ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Zaman İçinde Yitirilenler (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=207312)

Prof. Dr. Sinsi 07-11-2012 08:02 AM

Zaman İçinde Yitirilenler
 
Zaman İçinde Yitirilenler - Mesut Çiftçi

2009 yılı bir çay bahçesi…


- Alo

- Efendim

- Nerdesin oğlum.

- Tam arkandayım. Kapat geldim.

- Hadi gel bakalım.

- Merhaba

- Merhaba, nerde kaldın oğlum kadın gibi bekletiyorsun insanı? Makyajını bitirdin mi bari?

- Ne makyajı ya?

- Kadınlar makyaj yüzünden gecikirler ya hani, onu diyorum.

- Bak kırıcı oluyorsun ama.

- Onun için uğraşıyorum zaten.

- Ne var? Sanki sen hiç gecikmiyorsun?

- Gecikmiyorum tabi.

- Ya yalan söyleme muhakkak sende bir gün gecikmişsindir.

- Söyle bakalım seni ne zaman beklettim.

- Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum. … evet ya sen beni hiç bekletmedin. Ama okuldayken derse hep geç kalırdın. Evet evet geç kalırdın.

- Hasan o zaman ben okula üç vesaitle gelmek zorunda kalıyordum, sense yürüyerek geliyordun okula. Yani evin okulun dibindeydi.

- Haaa doğru ya, hem de çok ucuzdu.

- Yani ?

- Yani, kusura bakma dostum ya. Bugün memurların eylemimi ne varmış. Bize denk gelir, şans yok ya. Zırta pırta eylem yapıyorlar zaten. Ondan geciktim. Ne yapayım yalvarayım mı sana şimdi?

- Tamam tamam bir daha geç kalma yeter.

- Olur dostum hiç geç kalır mıyım?

- Her zaman böyle diyorsun ama hayırlısı.

- Tamam uzatma Vedat ya. Ne yapayım öpücük mü vereyim, makas mı vereyim? Ne istiyorsun?

- Dedim ya bir daha geç kalma.

- Tamam tamam uzatma. Hem etrafta yalnız bir erkek için gayet müsait oğlum, baksana etraf hatun dolu. Of of of, şu hatunu gördün mü?

- Demek sende görüyorsun o hatunu?

- Nasıl yani?

- Bende hayal gördüm sanıyordum da.

- Evet evet, hayal gibi hatun ya. Ama böylesini boş bırakmazlar oğlum. Muhakkak birisi yiyordur bu hatunu.

- Ya oğlum bırak şu argoyu ya. Üniversite bitti artık oğlum. Senin yüzünden yanımıza hatun yaklaşmıyor.

- Nedenmiş o?

- Hatunlar argo sevmiyorlar. Argo sevenleri de var tabi ama çok az onlar da bize denk gelmiyor.

- Ne yani şimdi suçlu ben mi oldum.

- Gayet tabi.

- Sakın o senin pısırıklığından olmasın?

- Ne pısırıklığı oğlum, üniversitede ilk hatunu kim ayarladı?

- Mevlüde’den mi bahsediyorsun?

- Evet.

- Ya o sayılmaz bir kere.

- Neden sayılmazmış, taş gibi hatun işte.

- Taş gibi mi, taş gibi mi? Sence Mevlüde taş gibi hatun mu? Oğlum O’un bıyıkları vardı len. Hem de palaydı.

- Bak doğru konuş. Ben bir zamanlar bir şeyler yaşadığım birisi hakkında böyle şeyler söyletmem.

- Aman, Kadir İNANIR’ım benim. Sanki bir şey yaşadı da. Dört sene boyunca pala Mevlüde’yle beraberdin ne yaptığını sorabilir miyim dostum?

- Ya sen ne terbiyesiz adamsın ya? Sana ne? Sevgilimle ne yapmışsam yapmışım. Bu beni ilgilendirir.

- Tabi tabi, bir şey yapmadığın için normaldir.

- Sen bırak beni, sen ne yaptın O’nu söyle. Okulda yanına dişi sinek bile yaklaşmış mıdır acaba?

- Şey yapma oğlum şimdi, o zaman ben bir ilişkiye hazır değildim.

- Tabi tabi eminim değildin. Hem de dört sene boyunca.

- Ya şimdi biz böyle birbirimizle didişip durursak bir yere varamayız biliyorsun değil mi?

- Hemen değiştir sen konuyu.

- Ya ne değiştirmesini oğlum ya? Baksana taş hatun hala yalnız başına oturuyor.

- Eee?

- Bir atraksiyon yapsak diyorum.

- Ne gibi?

- Ya işte önce kesişiriz, selam filan derken, muhabbetin içine atlarız oğlum.

- Olur mu dersin?

- Olur olur, niye olmasın?

- Hadi o zaman.

