ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   Karne Ödülü Nasıl Olmalı? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=247857)

Prof. Dr. Sinsi 07-17-2012 05:03 AM

Karne Ödülü Nasıl Olmalı?
 
"Önemli olan çocuğun kendinden memnun olmasıdır, çocuğa sarılma, karneyi okurken gösterdiğiniz heyecan çocuğun başarı hissi kazanmasında etkilidir."

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Özbaran, "iyi karne" getiren öğrencilere bisiklet gibi büyük hediyelerin değil, "sarılma", "kucaklama", "takdir etme" gibi duygusal hediyelerin verilmesi gerektiğini söyledi.

Özbaran, AA’ya yaptığı açıklamada, toplumda "karne sendromu" olarak bilinen kavramın tıbbi literatürde yer almadığını, karnenin geri bildirim, değerlendirme raporu olarak ele alınması gerektiğini ve son gün hayretle karşılanmaması gerektiğini belirtti.

Çocuk, anne ve babanın, karnenin nasıl geleceğine ilişkin önceden bir fikri olması gerektiğine değinen Özbaran, "Dönem içinde iyi bir aile iletişimi varsa karne sendromu olmayacaktır. Çocuk da öz değerlendirme sahibiyse karnenin nasıl geleceğini biliyordur" dedi.

Çocuğun kendisinden memnun olmasının önemine dikkati çeken Özbaran, iyi bir karneyi ailenin de tebrik etmesi gerektiğini anlattı.

Yok Saymak da Abartmak da Gereksiz...
"Başarıyı yok saymak ne kadar acımasız olacaksa, aşırı abartmak da gereksiz" şeklinde konuşan Özbaran, şunları kaydetti:

"Olumlu geri bildirim önemli. İyi karne zaten çocuğun motivasyonunun da iyi olduğunu gösterir. Motivasyonun sürmesini sağlamaya çalışmalıyız. ’Biz istedik de sen bu iyi notları aldın’ şeklindeki yaklaşım yerine, ’Bu karne senin emeğinin bir ödülü, çok çalıştın, ödevlerini yaptın, arkadaşlarınla iletişimin iyi’ şeklinde yaklaşmalıyız. Çocuğun ruh sağlığı açısından baktığımızda duygusal ödüllerin daha çok önemli olduğunu görüyoruz. Bisiklet gibi büyük hediyelerin yerine, sarılma, kucaklama, takdir etme, anne babanın karneyi okurken gözlerindeki ışıltı gibi duygusal ödüllerin verilmesi gerekiyor. Bu çocuğun kendini değerli ve başarılı hissetmesini sağlıyor."

Not Odaklı Olmayın...
Çocukları sadece büyük hediyelere yöneltmemek gerektiğini anlatan Doç. Dr. Özbaran, ödül çizgisinin çok ince olduğunu ve salt iyi not aldığı için çocuğa değerli olduğu hissini aşılamamak gerektiğini bildirdi.

Nota odaklı ailelerde karne notlarının düşmesi halinde çocuğun kendini değersiz hissedeceğini kaydeden Özbaran, şöyle devam etti:

"Ödül vermek ailenin kendi kararıdır. Ama çocukların çok tazecik beyinleri var. Bekleyebilmek, erteleyebilmek, umut edebilmek ve öz saygı gibi kavramların oluşması gerekiyor. Aşırı büyük ve maddi ödüllerle tazecik beyin sistemlerini bozmamalıyız. Çocuğun ihtiyacı olabilir, ödülü hak ettiğini düşünürsünüz ve birlikte bir hediye almayı planlarsınız ama sadece bir karne için bu hediyenin alınması çocukta hediye için başarıya odaklanmayı getirir. Bu da çocuğun kendisiyle ilgili gelecekteki hedeflerini engelleyici bir rol oynar."

Unutmayın! Başarı Sadece Çocuğa Bağlı Değil
Özbaran, çocuğun karne başarısının sadece kendisine bağlı olmadığını, çocuğun performansının yanı sıra eğitim sistemi ve aile yapısı gibi etkenlere de önemli ölçüde bağlı olduğunu anlattı.

Ailenin çocuğa sadece "var olduğu" için değer vermesi gerektiğini kaydeden Burcu Özbaran, ailenin değer verdiği ve başarılı bir iletişim kurduğu çocuğun notlarını aileden gizlemeyeceğini ya da "kötü karne" nedeniyle evden kaçma ya da intihar etme gibi kararlar vermeyeceğini de sözlerine ekledi.

.

Prof. Dr. Sinsi 07-17-2012 05:03 AM

Karne Ödülü Nasıl Olmalı?
 
sidre k.bakma da aklıma geldi paylasıyorum uzaktan konunu ilgilendiriyo


Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı. Yatağı güzelce


toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu. Sonra

adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını

farketti. Üzerinde -Babama- yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü

düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu:
Sevgili baba;

Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Kız

arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak

rezaletten

uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben Joanla

buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam...


Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri,derisine

işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla

onaylamayacaktınız ve tabi

benden çok büyük olmasıda bir

sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk...

Baba Joan hamile! Joanın dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda

kendine

ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı

var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor.


Joan benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar

kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve

yine bu sayede ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye

ulaşacağız.


Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin

çaresi

bulunsun ve Joan sağlığına kavuşsun diye.. O kesinlikle iyileşmeyi

hakediyor. Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve

kendi başımın çaresine bakabilirim. Eminim birgün geri döneceğiz ve sen

kendi

torunlarını tanıyacak, seveceksin Oğlun Cihad.

NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben

Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden

daha

kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.