![]() |
İcatlar ve Mucidler
William Stanley - İndüksiyon Bobinini Buldu
William Stanley, Jr. ( 28 Kasım 1858 – 14 Mayıs 1916), Amerikalı fizikçi, buluşçu. New York, Brooklyn’de doğdu. Kariyeri boyunca, değişik elektrik cihazları için 129 patent aldı. İlk zamanlar telgraf tuşları ve yangın alarmları üretimi üzerine çalışan bir elektrikçidir. İlk elektriksel izalatörleri tasarladı. George Westinghouse’ın Pittsburgh’taki fabrikasında şef mühendis olarak çalıştı. 1885 yılında Lucien Gaulard ve John Dixon Gibbs’in fikirlerine dayanan alternatif akımı pratikleştirdi, daha sonra modern transformatörlerin gelişimine ön ayak olacak İndüksiyon bobinini buldu. 1890 da Pittsfield’da “the Stanley Laboratory Company” ve “the Stanley Electric Manufacturing Company” i kurdu. Daha sonra bu şirkette C. C. Chesney ve J. F. Kelly ile, transformatör üretim amaçlı değişiklik yapıldı. The Stanley Electric Manufacturing Company 1905 yılında General Electric Şirketi tarafından satın alındı. ---------------------------------------------------------------------------------- Galileo Galilei - Modern Fiziğin ve Teleskobik Astronominin Kurucularından Galileo Galilei, (d. 1564 – ö. 8 Ocak 1642). Modern fiziğin ve teleskobik astronominin kurucularından olan İtalyan bilim adamı. 1564′te İtalya’nın Pisa şehrinde doğdu. Dönemi*nin tanınmış müzikçilerinden Vincenzo Galile*i’nin oğlu olan Galileo, ilk tahsilini Floransa’da yaptı. 1581′de Pisa Üniversitesinde tıp tahsiline başladı, ancak parasızlıktan okulu terk etti. 1583′ten itibaren matematiğe ilgi duyan Galileo, bu konudaki çalışmaları sayesinde 1589′da Pisa’da profesörlük elde etti. Sarkacın, yüzen cisimlerin ve hareketin Aristo fiziğinden farklı bir düşünceyle matematiksel olarak ele alınması gerektiğine inanan Galileo, Pisa Kulesinden ağırlık düşürerek Aristo’nun yanlışlığını açıkça gösterdi. Bu davranışı yaşlı profesörlerle anlaşmazlığa düşmesine sebep oldu. 1592′de Pisa’yı terk ederek, Padova Üniversitesi matematik kürsüsüne geldi. 1597′de pratikte çok faydası olan pusulayı ticari olarak piyasaya arz etti. 1600 senesinden hemen sonra ilkel bir termometre, insan kalp atışının ölçümünde kullanılmak üzere bir sarkaç ve 1604′te serbest düşüşün matematik kanunlarını keşfetti. Ancak düzgün ivmeli hareket kavramı hatalıydı. 1609′da Hollanda’da teleskopun bulunduğunu işitti. Kendisi daha ileri bir alet yaparak bunu astronomi gözlemlerinde kullandı. 1610′da aydaki dağlar, yıldız kümeleri ve Samanyolu üzerine ilk tespitlerini yayınladı. Bu arada Jüpiter’in dört uydusunun varlığını bildirdi. Bu kitabı çok ilgi uyandırdı ve Floransa’da saray matematikçisi olmasını sağladı. Hemen sonra Venüs gezegeninin devreleri ve Satürn’ün şekli hakkında bilgi verirken, astronomideki Ptolemy (Batlamyus) sistemini tartıştı. 1611′de Roma’ya gitti ve oradaki Bilim Akademisi’ne üye seçildi. Floransa’ya dönüşünde hidrostatik üzerine pek çok profesörün itirazına sebep olan kitabı ile 1613′te güneş lekeleri üzerine yazdığı eserini yayınladı. Bu eserinde Kopernik sistemini açık bir şekilde müdafaa etti. Bundan dolayı papazların ağır hücumuna uğradı. 1615′te bizzat Roma’ya giderek iddiasını müdafaa etti. Ancak 1616′da Papa Beşinci Paul tarafından kitaplarını tetkik için bir komisyon kuruldu. Bu komisyon Galileo’nun kitaplarını yasaklamadı. Sadece dünyanın döndüğü iddiasından vazgeçmesini istedi. Galileo, bir müddet bilimin pratik yönüne döndü, mikroskobu geliştirdi. Ancak 1618′de üç kuyruklu yıldızın görülmesiyle kiliseyle münakaşaya girdi. Arkadaşının Sekizinci Urban olarak Papa seçilmesinden cesaret alarak yazdığı “İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar” adlı eserini 1632′de yayınladı. Ancak kitabı daha önce yapılan uyarılarla çeliştiği söylentilerine rağmen Roma’da mahkemeye çağrıldı. 1633′te bu kitap yasaklandı ve Kutsal Engizisyon’ca müebbet hapse mahkum edildi. Cezası kendi evinde göz hapsine çevrildi. Yetmiş yaşında hapsedilen Galileo kör oldu ve 1642 yılında öldü. ------------------------------------------------------------------------------- William Henry Perkin - Anilin Boyasını Buldu William Henry Perkin (d. 12 Mart 1838, Londra - ö. 14 Temmuz 1907, Sudbury) İngiliz kimyager. Hofmann’ın asistanlığına getirilen (1856) Sir William Henry Perkin, ilk anilin boyasını (movein) buldu (1874). Bir anilin boya fabrikası kurup, soyluluğa yükseltilerek (1906), kimya alanındaki çalışmalarını sürdürdü. --------------------------------------------------------------------------------- James Watt - Modern Buhar Makinesinin Geliştirdi James Watt (19 Ocak 1736 Greenock - 19 Ağustos 1819 Heathfield) modern buhar makinesinin geliştiricisi olan İskoçyalı mucit ve mühendistir. Endüstüriyel devrimin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Yaşamı Gemi işleten zengin bir baba ve kültürlü bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen James; çocukken sık hastalandığı için okula devamlı gidememiş, evde annesi tarafından eğitilmiştir. 