ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Şaşırtıcı / Ürpertici Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=634)
-   -   Hayat Desleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=218805)

Prof. Dr. Sinsi 07-13-2012 10:17 AM

Hayat Desleri
 
Birinci ve de en önemli ders..
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı.
Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya
kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım.
Son soru şöyleydi:”Hergün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.."
Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını yerleri silerken
hemen hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı.
50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki!..
Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim.
Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil
olup olmadığını sordu.
Tabii dahil" dedi, hocamız.. "İş yaşamınız boyunca insanlarla
karşılacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi
sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar bunlar. Onlara
sadece gülümsemeniz ve`Merhaba' demeniz gerekse bile.."
Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. O hademenin adını da..
Dorothy idi..


İkinci önemli ders, Yağmurda otostop!

Bir gece vakit geceyarısına doğru Alama otoyolunun kenarında
duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan
yağmura rağmen, bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati
çekmeye çalışıyordu. Geçen her arabaya el sallıyordu. Yanında
durdum. 60'lı yıllarda bir beyazın bir zenciye hem de Alabama'da
yardıma kalkışması pek olağan şeylerden değildi. Onu kente
kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım. Ayrılırken ille de
adresimi istedi Verdim. Bir hafta sonra kapım çalındı. Muazzam
bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi,
armağanda.. "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür
ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da
sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz
çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının
baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son
nefesini verdi.
Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin
yardım eden herkesi kutsasın!..
En iyi dileklerimle,
Bayan Nat King Cole.".


Üçüncü önemli ders.. Size hizmet edenleri hep hatırlayın
Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir
çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu.. Çocuk sordu:
"Çukulatalı pasta kaç para?.."
"50 cent!.."
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
"Peki dondurma ne kadar.."
"35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla.. Dükkanda yığınla
müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu.
Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki..
Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim
lütfen" dedi.
Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki
masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi.
Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu
birden. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti. Boş dondurma
tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 cent duruyordu..

Dördüncü önemli ders.. Yolumuzdaki engeller

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman
bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu.
Bakalım neler olacaktı?.
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray
görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar.
Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu
kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor,
ama yolları temiz tutamıyordu.
Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu.
Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve
ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama,
kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına
almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu
gördü. Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı
içinde.."Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir"
diyordu kral.
Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders
almıştı.
"Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.."



Beşinci önemli ders.. Önemli olan vermektir

Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler.
Tek yaşam şansı beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi.
Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi şekilde kurtulmuş ve
kanında o hastalığın mikroplarını yok eden bağışıklık oluşmuştu.
Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip
vermeyeceğini sordu.
Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve
"Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi.
Kan nakli ilerlerken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve
gülümsüyordu. Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı,
ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu.. Gülümsemesi de
yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu:
"Hemen mi öleceğim?.."
Küçük doktoru yanlış anlamış, ablasına vucudundaki bütün kanı
verip, öleceğini sanmıştı."


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.