ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Şaşırtıcı / Ürpertici Hikayeler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=634)
-   -   Bir Uzay Gemiside Niiçin Mum Yakılmaz_ (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=215893)

Prof. Dr. Sinsi 07-13-2012 06:22 PM

Bir Uzay Gemiside Niiçin Mum Yakılmaz_
 
Eh, aslına bakarsanız bir uzay gemisinde mum yakabilirsiniz. Ama bildiğimiz
balmumundan yapılmışsa, böyle bir işe kalkışmak çok, hem de çok aptalca bir şey
olur. Uzayda haliyle hava olmadığı için, uzay gemilerinde astronotların
solumasını sağlayacak oksijenli bir iç atmosfer yaratılması zorunludur. Eğer
mum, uzay gemisindeki sistemlerin sağladığından daha hızlı bir biçimde oksijen
yakarsa, astronotlar kısa sürede oksijen yoksunluğundan ölür. Geminin oksijen
ikmali mumun oksijen tüketimine yetişse bile, uzay seferinin ömrü çarpıcı
biçimde kısalır.
Daha da kötüsü, uzay gemisindeki atmosfer oksijen bakımından
zengin olursa, bir mum yakmak ortalığı cehenneme çevirebilir. Buna bağlı
tehlikeler 1967′de ABD’nin Apollo 1 uzay kapsülündeki üç astronotun cam vermesi
ile trajik biçimde görüldü. Dünya atmosferinin yaklaşık yüzde 21′i oksijen,
yüzde 78′i nitrojendir. Ama uzayda karşılaşılan alçak basınç ortamında, nitrojen
bakımından bu kadar zengin bir atmosfer ilk astronotların vurgun yemelerine yol
açabilirdi. Düşük basınç hastalığı olarak da bilinen vurgun, skuba dalgıçlarının
başına gelir ve kanda nitrojen kabarcıklarının oluşması ile ortaya çıkar, bu
durum felce ve hatta ölüme yol açabilir. Bu yüzden söz konusu kapsül saf oksijen
ile doldurulmuştu. Ne yazık ki, bu vahim bir hataydı; çünkü tepkimeleri
yavaşlatacak nitrojen olmadığında, oksijen son derece kolay tutuşur. Böylece bir
kıvılcımdan çıkan yangın bir dakikadan az sürede bütün kapsülü sararak bir ateş
topuna dönüşmesine yol açtı.
Sonraki Apollo seferlerinde astronotlar
kalkışta oksijen ile dolu uzay elbiseleri giyerken, kabin yüzde 60 oksijenden,
yüzde 40 nitrojenden oluşan daha güvenli bir karışım ile dolduruldu. Aracın
uzaya çıkması ile tehlikeli kalkış aşaması geçildiğinde, nitrojenin dışarıya
salınması ve kabin atmosferinin saf oksijene çevrilmesi, astronotların
başlıklarını çıkarmalarına olanak verirdi. Bu yine de yüksek riskli bir
stratejiydi ve bir mum şöyle dursun, kısa süreli bir elektrik kıvılcımı bile
felaket getirebilirdi.
Şimdi uzay seferlerinde ve yörüngedeki uzay
istasyonlarında dünya atmosferine benzer bir oksijen ve nitrojen karışımı
kullanılıyor ve uzay gemisindeki atmosfer de vurgun sorunundan kaçınmak amacı
ile benzer bir basınçta tutuluyor. Bu nedenle bir mum anında faciaya yol açmasa
da, hayati oksijeni yine korkunç bir hız ile tüketilebilir. Amerikan uzay
mekiklerinin ve Rus Buran araçlarının kısa uzay seferlerinde oksijenin tamamen
sıvı oksijen tanklarından sağlanması mümkündür.
Ne var ki, uzay
istasyonlarının kendi oksijenlerini üretmeleri ve olabildiğince büyük miktarda
oksijen geri dönüştürmeleri gerekir. Vantilatörler havayı sürekli uzay gemisi
içinde dolaştırır ve katışık maddelerden arındırılmak üzere oluklardan geçirir.
Bir odunkömürü yatağı kokuları emer. Hassas filtreler yüzen parçacıkları tutar.
Buzdolabı bobinlerine benzer soğutucu plakalar, astronotların nefesinden çıkan
nemi yoğunlaştırır ve oluşan suyu bir tanka gönderir. Astronotların solurken
saldığı karbondioksit daha büyük bir sorun oluşturur ve genellikle lityum
hidroksit kutularında soğurulduktan sonra dosdoğru uzaya boşaltılır.
Rusların
elektron” ve Amerikalıların “oksijen üretimi” sistemlerinde
soğutucu plakalardan, idrardan ve banyo atıklarından toplanan sudan yeni oksijen
elde edilir. Suyun elektrolizle hidrojene ve oksijene ayrılmasından sonra,
oksijen kabin mürettabatına verilirken, hidrojen uzaya boşaltılır ya da atık
karbondioksitle tepkimeye sokulur. Bu tepkime ile ortaya çıkan metan ve su,
yıkanmak ya da yeni oksijen üretmek için kullanılabilir. Ancak, her iki sistemin
tam güvenilir olduğu henüz kanıtlanmış değildir; uzun seferlerde astronotlara
oksijen sağlamak hala bir sorun olarak duruyor. Yani, uzay istasyonunda bir mum
yakabilirsiniz; ama böyle bir şey oksijen üreten sistemlere sürekli bir yük
bindirir. Çünkü insan solumasının aksine, mum yanarken geri-dönüşüme uygun pek
fazla su üretmeksizin oksijen tüketir.
Bu sorunun son bir cilveli yanı
vardır. Uluslararası Uzay İstasyonu kendisinden önceki Mir gibi, “oksijen
mumları” biçiminde bir acil oksijen kaynağı taşıyor. Lityum ya da sodyum
perklorattan yapılan bu mumlar yavaşça yanarak lityum ya da sodyum klorür, demir
oksit ve oksijen üretir. Yanma süreleri yaklaşık altı saati bulur. Uluslararası
Uzay İstasyonu’ndaki 350 adet oksijen mumu, üç insanın üç ay boyunca solumasına
yetecek düzeydedir. Bu bakımdan bir uzay aracında oksijen mumu yakabilirsiniz ve
üstelik hayatınızı kurtarabilir! Ancak, oksijen mumları bile tam güvenli
değildir. Mir’de, 1997′de bir tanesi bozulup denetimden çıktı. Neyse ki, uzay
istasyonunun hasar görmesine karşın, kimse yaralanmadı. Daha trajik bir olay ise
2007′de Kuzey Buz Denizi’nin altındaki İngiliz nükleer denizaltısı Tireless’ta
tahminlere göre bu mumlardan birinin patlaması yüzünden iki denizcisinin
ölmesiydi.

Ekonda geri geliyor...


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.