![]() |
Bir Varoluş Mucizesi=Embriyodan İnsana
Aşağıdaki yazı dizimizde her biri basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusu olan canlıların üreme sistemlerini konu alacağız.
Konumuz özellikle insan üreme mekanizmaları odaklıdır. Bunun nedeni ise bu konunun diğer üreme sistemleri konularına göre bizlere daha çok ilgilendirmesi, çok daha ilgi çekici olmasıdır. Konu öylesine, hassas, ince ve ayrıtılıdır ki gerçek bir yaratılış mucizesi olan bu muazzam ve o derece de esrarengiz olaylar dizisinin sırlarını yeterince keşfedebilmiş değiliz. Bu nedenle vereceğimiz bilgiler çok basit ve yüzeysel kalacaktır. Yazı dizilerimizin gerçek amacı varoluş denen muazzam olgunun rastlantılarla oluşup oluşamayacağını araştırmak ve gerçeği bulmak olduğundan yazılarımızı bu yönden yorumlamak ve değerlendirmek gerekir. YAZILARIMIZI TERSİNİM VE EVRİM TEORİLERİNİN ÖNGÖRÜLERİNİ DİKKATE ALARAK VE KIYASLAYARAK YORUMLAMAK GERÇEĞİ BULMA YOLUNDA EN ÖNEMLİ BİR İLK ADIM OLACAKTIR. DOĞRU KIYASLAYIP YORUMLAMAK İÇİN DE HER İKİ TEORİNİN TEMEL VARSAYIMLARINI BİLMEK GEREKİR. = = = İNSAN VÜCUDU = = = CANLILARDA ÜREME SİSTEMLERİ Dünya üzerinde yüz binlerce türe, en az bir o kadarda farklı çeşide ait milyarlarca canlı vardır Her canlı gibi bunlara da belirli bir ömür biçilmiştir Uzun ya da kısa bir yaşamdan sonra ölüp gideceklerdir Bu tersinimin kaçınılmaz bir sonucudur Eğer üreme sistemi olmasaydı bu canlıların tümü belirli bir süre içinde yok olup gideceklerdi Bu nedenle canlılardaki üreme sistemleri yaşam devamlılığının gerçek nedenidir Üreme sistemleri olmasaydı dünyamızda canlılıktan söz edilemezdi Tersinim teorisine göre üreme canlıların yenilenmesi, bu yolla tersinim etkisinden korunup varlıklarını sürdürme sürecidir Üreyemeyen canlılar yok olmaya mahkumdur Bu nedenle üreme sistemleri diğer yaşamsal sistemler ile birlikte ilk anlardan itibaren mükemmel (eksiksiz, tam, işlerlik sahibi ve acil) olmak zorundadır Yarım, eksik, işlerliği tam olmayan, uzun süreçlere yayılmış oluşumlar yararsızdır Bu nedenle kademeli evrim geçersiz olur Canlılardaki üreme sistemleri; bu sistemin başlangıcı olan üreme ihtiyacını hissedişin dürtüsü, yavrunun oluşumu, yeni oluşan yavrunun korunma ve beslenme mekanizmaları ile birlikte kesin olarak basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğindedir Bunlardan bir tanesinin eksikliği ya da yokluğu en azından o canlı türünün yok olması demektir Bu bütünsellik uzun sayılabilecek bir süreci de kapsar Bu sürecin başı, ortası ve sonu, sonucu hayati öneme sahip olan bütünselliği bozmaması için çok hassas, ince ve detaylı planlamalar gerektirir Aksi halde basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğinde olan bu hayati oluşumda meydana gelecek her hangi bir aksaklık üremeyi durduracak, dolaysıyla o canlı türünün yok olmasına neden olacaktır Bu oluşum öylesine hayati bir önem taşır ki hiç bir şekilde şansa, rastlantılara yer verilemez Bu olayı son derece karmaşık kimyasal yapılardan oluşmuş hormonların canlılar üzerindeki etkileri olarak yorumlayıp basite