![]() |
Hegel'den Seçme Parçalar..
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg
Dil, Eylem ve Tarih ... Konuşmalar, insanlar arasındaki eylemlerdir... Fransızlar ve ingilizler, biz Almanlardan daha kültürlüdürler, yani daha kollektif bir kültüre sahiptirler; ama biz Almanlar, tarihi yazmaktan çok nasıl yazmak gerektiği konusunda titiz davranmaya eğilimliyizdir... ... Oysa deney ve tarih bize öğretiyor ki halklar ve hükümetler iten hiçbir zaman hiçbir ders almamışlardır ve hiçbir zaman da 'ardan alınabilecek derslere göre davranmamışlardır. Her dönem o denli kendine özgü durum ve koşullara sahiptir ki ve bu o denli bireysel bir durumdur ki, zorunlu olarak kendi kendinde ve kendi kendinden başlayarak karar verecektir ancak; zaten ancak böyle karar verilebilir... (Tarih Felsefesi, s. 5-10 vd.) Us ve Doğa Doğa da ussal (rasyonel) bir dizgedir; ama onun böyle olması usun bilinç sahibi olduğu anlamına gelmez. Güneş dizgesinin devinimi değişmez yasalara göre olur, ama ne güneş, ne de bu yasalara hareket eden gezegenler bunun bilincinde değildirler. (Tarih Felsefesi, s. 25) |
Hegel'den Seçme Parçalar..
Madde ve Tin
... Maddenin tözü, yer çekimidir, zihnin (tinin) tözü ise özgürlüktür.Evrensel tarih, özgürlük bilinci içinde bir ilerlemedir.Bu ilerlemeyi Zororunluluğu içinde öğrenmemiz gerekir... İnsanlar neyle sürüklenip götürülmekte,yönetilmektedirler? Her şeyden önce "özsevgisiyle(Selbstsucht). Oysa aşka dayanan gerekçeler çok daha seyrektir ve alanları da dardır. Bütün bu tutkuların, gereksinimlerin, vs. içice girişikliğinden çıkan sonuç nedir? Bıkkınlık!.. ... Tutkusuz hiçbir büyük iş yapılmadı bu dünyada... Tutku, enerjinin biçimsel ve bunun sonucunda da öznel yanıdır... Tarih, bilinçli bir erekten yola çıkarak başlamaz. Önemli olan insanlar için bilinçdışı olarak eylemlerinin sonuçlarıdır... İşte Akıl (Tin) bu anlamda, dünyayı düzenleyip yönetmektedir. (Tarih Felsefesi, s. 20-30 vd,) İnsanlar ve Tarih ... Tarihte insanların eylemlerinin sonucu olarak ortaya çıkan şey, insanların bu aynı eylemlerle hedef alıp ulaştıkları, dolayımsız biçimde bilip istedikleri şeyden daha başka bir şeydir... İnsanlar gereksinimlerini doyurur, çıkarlarını gerçekleştirirken, bunların yanı sıra daha uzak bir şeyler de bütünlenmektedirler böylece. Bunlar öyle birşeylerdir ki bilincinde ve niyetinde değillerdir insanlar onun;ama o içsel olarak gene de onların çıkarlarında yerleşik olarak bulunmaktadır... (Tarih Felsefesi, « 30-34) |
Hegel'den Seçme Parçalar..
Eylem ve Erek
..İnsanlar eylemleriyle kendi çıkarlarını tatmin ederler,ama böylelikle bu eylemlerin içinde bulunduğu halde, insanların ne bilincinde, ne de amacında bulunmayan daha uzak bir şey gerçekleşmiş olur. (Tarih Felsefesi, s.36 ) Dil ... Az gelişmiş, ilkel halklarda dil, daha zengindir; uygarlığın gelişmesi ve dilbilgisinin oluşması, dili yoksullaştırır. (Tarih Felsefesi, s. 62) Evrensel Tarih ... Evrensel tarih, ahlaklılığın kendi öz yerini bulduğu alandan daha üstün bir alanda devinmektedir. (Tarih Felsefesi, s. 67) Dünya Tarihi, Büyük İnsanlar ve Ahlaksal Gereklilikler ... Büyük insanların, yani dünya tarihine malolmuş kimselerin eylemleri yalnız bilinçsiz içsel anlamları açısından değil, ama dünya bakımından da haklı olarak görünür, Dolayısıyla, dünya tarihine ilişkin eylemlere ve bu eylemleri yapmış olanlara karşı, bunlar için yabancı olun birtakım ahlaksal gerekler (gereklilikler) öne sürülmemelidir. (Tarih Felsefesi, s. 68) |
Hegel'den Seçme Parçalar..
Uygarlıkların Çöküşü
... Çin ve Hint uygarlıkları ayakta kalırken Iran (Pers imparatorlugu) acaba neden yıkılmıştır?.. Her şeyden önce, yıkılışa oranla sürekliliğin daha üstün bir şey olduğu ön yargısını bir yana atmak gerekir: ölümsüz ulu dağlar, çabucak solup yapraklarını döken gülden hiç de daha üstün değildirler... ...Tin'in özgürlüğü ilkesi (yani entellektüel sezgi) ilk kez eski iran'da doğa ile çatışmaya başlar; ve dolayısıyla da, doğal varlık parlaklığını yitirir ve çöker. Doğadan ayrılış ilkesi Pers imparatorluğunda vardır ve bu durum onu doğaya gömülüp kalmış toplumlara (Çin ve Hint toplumlarına) üstün kılar. İlerleme zorunluluğu ortaya çıkımış Tin açılmıştır ve kesinlikle kendisini bütünlüğe erdirecektir. Çinli artık ancak bir ölü değeri taşır; Hintli kendi kendisini öldürmüş, Brahma'nın içinde eriyip gitmiştir, o artık yaşayan bir ölüdür, tam bir bilinçsizlik içindedir ya da doğuşu ile etkin bir biçimde var olan bir tanrıdır (bir Brahman olarak). Ne bir değişiklik, ne de bir ilerleme; çünkü, ilerleme ancak Tin'in bağımsızlığının kurulmasıyla olanaklıdır, Perslerin getirdiği aydınlık sayesinde tinsel kavrayış doğar ve Tin doğadan ayrılır. Böylece görülmektedir ki, nesnellik burada ilk kez ola rak el sürülmeksizin kalmakta, yani uluslar boyunduruk altına alınmayıp servetleri, kurum ve yasaları, dinleri kendilerine bırakılmaktadır. îşte, Perslerin Yunan karşısındaki zayıf yanı burada kendisini gösterir... Yunanlılar daha üstün çıkmışlardı; çünkü "daha üstün" bir örgütlenme" ve "kendinin bilincine ermiş" bir özgürlük "ilke"sine sahiplerdi... Yunan Uygarlığı ... Yunanlı için yurt bir zorunluluktu. Yunanlı yurtsuz yaşayamazdı; ilkeler... ancak sonra sonra sofistler tarafından ortaya atıldı; giderek öznel düşünce, ahlaksal bilinç ve herkesin kendi kanısına göre hareket etmesi gerektiği inancı oluştu... Yıkıcı ilke önce dış siyasal gelişmede, yani bir yandan Yunan devletlerinin birbirlerine karşı savaşlarında, bir yandan da hiziplerin kentler içinde giriştikler savaşımlarda kendisini gösterdi. Lakedemonya... Her şeyden önce mülkiyetteki eşitsizlik yüzünden yıkılıp gitti. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.