ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   Meme Başı Akıntısı - Meme Hastalıkları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=289295)

Prof. Dr. Sinsi 07-23-2012 10:01 AM

Meme Başı Akıntısı - Meme Hastalıkları
 



Meme başı akıntısı , memede kitle ve ağrı
şikayetinden sonra karşımıza çıkan bir sorundur.Meme ile ilgili
nedenlerle polikliniğe başvuran hastalarda bu oran %3-5 olup, bu
sebeple meme ameliyatı geçirenlerin oranı ise %7-8’i
oluşturmaktadır.Yaş olarak da en sık 25-45 yaşları arasında
görülür.

Meme başı akıntısı daha çok iyi huylu hastalıklarla
birlikt


e olmasına karşın akıntının bir memeden ya da her iki memeden
olması, kendiliğinden veya uyarımla olması, sürekli ya da aralıklı
olması, tek bir kanaldan ya da birçok kanaldan akıntının gelmesi,
akıntının kanlı veya kansız olması altta yatan olası kötü hastalığı
ortaya çıkarmak açısından önemli noktalardır.

Adet döneminin
başlamasından itibaren gebelikte,laktasyonda(süt verme dönemi) ve
menopoz sonrası dönemde memelerde fonksiyonel(beklenen) ve
patolojik(normalin dışında) değişiklikler olur. Bu patolojik
değişikliklerden birisi de meme başı akıntısıdır, gebelik ve
laktasyon dışında ortaya çıktığında patolojik olarak kabul
edilir.

Meme başı akıntıları genel olarak üç grup altında
incelenebilir;


Galaktore
Kansız akıntı
Kanlı akıntı

GALAKTORE

Her iki memeden,
spontan (kendiliğinden) olarak, tüm kanallardan sütlü akıntı gelmesi
galaktore olarak adlandırılır. Memelerden sütlü akıntı gelmesi
gebelik sırasında veya gebelik bittiğinde görülebilir.Bu yaklaşık
iki yıl kadar sürebilir ve emzirme bittiğinde kesilir. Gebelik veya
emzirme olmaksızın memelerden sütlü akıntı gelmesi fizyolojik,
farmakolojik (ilaçlara bağlı) veya endokrinolojik (hormonal)
nedenlere bağlı olabilir.

Fizyolojik olarak;aşırı meme
manüplasyonu (elle uyarılması), meme başlarının emilme şeklinde
uyarılması buna yol açabilir. Tanı ve tedavi için uyarı kesilerek
akıntının devam edip etmediğine bakılır.

Farmakolojik
nedenler ise başka problemler nedeniyle kullanılan ilaçların
galaktoreye sebep olmasıdır. Bu ilaçlar arasında en sık ülser
ilaçları, doğum kontrol ilaçları, antiemetikler (bulantı giderici
ilaçların bir kısmı) ve antidepresanlar sayılabilir. Ayrıca kronik
morfin kullananlarda da görülebilir.

Endokrinolojik sebeplere
gelince bir grup kadında galaktorenin sebebi kolayca açıklanamaz.
Böyle durumlarda serum prolaktin seviyesi oldukça yardımcıdır.
Prolaktin, hipofiz ön lobundan salgılanan bir hormondur. Görevi
memeden süt salınımını sağlamak, diğer hormonlarla birlikte memenin
gelişimine katkıda bulunmaktır.

Gebelik sırasında prolaktin
seviyesi yükselerek doğumdan hemen sonra 200 ng/ml ye ulaşır.
Gebelik ve doğum olmaksızın prolaktin seviyesindeki artış hipofize
ait tümoral bir kitleyi düşündürmelidir. Hastalarda kitleye bağlı
baş ağrısı ve görme bozukluğu vardır. Tanı için görme alanı
muayenesi yapılır.Kafa grafisi ile büyük bir hipofizer kitle ortaya
çıkarılabilir. Daha küçük kitleler için bilgisayarlı tomografi ya da
magnetik rezonans çekilebilir. Kitlenin boyutuna ve medikal(ilaç)
tedavisinin sonucuna göre cerrahi eksizyon ve radyoterapi(ışın
tedavisi) planlanabilir.

Bunların dışında hipotalamik
kitleler, enfeksiyonlar, vasküler (damarsal) ya da dejeneratif
hasarlar, ektopik (normal yeri dışında) prolaktin salgılayan
bronkojenik karsinoma, göğüs duvarına ait lezyonlar; herpes zoster,
cerrahi skarlar da galaktoreye sebep olabilir.

Eğer galaktore
kontrol altına alınamıyor, hastanın sosyal ve ****üel yaşamını
etkiliyorsa ayrıca gelecekte gebelik planı yoksa cerrahi ile tüm
kanallar çıkarılabilir.