indirgemeye çalışmak; bir iradeye sahip olmayan, sadece karmaşık kimyasal maddelerden oluşmuş bu hormonların; uzun sayılabilecek bir süreci de kapsayan kompleks sistemlerin bütünselliğini nasıl oluşturduğu sorusunu gündeme getirir ki, bu sorunun basite indirgenmiş hiç bir yanıtı yoktur Canlılar çok sayı ve çeşitte basite indirgenemez yöntemlerle ürerler Her canlı türün kendine özel bir üreme sistemi vardır Bu sistem sadece yavrunun ortaya çıkması üzerine kurulmamıştır. Yavru ortaya çıktıktan sonraki gelişim sürecini de kapsar Örneğin penguenler sıcaklığın eksi kırk derecelere kadar düştüğü kutuplarda yaşarlar Bu ortama uyum sağlamaları için vücutları kalın bir yağ tabakasıyla kaplanmıştır Besinleri çok hızlı bir şekilde kullanıma hazır hale getiren bir sindirim sistemine de sahiptirler Canlılar dünyasında hayli ilginç üreme mekanizmaları vardır ve hemen, hemen tüm canlılar yavrularının üzerlerinde titrerler, onlara kol kanat germeye çalışırlar ve inanılmaz fedakârlıklarda bulunurlar Canlıların bu çok yönlü kompleks davranışlarını basite indirgeyip bazı kimyasal maddelerin canlılar üzerlerindeki etkisidir deyip geçiştirivermek bu harikulade olayı gerektiği gibi anlamamak ve değer vermemekle eşteştir. Bu bölümde sadece canlılardaki üreme sisteminin yaşam için ne kadar hayati olduğunu belirtmekle yetineceğiz Canlılardaki üreme sistemleri konusundaki ayrıntılı bilgileri canlılarla ilgili bölümlerde ayrı ayrı bulabilirsiniz Canlılarda Üreme Sistemleri: Dünya üzerinde yüz binlerce türe, en az bir o kadarda farklı çeşide ait milyarlarca canlı vardır. Her canlı gibi bunlara da belirli bir ömür biçilmiştir. Uzun ya da kısa bir yaşamdan sonra ölüp gideceklerdir. Bu tersinimin kaçınılmaz bir sonucudur. Eğer üreme sistemi olmasaydı bu canlıların tümü belirli bir süre içinde yok olup gideceklerdi. Canlılarda üreme devamlı bir YENİLENME şeklidir. Bu nedenle canlılardaki üreme sistemleri yaşam devamlılığının gerçek nedenidir. Üreme sistemleri olmasaydı dünyamızda canlılıktan söz edilemezdi. Bu nedenle üreme sistemleri diğer yaşamsal sistemler ile birlikte ilk anlardan itibaren mükemmel (eksiksiz, tam, işlerlik sahibi ve acil) olmak zorundadır. Yarım, eksik, işlerliği tam olmayan, uzun süreçlere yayılmış oluşumlar yararsızdır. Bu nedenle kademeli evrim en azından üreme konusunda geçersiz olur. Canlılardaki üreme sistemleri; bu sistemin başlangıcı olan üreme ihtiyacını hissedişin dürtüsü, yavrunun oluşumu, yeni oluşan yavrunun korunma ve beslenme mekanizmaları ile birlikte kesin olarak basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğindedir. Bunlardan bir tanesinin eksikliği ya da yokluğu en azından o canlı türünün yok olması demektir. Bu bütünsellik uzun sayılabilecek bir süreci de kapsar. Bu sürecin başı, ortası ve sonu, sonucu hayati öneme sahip olan bütünselliği bozmaması için çok hassas, ince ve detaylı planlamalar gerektirir. Aksi halde basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğinde olan bu hayati oluşumda meydana gelecek her hangi bir aksaklık üremeyi