17 yaşında iken annesini kaybetmiş ve babasının işleri kötüleşmiştir. Londra’ya bir seneliğine ölçüm aletleri yapımını öğrenmeye giden Watt, Glosgow’a dönüp bu mesleği icra etmek istemişti. Fakat 7 sene çıraklık yapma zorunluluğundan, İskoçya’da başka bir ölçüm aletleri yapımcısı olmamasına rağmen, Demirciler Locası tarafından başvurusu reddedilmiştir. Watt bu durumdan, kendisine Glosgow Üniversite’sinde atölye öneren profesörler tarafından kurtulmuş, fizikçi ve kimyacı olan profesör Joseph Black kendisine hocalık etmiştir. Atölyenin açılmasından 4 sene sonra Watt buhar gücü üzerinde çalışmaya başlamış daha önce hiç görmemiş olmasına rağmen bir prototip yapmaya çalışmıştı. 1765′de Thomas Heathfield yaptığı bir model üzerinde uğraşarak buhar makinesini çalıştırmayı başardı. 1767′de kuzeni Margaret Miller ile evlenmiş ve 6 çocuk sahibi olmuştur. Tam kapsamlı bir buhar makinesi geliştirmeye çalışan Watt’a Carron Demir İşleri şirketinin kurucusu Joh Roebuck maddi olarak destek olmuştur. Hemen başarılı olmayan tasarım maddi sıkıntıya düşünce Watt 8 sene anketçilik yapmıştır. Roebuck iflas edince, Matthew Boulton patent haklarını satın almış ve Watt ile 25 yıl sürecek başarılı bir ortaklığa imza atmıştır. Birmingham Merkez Kütüphanesi önündeki Watt’a ait heykelSonunda 1776′da başarı ile üretilen buhar makineleri ticarî olarak satılmaya başlamış ve çoğunlukla madenlerden suyu pompalamak için talep edilmiştir. Geniş kullanımı, Boulton’un önerisi ile ileri-geri hareketin Watt tarafından dönüş hareketine çevrilmesiyle başlamıştır. Sonraki 6 yıl içinde tasarımda çeşitli iyileştirmelerde bulunan Watt, gücü kontrol etmek için valf ve buhar basınç göstergesi eklemiştir. Bu gelişmeler ile Heathfield’in buhar makinesinden 5 kat daha verimli bir makine ortaya çıkmıştır. 1794′te Boulton ve Watts şirketini kuran ortaklar, sadece buhar makinesi üretmeye yöneldiler. 1824′te şirket 1164 buhar makinesi üretmişti. Boulton başarılı bir işadamı olduğunu kanıtladı ve her ikisi de zengin oldular. 1800′de patent ve ortaklık sonra erince Watt emekliliğe çekilmiş; şirketi oğullarına devir etmişlerlerdir. Emekliliğinde değişik icatlara devam eden Watt, teleskop ile mesafe ölçümü, mektup koyalama cihazı, yağ lâmbasında iyileştirmeler, buhar merdanesi ve heykel kopyalama cihazı geliştirmiştir. İkinci eşi ile Almanya ve Fransa’yi gezmiş ve Wales’te bir malikâne alarak restore etmiştir. SI güç birimi Watt kendisine itaf edilmistir. --------------------------------------------------------------------------------------- Wilhelm Conrad Röntgen - Röntgen Işınlarını Buldu Wilhelm Conrad Röntgen, (d. 27 Mart 1845, Remscheid-Almanya – ö. 10 Şubat 1923, Münih). Alman asıllı, Nobel Fizik Ödülü sahibi fizikçi. Röntgen ışınlarını bulması ile tanınır. Hayatı Röntgen Prusya’nın Lennep şehrinde doğdu. Çocukluğu ve ilköğretim yılları Hollanda’da ve İsviçre’de geçti.1865 yılında girdiği Zürih Politeknik’te üniversite eğitimi gördü ve 1868 yılında makine mühendisi olarak mezun oldu. 1869 yılında Zürich Üniversitesi’nden doktorasını aldı. Mezuniyetinin ardından 1876′da Strazbur’da, 1879′da Giessen ve 1888′de Würzburg Julius-Maximilians-Üniversitesi’nde fizik profesörü olarak öğretim görevi yaptı. 1900′de Münih Üniversitesi Fizik kürsüsüne ve yeni Fizik Enstitüsünün yöneticiliğine getirildi. Karısının ölümünden dört yıl sonra 1923 yılında,I. Dünya Savaşı’nın yarattığı yüksek enflasyon ekonomisi ortamında maddi sıkıntılar içinde Münih’te öldü. Röntgen ışınları Öğretim üyeliği görevinin yanı sıra araştırmalar da yapmaktaydı. 1885 yılında kutuplanmış bir geçirgen hareketinin, bir akımla aynı manyetik etkileri gösterdiğini açıkladı. 1890′lı yılların ortalarında çoğu araştırmacı gibi o da katot ışın tüplerinde oluşan lüminesans olayını incelemekteydi. “Crookes tüpü” adı verilen içi boş bir cam tüpün içine yerleştirilen iki elektrotdan (anot ve katot) oluşan bir deney düzeneği ile çalışıyordu. Katottan kopan elektronlar anoda ulaşamadan cama çarparak, floresan adı verilen ışık parlamaları meydana getirmekteydi. 8 Kasım 1895 günü deneyi biraz değiştirip tüpü siyah bir karton ile kapladı ve ışık geçirgenliğini anlayabilmek için odayı karartıp deneyi tekrarladı. Deney tüpünden 2 metre uzaklıkta baryum platinocyanite sarılı olan kağıtta bir parlama farketti. Deneyi tekrarladı ve her defasında aynı olayı gözlemledi. Bunu mat yüzeyden geçebilen yeni bir ışın olarak tanımladı ve cebirde bilinmeyeni simgeleyen X harfini kullanarak “X ışını” ismini verdi. Daha sonraları bu ışınlar, “Röntgen ışınları” olarak anılmaya başlanmıştır. Bu buluşundan sonra Röntgen farklı kalınlıktaki malzemelerin ışını farklı şiddette geçirdiğini gözlemledi. Bunu anlamak için fotoğrafsal bir malzeme kullanıyordu. Tarihteki ilk tıbbi X ışını radyografisini de (Röntgen filmi) yine bu deneyleri sırasında gerçekleştirdi ve 28 Aralık 1895 yılında bu önemli keşfini