KANSIZ
AKINTILAR

Pürülan Akıntılar: Sıklıkla çocuk emzirme
döneminde görülmekle beraber postmenapozal kadınlarda da
görülebilir. Memede ağrı, huzursuzluk ve bir çok kanaldan
kaynaklanan, spontan, tek taraflı akıntı enfeksiyon (iltihap)
belirtileri ile birlikte mevcuttur. Enflamasyona ait klinik ve
laboratuar bulguları ile tanı koyulabilir.

Tedavi için kültür
alınarak uygun antibiyotik ve antiinflamatuar (iltihap giderici)
verilir. Eğer apse oluşmuşsa insizyon ve drenaj gereklidir. Ayrıca
inflamatuar kanser açısından dikkatli olmak
gerekmektedir.

KANLI AKINTILAR

Bu hastalarda
sıklıkla


%48.1 İntraduktal papillom
%32.9 Fibrokistik değişiklik
%14.3 Kanser
%4.8 Duktal ektazi
saptanmıştır.

Meme duktus
ektazisinde (meme kanallarının genişlemesi) bu tür akıntı görülür.Bu
grupta akıntılar farklı renklerde ,spontan , yapışkan ,bilatera
l(iki taraflı) ve bir çok kanaldan olur. Çocuk doğurmuş, meme başı
uyarımı olan, 37-53 y. arasında ki kadınlarda daha sıklıkla görülür.
Akıntı sıklıkla farklı renklerde karşımıza çıkarken genellikle yeşil
hakimdir. Sırasıyla sarı, beyaz ,kahverengi-gri ve kırmızımsı
kahverengi olabilir. Bu son renk kanlı akıntı ile
karışabilir.

İntraduktal papillomlar da bu tür akıntılara
sebep olabilir.Genellikle 20-40 yaşlarında görülürler. Çoğunlukla
meme başına yakın bir kist ya da genişlemiş bir duktus içinde
gelişen genellikle 1 cm’ den küçük lezyondur. Bazen papillomlar
birçok duktusda ve duktusun farklı yerlerinde de olabilir. Fizik
muayene ile akıntının geldiği duktus saptanmaya çalışılır. Tanıda
mamografi yalnız başına yetersizdir. Duktografi (kanallardan ilaç
verilerek görüntüleme) ve histopatolojik (parçanın alınarak
mikroskop altında incelenmesi) tanıda önemlidir.

Bu akıntılar
sıklıkla kanserle veya prekaseröz mastopati ile birliktedir. Akıntı
tek taraflı , tek kanaldan kaynaklanıyor, kitle var ise sitolojik ve
mamografik bulgular da değerlendirilerek kanser ayırıcı tanısına
gidilmelidir

Akıntı serösanginöz (sulu-kanlı gibi) ya da
kanlı ise 50 yaşın altında iyi huylu olma olasılığı artarken, 50
yaşın üstünde kötü bir hastalık ile birlikteliği sıktır. Yaş artışı
ve kitle varlığı kanser olasılığını akla
getirmelidir.

Meme başı akıntısında hastaya yaklaşım ve
tanı yöntemleri ne olmalıdır ?

Eğer akıntı çamaşır
üzerinde spontan fark edilmişse bu hastanın aktivasyonu örneğin
jimnastik sonrası fark edilenden daha önemlidir. Akıntının menstruel
siklus (adet kanamaları), ovulasyon ve mevcut gebelik ile
ilişkisinin olması nonkanseröz (kanser dışı) lezyon ayırımında
önemlidir. Akıntının rengi, travma (hasara maruz kalma), cerrahi,
herpes zoster gibi enfeksiyonlarda ayırıcı tanıda önemlidir.
Hikayede ilaç kullanımı araştırılmalıdır.

Hasta yaşı ve
ailede kanser hikayesi meme kanseri gelişiminde artmış bir risktir.
Tüm menapoz sonrası akıntılar önemlidir.

Her iki memenin
fizik muayenesi nazik ve dikkatli biçimde yapılmalıdır. Akıntının
geldiği kadranın demonstrasyonu önemlidir. Akıntının rengi ve
konsantrasyonu gözlenir. Sitoloji yapılabilir fakat yalancı negatif
sonuç oranı yüksektir. Sitoloji şüpheli, kitle tespit edilememişse
kesin tanı için akıntının geldiği meme duktusu çıkarılarak tanıya
gidilmelidir. Tüm palpe edilen (ele gelen) kitlelerde ince iğne
aspirasyon biyopsisi gereklidir. Histopatolojik tanı daha değerlidir
ve bizi kesin tanıya götürür. Mammografi öncelikle yapılmalıdır.
Duktografi özellikle intraduktal papillom tanısında yardımcı
olabilir.

Sonuç olarak tek taraflı, kendiliğinden olan, kanlı
akıntılarda mutlaka tanının konması gerekmektedir.Ayrıca unutmamamız
gereken önemli bir nokta ise, akıntının gelip gelmediğini kontrol
için kesinlikle meme başını uyarmamalıyız. Akıntı var ise zaten
gelecektir.


Kaynak: Cinsel Sağlık


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.