![]() |
Küskün Begonvil 14
Küskün Begonvil 14 hikayesi - Hicran akçakaya yazıları
Doktorun muayenehanesinden çıktıktan sonra hemen eve gitmek istememişti Zeynep. Deniz kenarında oturdular. Karşılarında tüm görkemiyle Bodrum Kalesi kucaklamıştı mavi suları. Marinada her boy tekne yan yana dizilmişlerdi. Teknelerin yanaklarını okşayan suyun sesi, gökyüzünde uçan martıların çığlıkları, balıkçıların tezgahlarını boşaltmak için yüksek sesle ’’Hayde taze balık bunlar, canlı canlı, şimdi çıktı hanım abla, bey abi’’ diyen naraları, balık tezgahlarına sürtünen kedilerin miyavlamaları … hiç birini duymuyordu Zeynep. Tüm seslere sağır olmuştu kulakları. Yüzü solgun, gözleri donuktu. Kemal soru sormaya çekindi. Suskun suskun oturup uzaklara baktılar hep. Ne kadar oturdular orada öylece, ne kadar sustular bilmiyorlardı. Zeynep suçluluk, şaşkınlık, pişmanlık ve daha adını koyamadığı duygularıyla boğuşurken, Kemal, Zeynep için endişeleniyordu: -Canım geç oldu gidelim mi artık? Hem Arda da merak etmiştir bizi. Mızmızlanıp anneannesi ile dedesini üzmesin sonra. -? -Zeynep! Aşkım beni duymuyor musun? -? -Hadi kalk canım, eve gidelim. Kemal, yavaşça elinden tuttu karısının. Zeynep biraz daha sokuldu kocasına, başını omzuna yasladı. Sanki gözlerinin önündeki bent yıkılmış, seller akıyordu. Kemal biricik Zeynep’inin sıcak gözyaşlarını omzunda değil taa yüreğinde hissetmişti. Öylece yürüdüler . Arda’yı almak için gittiklerinde hava kararmıştı iyice. Zeynep’in içi gibi kapkaranlıktı. Tek fark Zeynep’in o yıldız yıldız gözleri, göktekileri kıskandırırcasına parlamıyordu artık. Annesiyle babasının gelişi ile Arda ellerini çırparak: -Yaşasın! Annemle babam geldi, anneanne dede geldiler, geldiler! Diyerek kapıyı açtı onlara. Zeynep eğildi, kollarının altından tuttu, kaldırdı, beline yerleştirdi oğlunu. Tüm gün ayrı kalmışlardı. Arda annesinin yanaklarını, boynunu, öpücük yağmuruna tutmuştu. Zeynep suçluluk duygusunu bastırmak istercesine, Arda’ya daha bir sıkı sarılıyor, öpücüklerine fazlasıyla karşılık veriyor, bu da yetmiyor saçlarını kokluyor, ellerini öpüyordu oğlunun. Annesi hiçbir şey sormadı. Soramadı. Kızının gözlerine bakınca anlamıştı olan biteni. Zeynep’in gözlerindeki pişmanlık bir yol bulup annesinin yüreğine akmıştı sanki. Yorgun olduğunu, dinlenmesi gerektiğini söyledi Zeynep, yaşlı çifte teşekkür edip, iyi akşamlar dileyerek, Arda’yı da alıp evlerine gittiler. Vakit hayli ilerlediği için Arda hemen uyudu. Karı koca salonda sessizliğin girdabında öylece kalakaldılar. Kemal bir şeyler söyleyip karısını teselli etmesi gerektiğini düşünüyor ama kelimeler boğazında düğümleniyor, bir türlü serbest kalıp dilindeki yerini alamıyorlardı. Zeynep’in bu haline dayanamıyor içi eriyordu. Sonunda: -Zeynep’ciğim. Ne olur kendini bu kadar harap etme. Olan oldu artık. Daha önümüzde upuzun bir hayat var. Pişmansan bu yaptığından, telafi edilebilir canım. Tekrar hamile kalabilirsin. Ama n’olur böyle durma. -? -Sen de konuş. Bir şeyler söyle Zeynep. Pişmansan pişmanlığını söyle… Hatalar bizim içindir. Fevri bir karar ile belki en büyük hatayı yaptık ama… -……? -Zeyneb’im …. Susma n’olur…… -Ben kendimi bu yaptığımdan ötürü asla affetmeyeceğim Kemal asla asla! Varlığına alışmamam diyordum meğer yokluğuna alışmak daha zormuş. İçimdeki boşluğun tarifini edemem sana. Bir damla kan pıhtısı deyip katlettiğim bebeğim bana anne diyor durmadan. Anne ,anne, anne... -Allah Arda’mızı esirgesin ona uzun bir hayat versin Zeynep’im. Zeynep iç dünyasında sürekli Allah’a yalvarıyor, onu affetmesi için dua ediyordu: -Allah’ım yalvarırım beni affet. Bağışla beni. Sana sığındım. Beni bu suçumdan dolayı cezalandırma. Merhametine sığındım. Merhamet et… Allah’ım ne olur bana tekrar hamile kalabilmeyi nasip et… Söz veriyorum bu kez hiç şikayet etmeden doğuracağım. DEVAM EDECEK Hicran akçakaya |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.