resmi olarak duyurdu. Olayın fiziksel açıklaması 1912 yılına kadar net olarak yapılamasa da, buluş fizik ve tıp alanında büyük heyecan ile karşılandı. Çoğu bilim adamı bu buluşu modern fizik|modern fiziğin başlangıcı saydı. Amerikalı mucit Pasteur 1898 yılında tıpta fizik tedavide kullanılmak üzere X ışınları üreten bir aygıt geliştirdi.Ama çok miktarda X ışınına maruz kalındığında meydana gelebilecek sağlık sorunlarını kimse farketmedi -------------------------------------------------------------------------------------- Clive Sinclair - İlk Cep Televizyonu’nu Buldu Sör Clive Sinclair (d. 30 Temmuz, 1940 Richmond upon Thames), İngiliz mucittir. Sinclair, 1972′de dünyanın ilk cep hesap makinesini, 1977′de ilk cep televizyonunu, 1980′de de ilk ev bilgisayarı olan Sinclair ZX80′i icat ederek dünya çapında üne ulaşmıştı. ---------------------------------------------------------------------------------------- Karl Benz - Benzinle Çalışan Otomobili Buldu Karl Friedrich Benz (26 Kasım 1844 – 4 Nisan 1929) Alman makine mühendisi ve motor tasarımcısı. Benz yaygın olarak benzinle çalışan otomobilin mucidi olarak bilinir. Çağdaşları olan diğer Alman mucitler olan Gottlieb Daimler ve Wilhelm Maybach ile aynı anda aynı proje üzerinde çalışmışlardır, ancak Benz önce çalışmasının, ardından da içten yanmalı motorun otomobillere uygulanabilirliğini sağlayan bütün süreçlerin patentini almıştır. Karl Benz 1878′de tasarladığı ilk motorunun patentini 1879′da almıştır. Benz 1885′te dünyanın satmak amacıyla üretilen ve benzin motoruyla çalışan ilk otomobili olan Motorwagen’i üretti. Üç tekerlekli, önden döndürülen bu arabada motor arka tarafta, yolcuların tam altındaydı. Diğer icatları arasında, karbüratör, gaz/fren sistemi, bir pilden elektrostatik kıvılcımlanmayla ateşleme sistemi, buji , debriyaj, vites değiştirme sistemi, ve radyatör vardır. Karl Benz 1896′da boxer tipi motoru tasarlamış ve gene aynı yıl patentini almıştır. Bu motor hala motorsporlarında hala temel tasarım prensibi olarak kullanılır. Benz ayrıca Daimler-Benz, Mercedes-Benz, ve DaimlerChrysler şirketlerinin atası olan Benz Şirketi’ni de kurmuştur. Ölmeden önce icatlarının sayesinde olan 1920lerdeki otomobil patlamasını görebilmiştir. ------------------------------------------------------------------------------------ James Prescott Joule - Isının Mekanik İş ile Olan İlişkisini Keşfetti James Prescott Joule, (d. 24 Aralık 1818, Manchester – 11 Ekim 1889). İngiliz fizikçi. Isının mekanik iş ile olan ilişkisini keşfetti. Bu keşif, enerjinin korunumu teorisine ve oradan da termodinamiğin birinci kanunu’nun eldesini sağladı. SI sistemindeki iş birimi joule, onun adına ithafen verilmiştir. Lord Kelvin ile mutlak sıcaklık skalasını geliştirmiştir. Bir direnç üzerinden geçen elektrik akımının ısı yaydığını bulmuştur (Joule yasası). Isının mekanik eşdeğeri Matematiksel formül: (1cal/g deg) (Δt) (suyun kütlesi) = m g L Δt = sıcaklık değişimi m = kütle g = yerçekimi kuvveti L = mesafe Joule, yaptığı deneyler sonucunda, ısının mekanik eşdeğeri olarak; bir pound suyun sıcaklığını bir derece Fahrenheit arttırmak için 838 ft·lbf luk bir iş gerektiğini bulmuştur. Joule, bu sonuçları 1843′de düzenlenen “British Association for the Advancement of Science” toplantısında açıkladı fakat beklediği ilgiyi göremedi. ---------------------------------------------------------------------------------------- Charles Francis Brush - Ark Lambasını Buldu Charles Francis Brush (d. 17 Mart 1849 - ö. 15 Haziran 1929) ABD’li buluşçu, girişimci, iş adamı. İyilik sever olarak bilinir. Gençliğinden itibaren, özellikle elektrikle aydınlanma konularında bilime ilgi duyarak babasının dükkanında deneyler yaptı. Michigan Üniversitesinde mühendislik üzerine çalıştı. 1876 yılında Pavel Yablochkov’un geliştirdiği Yablochkov Kandili’nden daha üstün özellikli ”Ark lambası”nı buldu. Bu lambalar 1879 yılında Cleveland kentinin aydınlanmasında kullanıldı. Değişik ortaklarla; kimya, demir filizi vb. değişik alanlarda çalıştıktan sonra Ark ışıkları için gerekli merkezi güç sistemi yani elektrik jeneratör olan kendi dinamosunu (açık bobin dinamoyu) geliştirdi. 1880 yılında Brush Electrical Machines şirketini kurdu. Şirketi 1891 yılında General Electric şirketiyle birleşerek onun bir parçası olmuştur. 1910 - 1929 yılları arasında, bazı elektromanyetik dalga çeşitleri üzerine temellenmiş yerçekiminin kinetik teorisi üzerine çeşitli yazılar kaleme aldı. Lyndhurst, Ohio’da adını taşıyan Charles F. Brush Lisesi’nin spor takımları ve diğer grupları, Brush’un lambasına hitafen “arklar” takma adı ile çağrılır. ----------------------------------------------------------------------------------- |
Pieter Van Musschenbroek - Leyden Şişesini Buldu
Pieter (Petrus) van Musschenbroek (14 Mart 1692 - 19 Eylül 1761) Hollandalı bilim adamı. Musschenbroek , Leyden Üniversitesi’nde tıp okudu, daha sonra elektrostatik ilgisini çekti.
