ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   Böbrek Hastalıkları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=292132)

Prof. Dr. Sinsi 07-23-2012 05:19 PM

Böbrek Hastalıkları
 

Böbrek Hastalıkları


Genel Bilgilerİdrar yollarında oluşan taşlar çoğunlukla böbrekte oluşuyor. Ancak idrar yollarında veya idrar kesesinde de taş görülebiliyor. Taşın yol açtığı en önemli sorun idrar kanallarının tıkanması. Böbreklerde ve idrar kanallarında tıkanıklık yaratan taşlar böbreklerin şişmesine ve görevlerini yeterince yerine getirememesine yol açıyor. Bunun yanı sıra, şiddetli ağrı, idrarda kanama ve iltihaba sebep olabiliyor.İdrar yolu taşları genellikle böbrekte görülse de idrar kanallarında ve idrar kesesinde de olabiliyor. İdrar kanallarına giren taşlar ya böbrekten ya da idrar kesesinden kaynaklanıyor. Kanala düşen taşın idrar yolu tıkanıklığı yapma riski çok yüksek olduğu için en kısa sürede müdahale edilmesi gerekiyor.Böbrek taşları çok değişik şekillerde olabiliyor. Bazıları nohuta benzerken bazıları da yıldız şeklinde olabiliyor. Büyük ve geyik boynuzuna benzeyen taşlara staghorn taş deniliyor ve tedavisi en zor olan taşlar arasında sayılıyor.
Taşların çoğu kalsiyum, oksalat, fosfat ve amonyak içeriyor. Taşın oluşum nedeni tam olarak bilinmiyor. Genetik etkenler ve diyetin önemli rolü olduğu düşünülüyor.Taş hastalığının kesin teşhisi ultrasonografi ve ilaçlı böbrek filmi (IVP) ile yapılıyor. Ultrasonografide taş görülürse, böbreğin işlevini ve taşın tam olarak yerini belirlemek için IVP tetkiki yapılıyor. Bu tetkik, taşın kesin tanısı açısından önemli. IVP sırasında X-ışınları verildiği için gebelere IVP tetkikinin yapılması sakıncalı. Şok Dalgaları ile Taşların Tedavisi - ESWLTaşların tedavisi, taşın büyüklüğü ve yerine göre planlanıyor. Ağrı anında ilk uygulanacak tedavi kuvvetli ağrı kesiciler vermek. Ağrının giderilmesi ve vücudun kaybettiği suyun telafi edilmesinden sonra kesin tedavi planlanıyor. Küçük veya orta büyüklükteki taşlar, vücut dışarısından uygulanan ultrasonik şok dalgalarıyla kırılabiliyor. Bu yönteme ESWL (extra corporeal shock wave lithotripsy) deniliyor. Vücut dışarısından uygulanan ses dalgaları, taşın üzerine odaklanarak burada yüksek bir enerji elde ediliyor. Taşlar, bulunduğu yere göre %85-95 arasında değişen başarı oranlarıyla kırılabiliyor. Taşın 2cm'den büyük ve çok sayıda olması başarıyı olumsuz etkiliyor. Böbreklerde şekil bozukluğu, aşırı kilo ve çok küçük yaş da başarıyı düşüren etkenler arasında. Kalp pili olanların, hamilelerin, karnındaki aorta damarında balonlaşma olanlar ve kanamaya eğilimli olan (hemofili hastalığı gibi) kişilerde bu yöntemin uygulanması sakıncalı.

ESWL Cihazı

Açık Taş CerrahisiBüyük taşlar veya ESWL ile kırılamayan taşların tedavisi ise kapalı veya açık cerrahi müdahale ile yapılıyor. Açık ameliyatta, taşın yerine göre kesi yapılarak vücuda giriliyor ve taş küçük bir kesikten çıkartılıyor. Böbrekten girilerek taşın çıkartılmasına nefrolitotomi, idrar kanalından girilerek çıkartılmasına ise üreterolitotomi deniliyor. Açık ameliyat için kişi ilk önce narkoz verilerek uyutuluyor. Uygun ameliyat pozisyonu verildikten sonra kesi (insizyon) yapılıyor. Kas tabakaları geçilerek böbreğe veya idrar kanalına ulaşılıyor. Taşa ulaşıldıktan sonra üzerine küçük bir kesi yapılarak taş çıkartılıyor. Bu ameliyatlardaki en önemli hedef böbreğe ve idrar kanallarına hasar vermeden tüm taşları çıkartmak.

Ameliyat sonrası uzun dönemde taş tekrar oluşabiliyor. Taşın oluşumunu engellemek için ilk olarak taşın cinsinin belirlenmesi, daha sonra altta yatan metabolik hastalıkların varlığının tespit edilmesi önemli. Bu nedenle ameliyatla çıkartılan taşların mutlaka analiz edilmesi gerekiyor. Sonuçlara göre gerekli tıbbi tedavi başlanıyor. Tedaviye ek olarak uygun diyet önerileri ile kişi takibe alınıyor.

