ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Şaşırtıcı / Ürpertici Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=634)
-   -   &Quot;Kaf Dağı&Quot; Denilen Yer Atlantis Olabilirmi..? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=219422)

Prof. Dr. Sinsi 07-13-2012 08:49 AM

&Quot;Kaf Dağı&Quot; Denilen Yer Atlantis Olabilirmi..?
 
"Kaf Dağı" Denilen Yer Atlantis Olabilirmi..?





Masallar dağı Kafdağı, acaba hangi kayıp geçmişin izidir? Mehmet Sait Kılıç, Hz. Muhammed'in ilgili hadislerini inceleyerek, Kafdağı ile Atlantis arasında bir ilişki kuruyor.


Yaşam Çok güzel. İnsanların içi sevgi dolu, hayat dolu ise.. Gökyüzü, denizler, ormanlar, dağlar velhasıl yeryüzünün tamamı çok güzel. Çevremize güzel baktığımız süre içinde her şeyin çok daha güzel olduğunu gör*memek elde değil. Hatta korkunç olaylar içinde bile olsak, yeter ki her şeye iyi ve güzel bir yaklaşım içinde bakmak, o korkunçluğu bile güzel gösteren yönleri vardır mutlaka... Yeter ki, biz güzele bakmasını bilelim.


Eskiden, telden veya tahtadan, taştan, çamurdan kendi kendimize oyuncaklar yapar, onunla oynar, onunla avunurduk. Geceleri ninelerimizin dizi dibinde kıvrılır, bize masal anlatmasını beklerdik. Anlattığı masallar kor*kunç da olsa bize çok ilgi çekici ve güzel gelirdi. Çocukluğun o masumluğu, saflığı ile dinlerdik, içimizde en ufak bir kötülük olma*dığı için, her şeyi güzel görürdük. Hatta devle*rin, canavarların, cinlerin, perilerin, Ye'cüc, Me'cüclerin çeşitli acayip yaratıkların yaşadığı Kafdağı bile bize güzel görünür, ninelerimiz*den hep o masalı dinlemek isterdik. Ve bize şöyle anlatırdı, hatırladığım kadarıyla:


"O dağın arkasında öyle küçük canavarlar var ki, anlatılması bile korkunç. Yedi haslı dev*ler, keçi kadar akrepler, canavarlar, diye baş*lardı. Bu vahşi yaratıklar. Kafdağı'nm bir bölümünde ve en yüksek yerinde tunç'tan yapıl*mış duvarları çok kalın bir kalenin içinde hapse*dilmiş vaziyette. Akşam olunca hu yaratıklar tunç duvarı yalamaya, duvarı eritmeye ve dışa*rıya çıkarak insanları yok etmeye çalışırlar, ancak güneşin doğmasıyla kale duvarları eski halini alarak bu yaratıkların çıkmasını engeller*miş. Ama gün gelir de bu yaratıklar yeryüzünde özgür kalınca insanlığın ela sonu olurmuş."

diye anlatırlardı bize ve bizi bir korkudur alırdı. Ve o gün bugün aklımı kurcalar bu masallar. İşte bu nedenle, bir araştırma yapmak istedim bu konu hakkında.


Bazı kitaplar, Kafdağı'nın bir masal dağı olduğunu savunurken, bazıları Kafdağı'nın Kafkaslar üzerinde olduğunu, bazılarına göre de Zümrüd-ü Anka kuşunun yaşadığı dağ ola*rak bilinir. (Ama, Zümrüd-ü Anka kuşunun da bir masal kuşu olduğu söylenir). Bazılarına göre ise de, bu dağın bütün dağların anası olduğu ve zümrüt yeşili çayırlarının olduğu ve meleklerin bu dağda yaşadığı ve Ye'cüc Me'cüc'ün bu dağda kaldığı yazılmıştır; yani bu konuda çok çeşitli ve çelişkili söylentiler var*dır. Yeri hakkında pek bir şey söylenmemekle beraber, Kafdağı'nın şu anda yeryüzünde olmayışı önemlidir. Zira teknolojinin imkân*ları dahilinde yeryüzünde ayak basılmadık, keşfedilmedik yer kalmamıştır. Ve şimdiye kadar böyle bir şeyin kesin varoluşundan bahsedilmemiştir.

Masal nedir?
Konusu tamamıyla hayal ürünü olan ve kişileri insanüstü güçler taşıyan yazılardır. Aslında bunlar, kuşaktan kuşağa sözlü olarak geçen konulardır. Daha çok yaşlıların küçük*lere anlattıkları ve bazen kendi hayalleri ve anlatım güçferi ile süsledikleri bu konular, sonradan edebi bir anlatımla yazılı edebiyata geçmeye başlamıştır.


