![]() |
Huylu Huyundan Vazgeçmez
HUYLU , HUYUNDAN VAZGEÇMEZ
Bir bahar sabahı , yeşil bir kurbağa dere kıyısında sessiz sessiz güneşlenmektedir . Çalılar arasından bir akrep görür . Akrep , yalancı bir gülümsemeyle , kurbağaya : -Günaydın , kurbağa kardeş ! der . Kurbağa , akrebin dostluğuna hiçbir zaman inanmadığı için cevap vermez , susar . Akrep yapmacık bir tavırla yaltaklanmağa başlar : -Ben , fena bir hayvan değilim kurbağa kardeş . Beni yanlış tanıtmışlar . Benim de bir yüreğim , dostluk duygularım var , inan bana . Bir ricam olacak . Ne olur , sırtına bindir de , beni şu derenin karşı kıyısına geçiriver . Çok işim var . Bana yapacağın bu iyiliği asla unutmayacağım … Kurbağa : -Sana nasıl güvenebilirim . İyilik edersem , karşılığında kötülük görürüm … Hayır hayır , bunu yapamam … Akrep yalvarmaya başlar . İyilikten , dostluktan kardeşlikten söz eder . Kurbağa , akrebin tatlı diline ve göz yaşlarına dayanamaz . Sırtına alır . Yüze yüze dereyi geçer . Tam karşı kıyıya ayak basacağı sırada , akrebin akrepliği tutar .( Casss .. ) diye , kuyruğundaki zehirli iğneyi kurbağanın sırtına saplar . Zavallı kurbağa ( Ahh !.. ) diye inler . Akrebe seslenir ; -Ne yaptın ? Hani iyiliğime karşı bana kötülük etmeyecektin ? Öyle konuşmuştun … Senin tatlı sözlerine inanmamam gerekirdi , bana nasıl kıyarsın ? … Akrep fısıldar : -Kusura bakma kurbağa kardeş ! .. Elimde değil , bu benim eski huyumdur . Ne yapayım , vazgeçemiyorum … Huylu , huyundan vazgeçmez , böylelerine güvenmemeli … " Ben senin anlaman , bilmen ve öğrenmen için hikayeler söylüyorum . Sen bu hikayelerden sonuca var , gerçekleri ara… " Mevlana ...... Ne mutlu kıssalardan ibret çıkaranlara.............. |
Huylu Huyundan Vazgeçmez
rakiye Nickli Üyeden Alıntı HUYLU , HUYUNDAN VAZGEÇMEZ Bir bahar sabahı , yeşil bir kurbağa dere kıyısında sessiz sessiz güneşlenmektedir . Çalılar arasından bir akrep görür . Akrep , yalancı bir gülümsemeyle , kurbağaya : -Günaydın , kurbağa kardeş ! der . Kurbağa , akrebin dostluğuna hiçbir zaman inanmadığı için cevap vermez , susar . Akrep yapmacık bir tavırla yaltaklanmağa başlar : -Ben , fena bir hayvan değilim kurbağa kardeş . Beni yanlış tanıtmışlar . Benim de bir yüreğim , dostluk duygularım var , inan bana . Bir ricam olacak . Ne olur , sırtına bindir de , beni şu derenin karşı kıyısına geçiriver . Çok işim var . Bana yapacağın bu iyiliği asla unutmayacağım … Kurbağa : -Sana nasıl güvenebilirim . İyilik edersem , karşılığında kötülük görürüm … Hayır hayır , bunu yapamam … Akrep yalvarmaya başlar . İyilikten , dostluktan kardeşlikten söz eder . Kurbağa , akrebin tatlı diline ve göz yaşlarına dayanamaz . Sırtına alır . Yüze yüze dereyi geçer . Tam karşı kıyıya ayak basacağı sırada , akrebin akrepliği tutar .( Casss .. ) diye , kuyruğundaki zehirli iğneyi kurbağanın sırtına saplar . Zavallı kurbağa ( Ahh !.. ) diye inler . Akrebe seslenir ; -Ne yaptın ? Hani iyiliğime karşı bana kötülük etmeyecektin ? Öyle konuşmuştun … Senin tatlı sözlerine inanmamam gerekirdi , bana nasıl kıyarsın ? … Akrep fısıldar : -Kusura bakma kurbağa kardeş ! .. Elimde değil , bu benim eski huyumdur . Ne yapayım , vazgeçemiyorum … Huylu , huyundan vazgeçmez , böylelerine güvenmemeli … -------------------------------------------------------------------------- " Ben senin anlaman , bilmen ve öğrenmen için hikayeler söylüyorum . Sen bu hikayelerden sonuca var , gerçekleri ara… " Mevlana ...... Ne mutlu kıssalardan ibret çıkaranlara.............. Teşekkürler |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.