ForumSinsi - 2006 Yılından Beri - Çıkar Kağıdı Kalemi!Vicdan Testi Yapacağız!

Avrupa'da bir ülke oluşturacak kadar yoğun nüfusa sahip olan yabancılar arasında özellikle bazı ülkelerden gelenleri zorlu bir sınav maratonu bekliyor.

Zira Avrupa'da gün geçmiyor ki göçmenleri bulundukları ülkenin dilini ve kültürünü öğrenmeye zorlayan bir yasa yürürlüğe girmesin. Almanya'nın Baden Württemberg eyaleti, vatandaşlığa geçmek isteyen Müslümanlara diğer din mensuplarından farklı olarak 30 sorudan oluşan bir ‘vicdan testi' uygulamaya başladı. Hollanda'ya sürekli yerleşmek üzere gelecek yabancıların kendi ülkelerinde bir uyum sınavına tabi tutulmasını öngören yasa, geçen hafta yürürlüğe girdi. ‘Bir kafede iki erkeği öpüşürken görseniz nasıl tepki veriridiniz?’ gibi sorulara muhatap olup ülkeye giriş yapmaya hak kazananları ise bu kez zorunlu uyum kursları bekliyor. Eşcinsellikle ilgili benzer sorulara Baden Württemberg eyaletinin büyük tepki çeken vicdan testinde de rastanıyor. Yine Hollanda'da Uyum Bakanı Rita Verdonk, sokakta Hollandaca dışında dilleri konuşmanın yasaklanmasını önerdi. Almanya'da bir okul Almanca dışındaki dillerin konuşulmasını teneffüslerde de yasakladı. İngiltere'nin başkenti Londra'da öğrencilerinin çoğunu etnik azınlıkların oluşturduğu White Hart Lane Okulu'nda çiftdilli eğitime son verildi. Belçika'nın Flaman bölgesinde ise sosyal konutlarda oturmak, Flamanca bilme şartına bağlandı. Hal böyle olunca gurbetçiler kalem kağıdı alıp ders çalışmaya başladı bile.

Bütün bu uygulamalar ve yasaklama girişimleri, Avrupa'da göçmen karşıtı bir hava yükseldiğine ilişkin yorumları beraberinde getirirken yabancıların ‘sırada ne var?' diye sormasına sebep oluyor. Uygulamaların çoğunun belli ülkelerden gelen göçmenlere yönelik olması ve çelişkilerle dolu olması ise dikkat çekiyor. Zira yabancıları bir yandan vatandaşlığa çağıran Almanya, bir yandan da vatandaşlığa geçişleri kısıtlamaya yönelik girişimlerde bulunuyor. Hollanda'da sokakta anadili konuşmanın yasakalanmasını teklif eden bakana tepki bir iki cılız sesten ileri gitmiyor. Önümüzdeki günlerde hayatın göçmenler için daha da zorlaşacağının sinyallerini veren gelişmeleri uzmanlara, milletvekillerine ve sivil toplum yetkililerine sorduk.

Alman Yeşiller Partili Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Cem Özdemir, Hırıstiyan demokratların önemli bir kısmının yabancıların vatandaş olmasına sevineceklerine endişeyle baktığını söylüyor. Almanya'nın göç politikasının yanlış uygulandığını ileri süren Özdemir, “Ben Almanya'nın içişleri bakanı olsam, 30-40 yıl Almanya'da yaşayıp vatandaş olmamış kişileri ziyaret edip, neden vatandaşlık istemediklerini bizzat sorarım.” diyor. Özdemir, sorunları ‘genellemeleri çok seven iki toplumun biraraya gelmesi'nin doğal bir sonucu olarak değerlendiriyor. Almanya'da eskiden beri yabancı yanlısı politikalar yürüten liberal sol bir kesim olduğunu söyleyen Özdemir, Türk toplumunun kendi üzerine düşeni yapmaması ve herşeyin sorumluluğunu Alman devletine yüklemesi halinde yabancıların tarafında olan bu insanların da kaybedilebileceğinin uyarısını yapıyor. Önyargıların her iki tarafta da olduğunu söyleyen milletvekili, "Almanlar Türkleri nasıl homojen bir grup olarak görmemeliyse, Türkler de Alman toplumunu ve politikacılarını öyle algılamamalı.” diyor.

Vicdan testini CDU dışında hiçbir partinin savunmadığını söyleyen Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Kenan Kolat ise eyalette bu ay içinde yapılacak seçimlerden sonra uygulamanın büyük ihtimalle değişeceğini kaydediyor. Kolat, sivil toplumun en büyük görevinin Almanları yanımıza çekmek için çalışmalar yapmak olduğunu kaydediyor.

Alman Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen son dönemdeki politikaların önyargıları derinleştiren yönüne dikkat çekiyor. Ayrımcı politikaların, yerli halkta göçmenlere karşı kuşkuların oluşmasına yol açtığının altını çizen Dağdelen, söz konusu uygulamaların içe kapanmayı derinleştiren bir etkiye sahip olduğunu ve bu aşamada yapılması gerekenin iki toplumu ayıran değil birleştiren özelliklere vurgu yapılması olduğunu söylüyor.

Londra'daki Kamu Politikaları Araştırmaları Enstitüsü'nde görevli Göç Uzmanı Rachel Pillali ise göçmenlere yönelik testlerin yeni bir gelişme olmadığını sadece Müslümanlara yönelik olmasının ise ayrımcılık olduğunu söylüyor. Uyumun tek bir tarafın sorumluluğu olmadığını belirten Pillai, bu gibi uygulamalarla uyumun sadece Müslümanların göreviymiş gibi lanse edildiğini kaydediyor. Pillai ayrıca bazı soruların -eşcinsellikle ilgili sorular- vatandaşlığa geçiş hakkı ile ilgisinin olmadığını da savunuyor.