ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kişisel Gelişim (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=611)
-   -   Mörfi Kanunlari (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=260900)

Prof. Dr. Sinsi 07-22-2012 08:59 PM

Mörfi Kanunlari
 
Bir gün evahalipisi olarak akşam yemeğindeyken Beyza Mörfi Kanunları (ne bileyim nasıl yazılıyor, aa! :P) diye bir şeyden bahsetmeye başladı. Ona da bir arkadaşı anlatmış. Buna göre; eğer gün içinde, normalde hiç bahsetmediğin bir şeyden bahsedersen veya aklına getirirsen, çok yakın bir zamanda o mutlaka karşına çıkarmış. Mesela, balıklarla hiç alakan yok diyelim. Ama o gün nedense aklına lepistes balıklarının yavrularını nasıl hunharca yedikleri aklına gelmiş olsun. Lepistes balıklarıyla ilgili bir şeyi ya o akşam haberlerde, ya da ertesi gün başka bir yerde duyarmışsın.

İlk başta 'aa, hakikaten, geçen oldu bana' falan desem de pek aklıma yatmadı. Bence bu psikolojideki algıda seçicilikten başka bir şey değil. O gün balıklar aklına gelmeseydi ve ertesi gün bir arkadaşın balıklardan bahsetseydi hiç dikkatini çekmeyecekti.

Evde zamanla 'bak yine Mörfi geldi, az önce Mörfi oldum, babam gelirken bana Mörfi aldı' şeklinde işin suyu çıktı tabi. Akabinde başka geyiklere kayarak sattık Mörfi'yi. Sonra bir gün Berna, kendisine gelen bir mailden bahsetti. Başlığı Mörfi Kanunları'ydı. Ama bu daha kapsamlıydı; Beyza'nın bahsettiğini içeren bir sürü maddeden oluşuyordu. Şimdi tam hatırlayamıyorum ama daha çok sürekli başımıza gelen tersliklerle ilgiliydi çoğu. Mesela; cebinde iki anahtar varken doğru olanı her zaman ikinci deneyişte bulmak, aradığın bir şeyin üstüste duran yığınların en altında durması vb. Elbette bunda da bir bit yeniği var. Doğru anahtarın tek seferde elimize geldiği veya aradığımız şeyi pat diye bulduğumuz zamanlar da oluyordur. Ama, sinir bozukluğu yaşatan durumlar malesef hafızada daha sağlam yerlere oturuyorlar.

Şimdi tüm bunların nereden aklıma geldiğini anlatayım. Yaklaşık bir aydır takip ediyorum. İki tane durum çok gözüme batmaya başladı:

1- Haftada ortalama iki kere, işten gelirken markete uğrayıp alışveriş yapıyorum. Haftada en az üç gün ise, geldiğim saatlerde apartman kapısını açık buluyorum. Ama bu iki durum neredeyse hiç çakışmıyor. Her alışverişten sonra kapının önünde, elimdeki ağır poşetleri bırakıp anahtar arıyorum. Hayır, madem her zaman kapalı ol di mi? Hep bu kapı...

2- Ne zaman para çekmek için bankamatiğe gitsem, uzun bir kuyruğun sonunda beklemek zorunda kalıyorum. 'Neyse, herhalde yoğun bir saatte geldim' deyip kuzu kuzu bekliyorum güneşin alnında. Ama dikkat ettim, sıra bana yaklaştığı halde hala kuyruğun sonundaki son kişi olduğumu görüyorum. Parayı çekerken ise tek başıma kalıyorum. Yani, on beş dakika sonra gelsem hiç sıra olmayacakmış. Asıl derdim sıra beklemek falan değil aslında. Sıranın başa yakın yerlerinde olmanın ayrı bir havası var bence arkadakilere karşı. Onu hiç yaşayamıyorum

3- Üstte yazdığım iki durum dikkatimi çektiği günden beri daha çok başıma gelir oldu. Allala, neden acaba?

ALINTI...

Bu 2 madde benimde başıma sık sık geliyorda, okuyunca paylaşmak istedim.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.