ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   Dinlemek-Doğan Cüceloğlu (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=247862)

Prof. Dr. Sinsi 07-17-2012 05:02 AM

Dinlemek-Doğan Cüceloğlu
 
Karşımızdaki insanın söylediğini sadece işitmek değil, gerçekten duyabilmek için neler yapabileceğini inceleyelim.

http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg
Psikolog Doğan Cüceloğlu’nun , Yeniden İnsan İnsana adlı yapıtında, dinlemenin bir çok türü olduğunu görüyoruz.

Görünüşte dinleme : Bazen karsımızdaki kişi dış görünüşüyle dinliyormuş gibidir. Fakat iç dünyası bambaşka yerdedir, ya da kafasında bizim söylediklerimizden daha önemli bir konu vardır.

Seçerek dinleme : Kimileri konuşanın söylediklerinden sadece kendi ilgilendikleri bölümü duyar, diğer söylenenleri dinlemez. Bu tür dinleyiciler dikkatlerini çekecek bir sözcük ya da bir ifade ortaya çıkıncaya kadar “ görünürde dinleyici “ olarak kalırlar. İlgilerini çeken para, bir meslek, belirli bir kimse ya da cinsiyet gibi farklı konular olabilir. Eğer onların ilgilendiği bir konuda konuşmuyorsak, bir duvarın karsısına geçip konuşmamızdan pek farkı olmaz.

Duygusal dinleme : Sürekli olarak belirli duygusal tonu taşımak isterler. Ne söylerseniz söyleyin bu tip dinleyiciler, her söylenenden bir espiri veya bir hüzün çıkarmaya çalışırlar. Kendi ilgilendikleri duygunun dışında işittiklerini, hemen o anda unuturlar, bir daha hiç hatırlamazlar.

Savunmacı dinleme : Ne duyarsa duysun her söyleneni, kendine yönelmiş bir saldırı sayar ve hemen karsı savunmaya geçer.

Tuzak kurucu dinleme : Bu tipler hiç seslerini çıkarmadan dinlerler, çünkü bunlar dinledikleri bilgilerden yararlanarak, karsısındakini zor duruma sokacak fırsatları yakalamaya çalışırlar.

Yüzeysel dinleme : Bu tür dinleme özelliğine sahip kişiler, konuşanın kullandığı kelimelerin yüzeyinde kalır ve asil altta yatan anlamına ulaşamazlar. Toplumun geleneksel kesimlerinde, açık seçik, doğrudan doğruya iletişim kurmak genellikle “ ayıp “ sayıldığından, kelimelerin altında yatan anlamların anlaşılması beklenir; söylenenleri yüzeysel düzeyde anlayan kişi “ SAF “ biri olarak algılanır.

Psikolojik yapımıza göre belirtilen dinleme türlerinin bir veya bir kaçına sahip olabiliriz. Nasıl bir dinleyiciyim diye kendimize sorduğumuzda, bunu öğrenmek için bir kaç gün dinleme davranışımıza dikkat etmemiz gerekir. Davranışımızı değiştirmeye kalkmadan sadece kendimizi gözleyelim. Dinlediğimiz zaman kaç kez gerçekten dinliyoruz, ya da daha önce söz konusu olan dinleme davranışlarından hangisini gösteriyoruz.
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg

İnsan yaşamında,konuşmak ve susmak kadar dinlemenin de büyük bir yeri ve önemi olduğunu biliyoruz. Burada önemli olan,söyleyen kadar dinleyenin de aklin,mantığın ve bilginin kurallarına uygun davranmasıdır. Eğer bir konuşmanın içeriği bundan yoksunsa ya da dinleyen,bir dinleyicide aranan niteliklerden yoksunsa,amaca varılamaz.

Kutsal kitaplardaki “ Önce Söz Vardı “ deyimi,sözün önemini vurgularken,ayni zamanda dinlemenin de önemini kapsadığı kanısındayım. Yoksa dinleme olmasaydı sözün ne önemi olabilirdi ki.

Konuşma,varlığını dinlemeye borçludur. Bu nedenle iyi bir dinleyici olmadan,iyi bir konuşmacı olamayız. Sosyal yaşamımızda da dinleyerek,konuşmayı ve bilgiyi öğrenirken,aile ve öğretmenlerin kullandığı uyarı sözcüklerinin başında “ DINLE “ geldiğini biliyoruz.

Dinleme eğitiminin başlıca amaçları;

· Söylenen sözleri, kavramaları tam olarak anlayabilme,
· Konuşulanı, okunanı anlayabilme,
· Bilgi, düşünce ve haber alabilme,
· Dinledikleri arasında neden-sonuç ilişkisi kurabilme,
· Dinlediği konuşmanın ana düşüncesini kavrayabilme,
· Dinlediğinin eksik, yanlış, abartılı, yararlı vb. yönlerini seçebilme,
· Dinlediklerini tarafsız bir biçimde değerlendirebilme,
· Dinlediklerine karşı hoşgörü duygusu geliştirebilmedir.