durduracak, dolaysıyla o canlı türünün yok olmasına neden olacaktır. Bu oluşum öylesine hayati bir önem taşır ki hiç bir şekilde şansa, rastlantılara yer verilemez. Bu olayı son derece karmaşık kimyasal yapılardan oluşmuş hormonların canlılar üzerindeki etkileri olarak yorumlayıp basite indirgemeye çalışmak; bir iradeye sahip olmayan, sadece karmaşık kimyasal maddelerden oluşmuş bu hormonların; uzun sayılabilecek bir süreci de kapsayan kompleks sistemlerin bütünselliğini nasıl oluşturduğu sorusunu gündeme getirir ki, bu sorunun basite indirgenmiş hiç bir yanıtı yoktur. Canlılar çok sayı ve çeşitte basite indirgenemez yöntemlerle ürerler. Her canlı türün kendine özel bir üreme sistemi vardır. Bu sistem sadece yavrunun ortaya çıkması üzerine kurulmamıştır. Yavru ortaya çıktıktan sonraki gelişim sürecini de kapsar. Örneğin penguenler sıcaklığın eksi kırk derecelere kadar düştüğü kutuplarda yaşarlar. Bu ortama uyum sağlamaları için vücutları kalın bir yağ tabakasıyla kaplanmıştır. Besinleri çok hızlı bir şekilde kullanıma hazır hale getiren bir sindirim sistemine de sahiptirler. Canlılar dünyasında hayli ilginç üreme mekanizmaları vardır ve hemen, hemen tüm canlılar yavrularının üzerlerinde titrerler, onlara kol kanat germeye çalışırlar ve inanılmaz fedakârlıklarda bulunurlar. Canlıların bu çok yönlü kompleks davranışlarını basite indirgeyip bazı kimyasal maddelerin canlılar üzerlerindeki etkisidir deyip geçiştirivermek bu harikulade olayı gerektiği gibi anlamamak ve değer vermemekle eşteştir. Bu bölümde sadece canlılardaki üreme sisteminin yaşam için ne kadar hayati olduğunu belirtmekle yetineceğiz. Canlılardaki üreme sistemleri konusundaki ayrıntılı bilgileri canlılarla ilgili bölümlerde ayrı ayrı bulabilirsiniz. = = = Bir olgunun canlılık olarak tanımlanabilmesi için beslenme – üreme -korunma, savunma, çevreye uyum niteliklere eksiksiz sahip olması gerekir. Bu niteliklerden herhangi birine eksiksiz sahip olmayan olgular canlı olarak nitelenemez. Her niteliğin ayrı ayrı basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünselliğinde olması tüm varoluş gibi canlılığı da rastlantıların eseri olarak tanımlayıp, yorumlayan evrim teorisinin içinden çıkamadığı dev sorunlardan sadece biridir. Canlıların üreme sistemleri en ilkel kabul edilenden, en gelişkini zannedilen insana kadar ilginç, şaşırtıcı ve gerçek birer varoluş mucizeleridir. Bu bölümde örnek olarak insanların üreme sistemleri konusunda bazı bilgiler vereceğiz. Önce şunu belirtelim ki vereceğimiz bilgiler insanların üreme sistemlerinin ayrıntılı, hassas ve kompleks bütünselliğinin yanında son derece yüzeysel kalmakta, gelişen teknoloji ve bilim her gün milyonlarca defa gözlerimizin önünde gerçekleşen bu var oluş mucizesinin sırlarını azar, azar da olsa ortaya koymakta, bizleri defalarca şaşırtıp, hayran bırakmaktadır. Her zamanki gibi amacımız varoluş konusunda gerçekleri arayıp bulmaktır. Sayın okuyucularımızın ilk amaçları objektif ve bilimsel olması yolunda son derece titizlik gösterdiğimiz bu konuda da tüm mekanizmalarıyla önce evrimi ardından tersinimi sorgulamak olmalıdır. Devamı var. |