Leyden Şişesi: Elektrik tarihinde adı geçen aygıtlardan biri Leyden şişesidir. 18. yüzyılın en gözde buluşlarından biri olan Leyden şişesinin mucidi Alman deneycisi E.G. von Kleist olmakla beraber, aynı buluşu bir yıl sonra, yani 1746 yılında Kleist’dan bağımsız olarak Leyden (Hollanda’nın bir kenti) Üniversitesi profesörlerinden Pieter van Musschenbroek’un da yapması ile buluş tarihine Leyden şişesi olarak geçmiştir. Leyden şişesi içine metal bir çubuk batırılmış, yarısına kadar su veya cıva gibi bir sıvı ile dolu bir cam şişeden oluşmaktadır. Dielektrik ortamını cam şişenin oluşturduğu bu tarihteki ilk bilinçli olarak yapılmış sığaç, elektriğin depolanarak çeşitli deneylerde bir kaynak olarak kullanılabilmesini sağlamaktaydı. Leyden şişesi de kısa bir sürede aynen von Guericke’nin elektrik makinası gibi Avrupa’da günün konusu haline geldi. Şişedeki metal çubuğa el değdirilerek çarpılma olayı sarayların eğlence konusunu ve meydanlarda gösteri yapan birçok açıkgözün geçim kaynağını oluşturdu. Leyden şişeleri kimyasal doğru akım bataryasının bulunuşuna dek her türlü elektriksel deneyde gerilim kaynağı olarak kullanıldı. |
Humphry Davy - Azot Protoksidin Güldürücü Etkisini Buldu
Humphry Davy (d. 17 Aralık 1778, Penzacre, Cornwall - ö. 29 Mayıs 1829, Cenevre) İngiliz kimyager, fizikçi ve mucit. Bristol’daki, ciğer hastalarının tedavi edildiği hastanede yaptığı çalışmalarla 1799′da, azot protoksidin güldürücü etkisini buldu; türlü gazların fizyolojik etkilerini kendi üzerinde yaptığı deneylerle inceledi. 1803 yılında Bristol’dan Londra’ya gelerek Royal Society’ye üye, daha sonra da başkan oldu. 1807′de sırayla; erimiş külden elektrik akımı geçirdi ve bu yolla önce potasyum adını verdiği elementi, sonra da sodadan sodyum elementini ayırmayı başardı ertesi yıl da baryum, stransiyum ve kalsiyumu buldu. Asit özelliğinin hidrojenin varlığından ileri geldiğini saptayarak asitlerle anhidritlerin farklı olduğu sonucuna vardı. Ayrıca, elektroliz ürünleri üstüne ölçmeler yaparak elektrik yayını buldu. Faraday ile gazların sıvılaşması üzerinde çalıştı. 1813′te Fransız Fen akademisine girdi. Kraliyet enstitüsünde, bağışlarla kurulan özel olarak geliştirilmiş iki bin elemanlık bir pil yardımıyla, pek çok kimyaevi ayrışmayı gerçekleştirdi. 1817′de oksitlenme tepkimeleri (hidrojen, alkol), platinin katalitik özelliklerini buldu. Maden ocaklarında grizu patlamalarına karşı kullanılan tel kafesli emniyet lambasını yaptı. Consolalions in Travel or the Last Days of a Philosopher (Gezinin Verdiği Avunma veya Bir Filozofun Son Günleri) adlı bir eseri bulunmaktadır. |
Heinrich Lenz - Lenz Yasası’nı Buldu
Heinrich Friedrich Emil Lenz (Şubat, 1804 - Şubat, 1865) Alman fizikçi. Lenz, bugün Estonya sınırları içinde bulunan Tartu da doğdu. 1820′de Tartu Üniversitesi’nde fizik ve kimya ile ilgilendi. 1823 - 1826 arasında Otto von Kotzebuearound ile dünya turuna çıktı. Yolculukları sırasında deniz suyu ve iklimler konusunu inceledi.