Açık ameliyatla böbrek taşı çıkartılması


Kapalı Taş CerrahisiTüm gelişmiş radyolojik tanı yöntemlerine karşın organın içerisini gözle görmek bir çok hastalığın kesin teşhisinin konulmasına yardımcı oluyor. Organları göstermek için kullanılan bu aletler, fiber optik görüntüleme sistemine dayanıyor. İçerisinde ince bir teleskop bulunan bu alet ışık kaynağına bağlandığında vücudun içerisini dışarıdaki bir ekrana yansıtıyor. Örneğin, nefes borusundan girerek akciğerlerdeki hava yollarını, veya yemek borusunda girip mide ve bağırsakların içini bu alet yardımıyla görmek kanser gibi önemli hastalıkların teşhisinde oldukça yararlı. Nefes borusuna kaçan yabancı maddelerin çıkartılmasında, idrar kesesindeki veya kalın bağırsaktaki tümörlerin tedavisinde de endoskop denilen bu aletler kullanılabiliyor.
Dış idrar kanalından yerleştirilen endoskopik cihazlar uzun yıllardır idrar kesesi, yani mesanenin içine bakmak veya kapalı prostat ameliyatları yapmak için kullanılıyor. Bu aletlerin çapı son yıllarda oldukça inceltildi. Kullanılan teknolojinin ilerlemesi, görüşü sağlayan optiklerin küçülmesi sayesinde artık dış idrar kanalından çok daha ince olan iç idrar kanallarını görmek mümkün. Böbreklerden mesaneye idrar taşıyan ve üreter denilen iç idrar kanallarının çapı 2-3mm kadar. Son yıllarda bu ince kanalların dahi içerisine girebilecek cihazlar geliştirildi. Bu cihazlar sayesinde iç idrar kanallarının, yani üreterlerin içerisine girilerek böbreğe kadar gidilebiliyor. Böylece hem kanalları hem de böbreğin içerisini görmek mümkün. Bu yöntem bazı tümörlerin teşhisinde ve tedavisinde kullanılıyor. Üreterorenoskop denilen bu cihazların içerisinden geçirilen ince kablolar sayesinde lazer ışınları kullanılarak tümörler yok edilebiliyor. İdrar kanalında takılmış olan taşların tedavisinde de üreterorenoskop kullanılıyor. Kendiliğinden düşmeyen veya taş kırma cihazı ile vücut dışarısından verilen şok dalgaları ile kırılamayan taşların tedavisinde oldukça etkili bir yöntem. Dış idrar kanalı yoluyla ilk önce idrar kesesine giriliyor. Burada üreterlerin giriş delikleri görülüyor ve alet buradan içeri yerleştiriliyor. Kanal içerisindeki taş görüldükten sonra cihazın içerisinden geçirilen bir katater sayesinde taş kırılarak çıkartılıyor. Hiç bir kesiye gerek olmadan yapılan bu kansız işlem sonrasında hastalar genellikle aynı gün hastaneden çıkabiliyorlar.

Kapalı taş cerrahisi, böbrek, idrar kanalı ve mesane taşlarına uygulnabiliyor*

Böbrek KanseriBöbrek içerisinden kaynaklanan ve renal hücreli karsinom denilen böbrek tümörü genellikle orta yaş üzerinde görülüyor. Çocuklarda görülen böbrek tümörlerin Wilm's tümörü deniliyor. Böbrek hücrelerinden köken alan bu tümörlerin en sık belirtileri idrarda kan görülmesi ve karın ağrısı. Böbrek tümörünün teşhisinde en önemli tetkik ultrasonografi. Ultrason'da böbrekte kitle görülürse derhal tomografi (CT) yapılması gerekiyor. Damar içerisinde tümörden şüphe edilirse magnetik rezonans (MR) tetkiki isteniyor. Böbrek tümörü kesinleşirse tedavisi ameliyat. Radikal nefrektomi denilen bir ameliyatla böbre, böbreküstü bezi, çevresindeki lenf bezeleri ve idrar kanalı çıkartılıyor. Eğer tümör böbreğe sınırlıysa, yani başka organlara yayılım göstermediyse böbreğin çıkarılması kesin tedavi kabul ediliyor. Kemik, akciğer gibi diğer organlara tümör yayıldıysa ameliyatın çok fazla faydası olmuyor. Bu durumlarda interferon ve interlökin tedavileri uygulanıyor. Böbrek tümörünün erken teşhisi oldukça önemli. Yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlara göre teşhis anında ortalama tümör çapı 6cm. Teşhis anında tümör çapının 2cm'nin altında olması ve böbrek dışında tümör bulunmaması tedavi şansını oldukça yükseltiyor. Erken teşhis için, idrarda kan görülmesi durumunda en kısa sürede üroloji uzmanına müracaat edilmesi gerekiyor.