Bir Varoluş Mucizesi=Embriyodan İnsana
Embriyodan İnsana -2
Üreme, çoğalma olarak da bilinir, bir canlının neslini devam ettirmesi olayı olarak tanımlanır. Büyüme ve gelişmesini tamamlayan her canlı çoğalma yeteneğine sahip olur. Çoğalma yeteneğine sahip canlılar kendilerine benzer bireyler oluştururlar ve bu sayede nesillerini devam ettirmiş olurlar. Biyolojinin temel ilkelerinden biri "tüm canlılar kendinden önce bulunan canlılardan meydana gelir sözüdür. Gerçekten de yaşamın temel yapısı bireylerin çoğalmasıyla gelecek döllerin oluşturulması ve genetik bilginin aktarılmasından geçer. Canlılarda eşeyli ve eşeysiz çoğalma olmak üzere iki çeşit çoğalma vardır. Bu iki üreme şekli arasındaki evrim mekanizmalarıyla doldurulması mümkün olmayan derin, geniş ve büyük farklılıklar evrim teorisinin dinmez baş ağrılarından birisidir. Eşeysiz üremeden eşeyli üremeden geçiş, tek hücreli canlılıktan çok hücreli canlılığa geçiş gibi; evrim teorisinin akla, mantığa ve bilimsel verilere uygun bir cevap vermesinin gerekli olduğu hayati ve temel sorulardan biridir. Bu sorulardan herhangi birinin cevaplanamaması evrim teorisinin tüm öngörülerini temelsiz bırakır. = = = Üremenin birimi ve taşıyıcısı hücre, türlere özgünlüğün aktarılmasını sağlayan ise kalıtım materyalidir. Özellikle arılarda partenogenez diye adlandırılan üreme biçimi iki tip arı tarafından gerçekleştirilir. Kraliçe arı(2n) ve erkek arı(n) bölünmeye uğrayarak yumurta ve spermlerini birleştirir. Bunlardan birkaç yumurta erkek arıyı, birkaç yumurta kraliçe arıyı (bunlar arı sütü ile beslenir), diğerler yumurtalar ise işçi arıları (kısırdır. Bunlarda arı ekmeği ile beslenir.) meydana getirir. Beslenme bir arının işçi mi, kraliçe mi olacağının tek seçici nedeni gibi görünürse de gerçekte çok büyük, ayrıntılı ve ince bir planlamanın sonucu olduğu kesindir. = = = http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg = = = Sonraları bir fizikçi olan Francesco Redi'nin ünlü kavanoz çalışması, açık kaptaki ette sinek kurtçuklarının oluşumu ve eti steril ettikten sonra kapalı ortamda ette hiçbir canlının kendiliğinden oluşmadığının gözlemlenmesiyle, burada gerçekleşenin abiyogenez olmadığı ortaya çıktı. Bir hücreli canlılarda çoğalma, vejetatif bölünmeyle birleşmiş ve bu sebeple normal vejetatif bölünme aynı zamanda yeni döller meydana getirilmesini de sağlamaktadır. Çok hücrelilerde ise; çoğalma, germinatif hücreler denen özelleşmiş dokuya indirgenmiştir. Somatik/vejetatif hücreler canlıda yapının oluşmasını, gelişmesini sağlayan ve bireyle birlikte ölen hücrelerdir. Eskiden, insanlar canlı varlıkların cansız maddelerden; örneğin, sineklerin çamurdan ya da etten, kurbağaların çamurdan oluştuğu inanırlardı. Mikroskobun bulunuşu ve mikroorganizmaların saptanması sonucu canlıların kökeni ile ilgili Abiyogenez (kendiliğinden oluş, Spontan Generasyon) ile Biyogenez (Kendinden önceki bir canlıdan oluş) şeklinde iki görüş ortaya çıkmıştır. Devamı var. |
