ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Aşk Verdiği Adreste Yok Peki Nerede (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=204561)

Prof. Dr. Sinsi 07-11-2012 07:01 AM

Aşk Verdiği Adreste Yok Peki Nerede
 
Orta yaşlı güzel kadın buzlu naneli limonatasından bir yudum aldıktan

sonra gözlerini gökyüzüne dikip mırıldanıyor: "Her şey var ama aşk yok! Ara

ki bulasın! Nerdeee!.."

"Bence doğru istikamete bakıyorsunuz" diyorum.

Anlamıyor önce.

"Aşk zaten gökten zembille inen tek şeydir aramakla olmaz" diyerek devam

edince rahatlıyor.

Dudaklarının kenarlarına doğru tatlı olgun hatta çokbilmiş bir gülümseme

yayılıyor...

Ben durmuyorum; en hassas yerinden ama kısa keserek soruyorum: "Aradığınız

ne?"

"Aşk."

"Yok onu sormuyorum. Esas istediğiniz peşinde koştuğunuz ihtiyaç

hissettiğiniz şey ne?"



***


Aşk üzerine çok konuşuyoruz. Çok yazıyoruz. Hiç itirazım yok!

Fakat aşk veya sevgi bunlar özünde birer kavram...

Düşünmek anlamak tanımlamak sorgulamak için kavramları kullanmaya

mecburuz.

Yine de bilmeliyiz ki hiçbir kavram yaşantının ta kendisi değildir.

O yüzden ara sıra durup kendimize sormalıyız: Adına bir çırpıda aşk veya

sevgi deyip geçtiklerimizin altında gerçekte hangi arzuları tatmin arayışı

var?

Korkularımız ve endişelerimiz; kazandıklarımız kaybettiklerimiz;

sakladıklarımız ve saklandıklarımız...

Hangisi aşk? Ya da hepsi mi?

Mesela ne isteriz hayattan sevdiğimizi söylediğimiz kişiden ve sonra da

"aşk" adını verip gizleriz bu isteğimizi kendimizden bile saklamaya

çalışırız!

Bir çocuk gibi bağlanmak yetişkinliğin bütün sorumluluklarını sermek

hayatın tehlikelerine karşı bir kuytuya saklanmak mıdır aradığımız? Ki...

Kimseler anlamasın hatta kendimiz bile daha sonra bunu anlamayalım

unutalım diye "aşk" kılıfı geçiririz üstüne?

Sakın sırf yalnızlığa katlanamadığımız için bir takım "aşk serüvenleri" ni

arka arkaya diziyor olmayalım?

Kaç kez yazdım yine yazayım.

Tanınmış İngiliz psikoanalist Adam Phillips'in eşler arasında sadakat

sorununu incelerken karşılaştığı gerçek benim aşk-meşk konularında da hep

kulağıma küpedir.

Şöyle der Phillips: "Ya en güçlü talebimiz sevilmek anlaşılmak arzulanmak

değil de övülmek ve dolayısıyla övmek ise?.. Kişinin eşine yapabileceği en

zalimce şey sadakati becerip de onu varlığından dolayı kutlamayı

becerememek bunu hissettirememektir."



***



"Aşk istiyorum" deyip kendimizi kandırmayalım.

Bir başkasını seçip kalabalığın içinden ayırıp ondan ne istiyoruz?

Cesaretimiz varsa bunu soralım asıl...

Güç mü onaylanma mı veya onunla birlikte hayata isyan mı? Ne?

Bu modern hayatta aşk verdiği adreste oturmuyor artık...

Çoğu zaman en gizli arzularımızın korkularımızın açık bıraktığı pencereden

bir hırsız gibi giriyor içeriye...


Haşmet Babaoğlu


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.