ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bunları Biliyor Musunuz ? (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=488)
-   -   Kim Demiş Tarih Sıkıcıdır Diye? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=23302)

virüs 08-01-2007 11:47 PM

Kim Demiş Tarih Sıkıcıdır Diye?
 
Bir dahaki sefer ellerinizi yIkarken suyun sIcaklIgI tam istediginiz
gibi degilse, eskiden Ingiltere'de bu islerin nasIl yapIldIgInI
düsünün...


İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Çünkü yıllık
banyolarını
Mayıs ayında yapıyorlar; Haziran'da da çok kötü kokmamış
oluyorlardı. Ancak
yine
de özellikle kadınlar kokmaya başladıkları için, gelinler
vücutlarından
çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek
taşıyordu.
Banyolar içi
sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıda yapılırdı. Evin erkeği
temiz suyla
yıkanma ayrıcalığı taşırdı. Ondan sonra oğulları ve evdeki öbür
erkekler,
daha
sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı
suda
yıkanıyordu. Bu yüzden su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde
bir şeyleri
yitirmek
gerçekten olanaklıydı. (İngilizce'deki 'Banyo suyuyla birlikte
bebeği de
atmayın.' [Don't throw the baby out with the bath water] deyimi
buradan
gelmektedir.)

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor,
kamışların
altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri
tek yer
olduğu
için bütün kediler, köpekler ve öbür küçük hayvanlar (fareler,
böcekler)
çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığındaysa çatı kayganlaştığından
hayvanlar
kayarak
çatıdan aşağı düşüyordu. (İngilizce’deki 'kedi-köpek yağıyor.'
[It's raining
cats and dogs] deyimi buradan gelmektedir.)

Çatıdan evin içine düşenleri engellemek büyük sorundu.
Böceklerin,
farelerin... yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı
oluşturuyordu.
Çevresinde
yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz tarzı yataklar
icat edildi.

Evlerin zemini topraktı. Toprak kadar fakir (dirt poor)
deyimi
buradan çıkmıştır. Varlıklı olanlarınsa ahşaptan yapılmış
zeminleri vardı.
Bunlar
kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere
saman (thresh)
serilirdi. Serilenler ıslandıkça da yenileri konulurdu. Evin
kapısı açılıp
örtüldükçe dışarı taşan samanları tutmak için kapının altına bir
tahta
parçası konurdu ki bunun adı 'thresh hold' (saman tutan; Türkçesi
"eşik')
idi.

Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı
durumdaki büyük
bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılır ve hiç
yıkanmayan
kazana
bir şeyler eklenirdi. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek
bulunmuyordu. Akşam
yahni yenirse artıklar kazanda bırakılırdı. Gece boyunca soğuyan
yemek
ertesi
gün ısıtılarak yine yenirdi. İçine genelde bezelye de katılan bu
yahni, çok
uzun süre kazanda kalabiliyordu. ('Bezelye lapası sıcak, bezelye
lapası
soğuk,
kazandaki bezelye lapası dokuz günlük' [peas porridge hot, peas
porridge
cold, peas porridge in the pot nine days old] tekerlemesinin
kökeni budur.)

İnsanlar bazen domuz eti bulduklarında çok sevinirlerdi.
Domuz
etleri duvardaki büyük çivilere asılarak eve gelen ziyaretçilere
gösteriş
yapılırdı.
Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten
küçük bir
parça kesilir, çiğ olarak konuklarla ikram edilirdi. Bu ikrama
'yağ
çiğnemek'
(chew the fat) adı verilirdi.

Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar
alabiliyordu. Asidi yüksek yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe
karıştığından
gıda zehirlenmelerine
ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sıkça neden olduğu için
bunda sonraki
yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.
Asilzade
sınıfı dışındaki çoğu insanınsa kalay-kurşun alaşımından yapılmış
tabakları
yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanılırdı. Çoğu zaman bu
tabaklar bayat
ekmekten yapılıyordu. Daire biçiminde ve oldukça büyük olan
ekmekler iyice
bayatlayınca sertleşiyor ve uzun zaman tabak olarak
kullanılabiliyordu.
Hiçbir
zaman yıkanmayan bu tabaklarda kurtlar ve küfler oluşuyordu.
Kurtlu ve küflü
tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında 'tabak ağzı'
(trench mouth)
denen hastalık ortaya çıkardı.

Ekmek, toplumsal sınıfa göre pay edilirdi. Toplu
yemeklerde
asilzadeler hep ekmeğin üst kabuğunu, işçi ve köylü sınıfıysa
yanık olan alt
kabuğu
alırdı. Ev yemeklerindeyse aile orta kısmı, misafirler üst kabuğu,
hizmetçiler de alt kabuğu alırdı.

Zenginler bira ve viski içmek için de kurşun kadehler
kullanırdı.
Kurşun kadehte içilen içkiler insanları bazen birkaç gün bilinçsiz
bırakabiliyordu.
Yoldan geçenler öldüklerini sanıp bunları gömmek için hazırlığa
başlardı.
Aileleri bunları birkaç gün mutfak masasının üstüne yatırırdı.
Ailesi
çevresine
toplanıp yiyip-içerek sarhoşun uyanıp uyanmayacağına bakardı. Buna
'uyanma'
nöbeti deniyordu.

İngiltere’de mezarlar yeniden kullanılırdı. Mezarları
kazıp
tabutları çıkarılır, ölünün kemikleri bir 'kemik evi'ne götürülüp
mezar
boşaltılırdı.
Tabutlar açıldığında bazen tabutun birinin iç tarafında kazıntı
izleri
olduğu görülür; böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya
çıkardı. Bu
durumu
engellemek için gömülenlerin bileklerine bağlanıp mezarın dışına
uzanan bir
ipin ucuna çan takılmaya başlanmıştı. Bir kişi bütün gece boyu
mezarlıkta
oturup
çanın zilini dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift"
denirdi.
Bazıları zil sayesinde kurtulur "saved by the bell" bazıları da
'ölü zilci'
(dead
ringer) olurdu."

bukettt 08-02-2007 12:07 AM

oldukça ilginç çok güzel eline sağlık

angelesdream 08-02-2007 12:05 PM

ne kadar ilginç bir geçmişleri varmış bu ingilizlerin..merakla okudum.
teşekkürler virüs.

ERen 08-02-2007 10:16 PM

hayatı şimdi onlar yaşıyor ama

teşekkürler

Ergenekon 08-03-2007 12:36 AM

teşekkürler, okuyan anlar zaten ne kastedildiğini, aynı zaman aralığındaki Türk gelenek görenekleri ve o andaki yaşantı kıyaslamalı olarak verilebilse, "orta çağ karanlığı" sözünün kimlere ait olduğu çok açık görülürdü..
eline sağlık..

İSİMSİZ KARANLIK 08-07-2007 02:45 AM

Alıntı:

Ergenekon tafarından gönderildi (Mesaj 132070)
teşekkürler, okuyan anlar zaten ne kastedildiğini, aynı zaman aralığındaki Türk gelenek görenekleri ve o andaki yaşantı kıyaslamalı olarak verilebilse, "orta çağ karanlığı" sözünün kimlere ait olduğu çok açık görülürdü..
eline sağlık..

Aynen katılıyorum... Paylaşım için teşekkürler virüs...

okaliptus 08-07-2007 02:46 AM

:) teşekkürler virüs cok aydınlatıcıydı gercekten :)))


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.