Yolculuklardan sonra St. Petersburg Üniversitesinde matematik ve fizik üzerine çalıştı. Daha sonra elektromanynetisma ile ilgilendi 1834′de kendi adıyla anılan Lenz yasası’nı buldu. |
William Nicholson - Suyun Elektrolizini Buldu
William Nicholson - Suyun Elektrolizini Buldu
William Nicholson (d. 1753, Londra, İngiltere- ö. 21 Mayıs 1815 Bloomsbury, Londra, İngiltere). İngiliz kimyacı, William Nicholson (d. 1753, Londra, İngiltere- ö. 21 Mayıs 1815 Bloomsbury, Londra, İngiltere). İngiliz kimyacı, suyun elektrolizinin mucidi, hidrolik mühendisi, mucit ve bilimsel yayıncı. Tarak-kesim, törpü-yapım, silindir baskı gibi makineleri yaptı. 1798’de aerometre’yi ve sıvıların yoğunluğunu ölçmeye yarayan hidrometreyi icat etti. 1800’de suyun dekompozisyonu ile voltaik akımı keşfetti.1800 yılında yaptığı bu buluşta Alessandro Volta’yı örnek olarak elektrik pilindeki kurşun çubukların uçlarına doğru baloncuklar halinde suya hidrojen ve oksijeni bıraktığını keşfetti. Nicholson, bu buluşu ile kimyasal reaksiyon ile elektrik üreten ilk kişi oldu. Bu kendisini o günün şartlarında elektrik konusunda bir numaralı bilim adamı yaptı. Nicholson’un kimya için en önemli mirası suyun elektrolizi hakkında araştırmasıdır. Alessandro Volta’nın ve diğerlerinin ortaya koyduklarını düşünceleri geliştirmiştir. Elektrik akımı uygulamasını sudaki oksijeni ve hidrojeni ayrıştırmıştır. 1781 yılında ilk kitabı ‘’An introduction to Natural Philosophy- Doğal Filozofiye Giriş’’ iki cilt olarak yayınlandı. 1809’da British Encyclopedia ‘yı yayınlamıştır. Middlefex şehrinin su tesisatını hazırladı ve bir baskı makinesi ve kendi adını taşıyan bir areometre buldu. Sanayi makinelerinde kullanılan yeni bir hidrometre geliştirdi. Bu hidrometre, suya oranla bir sıvının spesifik yerçekimini ölçmeye yarayan bir aletti. Bu sıvının gram olarak kaç kübik santimetre olduğunu ölçmeye yarayan bir alet olarak da düşünülebilir. Nicholson’un hidrometresi diğer hidrometrelerden kullanım bakımından farklılık göstermekteydi. En önemli buluşu Elektrostatik alanında olmuştur. 18. yüzyılda Galvani statik elektrik yükünü bulmak için kurbağa bacaklarını kullanmıştı. Akım geldiği zaman bacaklar aniden kıpırdamaktaydı. Nicholson, altından yaprakları olan bir elektroskop kullanarak daha gerçekçi deneyler yaptı. O sıralarda kimyacılar suyun hidrojen ve oksijenden oluştuğunu söyleyebilecek bilgiye sahiplerdi. Ancak her nasılsa kesin bir kanıt elde edememişlerdi. Carlisle ve Nicholson 17 volta pilinden oluşan bir elektrik bataryası kullanarak güçlü akım ile suyu hızla hidrojen ve oksijen gazlarına ayrışmaya başardı. Başka bir deyişle elektroliz oluştu. Elektrik akımı yardımıyla bir sıvı içinde çözünmüş kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması işlemine elektroliz denir. Sonuç olarak, Cavendish’in teorisinin tersini ispatlamış oldular. Hidrojen ve oksijen su formunda birleşmiştir. Hidrojen ve oksijen ayrı kaplarda ve hidrojen, oksijenin 2 katı hacimde olmak üzere gaz açığa çıkmıştır. Hidrojen oksijene göre hafif ağırlıktadır fakat geniş hacimde hidrojen geniş oksijen atomundan daha fazla atoma sahiptir. Nicholson ve Carlisle elektrik akımı konusunda gayet başarılı sonuçlar elde etmiştir. Şaşırtıcı sonuçların yanı sıra bu çalışmalar sırasında yeni elementler de bulmuşlardır. Elektroliz konusundaki Carlisle ve Nicholson’un çalışmaları,1807 yılında Davy ve 1833 yılında Faraday’ın keşifleri ve, 1887 yılında Arrhenius tarafından geliştirilen iyon teorisi, zamanımızın atom fiziğine temel teşkil etmişlerdir mucidi, hidrolik mühendisi, mucit ve bilimsel yayıncı. Tarak-kesim, törpü-yapım, silindir baskı gibi makineleri yaptı. 1798’de aerometre’yi ve sıvıların yoğunluğunu ölçmeye yarayan hidrometreyi icat etti. 1800’de suyun dekompozisyonu ile voltaik akımı keşfetti.1800 yılında yaptığı bu buluşta Alessandro Volta’yı örnek olarak elektrik pilindeki kurşun çubukların uçlarına doğru baloncuklar halinde suya hidrojen ve oksijeni bıraktığını keşfetti. Nicholson, bu buluşu ile kimyasal reaksiyon ile elektrik üreten ilk kişi oldu. Bu kendisini o günün şartlarında elektrik konusunda bir numaralı bilim adamı yaptı. Nicholson’un kimya için en önemli mirası suyun elektrolizi hakkında araştırmasıdır. Alessandro Volta’nın ve diğerlerinin ortaya koyduklarını düşünceleri geliştirmiştir. Elektrik akımı uygulamasını sudaki oksijeni ve hidrojeni ayrıştırmıştır.
