ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Şaşırtıcı / Ürpertici Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=634)
-   -   Hiç Duymadığınız Tarihi Bilgiler (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=217814)

Prof. Dr. Sinsi 07-13-2012 01:02 PM

Hiç Duymadığınız Tarihi Bilgiler
 
Hiç Duymadığınız Tarihi Yaşanmış olaylar Duyda inanma Tarzı
1500'lü yıllarda, İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:
İnsanların çoğu, haziranda evleniyordu Çünkü, senelik banyolarını Mayıs

ayında yapıyorlar; Haziranda henüz çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de

kokmaya başladıkları için, gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak

amacıyla, ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.




*Banyolar, içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana
geliyordu.
Evin erkeği, temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra,
oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son

olarak da bebekler, aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada, su o kadar kirli

hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.

İngilizcedeki "Banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın"(Don't throw
the baby out with the bath water) deyimi, buradan gelmektedir.





*********
Evlerin çatıları, üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor; kamışların
altında tahta bulunmuyordu.
Burası, hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için, bütün
kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda

yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman, çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar

kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizcedeki "Kedi köpek yağıyor"(It's

raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.




Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.
Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi, büyük bir

sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan

İngiliz usulü yataklar, buradan gelmektedir.


***********
Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini, topraktan başka bir şeyden
yapılmıştı.

"Toprak kadar fakir"(dirt poor)tabiri, buradan çıkmıştır. Zenginlerin

ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar, kışın ıslandığı zaman

kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için, yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış
boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı
açılınca, saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere,kapının altına
bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "threshold"(saman tutan; Türkçesi
"eşik") idi.





**********
Yemek pişirme işlemi, her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük

bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler

ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor; et pek bulunmuyordu.

Akşam yahni yenirse, artıklar kazanda bırakılıyor; geceboyunca soğuyan

yemek, ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen, bu
yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu.





************
"Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası
dokuz günlük" (Peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the

pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen, domuz eti

buluyorlar; o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse, domuz

etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birinin eve domuz eti
getirmesi, zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek
misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna "yağ çiğnemek" (chew the fat)
adı veriliyordu.






**********
Parası olanlar, kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar
alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler, kurşunu çözerek yemeğe

karışmasına sebep oluyor; böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol

açıyordu. Domatesler, buna sık sık sebep olduğu için, bundan sonraki

yaklaşık 400 yıl boyunca, domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.




Çoğu insanın, kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun
yerine, tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat

ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman

kullanılabiliyordu. Bunlar, hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve

küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların
ağızlarında, "tabak ağzı" (trench mouth)denen hastalık ortaya çıkıyordu.






*************
Ekmek, itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler, yanık olan alt kabuğu;
aile, orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırlardı.
Bira ve viski içmek için, kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim,
insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan

geçen insanlar, bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık

yapıyorlardı. Bunlar, birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne

yatırılıyor; aile, etrafına toplanıp yiyip içerek uyanıp uyanmayacağına
bakıyordu. Buna, "uyanma" nöbeti deniyordu.






************
İngiltere, eski ve küçük bir yerdi; insanlar, ölülerini gömecek yer
bulamamaya başlamıştı. Bunun için, mezarları kazıp tabutları çıkarıyor;

kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı.

Tabutlar açıldığında, her 25 tabutun birinde, iç tarafta kazıntı

izleri olduğu görüldü. Böylece, insanların diri diri gömüldükleri ortaya
çıktı. Buna çözüm olarak, cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi
tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana dolamaya başladılar. Bir kişi, bütün
gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna, mezarlık nöbeti (graveyard
shift)denirdi. Bazıları, zil sayesinde kurtulmuş (saved by the bell);
bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.