NefritÜlkemizde böbrek yetmezliğinin en önemli sebebi olan nefrit esas olarak böbreğin iltihabına deniliyor. Ancak bu iltihap mikropların direk etkisine bağlı oluşmuyor. Yani, nefrit oluşumu, toplumda yaygın bir inanç olan böbrekleri üşütmeye bağlı değil. Nefrit, normalde vücudumuzun savunma sisteminde görev yapan antikorların ve hücrelerin böbrek dokusunda birikmesine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Nefrite yol açan antikorlar bazen mikrobik enfeksiyonlar sonrasında oluşurken, çoğunlukla niçin oluştuğu bilinmiyor. Cilt veya boğaz enfeksiyonlarından bir süre sonra idrarda azalma, tansiyon yükselmesi, kanlı idrar yapma, göz kapakları ve bacaklarda şişme gibi şikayetler görülebiliyor. Aniden başlayan bu tür akut nefritler genellikle tedaviye iyi cevap veriyor ve 1-2 hafta içinde geçiyor. Ancak nefritlerin büyük kısmı sinsi ve uzun süreli, yani kronik bir seyir gösteriyor. Genellikle altta yatan bir sebep olmadan görülen bu tür nefritlerdeki belirtiler akut hastalıktakine benziyor. Kırmızı renkli idrar, göz kapaklarında, yüzde ve bacaklarda şişlik, karın ağrısı, çok su içip, sık idrara çıkma, idrar miktarının aniden azalması, iştahsızlık, kusma, halsizlik, solukluk, yüksek tansiyona bağlı baş ağrısı nefrit şikayetleri arasında. Tabi bu şikayetler sadece nefritte görülmüyor ve bir çok hastalığın belirtileri arasında olabiliyor. Nefrit, rutin kan ve idrar tetkikleri ile teşhis edilebiliyor. Ancak altta yatan sebebi anlamak için böbrek biyopsisi yapmak gerekiyor. Nefrite yol açan sebebe göre çeşitli ilaç tedavileri uygulanıyor. Bunlar genellikle bağışıklık sistemini baskılayarak antikor oluşumunu engelleyen kortizon benzeri ilaçlar. Tüm tedavilere rağmen iyileşmeyen nefritler böbrek yetmezliğine sebep olabiliyor. Diyaliz makinesine bağlanmayı gerektirebilecek bu durumun önlenebilmesi için nefritin erken teşhisi ve etkin tedavisi oldukça önemli.