Halbuki dinlemeyi bir öğrenebilsek ve dinlediğimizden konuşan taraf emin olsa, ilişkilerimize bambaşka bir güven, huzur ve mutluluk yansıyacaktır. İletişim kopuklukları ve kazaları ortadan kalkacaktır. Bilgi düzeyimiz yükselecektir. Eski Sirach yazıtına göre “ Dinlemeyi seversen, bilgi kazanırsın ve eğer kulak kabartırsan akıllı olursun.
Dinlemek karşınızdaki kişiye “ saygı duymanın, sana değer veriyorum ” mesajı vermenin en iyi yoludur. Konuşmak için bir nedeni olan herkesi, dinlemek için de bir neden, mutlaka vardır.
Dinlemek okul sonrasında kullandığımız en yaygın öğrenme yoludur. Kendinizi incelerseniz, okul sonrası öğrendiklerinizin pek çoğunu dinleyerek öğrendiğinizi görürsünüz. Ayrıca dinlemek en kolay öğrenme yoludur. Kitap okuduğumuzdaki yorulma düzeyi ile, birini dinlerkenki yorulma düzeyi farklıdır. Göz kulağa göre daha az yorulmaktadır.

İnsanların dinlerken yorulmalarına neden olan şey nedir? 350 numaralı yol!
Şöyle ki, bir insanın beyni dakikada ortalama 500 kelime işleyebilmektedir.Buna karşın konuşan bir insanın, bir dakikada kullanabileceği kelime sayısı en fazla 150 kelimedir. Bunu da at yarışı sunucuları başarabilmektedir.
Dakikada 500 kelimeye ihtiyaç duyan beyin, konuşmacının gönderdiği 150 kelimeyi yetersiz bulmakta, kelimeler arasındaki sessizliklerde başka konulara atlamakta, konuşanın ifadelerine sadık kalamamaktadır. İşte bu duruma iletişim dünyasında 350 numaralı yol denmektedir.

İletişimin önemli parçalarından biri de dinlemektir.Araştırmacılar iletişim aktivitelerindeki en önemli payın dinlemeye adandığını bulmuşlardır.
Yöneticiler ve çalışanlar zamanlarını benzer şekilde harcarlar;
%42’sidinlemeye,
% 32’si konuşmaya,
% 15’i okumaya,
% 12’si yazmaya

Prof. Dr. Sinsi 07-17-2012 05:02 AM

Dinlemek-Doğan Cüceloğlu
 
Nasıl bir dinleyiciyim?
Kimse mükemmel değildir. Fakat insanın hatalarını bilmesi onun en güçlü
yanlarından birini oluşturur. Aşağıdaki alıştırmayı yaparsanız ne kadar
gerçekten dinliyorsunuz, ne kadar dinlermiş gibi yapıyorsunuz konusunda
kendi davranışınız hakkında daha doğru bir fikir elde edebilirsiniz.
1. Beş gün süreyle dinleme davranışına dikkat edin. Davranışınızı
değiştirmeye kalkmayın, sadece kendizi gözleyin: Dinlediğiniz zaman kaç
kez gerçekten dinliyorsunuz ya da daha önce söz konusu ettiğimiz dinlememe
davranışlarından hangisini gösteriyorsunuz? Bunların farkına varmaya
çalışın. --Gerçekten dinliyor muyum?--; diye kendi kendinize sorun. Bu
soruyu, değişik durumlarda ve değişik kimselerle birlikteyken, kendinize
sorun. Bu şekilde, ne zaman ve kiminle konuşurken gerçekten dinlediğinizi,
anlayabilirsiniz.
2. Özet halinde bir günlük tutarak gözlemlerinizi kaydedebilirsiniz.
Aşağıda bir örnek verilmiştir:
Gün ve zaman : 12 Ocak, akşam üzeri.
Kişi(ler) : Kardeşim.
Konuşma konusu : Liseyi bitirince hangi fakülteye girecek.
Nasıl dinledim : Daha önce birkaç kez aynı konuyu dinledim. Önce
gerçekten dinlemek istedim. Baktım ki aynı eski hikaye, aklıma kendi
derslerim geldi, yarınki yapacağım işleri düşünmeye başladım.
Gün ve zaman : 13 Ocak, sabah ilk derse girmeden önce.
Kişi(ler) : Sınıf arkadaşım.
Konuşma konusu : Önümüzdeki hafta gireceğimiz biyoloji ara sınavı.
Nasıl dinledim : Aynı hocanın dersini daha önce almış bir sınıf arkadaşı
varmış, sınavda ne gibi sorular sorabileceğini konuşmuşlar. Sınavda ne
gibi sorular gelebileceğini ilgiyle dinledim. Arkadaşımın bana bunu
söylemesinden anladığım bir şey de, onun beni kendine yakın bulduğu. O
konuşurken hiç sıkılmadım.
3. Beş günlük gözlem devresinden sonra aşağıdaki sorulara cevap vermeye
çalışın:
-Dinlediğiniz zamanın ne kadarını tam dinlemeyle geçiriyorsunuz?
-Hangi durumlarda dinlememe sık sık kendini gösteriyor?
-Dinleme davranışından memnun musunuz?
Yukarıdaki alıştırmayı yaptıktan sonra, ne kadar az dinlediğinizi
gözleyerek, hayrete düşebilirsiniz. İnsanın zamanının çoğunu dinlermiş
gibi görünüp de dinlemeden geçirmesi, ilk bakışta üzücü gelir. Demek ki,
dinler gibi görünen kişilerin çoğu, bizi dinlememektedir...
Ne kadar üzücü
olursa olsun, gerçek bu; kulağa ulaşan her söz dinlenmiyor.

*
Doğan Cüceloğlu


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.