ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Cinsellik (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=637)
-   -   Üremenin Kökeni - Cinsel Sağlık (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=289374)

Prof. Dr. Sinsi 07-23-2012 09:48 AM

Üremenin Kökeni - Cinsel Sağlık
 



Evrim süresince insanoğlu bilişsel ve analitik yeteneklerini hayvanların
düzeyinin üstüne çıkarmıştır ve diğer nesillere kültürel bilgi aktarımı artarak
devam etmektedir. Tabiattaki canlıların başlıca üç içgüdüsü vardır; beslenmek,
neslinin devamını sağlamak (üremek) ve barınmak. Canlılarda üremek için,
erkekleri


n testislerinde bulunan spermin, ***** yoluyla dişinin ******sına
aktarılması gerekir.



Üremede Farklı Özellikler



Dişi genelde bir veya birkaç yumurta (ovum) üretirken, erkeğin spermleri
yumurtaya ulaşmak için birbirleriyle yarışır. Ovum spermlerden çok daha büyüktür
ve böylece spermler tarafından dişi organizmasında kolayca bulunabilir.



Dişilerde amaç, büyük ovum üreterek döllenebilme şansını arttırmakken, erkekler
çok sayıda sperm üreterek en azından birini hedefe ulaştırma olasılığını
arttırmaya çalışırlar. Eğer erkek yalnızca birkaç sperm üretseydi ve bu
spermlerin boyutu dişinin yumurtası büyüklüğünde olsaydı, spermin ovuma rastlama
olasılığı çok daha az olacaktı.



Poliandroik (dişinin birden fazla erkekle birleştiği) canlılarda, testis
boyutları büyüktür ve sperm üretimi fazladır. Örneğin poliandroik olduğu bilinen
balinada testisler 3 m boyutlarına ulaşır ve ağırlığı yaklaşık 500 kg''dır. Dişi,
değişik çiftleşmelerden aldığı spermlerle doludur.



Sperm üretimi yalnızca genetik faktörlere bağlı değildir. Aynı zamanda sosyal
faktörlere de dayanır. Dişi ile erkek arasında ****üel hayat açısından değişik
alternatifler vardır. Monogamide dişi ile erkek arasında çoğunlukla hayat boyu
bir ilişki olur. Eğer partnerlerden biri ölürse, genellikle yaşayan hayvan yeni
ilişkiye girmez. Poligam hayvanlarda bir erkeğin birden fazla dişiyle ilişkisi
vardır. Genç erkekler fertil hale gelince grubu terketmek zorunda kalır.



Bazı bedensel (somatik) özellikler, üreme stratejisine bağlı olarak değişiklik
gösterir. Örneğin erkek goriller dişiye oranla çok daha iri ve güçlü vücut
yapısına sahiptir. Bu, en iri bedene sahip olana, dişiyle ilişkiye girme
yarışında, diğer erkeklere göre avantaj sağlar. Güçlü olan erkek, dişiyle
beraber olur. Ancak bunun tersine gorillerin testisleri ufaktır ve deforme sperm
oranı yüksektir. Dişi goriller ovulasyon belirtisi göstermezler.



Bu senaryo, poligam olan şempanzelerde tamamen faklıdır. Erkekler, dişiye oranla
daha iri olsa da, bu onlara üreme sırasında ilişki girme yarışında avantaj
sağlamaz. Çünkü cinsel ilişki ve üreme için esas yarış intra-******ldir (vajen
içi). Bu nedenle testisleri çok büyük, sperm sayıları yüksek ve deforme sperm
oranı düşüktür.



İnsanlar da, ****üel olarak dimorfizm (şekil farklılığı) gösterirler. Erkekler
kadınlardan yaklaşık yüzde 10-15 oranında daha uzundur. Testisler ufak,
ejakülatta (meninin *****ten fışkırır biçimde dışarı atılması) bozuk, sperm
oranı yaklaşık %40''dır. Kadınlar ovulasyon (yumurtlama) belirtilerini
göstermezler.



Cinsel ilişkinin yalnızca ovulasyon döneminde olması gerekmez. Diğer yandan,
göğüsler ve ***** gibi son derece belirgin ikincil **** karakterlerine
sahiptirler. Bu yönleriyle gorillere benzeyen insanlar seri monogam olarak
kabul edilebilir. Belki de bu özellikleri, yüksek boşanma oranının bir
açıklaması olabilir.