Masalın olayı,insanüstü güç taşıyan insan*larla birlikte cinler, şeytanlar, devler, cadılar, periler, cüceler, acayip hayvanlar arasında geçer. Dağlar, ağaçlar, sular da canlandırıla*rak olaya karıştırılır.
Kafdağı'na dini kitaplarımızda da, rastla*mak mümkün. Mesela dini tarihte bu konuya oldukça geniş yer ayrılmış.

Yahudiler, Hz. Muhammed'i gerçek pey*gamber olup olmadığını anlamak için ona Tevrat'tan çıkarmış oldukları 28 soruyu yöneltmişlerdir. Şayet, bu sorulara doğru cevap almamış olsalardı. Peygamberliğine inanmaz, onu bir büyücü olarak görürlerdi. İşte bu, 28 sorudan 7 si, Kafdağı ile ilgilidir. Onu olduğu gibi aktaralım (Tarih-i Taberi, Cilt: 1, Sayfa: 38):


Soru 7: Kafdağı nerededir, nicedir ve niçin yaratılmıştır?


Peygamberimiz ona cevap verdi: "Kafdağı dedikleri bu cihanı çepeçevre kuşatmıştır. Kafdağı'nın içinde: Cihan, yüzüğün içindeki parmağa benzer. Ondan sonra, bu Kafdağı. yeşil zümrütten yaratılmıştır. İşte hu göklerin, gök renk göründüğü, O Kafdağı'nın aksi düştü*ğüm! endir yoksa gökte hiçbir renk yoktur. Eğer Kafdağı'nın yeşilliği olmasaydı, gök hu şekilde görülmezdi. Insanoğullarının o dağa varması mümkün değildir. Çünkü dört ay tamamen karanlıkta gidilir. Orada hiç ay ve gün yoktur. Ve hu Kafdağı yerin mıhıdır. Eğer Kafdağı olmasaydı. Yer deprenmekten hali olmazdı. Ve halaik yeryüzünde rahat bulmazdı."


Hz. Peygamber'e yöneltilen bu soru, ancak böyle cevaplandı. Fakat, sekizinci soru da Kafdağı'nın kapsamına aldığı için o soruya verilen cevabı da aynen aktarıyoruz:


"Cablısa ve Cahlıka şehirleri nerededir?.. Ve onda olan mahlukatın sıfatı nedir ve hangi dini tutarlar ve yedikleri nedir?.. Ve kendilerinin halleri ve dirlikleri nasıldır?.."


Hz. Muhammed dedi ki: "Cahlıka ve Cab*lısa iki şehri starıdır. Biri Meşrik'te ve biri Mağrip'tedir. Meşrik'te olan şehre Cahlıka der*ler ve Mağrip'te olan şehre Cablısa derler. Yeşil zümrütten yaratılmıştır. Ve ikisi de Kafdağı'na ulaşmıştır. Her şehrin eni ve uzunluğu 2 bin fersenktir (on milyon metredir)." Bu cevabı Resulullah söyleyince, Yahudilerin bilginleri, Ebu Cehl ve Velid hazır oturmuşlardır. Önle*rine Tevrat koyup Resulullah'ın sözü ile karşı*laştırdılar ki, onların sözüne uygun mu söylüyor, yoksa muhalif mi görüyorlardı?


Hz. Ali, Meclis'te hazır idi. Dedi ki: "Ya Resulullah bu dediğiniz şeyler şu bizim bulunduğumuz cihan içinde midir?"


Hz. Resu*lullah dedi ki: "O şehirler karanlık içindedir. Kafdağı'na ulaşıktır." Hz. Ali dedi ki: "Her şehirde ne kadar halk vardır?.."


Resulullah: "Her şehrin kalesinin bin derbendi vardır. Her derbendi gece biner kişi bekler. Ve o bin kişi bir yıl içinde, yıl tamam oluncaya kadar sıra gelmez" dedi.


Hz. Ali dedi: "Ya Resulullah, bu kaleyi niçin beklerler?"


Hz. Resulullah buyurdu: " Onun için beklerler ki, o tarafta çok halk vardır. Onlarla bu Cablısa ve Cablıka halkı arasında düşmanlık vardır. Gece ve gündüz bir*biri ile cenkleri eksik değildir. Nöbet tuttukları*nın sebebi budur."


Sonra Hz. Ali: "Ya Resulullah"dedi. "Bu Cablısa ve Cablıka halkı
Ademoğullarından mıdır?"


Resulullah buyur*du: " Onlar dünyada adam olduğunu bilmezler."


Hz. Ali: "Şeytan onlara yol bulmaz mı?" dedi.


