![]() |
Baloncu
Baloncuya sorsanız şöyle der:
Balonlar sanır ki, ben onların uçurucusuyum! Zannederler ki; onları elimdeki iple havaya iter, yükseklerde tutarım… Ben olmasam uçamayacaklarını sanırlar… * Hâlbuki her balonun uçması kendi içindendir… Uçmak; içine ne doldurulduğuyla ilgilidir! Uçacak olan balon zaten uçar. Tehlikeli olan balonun uçması değildir. Uçmakta olan balonun savrulmasıdır! * Balonlar; uçmalarını baloncudan bilse dahi baloncular bilir kendilerinin uçuran değil, tutan kişi oldukların! Marifet belki de budur: Hasbelkader eline geçmiş olan balonların ipini kaçırmamak! * Beceremiyorsan, erbabına teslim edeceksin… Bileceksin ki incecik bir ip var felaket ile arasında; incecik bir iptir savrulmasına mani olan; incecik bir iptir kayıp olmakla var kalmak arasındaki çizgi! * Balonlar hep kendi iplerinden çekiştirir, her rüzgârın peşinden gitmek ister. Ama biz hep “ipinden tutulmakta olan” balonların yüzünü görmekteyiz. Ne güzeller; o ince iplerinin tepesinde arzı endam etmekte, kendilerini göstermekteler. Peki ya ipini koparan, savrulan, kaçanların halini, kurtulduğunu sanan balonların suratını gören var mı? Acaba bakılabilecek halde midirler? * Balon ya uçtuğu için baloncuya minnet duyar veya uçamamasına sebep görür, nefret besler! Hâlbuki baloncu, emanetçidir! Bir tutam ipi, bir süreliğine elinde tutar… 25 haziran 09 – perşembe Muammer Erkul |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.