödemeden zaten
kendiliğinden gelişen tek yumurta kullanılmakta hem de
komplike bir tedavinin maddi ve manevi ağırlığı en aza
indirilmektedir. Kendi kliniğimizde bu yöntemle elde ettiğimiz
gebelik oranımız %13 civarındadır.

Embryo ve rahimin döllenme
aşamasındaki biyolojisi tam olarak çözüldüğünde, insanlar
diledikleri an tek bir yumurta ile tek bir bebeğe %100 oranında
sahip olabileceklerdir. Günümüzde büyük bir hızla devam
eden çalışmalar sayesinde bu hedefe ulaşmak için ihtiyaç
duyulan zaman çok değil gibi görünmektedir.


Kaynak: Dr.Alper Mumcu

Prof. Dr. Sinsi 07-23-2012 10:22 PM

Doğal Siklusda Tüp Bebek
 

Doğal siklusda tüp bebek

[/b]

Dünyada ilk tüp bebek denemesi, tüp
problemi olan bir kadında, yumurtalıklarını önceden
uyarmadan, yani onun doğal siklusunda oluşan yumurta ile
kocasının spermi kullanılarak yapıldı. Bu teknolojiyi
dünyada ilk kez başaran kişiler Edwards ve Steptoe oldu ve ilk
denemeleri dış gebelik ile sonuçlandı, yani embryo rahim
içinde değil, tüpde yerleşti. İkinci deneme ise başarılı
oldu ve sonuçta bir kız çocuğu, Louise Brown dünyaya gelen
ilk tüp bebek olarak tarihe geçti. Daha sonraları ise,bugün
de kullandığımız ve kadının adet döngüsünü kontrol
ederek daha fazla sayıda yumurta elde edebilmeyi sağlayan
ilaçlar geliştirildi. Yumurtalığı uyarmak suretiyle daha
fazla yumurta, takiben daha fazla embryo ve sonuçta daha yüksek
gebelik oranları elde etmek de kalan 22 yıllık serüvende
kısırlık uzmanlarının hedefi oldu.

Bu gelişmelerin hastalara ve dolayısı
ile doktorlara ve topluma faturası daha yüksek tedavi maliyeti,
yüksek çoğul gebelik oranları ve bunların
komplikasyonlarının maliyeti, erken doğan bebeklerin hastane
ücretleri, ovarian hiperstimülasyon sendromu (yumurtalıkların
fazla uyarılmasına bağlı olarak karında su toplanması ile
seyreden ve hastanede tedavi edilmesi gereken bir tablo), rahimin
gebeliği taşıyabilme yeteneğinde azalma, yumurtalık kanseri
riskinde artış, fazla embryoların ne olacağı konusunda
tartışmalar ve tüm bunların sonucu olarak artan ekonomik
yüktür.

Ancak konu ile ilgili teknik gelişmeler,
laboratuvar koşullarındaki hızlı ve yüzgüldürücü
gelişmeler, toplumun sağlık alanındaki gelişen bilinci,
doktorları daha düşük maliyet, daha az ilaç kullanımı ile
sonuçta kabul edilebilir sınırlarda gebelik oranlarının elde
edilebileceği doğal siklusda tüp bebek uygulmaları konusunda
çalışmaya zorlamaktadır.

Bu tür yaklaşımda hasta adet
kanamasının başlangıcından itibaren tıpkı
yumurtalıkların uyarılması işleminde olduğu gibi belirli
aralıklarla ultrason ve hormon incelemesine çağırılmakta ve
doğal şekilde büyüyen follükülün gelişimi takip
edilmektedir. Follikül uygun büyüklüğe ulaştığında
yumurta toplama işlemi yapılmakta ve ******l ultrason
eşliğinde ince bir iğne yardımı ile bu follikül aspire
edilmektedir. Elde edilen follikül ile kadının eşinin spermi
laboratuvar ortamında, uygun sıcaklık ve besleyici serum
içerisinde ve tüp bebek ya da mikroenjeksiyon uygulamasına
tabii tutulmakta ve oluşan embryo daha sonra kadının rahim
içine transfer edilmektedir. İşlemden 12 gün sonra ise test
yapılarak gebelik olup olmadığı anlaşılmaktadır.

Kadının doğal siklusunda genellikle
her ay yanlızca tek bir yumurta hücresi geliştiğinden işlem
için sadece tek bir yumurta elde edilebilmektedir. Sonuçta
oluşan embryo 1 tane olacağından gebelik olması halinde
çoğul gebelik olma olasılığı ortadan kalkacaktır. Bugüne
kadar konu ile ilgili yapılmış ve bilimsel dergiler ile
kongrelerde sunulmuş çalışmalardan elde edilen sonuçlar şu
şekildedir: Takibe alınan hastalardan tek bir adet döneminde
yumurta elde etme oranı %65'dir, elde edilen bu yumurtaların
%70'i döllenmekte, embryo transfer edilen hastaların ise
%10-20'sinde gebelikelde edilmektedir.

Bu tedavi yaklaşımının en önemli
avantajı kadının her adet döneminde tekrarlanabilmesidir.
Oysa halen uygulanan, yumurtalıkları uyararak yapılan tüp
bebek tedavileri en az 2-3 ay arayla ve yılda en fazla 2-3 sefer
yapılabilmektedir. Diğer önemli bir avantajı ise tedavi
maliyetinin 5'de bir azaltmasının yanısıra, çoğul gebelik,
ovarian hiperstimülasyon sendromu, yumurtalık kanseri riski
gibi komplikasyonların ortadan kalkmasıdır.

Ülkemizde bu teknik talep olmaması
nedeni ile sadece ilaç maliyeti çok yüksek ve gebelik
olasılığı düşük olan, yumurtalık rezervi düşük,
tedaviye kötü cevap vermeye aday grupta uygulamaktadır.
Hastalarda, hem çok yüksek ilaç paraları ödemeden zaten
kendiliğinden gelişen tek yumurta kullanılmakta hem de
komplike bir tedavinin maddi ve manevi ağırlığı en aza
indirilmektedir. Kendi kliniğimizde bu yöntemle elde ettiğimiz
gebelik oranımız %13 civarındadır.

Embryo ve rahimin döllenme
aşamasındaki biyolojisi tam olarak çözüldüğünde, insanlar
diledikleri an tek bir yumurta ile tek bir bebeğe %100 oranında
sahip olabileceklerdir. Günümüzde büyük bir hızla devam
eden çalışmalar sayesinde bu hedefe ulaşmak için ihtiyaç
duyulan zaman çok değil gibi görünmektedir.


Kaynak: Dr.Alper Mumcu


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.