Amerika''da yapılan bir çalışma, son 5 yıl içinde boşanma oranının %49''dan %51''e
çıktığını ortaya koymuştur. Evlilik dışı ilişki sıklığı erkekler arasında %80''e
kadar çıkmaktadır. Bu oran kadınlar arasında da hemen hemen aynıdır. Bu nedenle
insanlar monogam değildir. Ancak sosyal ve kültürel faktörler, tekeşli
ilişkilerin tercih edildiği bir toplum düzeni meydana getirmiştir.



Evlilik sırasında erkekle kadın arasında yaş farkı gözlenmesi ve tekrar
evlenenler arasında bu yaş farkının daha fazla olması, erkeklerin daha fertil
kadınları tercih ettiğini göstermektedir. Bu durum seri monogami görüşünü
desteklemektedir.



Cinsiyet Oluşumunun Üremeyle İlişkisi



Çocuğun cinsiyeti **** kromozomları dışında bazı istisnai durumlardan da
etkilenebilir. Doğumdaki cinsiyet, özellikle gebe kalma zamanı ile ciddi olarak
değişebilir. Menstrual siklusun (adet döngüsü) fertilizasyon (döllenme)
dönemlerine göre, erken veya geç evrede gebe kalındığında daha çok erkek çocuk
doğmaktadır. Bugünlerin ortasında ise, LH pikine yakın günlerde kız çocuk olma
olasılığı çok daha yüksektir.



Dünya Savaşlarının doğumdaki cinsiyet oranına büyük etkisi olduğu
gözlemlenmiştir. Cephe görevi öncesi veya kısa süreli evde kalma sırasında
cinsel ilişki oranının çok yüksek olması, LH pikinin düşük olduğu dönemlerde
erken fertilizasyon oranını artırarak, daha çok erkek çocuk doğmasına neden
olmuştur.



Memelilerde sperm oluşumu sırasındaki dış ortam sıcaklığı çocuğun cinsiyetini
etkileyebilmektedir. Yarasa ve farelerde, ısının yüksek olması daha fazla erkek
yavru, ısının düşük olması daha çok dişi yavrunun doğmasına neden olmaktadır.
İnsanlarda da buna benzer bir etki gözlenebilir. Bu durum sıcaklığın sperm
oluşumu üzerine etkisinin bir kanıtı olabilir.



Mevsimler de dünyadaki pek çok yaşam formu için büyük bir sorundur. Çünkü
çocuğun yaşaması ısıya, su ve yiyecek sağlanabilmesine bağlıdır. Evrim sırasında
bu sorunu aşabilmek için birtakım adaptasyonlar gelişmiştir. Hayvanların
üreyebilme süreleri yıl içinde birkaç hafta veya ay ile sınırlandırılmıştır.
Bunda amaç, yavrunun en uygun yaşam şartlarının sağlanabileceği dönemde dünyaya
getirilmesidir.



Peki tüm mevsimlerde üreyebilen insanlarda durum nasıldır? Tamamen mevsimlerden
bağımsız mıdır? Yapılan çalışmalar aylara ve mevsimlere göre kesin farklılıklar
olduğunu ortaya koymuştur. Ancak değişiklikler kalıcı değildir. Bunun nedeni
mevsimsel özelliği kazandıran biyolojik etkilerin sosyal etkiler sonucu ortadan
kalkmasıdır. İnsanlar çevre iklim koşullarından, ısıtılmış veya soğutulmuş
ortamlarda yaşayarak yalıtılmışlardır.



Sonuç



Evrim süresince insanoğlu bilişsel ve analitik yeteneklerini hayvanların
düzeyinin üstüne çıkarmıştır ve diğer nesillere kültürel bilgi aktarımı artarak
devam etmektedir. Ancak insan tamamen rasyonel değildir, inkâr edilemeyecek
genetik kökenleri vardır. Bu genetik köken, insanın sosyal ve içgüdüsel
davranışlarında (üreme gibi) etkinliğini göstermektedir.


Kaynak: Cinsel Sağlık


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.