- Hah işte şöyle oğlum. Serdar’ın yeni albümü çıkmış biliyor musun?

- Evet ya, dağıldım resmen. Çok güzel yapmış lan. Tam disco biliyor musun?

- Ya bende dowland edeceğim.

- Gerek yok lan bende hallettim, senin flaşa atarız.

- Olur.



1968 yılı bir çay bahçesi;


- Merhaba, geciktin dost.

- Merhaba dost. Kusuruma bakma, bizim mahalledeki Emine teyzeyi hastaneye götürdüm.

- İyi etmişsin dostum. Nasılsın?

- Nasıl olabilirim dostum? Sen iyi misin sanki? Memleket elden gidiyor, rahat edebiliyor muyuz?

- Ayın on beşinde altıncı filo İstanbul’a gelecekmiş. Nasıl rahat olunabilir ki?

- Bunlar Kıbrıs’taki soydaşlarımıza yardıma giderken yolumuzu kesenler değiller mi?

- Evet onlar.

- Geldikleri gibi giderler dostum.

- Evet haklısın, geldikleri gibi gitmeliler. İngilizler gibi.

- Bir şeyler yapmalıyız.

- Yapacağız elbette. Elimiz boş duracak değiliz. Bu memleket bizim. Nasıl kurtuluş savaşında sömürücü, emperyal güçlere karşı durmuşsak bunlara da öyle karşı duracağız. Benim canımı sıkan iktidarın vurdum duymaz tavrı.

- İşbirlikçiden başka bir şey değiller.

- Tüm öğrenci arkadaşlarla örgütlendik, memlekete sahip çıkacağız. 6. Filoyu denize dökeceğiz.

- Evet.

- Merhaba,

- Oooo merhaba Nalan.

- Merhaba, buyur otur.

- Arkadaşlar ne yapıyorsunuz?

- Oturduk çay içiyorduk.

- Onu görüyorum. Bu 6. filo hakkında diyorum. Bildiriyi bende okudum.

- Nalan olmaz. Sen gelmemelisin. Polisin tavrı ortada. Hem babana söz verdim.

- Benim adıma benim babama benden habersiz söz mü verdin yani?

- Evet.

- Olmaz Vedat. Bunu yapamazsın.

- Ya Nalan uzatma Allahaşkına.

- Uzatırım hiç kusuruma bakma. Kadınlar da en az siz erkekler kadar bu memleketin sahibi değil mi? Anca beraber, kanca beraber.

- Tamam tamam. Olaylara karışmak yok ama.

- Tamam oldu canım. Sen nasılsın Onur?

- İyiyim bende. Seni sormalı?

- Böyle bir ortamda iyi olmanın mümkünatı var mı?

- Haklısın yok.

- Üniversite de baskı, sokakta baskı, siyasette baskı. Ne olacak bu memleketin sonu bilmiyorum ki?

- Bizim gibi gençler sayesinde gayet iyi olacak merak etme.

- Geçen fakültede kavga çıkmış, sebebi neydi? Yine faşistler mi?

- Ben insanları faşist ya da devrimci olarak ayırmıyorum Nalan. Bu memleketi seven herkes benim için aynı kefededir.

- Bence yanılıyorsun.

- Bence de.

- Nasıl yanılıyorum?

- Bu adamlar memleketi sevdiklerini iddia ediyorlar ama yaptıkları memleketi sevmek değil, memlekete ihanet etmek.

- Bu çok ağır bir itham. Bence memleketi sevmek paydasında buluşmalıyız. Biz memleketi sevdiğimiz için bizi sağ sol diye bölmüyorlar mı zaten?

- Bir bakıma haklısın.

- Kendisine sağcı diyeni de, solcu diyeni de bir çatı altında toplarsak ancak o zaman hakkımızı savunabiliriz.

- Peki o zaman fakültedeki kavga?

- Son derece duygusal. Siyasetle hiçbir ilgisi yok. Bir kız arkadaşı seviyormuş genç. Sevgisini söylemiş. Kız terslemiş ve bizimkiler de siyasi olaya dönüştürmüşler. Bence çok büyük yanlış.

- Bence değil.

- Neden ?

- Bizim duygusallığa ayıracak vaktimizin olduğunu mu düşünüyorsun?

- Bence aşka her zaman vakit olmalı.

- Yanılıyorsun ya. Memleket elden giderken aşk meşk mi düşüneceğiz?

- Düşüneceğiz elbette, yoksa insanlıktan çıkmaz mıyız?

- Aslında evet.

- Bizler öğrenciyiz. Düşünmeli, tartışmalıyız. Kavga bir seçenek olmamalı.

- Ama öyle değil işte.

- Yanlışta burada değil zaten?

- Tamam tamam nutuğa başladın yine. Şimdi ne yapacağız sen onu söyle….



Mesut Çiftçi


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.