Bir Varoluş Mucizesi=Embriyodan İnsana
EŞEYSİZ ÜREME
Bir canlıdan ayrılan hücre veya hücre grubundan yeni bireylerin oluşturulmasına eşeysiz üreme denir. Eşeysiz üremede döllenme olayı olmadığından eşeysiz üreyen canlı oluştuğu canlıya kalıtsal olarak tıpa tıp benzer. Çünkü eşeysiz üreme mitoz bölünme ile gerçekleşir. Ancak mitoz bölünmede olabilecek bir ayrılmama ve mutasyon çeşitlilik sebebidir. Eşeysiz üremeye canlıların büyüme bölgelerinden ayrılan hücre veya hücre grupları neden olduğu için aynı zamanda vejatatif üreme de denmektedir. Eşeysiz üreme; tek hücrelilerde bölünerek çoğalma, rejenerasyonla çoğalma, tomurcuklanarak çoğalma, çelikle çoğalma, sporla çoğalma şeklinde olabilir. Tek hücrelilerde bölünerek çoğalma: Tek hücreliler bölünerek ürerler. Hücre hacim olarak belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra bölünerek yeni hücreler oluşturur.Bu yeni hücreler genotip bakımından ana hücrenin aynısıdır. Paramesyum, amip, öglena ve bakterilerin üremeleri buna örnek olarak gösterilebilir. Bakteri enine öglena ise boyuna bölünerek ürerler. Rejenerasyonla (yenilenme) çoğalma: Rejenerasyona (yenilenme) ile çoğalma omurgasızlara özgü bir çoğalma şeklidir. Rejenerasyon, kelime anlamıyla yenileme demektir. Canlılardan herhangi bir nedenle ayrılan parçalardan yeni canlılar oluşabilir. Dolayısıyla rejenerasyon bu canlılar için üreme kabul edilir. = = = http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Bakteri (Solda) Öglena (Sağda) = = = Omurgalılardaki rejenerasyona bir yaranın iyileşmesi veya kertenkelenin kopan kuyruğunun yenilenmesi örnek olarak verilir. Çünkü kopan deriden yeni bir organizma, kopan kuyruktan da yeni bir kertenkele oluşmamaktadır Omurgasızlarda mezoderm ve mezoglea tabakası bulunur. Bu tabaka içerisinde embriyonik hücreler vardır. Bu tabakayı taşıyan canlılardan ayrılan bir parça eksik kısımları tamamlayabilmektedir. Örneğin; denizyıldızından kopan bir kol ana gövdedeki hücreler tarafından tamamlandığı gibi ayrılan kolun içerisindeki hücrelerde koldan yeni bir gövde oluştururlar. Bu durum yassı solucanlarda da (Planarya) görülür. Rejenerasyon normalde bir çoğalma tipi değildir. Tahrip sonucu canlıdan ayrılan parçadan yeni birey oluşturulur. Tomurcuklanarak Çoğalma: Bazı canlılarda tomurcuk benzeri çıkıntılar gelişir. Bu kısımlar ayrılarak yeni canlıyı oluşturur. Örneğin; Hidra da bira mayasında ve süngerlerde eşeysiz üremenin bu karakteristik özelliği görülür. = = = http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Hidra (Solda) Bira mayası (Sağda) Vejatatif çoğalma: Bazı bitkilerden koparılan bir dal parçası, toprağa dikildiğinde yeni bitki oluşturabilir. Buna çeliklenme ile çoğalma denir. Ayrılan dal parçasının meristem tabakası yeniden kök oluşturduğundan bu parça ayrı bir fert olarak yaşayabilir. Özellikle tarımda verimliliği arttırmak, az zamanda daha çok ve daha kaliteli bitkiler yetiştirmek için kullanılan üretim metodudur. Sonuç olarak yeni bir bitki meydana gelir. Örneğin; kavak,çınar,meyve ağaçları,asma.... gibi bitkiler çelikleme ile