![]() |
Gizli Çiçek Bahçesi
Gizli Çiçek Bahçesi Hikayesi - Çiçek Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları
Ana Ben Hasibe. Hani İstanbul�a artis olmak için kaçan kızın. Seni oralarda yapayalnız koyduğum için affeyle. Ama kızının iyi olduğunu düşünerek teselli ol. Hani, siz tarlada karpuz toplarken, beni eve ayran almaya yolladıydınız ya, başıma ne geldiyse ha işte, o ayran yüzünden gelmiştir. Sana anlatacağım, yalnız mektubumu nasıl duygularla yazdığımı anlamak için, slov bir kayde aç. Slov nedir dersen duygusal müziktir. Eger bulamazsan, TRT�yi aç. Akşam saatlerinde çok duygusal müzik çalarlar da ağlardık ya hani. Hele de babam gözünü morartmış ise, ne güzel olurdu ağlamamız.Ha işte öyle yap. Şimdi, ben ayranı alıp tarlaya dönerken, muhtarın ormanına girdim, karşıma kahya İsmet çıktı. Yolumu kesti. _Hey, lan kırmızı şalvarlı kız, nereye gidiyon lan? Tabi ben önüme baktım, yürüdüm yanından geçtim. Az ilerledim çok ilerledim, bir ağacın arkasından yine kahya çıkmaz mı? Belimden orağı çıkardığım gibi kafasına indirecektim ki, dur, dedi. _Ne oluyon kız medeniyetsiz� Bana ana, medeniyetsiz dedi, düşünebiliyon mu? Tabi ben de çok kızdım. Cevap vermek durumunda kaldım. _Sağa ne kahya�Anama ayran götürüyom. _Bişey demedim kız. Gel bak sağa ne gösterecem. _Ne gösterecen lan? _Gizli, kimse keşfedemedi daha. İlk sen göreceksin valla. _Lan seni şerefsiz. Seni ağaya diyecem. _Ne diyecen? _Bağa hiç görülmemiş bir şey göstertti diyecem. _Ağa sağa güler kız. _Hiç de bilem. Seni vurur. _Kız niye? Çiçek bahçesi göstermekte mi töreye aykırıdır. Dedi, sonra da �hahaha� diye güldü ana. Ben çiçeklere ne kadar merağımdır bilirsin. Kahya önde, ben arkada keşfedilmemiş çiçek bahçesine doğru giderken, Meto da bize ekleşti. Meto da kim dersen, hani Tuzcu Alinin esrarcı oğludur. Kahya İsmet, onun, gizli bahçeye gelmesini istemedi. Ama Meto kapaklı cep telefonunu gösterince, hele bir de �size em pi üç dinletirim� deyince, kahyanın ağzının suları aktı. Doğrusunu istersen em pi üçe ne kadar merağımdır bilirsin. Ne olduğunu hiç görmemişim, ama methini çeşmedeki kızlardan çok duymuşum. Ben de Meto�nun gelmesinden yana olunca, üçümüz birlikte gizli çiçek bahçesine doğru yürümeye devam ettik. Bir dakka anne, patron çağıriyor�.Geldim, ne diyordum. Ha kahya önde ben ortada Meto en arkada gidiyorduk. Bilirsin, muhtarın ormanı pek tenha, pek karanlıktır. Sağolsun kahya ile Meto, korkmayayım diye beni ortalarına alıp, tüm kötülüklere karşı koruyorlardı. Gittik, gittik. Saka tepesindeki çeşmenin yanından geçerken, Kel Necmi�ye rastladık. Elindeki ibriği yere koyup: _Lan kahya, ne ayak olum, nereye böyle? Ben üstüme elzem olmayaraktan söze karıştım. Keşkem ağzımı eşek arısı sokaydı da karışmasaydım. Ne bilecektim başıma gelecekleri? _Abi, keşfedilmemiş çiçek bahçesine gidiyoz� _Amanın, valla mı? Ben de gelebilir miyim? Kahya suratını ekşiterek: _O kadar kişilen keşfe gidilmez Nemci kardeş. Senlen sonra gideriz, dedi. Kel Nemci �ha ha ha � diye güldükten sonra: _Kahya, geçen ki çiçek bahçesi mi bu bahçe ? Yav hergün biriyle keşfediyon, orayı, neresi gizli kaldı bunun. Bağa bak�Konuşmamı istemiyorsan, beni de götür çiçek bahçesine, dedi. Kahya az bir müddet düşündü. Baktım karar verecek değil: _Kahya kardeş, o da gelse ne olur. Koca çiçek bahçesi. Herkese yeter, dedim. Sonuçta kahya Necmi�ye de razı oldu.Şimdi dört kişi olmuştuk. Elimde ayran bakracı, sırf sana bir demet çiçek yolabilmek için yürüdüm de yürüdüm. Ekşi Recep�in evinin oralardan geçiyorduk. Recep�in büyük oğlu Kazım, yolumuzu kesmez mi? Kulağımda em pi üç vardı. Meto sağ olsun. Telefonuna kulaklığın kablosunu taktı. Kulaklıkların birini bana verdi diğerini kendi kulağına taktı. Biraz kafa kafaya gitmek zorunda kalsak da, müzik dinlediğim için çok mutluydum. Bülent ERSOY çalıyordu.Hani Keziban�ın düğününde, Saçlı Ahmet bir şarkı söylemişti ya, adını hatırlayamadım, onu söylüyordu. Kazım kahyaya seslendi: _Uğurlar ola, kahya emmi! Nereye böyle, Pamuk Prenses ve yedi cüceler gibin? _He, bir sen eksiktin. Sağa ne ula? Geziyoz işte _Geziyonuz