Böbrek Nakli Böbrek Nakli Neden Yapılır?Böbreklerin görevi kanı zehirli maddelerden arındırmak. Vücutaki kan, böbreklerde süzülerek zararlı moleküller idrarla atılıyor. Böylece kan temizlenmiş oluyor. Ancak böbrekler bu görevini yapamayacak duruma geldiğinde, üre ve kreatinin gibi moleküller kanda birikerek vücuda zarar vermeye başlıyor. Böbrek yetmezliği denilen bu durum eğer tedavi edilmezse ölümle neticeleniyor. Böbrekler işlevini tam olarak kaybederse kişiyi suni böbrek cihazı yani diyaliz makinesine bağlamak gerekiyor. Hemodiyaliz denilen bu tedavi yönteminde, kişinin kanı bu cihazdan geçirilerek temizleniyor ve tekrar kişiye geri veriliyor. Haftada üç kez 3-4 saatlik seanslar şeklinde yapılan hemodiyalizin bir çok yan etkisi bulunuyor. Hemodiyaliz sayesinde yaşamını sürdüren kronik böbrek hastalarının en ideal tedavisi ise böbrek nakli.
Bir insanın böbreğini alıp diğer bir insana yerleştirmeye böbrek nakli deniliyor. İlk başarılı böbrek nakli 1950'lerin başlarında Dr.Murray tarafından gerçekleştirildi. Nakil için gerekli olan böbrek yaşayan kişilerden temin edilebileceği gibi, beyin ölümü gerçekleşen kişilerden de alınabiliyor. Nakil öncesi, gerek böbrek alıcısı gerekse böbrek vericisi çok detaylı bir kontrolden geçiriliyor. Bir kişinin diğer bir insandan böbrek alabilmesi için aynı kan grubuna sahip olmaları gerekiyor. Her iki kişinin doku grubu uyumu, böbreği verecek kişide yüksek tansiyon, AIDS ve kanser gibi önemli bir hastalıkların bulunmaması, böbrek nakli için gerekli diğer şartlar arasında sayılıyor. Böbrek Nakli Ameliyatı Yaşayan bir insandan böbrek alınabilmesi için böbreği verecek kişinin tam bir rıza göstermesi gerekiyor. Böbrek vericisi ile alıcısının yakın akraba olması tercih ediliyor. Böbreği verecek kişinin hangi böbreğinin alınacağına karar vermek için böbrek anjiografisi yapılıyor. Karar verildikten sonra kişi ameliyata hazırlanıyor. Genel anestezi altında yapılan ameliyatta genellikle sol böbrek tercih ediliyor. Böbrek çıkartıldıktan sonra soğuk sıvıyla yıkanarak içerisindeki kan boşaltılıyor. Soğutulan böbrek, alıcının genellikle sağ kasığına yerleştiriliyor. Kasıktaki damarlara bağlanan böbrek damarları sayesinde yerleştirilen böbreğin kanlanmasını sağlanıyor. Son olarak verici böbreğin idrar kanalı, alıcının idrar kesesine dikiliyor.
Böbrek nakli sonrasında, organın vücut tarafından reddedilmesini engellemek için kişinin bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar veriliyor. Siklosporin, rapamisin ve steroid cinsi ilaçlar ömür boyu veriliyor. Bu ilaçlar bağışıklık sistemini baskılayarak nakledilen böbreğin vücut tarafından yabancı olarak algılanmasını engelliyor. Bu ilaçlar sayesinde nakledilen böbrekler ortalama 12-15 sene normal işlevini yapabiliyor. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların birçok yan etkisi bulunuyor. Kan şekerini yükseltmek, böbreğe hasar vermek, kemik erimesi, enfeksiyonlara yatkınlık ve kanser oluşumu gibi zararlı yan etkileri bulunuyor. Nakil olan kişilerin ömür boyu doktor kontrolünde olmaları ve önerilere kesinlikle uymaları gerekiyor.Beyin Ölümü ve Kadavradan Böbrek NakliBöbrek, sadece yaşayan kişilerden değil, beyin ölümü gerçekleşen kişilerden de alınabiliyor. Beyin ölümü, geri dönüşü olmayan bir koma durumu olarak kabul ediliyor. Bir kişide beyin ölümü olup olmadığını anlamak için tam bir nörolojik muayene ile refleksler kontrol ediliyor. Hiçbir reflekse tepki alınamayan bir kişide beyin ölümünden şüphe ediliyor ve ileri tetkikler yapılıyor. Oldukça ileri teknoloji kullanılarak yapılan tetkiklerle beyindeki kan akımı miktarı ölçülüyor. Beyin ölümünde, beyne hiç kan gitmiyor. Bir insanda beyin ölümü kararını, beyin cerrahı, nöroloji ve kardiyoloji uzmanlarının bulunduğu bir grup doktor veriyor. Beyin ölümü olduğuna karar verildiğinde böbrek nakil için uygunsa kişinin yakınlarından organ bağışı için onay isteniyor. Aile, organ bağışında bulunursa en uygun alıcıya organ derhal naklediliyor.
Kadavra böbrek naklinden sonra uygulanan tedavi ve bakım, canlı böbrek nakillerinden sonraki ile aynı. Hastaların ömür boyu bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanması gerekiyor.
Kadavradan alınan böbreklerin yaşam süresi, canlıdan alınan böbreklerinkine göre daha kısa. Canlı nakillerde ortalama böbrek yaşam süresi 15 senenin üzerindeyken, kadavra böbreklerde bu süre ortalama 10 yıl. Kadavra nakillerde, verici ile alıcının kan grubunun uyması yeterli. Yeni geliştirilen ilaçlar sayesinde, doku uyumu artık böbrek yaşam süresini önemli ölçüde etkilemiyor. Yani hiç doku uyumu olmayan bir böbreğin yaşam süresi ile %50 doku uyumu olan böbreğin yaşam şansı benzer oranlarda. Kaynak: Doç. Dr. Mahmut Ferda Şenel

Acı ağaç, Acı ağaç, Acı ağaç, Adaçayı, Adamotu, Ahlat, Akkuş ağacı, Maydanoz, Andızotu, Andızotu, Ararot, Soğan, Aslandişi, Melisa, Asma, Ayı üzümü, Yerelması, Ispanak, Muz, Nar, Nohut

Kadınları utandıran kabus!


Prostat kanserinde erken tanıyı kaçırırsanız erkeklik tehlikeye girer!


İdrarda kan görülmesi (Hematüri)


Sigara içen cebinde Çernobil taşıyor


Erkeklerin korkulu rüyası prostat



Prostat Büyümesi, Testis Hastalıkları, İdrar Kesesi (Mesane) Hastalıkları, Kasık Fıtığı, Yarım Sünnetli (Hipospadias), İnmemiş Testis, İdrar Geri Kaçışı (Reflü), Böbrek Çıkış Darlığı (Üretero-Pelvik Darlık)


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.