üretilir. Özellikle melez olan ve eşeyli üremeyen bitkiler bu şekilde üretilir. Örneğin; Çekirdeksiz üzüm, Washington portakalı, satsuma mandalini gibi. Vejatatif üreme: Soğanların rizomla (küçük kök) üremesi, çileklerin sürünücü gövde ile çoğalması ciğer otunun yapraklarından yeni ciğer otlarının oluşmasını örnek olarak gösterebiliriz. Vejetatif üreme üçe ayrılır: 1)- Çelikle üreme: Gül, söğüt, kavak, asma gibi bazı ağaçların kesilen dallarının toprağa dikilmesiyle aynı cinsten ağaç oluşturması şeklindedir.. 2)-Yumru ve soğanla üreme: Patates, yer elması, sarımsak gibi depo organları olan yumru ve soğanlar nemli ortamlarda çimlenerek yeni bitkileri oluşturur. 3)- Sürünücü gövde ile üreme: çiçekler toprak üzerinde sürünücü gövde ile zambak ve ayrık otlarında yeraltı gövdesiyle, böğürtlenlerde dal ve gövde uçlarının köklenmesiyle vejetatif üreme olur. Çilekte sürünücü gövde ile üreme yapar. Sporla çoğalma: Su yosunlarından ulotrix, küf mantarları gibi bazı canlılar spor adı verilen üreme hücresinden yeni bireyler oluşturulur. Buna sporogoni veya sporla üreme denir. Mantarlarda sporla üreme karakteristiktir. Sporla çoğalan Örneklenen canlılardan bazıları eşeysiz üremeyle beraber eşeyli olarak da ürerler. Örneğin; mantarlar ve paramesyum konjugasyonla eşeyli ürediği gibi hydra ve deniz yıldızı, eşeyli üremenin en önemli yapısı olan eşey bezlerini de bulundurur. Bunlara bir örnekte mikroskobik canlılardır. Devamı var. |
Bir Varoluş Mucizesi=Embriyodan İnsana
EŞEYSİZ ÜREMEDEN EŞEYLİ ÜREMEYE
GEÇİŞ MÜMKÜN MÜ? Tek hücreli canlılar (genelde) eşeysiz, çok hücreli canlılarda (genelde) eşeyli ürerler. Eşeyli üremek için karşıt cinslerde (erkek ve dişi) aynı türün aynı cinsinden cinsiyet yönünden ayrı yapılarda iki canlıya ihtiyaç vardır. Aynı türden oldukları halde yapı olarak büyük farklılıklar gösteren bu iki canlı (erkek ve dişi) üreme fonksiyonlarında birbirlerini tamamlarlar. Bu nedenle her iki cinste mükemmel (eksiksiz ve işler) olmak zorundadırlar. Aksi halde üreme gerçekleşmez. Eşeyli üreme bitkilerden böceklere, balıklardan en gelişkin canlı zannedilen insanlara kadar milyonlarca tür ve cins canlılarda kendilerine özel şekillerde (bu şekiller mükemmel ve genelde şaşırtıcıdır.) uygulanmaktadır. Eşeyli üreme genelde yumurtlayarak ya da doğurarak olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Her şeklin kendine özgü özellikleri vardır. Eşeyli üremede aynı tür ve cinste fakat ayrı yapılarda iki canlıya ihtiyaç duyulması (birbirlerine tamamlayan bu iki yapının ayrı ayrı canlılarda oluşması evrim mekanizmalarıyla mümkün olmadığından) evrim teorisinin en büyük handikaplarından biridir. Üremede DNA’nın (üreme bilgilerinin olduğu makro molekül) büyük rolü bu çıkmazlık sorununu daha da derinleştirip, büyütmüştür. Evrim teorisi savunucuları eşeysiz üremeden eşeyli üremeye geçişi DNA’lardaki üreme bilgilerinin bulunduğu genlerin makro mutasyonlar sonucu (örneğin yıldırım çarpması ya da çok güçlü radyasyonlarla) tam ortadan bölündüğünü; bir parçasından erkek diğer parçasından dişi