En önemli buluşu Elektrostatik alanında olmuştur. 18. yüzyılda Galvani statik elektrik yükünü bulmak için kurbağa bacaklarını kullanmıştı. Akım geldiği zaman bacaklar aniden kıpırdamaktaydı. Nicholson, altından yaprakları olan bir elektroskop kullanarak daha gerçekçi deneyler yaptı. O sıralarda kimyacılar suyun hidrojen ve oksijenden oluştuğunu söyleyebilecek bilgiye sahiplerdi. Ancak her nasılsa kesin bir kanıt elde edememişlerdi. Carlisle ve Nicholson 17 volta pilinden oluşan bir elektrik bataryası kullanarak güçlü akım ile suyu hızla hidrojen ve oksijen gazlarına ayrışmaya başardı. Başka bir deyişle elektroliz oluştu. Elektrik akımı yardımıyla bir sıvı içinde çözünmüş kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması işlemine elektroliz denir. Sonuç olarak, Cavendish’in teorisinin tersini ispatlamış oldular. Hidrojen ve oksijen su formunda birleşmiştir. Hidrojen ve oksijen ayrı kaplarda ve hidrojen, oksijenin 2 katı hacimde olmak üzere gaz açığa çıkmıştır. Hidrojen oksijene göre hafif ağırlıktadır fakat geniş hacimde hidrojen geniş oksijen atomundan daha fazla atoma sahiptir. Nicholson ve Carlisle elektrik akımı konusunda gayet başarılı sonuçlar elde etmiştir. Şaşırtıcı sonuçların yanı sıra bu çalışmalar sırasında yeni elementler de bulmuşlardır. Elektroliz konusundaki Carlisle ve Nicholson’un çalışmaları,1807 yılında Davy ve 1833 yılında Faraday’ın keşifleri ve, 1887 yılında Arrhenius tarafından geliştirilen iyon teorisi, zamanımızın atom fiziğine temel teşkil etmişlerdir. |
Georg Simon Ohm - Ohm Kanunu Buldu
Georg Simon Ohm - Ohm Kanunu Buldu
Georg Simon Ohm (16 Mart 1789, Erlangen, Bavyera - 6 Temmuz 1854, Münih), Alman fizikçi. Ohm Kanunu olarak bilinen, bir telden geçen akımın, geçtiği alanla doğru orantılı ve uzunluğuyla ters orantılı olduğunu tesbit ederek gerilim, akım ve direnç arasında ki bağlantıyı buldu. Bir çilingirin oğlu olan Ohm, bir süre babasının yanında çalıştıktan sonra Köln’deki Cizvitler Koleji’nde ve Berlin Harp Okulu’nda matematik ve fizik öğretmenliği yaptı. Köln, Nürnberg ve Münih Üniversitelerinde profesörlük görevi aldı. Lise öğretmenliği yaparken daha önceden Alessandro Volta tarafından bulunan elektrokimyasal hücreler üzerine çalışmaya ve araştırma yapmaya başladı. Kendi ekipmanlarını kullanarak yaptığı araştırmalar sırasında, bir telden geçen akımın geçtiği alanla doğru orantılı ve uzunluğuyla ters orantılı olduğunu buldu. Bu deney sonuçlarını kullanarak, gerilim akım ve direnç arasındaki bağlantıyı çözdü. Bu denklem oldukça büyük bir gelişmeydi çünkü elektrik devrelerin analizlerinin yapılmasının başlangıcını ve temelini oluşturuyordu. Fakat 1827′de bu buluşunu yayınlayınca, kolejde hoş karşılanmadı ve lise öğretmenliğinden istifa etmeye zorlandı. Bu onu yoksulluğa itti. 1833′de Nürnberg’de profesörlük pozisyonuna kabul edilinceye kadar bu yoksul hayatı devam etti. Üniversitedeki pozisyonu onun için çok iyi bir gelişme oldu. Elektrik akımını bir sıvının debisi, potansiyel farkını da bir seviye farkı gibi kabul ederek ve elektrik miktarını, şiddetini, elektromotor kuvveti kesin bir şekilde tanımlayarak, elektrokinetik olaylar için bilimsel terimler ortaya koydu. Belirli kesit ve uzunluktaki, belirli bir madenden yapılmış bir teli standart seçerek, öbür teller için bugün ‘direnç’ denilen özelliği “indirgenmiş uzunluk” adıyla tanımladı ve ünlü yasasını, “akım şiddeti = elektroskopik kuvvet / indirgenmiş uzunluk” biçiminde açıkladı. 1826’da yayımladığı makalelerde, Ohm’un bu yasaya tümüyle deneysel yoldan vardığı görülür. Direnç birimi ohm’a adını verdi.Ohm’un bulduğu ve bugün Ohm Kanunu olarak bilinen, I = V / R üç değişkenli formül, tüm elektrik devrelerinin temelini oluşturmaktadır. Bu buluşundan sonra bir elektrik devresinde elektromotor gücünün dağılımını keşfetti. Direnç, elektromotor kuvveti ve akım şidddeti arasındaki bağlantıyı buldu. 1830’da A.C. Becguell’in çalışmalarından habersiz olarak pillerdeki kutuplama olayını açıkladı. 1843′te insan kulağının çeşitli titreşimler arasında, sinüsoidal titreşimleri ayırt ederek algılayabileceğini ispatladı. Ayrıca canavar düdüklerinin teorisini kurdu. 1854 yılında ölen fizikçinin yaşamı sırasında bilime yaptığı katkılarından dolayı, yaşarken takdir görmese de, ölümünden yaklaşık otuz yıl sonra adı direnç birimine verilerek onurlandırıldı. |
Rudolf Diesel - Diesel Motoru Buldu
Rudolf Diesel - Diesel Motoru Buldu