Eyi, Hasibenin babasının haberi var mı bu güzergahtan? Ben hala Metoyla kafa kafaya vermiş, em pi üç dinliyordum. Kazım bize sırıtarak baktı. _Ne bunlar böyle siyam ikizi gibin? Meto kardeş, Kazımın bize baktığını görünce, müziği kapattı. _Efendim abi, dedi. _Ne o öyle kızla kafa kafaya lan? _Abi, kız müzik dinlemek istedi de, o sebepten yani _Lan uyuz, ver ikisini de taksın kulağına, sen dinlemesen ölür müsün? _Şey, abi Ben arada bir şeyler tarif ediyorum ona. Hani Kim bu söyleyen falan diye sorduğunda, olaya anında müdahale edip yardımcı oluyom. _Oy valla gözlerim yaşardı. Eminim kızın babası duysa, onunkiler de yaşarırdı. Öyle degil mi kahya? _Canım ne karıştırıyon babasını? Hem gizli bahçenin çiçeklerini toplamaya gidiyoz, ne var bunda? _Heçç! E ben de geliyom o vakit. _Gel bari, gel.Sen de gel Mendebur Pis şantajcı _Kahya, ben de sayayım mı senin meziyetlerini? _Gel dedik ya, uzatma.. Onlar böyle konuşurkene, bir de ne göreyim, bacağımda bir kene! Kara kara, kocaman! Bir çığlık attım, orman çınladı. Adamların hepsi, sağ olsunlar başıma toplandı. _Ne oldu kız Hasibe? _Bacağımda kene var! Kahya en önde atıldı beni kurtarmaya. Sonra diğerleri başıma doluştu. Ama Meto hepsini geri itip: _Çekilin lan! Sabah beri em pi üç dinleten benim. Kenesini çıkartmak bana düşer, dedi. Sen çıkartırsın, ben çıkartırım derken, kendimi adamların arasında buldum. Biri oyana çekiyor, biri bu yana Abiler bana yardım etmek için birbirini eziyordu. Sonra ana, bir korna sesi duydum. Bir de ne göreyim; bizim ağa cipinden inmiş bize bakıyo. _Eyvah, ağa bakıyor, diye bağırdım. Herkes bir tarafa çekildi. Benim şalvarımın paçası dizime kadar sıvanmış, yerde oturuyordum. Ağa yaklaştı, yaklaştı. Elindeki kırbacı, kahyanın suratına öyle bir yapıştırdı ki, adamın yüzünde iki parmak eninde bir iz çıktı. Sonra diğerlerine vurdu. Sıra bana gelince: _Seni namıssız, senin cezanı aşiret verecek, dedi. _Ne yaptım ağam? Tarlaya ayranı geç götürmek suç mu? _Ne tarlası kız? Ne ediyon bu heriflerin arasında? Şimdi dersin ki, çiçek topluyom. _Yok ağam, daha toplamaya başlamadıydık. Gizli yere gidiyorduk. Keşfedilmemiş Kahyaya sor da bak. Kahya ezildi büzüldü, cevap veremedi. Ağa kahyanın yüzüne bir kırbaç daha savurdu. _Hergele! Adam çiçek toplamaya gider de ağasına haber etmez mi? Ne oldu, bilmiyom. Baktım ağa bizi cipine doldurmuş. Adamların hepsi sıkış sıkış, ben kahyanın yanındaki koltukta. Az gittik, uz gittik Koruluğun çıkışında durduk. Arabadan inince, sağa baktım çiçek yok, sola baktım çiçek yok. Kahyaya döndüm: _Hele kahya, burada çiçek yoktur. Ağa bir kahkaha patlatarak: _Çiçek sensin, saf salak, dedi. Hepsi birden üzerime yürüdüler. O vakıt aklım başıma geldi amma, ne fayda. İşte ana bu yüzden kaçtım. Gözlerimi açtığımda, o gün bitmiş sabah olmuştu. Elbiselerimin yırtıklarını tuta tuta ayağa kalktım. İki gözüm iki çeşme ağlıyordum. Kırolar, ayranı da içmişler İşte anam, o günden sonra yemin ettim.Bir daha kimseye kanmayacağım diye. Köyümün uzak gölgesine bakmak istedim, olmadı. Geri dönsem aşiret beni öldürürdü. Hem de ağanın emriyle. Kimse bana inanmazdı. Derken yanık bir türkü söylemek geldi içimden. Bir ses bana söyle, söyle diye yalvarıyordu. Öyle güzel söylüyordum ki, anlatamam. O sırada ormana film çekmeye gelen bir yönetmen beni keşfetti. Türküm bitince: _Buldum seni, diye bağırdı. Çok korktum. _Abi, vallah, suçum yoktur. Beni kandırmışlar, çiçek toplayacaz diye _Tamam kızım, hep öyle derler zaten. Boş ver Seni şefkatli kanatlarımın altında koruyacak, Türk sinemasının ve sahnelerinin sultanı yapacağım. Haydi gel benimle, dedi. Bana çok güzel bir entari verdi. Türkan ŞORAYın giydiklerinden. Biraz yaka bağır açık geldi, ama, yırtık elbisemden daha namuslu göründüğü için giydim. Adam elimden tuttu. _Haydi kızım, yeni bir hayat seni bekliyor, dedi. _Nereye gidiyoz emmi, dedim _Haydi yürü sen, her şöhretin yolu, mutlaka bir ormandan geçmiştir, dedi. Anam, patron çağırıyor. Şimdilik Allaha emanet ol. Gerisini bir dahaki mektupta yazacağım. Aynur Engindeniz |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.