canlıların meydana geldiği gibi (akıl, mantık ve bilim dışı) varsayımlarla cevaplamaya, bu büyük çıkmazlık sorununu aşmaya çalışırlar. Görünüşe göre de başka cevapları yoktur. Cevaplamaya, aşmaya çalışırlar ama kanıtlara dayanmayan bu tür hayal ürünü varsayımların bilimsel bir değerinin olmadığı, olamayacağı açıktır. Zaten kimi evrimciler için EVRİMİN MANTIĞI YOKTUR. Bir bakıma evrim teorisi eşeyli üreme konusunda tavuk mu yumurtadan yoksa yumurta mı tavuktan çıktı? (Bu soru tüm eşeyli üreyen tüm canlılar için geçerlidir) ikileminin içine düşmüştür ve bir cevap Da verememektedir. Vermesi de mümkün değildir. Halbuki bu sorunun cevabı evrim teorisinin olabilirliği konusunda hayati bir önem taşır. Cevap verilememesi (tıpkı ilk canlı hücresinin nasıl meydana geldiğinin cevap verilememesi gibi) evrim teorisini temellerinden sarsar. Devamı var. |
Bir Varoluş Mucizesi=Embriyodan İnsana
EMBRİYODAN İNSANA
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Cenab-ı Hak insanı ahsen-i takvim üzerine yaratmıştır. Bu mucizeyi inkar etmek aklı, mantığı ve bilimi inkar etmekle eşdeğerdir. Embriyodan insana inkârı mümkün olmayan bir varoluş mucizesidir. = = = Bilindiği gibi evrim teorisi Charles Darwin’in Türlerin Kökeni ve insanın Türeyişi kitaplarıyla ortaya atılmıştır. Charles Darwin Türlerin Kökeni kitabında evrimin nasıl oluştuğu konusunda uzun uzun açıklamalarda bulunur, Haeckel’in embriyon çizimlerini de teorisinin bir kanıtı gibi gösterir. Kitabımızın bu bölümünde anne karnındaki ancak harika olarak yorumlayabileceğimiz mucize olayı dilimiz döndüğünce, kalemimiz yazdığınca anlatmaya çalışacağız. Önce şunu belirtelim ki bu mucize olay anlatmaya çalıştığımızdan çok daha ayrıntılıdır. Keşfedilmemiş nice mucizevî sırlarla doludur. İnsan bedeni, varoluşun en kompleks oluşumlarından biridir. Hayatımız boyunca bu bedenle görür, işitir, nefes alır, yürür, koşar ve zevk alırız. Bedenimiz kemikleri, kasları, damarları, iç organları ile mükemmel bir düzen ve tasarıma sahiptir. Bu tasarımın ayrıntılarına inildiğinde ise daha da şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşılır. Vücudumuzdaki her şey milimetrenin binde biri büyüklüğündeki hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin kimi bir araya gelerek kemikleri, kimileri sinirleri, kimileri karaciğeri, kimileri midemizin iç yapısını, kimileri derimizi, kimileri ise gözlerimizi, kalbimizi, beynimizi.... oluşturur. Hücreler vücudun hangi parçasını oluşturuyorlarsa bu bölgede ihtiyaç duyulan boyuta ve şekle sahip olurlar. Bedeninizi oluşturan yaklaşık 200 trilyon hücrenin tamamı, tek bir hücreden çoğalarak meydana gelmişlerdir. Şu an sahip olduğunuz hücrelerle aynı yapıya sahip olan bu tek hücre de, annenizin yumurta hücresi ile babanızın sperm hücresinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır. İki yüz trilyon hücreden oluşmuş insan bedeninin tüm planları eksiksiz bu tek hücrede ve eylem içindedir. İnsan diğer yaratıklar gibi gerçek bir varoluş mucizesidir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.