Rudolf Christian Karl Diesel ( 18 Mart 1873, Paris - 29 Eylül 1913, Manş Denizi), Dizel motorun mucidi Alman makine mühendisi. Buhar motorlarına uyguladığı bir takım mekanik değişiklikler sonrası performansdan %10 kazanç sağladı. Bir gün Diesel bazı şeylerin normal olmadığını düşündü: Kav parçalarını ufak bir cam tüpe koydu. Bir piston yardımı ile, Havayı tüpe sıkıştırdı ve kavın yanmasını sağladı. Bu deney sonucu alınan başarılı sonuç O’nu dahada hareketlendirmişti. 1885′de Paris’de bir laboratuvar açtı, 1892′de ilk patentini aldı. 1893′ün Ağustos ayında Almanya’nın Augsburg kasabasına geldi, MAN AG (Maschinenfabrik Augsburg-Nuerenberg)’de 3 metrelik demir silindirli, pistonlu bir düzenteker oluşturdu. Buhar motoru yavaş yavaş yerini termodinamik motora bırakmaya başlıyordu. Diesel buna Atmosferik Gaz motoru adını verdi. 1896′da yeni motor sistemini gururla tanıttı Teoride %75.6 fazla verim alıyordu. Elbette bu teori sağlanamadı, Tek yanmalı motoru geçmiş yüzyılın en heyecan veren buluşlardan biri olmuştu.. Rudolf Diesel’in hayali büyük endüstüriye bilgisinden vermekti. Bu hayali fazla uzun sürmedi, gelişmiş endüstüri O’nun bilgisinden yararlanmakta geç kalmadı, Diesel’in motorlarına tüm dünyadan talep vardı, O’nun motorları artık gemilerin, elektrik santrallerinin, popaların ve rafinerilerin standart motorları haline gelmişti. 1908′de Diesel ve Saurer firmasından isviçreli bir mekanik 800 rpm hızla çalışan motoru yarattılar. Ancak otomobil endüstürisi Diesel’in motorlarına adapte olmada zorlanıyordu, bu yüzden tercih edilmiyordu. MAN bu konuda ilk oldu, 1924′de, MAN’ın ürettiği bir kamyon direk enjeksiyonlu dizel bir motoru kullanan ilk vasıta oluyordu. Ardından Alman Benz & Cie bu motorları kullanmaya başladı, İlk dizel Mercedes-Benz 1936′da yollara çıktı. Rudolph Diesel Motorun otomobil endüstürisinde yükselişini göremedi. 1913′de İngiltere’de boğularak hayata veda etmişti. |
Otto von Guericke - Vakum Pompasını Buldu
Otto von Guericke - Vakum Pompasını Buldu
Otto von Guericke (20 Kasım , 1602 - 11 Mayıs, 1686), Alman bilim adamı, bulucu ve politikacı. Vakum fiziğinin kurucusudur. 1650′de vakum pompasını buldu.1646 - 1676 yılları arasında doğduğu kent olan Magdeburg’un belediye başkanlığını yapmıştır. Durağan Elektrik Üreten Makinalar 1660 yılında ilk statik (durağan) elektrik makinasını yaptı. Bu makine , kayışlı bir makara düzeneği ile döndürülen kükürt bir küreden oluşmaktaydı. Dönen kükürt topa çeşitli cisimlerin sürtülmesi ile o zamana göre büyük ölçülerde durağan elektrik üretilebilmekteydi. Guericke’nin makinası çok kısa bir süre içinde büyük bir üne kavuştu. Avrupa’nın birçok kentinde bu makinaların benzerleri yapıldı ve durağan elektrikli cisimlerin tüy ve benzeri hafif cisimleri çekmesi ve elektriğin yol açtığı çatırtılar ve kıvılcımlar gözlendi. Ünlü bilim adamı Isaac Newton’un da durağan elektrik üreten makinalarla ilgilendiği ve 1629 yılında camdan bir küreyi elektriklendiren bir makinanın yapımı ile bizzat ilgilendiği bilinmektedir. |
Hezarfen Ahmet Çelebi - İlk Uçan İnsan
Hezarfen Ahmet Çelebi - İlk Uçan İnsan
Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insandir, 17. yüzyılda Osmanlı’da yaşamış Türk bilginidir. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, “Bin Fenli” anlamına gelen Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. (Hezar, Farsça 1000 sayısını nitelemektedir.) İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk alimlerinden İsmail Cevheri’den ilham almıştır. Cevheri’nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı’nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci’nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri’den ilham aldığı sanılmaktadır. 1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı’nı geçip 6000 m. ötede Üsküdar’da Doğancılar’a inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sindeki ifadesinden ibarettir. Bu olay Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu’ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi’ye göre “bir kese de altınla” sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, “Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil” diyerek onu Cezayir’e sürgün etmiştir. Ahmet Çelebi orada 31 yaşında vefat etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti P.T.T. İdaresinin 17 Ekim 1950 Tarihinde İstanbul’da toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Kongresi için çıkardığı üç hatıra pulundan Zeytuni yeşil-mavi renkli 20 kuruşluk olanın taşıdığı temsili resim, Hazerfen’in Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçuşunu tasvir etmektedir. |
Valdemar Poulsen - Manyetik Ses Kayıt Cihazını Buldu
Valdemar Poulsen - Manyetik Ses Kayıt Cihazını Buldu