Resulullah buyurdu: ' Onlar şeytanı bilmezler.'


Hz. Ali: "Ya Resulullah, hu ay, güneş ve yıldız*lar onların üstlerine doğmaz mı?" dedi.


Resulullah: "Onların Hal Tealanın ay ve güneş ve yıldızları yarattığnı da bilmezler."


Hz. Ali: "Bu cihanı nasıl görürler?" dedi.


Resulullah buyurdu: "Onların aydınlığı Kaf dağı'nın şulesindedir. Onların taşları ve duvarları nur gibi şule verir."


Hz. Ali: "Ya Resulullah" dedi. "Onlar ne yerler ve ne içerler?"


Resulullah buyurdu: "Hiç nesne yiyip içmezler."


Hz. Ali dedi: "Ne giyerler?"


Resulullah buyurdu: "Onların bedeni don istemez."


Hz. Ali: "Feriştehler midir?" (Melek)


Peygamberimiz:."Ferişteh değildirler. Amma taatları Ferişteh gibidir" buyurdu.


Hz. Ali: "Onlardan zürriyet gelir mi?" dedi.


Resulullah: " Onların cümlesi erkek*lerdir. Aralarında dişi yoktur."


Hz. Ali: "Onla*rın dini ne dinidir, onlar cennetlik midir? Yoksa cehennemlik midir?.."


Hz. Resulullah buyurdu: "Onlar cennet ehlidir, İslam dini üze*rindedirler. Mi'raç gecesi Cebrail aleyhisselam beni o tarafa iletti. Ben onlara islamı arz ettim. Müslüman oldular. Allah Teala'ya ve bana iman ettiler. Ben onlardan birisine islamın şartlarını öğrettim, o kişiyi onların üzerine halife diktim. Ondan sonra Cebrail Aleyhisselam beni Faris ve Fid'i tarafına ve Ye'cüc ve Me'cüc iklimine ve Münsel ve Bakil ve Naris kavmine iletti. Onlara islamı arz ettim. Kabul etmediler. Cümlesi kâfirdirler."


Ondan sonra Hz. Ali: "Ya Resu*lullah, bizim hakkımızda onlara hiç kimse vara*bilir mi?" dedi.


Resulullah buyurdu: "Yok onlara varmaya hiç kimsenin takati yetişmez. Zira dört ay karanlıkta gidilir. Amma Ad kaviminden üç kişi Hz. Hud Peygambere iman getirmişlerdir. Onlar Ad'dan kaçtılar. O şehristana yerleştiler."


"Bazıları der ki: Cablısa ve Cablıka dedikleri şehirler Mağrip tarafında olurlar. Eğer onların kavgası olmasaydı yer halkı gün doğup dolan*dığı vakitte günün ağzını işitirlerdi. Amma bu haber sahih değildir."


Yukarıdaki yazı, Tarih-i Taberi'den olduğu gibi alınmıştır. Bunun bir açıklamasını yapmak gerekirse, ilk akla gelen olay şudur: Dünyanın yuvarlak oluşu nedeni ile Cablısa ve Cablıka doğu ve batıda görünüyorsa da, ikisi*nin de birbirine yakın olması demektir.


Batık kıta Atlantis ile ilgili bazı varsayımcıların ifadesine göre Atlas veya Büyük Okyanus'ta olduğu söz konusu ise, bu kıtanın da bize göre batıda görünmekte olduğu kesin,


Yine bazı dini kaynaklardan alınan bilgi şu ki: Kafdağı Endülüs ülkesinin 20 gün güne*yine düşer. Arap Yarımadasının Mağrib' i-ne düşüyor. Ve yine edindiğimiz bilgiler ışığında bütün dağları anası ve dört ay karan*lıkta gidiliyormuş. Peki, dört ay karanlıkta gidiliyorsa, bir yeraltı dağı olamaz mı?

Endülüs'ün 20 gün güneyi ise Büyük Sahra Çölü'ne insanı götürür. Eğer batık kıta Atlan*tis ise büyük ihtimal orası olabilir.


Tarih öncesi buzul çağlarda büyük canavarlar ve acayip yaratıkların daha sık görüldüğü göz*lenmiştir. Atlantis'in yok olmasıyla bu yara*tıkların ister kısmen, ister tamamen yok olması söz konusudur. Buna dayanarak bir varsayımda bulunmak istersek, batık kıta Atlantis diyebiliriz. Ama yine de bazı okuyucuların aklını karıştırmamak gere*kiyorsa, bunu efsane dağı veya masal dağı da diyebiliriz. En iyisi bunu ilgili bilim adamla*rına çözmek için bir soru soralım. Kafdağı var mıdır?.. Varsa nerededir?..


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.