Valdemar Poulsen (d. 22 Kasım 1869, Kopenhag, Danimarka – ö. 23 Temmuz 1942) Danimarkalı mühendis ve mucit. 1899 yılında manyetik ses kayıt cihazını keşfetti. |
Elisha Otis - Asansör Güvenlik Cihazını Buldu
Elisha Otis - Asansör Güvenlik Cihazını Buldu
Elisha Graves Otis, (d. 3 Ağustos 1811, Halifax-Vermont – ö. 7 Nisan 1861). Asansör güvenlik cihazının mucidi. 19 yaşında evden ayrıldı ve Troy-New York’a yerleşti. İlk güvenli asansörlerini 1853′de sattı. Otis’in ölümünün ardından, oğulları Charles ve Norton, 1867′de Otis Brothers şirketini kurdular. Büyüyerek Otis Elevator Company adını alan şirket, günümüzde United Technologies Corporation’ın bir bölümüdür. |
Louis Braille - Körler Alfabesinin Sistemini Buldu
Louis Braille - Körler Alfabesinin Sistemini Buldu Louis Braille (d. 4 Ocak 1809 - ö. 6 Ocak 1852) görme engellileri için dünya çapında okuma ve yazma için kullanılan körler alfabesinin sistemini icat etti. Braille, 1′den 6′ya kadar belli bir düzen içinde sıralanmış kabartmalı noktaları parmaklarla üstünden geçerek okunur. Özel karakterler içeren Asya dilleri dışında hemen hemen her dile uyarlanmıştır. Louis Braille’in kendisi de görme engelliydi. Özgeçmiş: Louis Braille Paris’in yakınındaki Coupvray köyünde doğdu ama çocukluğunun büyük bir bölümünü Lisle’da geçirdi. Babası Simon-René Braille sayaçtı. Üç yaşında babasının yatak odasında babasının sayaç iğnesiyle sol gözünü zedeledi. Bu olay sol gözünü tamamen kör etti ve sempatetik oftalmiya (sympathetic ophthalmia) sağ gözünü de etkiledi; 6 yaşında tamamen kör oldu. Bazen ailesine “Niye her zaman aydınlık?” gibi sorular sorardı. Görme engeline karşın ailesinin de desteğiyle Braille, okula okuma ve yazması isteninceye kadar devam etti. Braille 7 gibi erken bir yaşta Paris’te bulunan, dünyanın ilklerinden biri olarak kabul edilen Institution Royale des Jeunes Aveugles (Genç Körler Kraliyet Enstitüsü)’den burs kazandı. Aldığı burs bir kör olarak kaderini değiştirdi; o günlerde başka bir kör gencin kaderi sokaklarda para dilenmekti. Ancak okulun şartları çok da iyi değildi. Braille’e öğün olarak kuru ekmek ve su veriliyor bazı öğrenciler de istismar edilip ceza olarak odalara kilitleniyorlardı. Braille aydın ve yaratıcı bir öğrenciydi, okulunda yetenekli bir çello ve org çaları oldu, ülkesi Fransa’nın her yerindeki kiliselerde org çaldı. |
Nicolas Joseph Cugnot - Buharlı Otomobili buldu
Nicolas Joseph Cugnot - Buharlı Otomobili buldu
Nicolas Joseph Cugnot (Nikola Jozef Künyo), (26 Şubat 1725 – 2 Ekim 1804) Fransız bilim insanı. İlk otomobil sayılabilecek buharlı araç Fardieri Fransız ordusu için tasarlamış kişi. |
Cai Lun - Kağıdı buldu
Cai Lun - Kağıdı buldu
http://www.teknoloji-haber.net/wp-co...dsadas8854.jpg Cai Lun (Çince: 蔡倫 veya 蔡伦 veya Cài Lún veya Ts’ai Lun) (tahminen M.S. 50 - 121), tarihte, bugün bilinen tarzdaki ilk kağıdı yapan insan olarak kabul edilir. Çin’deki arkeolojik kazılarda 2002 yıl öncesine ait kâğıt yaprak kanıtları bulunmuştur. Çin’de imparatorun danışmanı olan T’Sai Lun, kâğıt yapım teknolojisinde yenilikler getirmiştir. Yaklaşık 500 yıl kâğıt yapımı gizli bir sanat olarak Çin topraklarında kalmıştır. M.S. 751 yılında yapılan Talas Savaşı’ndan sonra Araplar Çinli esirleri Semerkant’a ***ürdüler. Çinli esirler burada önemli bir kâğıt üretim merkezi kurdular. Avrupalılar ise ancak 12. yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında Araplar aracılığı ile kâğıt ile tanışabildi. |
Augustine Sackett - Kartonlu Alçı Levhaları Buldu
Augustine Sackett - Kartonlu Alçı Levhaları Buldu
Augustine Sackett (d. 1862 - ö. 1914) , kartonlu alçı levhaların mucidi , ABD’li mühendis. Özgeçmiş Hayatı ile ilgili pek fazla bilgi olmayan Augustine Sackett 1862 yılında doğmuştur. Sackett ve arkadaşı Fred L. Kane, 1880 yılında duvar kaplama levhaları üretmeyi ve bunları üretecek bir bir makine yapmayı düşünmüşlerdir. İlk denemeleri olan saman kağıdı ve kömür katranı kullanarak yaptıkları levha, kolay tutuşabilirliği ve yanıcılığı nedeni ile başarısız olmuştur. 1888 yılında , kağıt tabakaları arasına alçı döküp dondurmak sureti ile yapmayı başardıkları “Sackett Board” adını verdikleri ürünün 1894 yılında patentini almışlar ve üretimine başlamışlardır. 0,6-0,7 mm kalınlıkta olan ilk ürün yaklaşık 230 cm² alana sahipti ve açık kenarlıydı. Ülkemizde Alçıpan olarak anılan ve günümüzde yaygın olarak kullanılan malzemenin atası olan bu ürün kısa sürede yaygın olarak kullanılmaya başlanmış ve o zamanki klasik duvar kaplamalarının yerini almıştır. Sacket 1914 yılında ölmüştür. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.