ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Simit Parasına Cenneti Satın Almak (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=202462)

Prof. Dr. Sinsi 07-10-2012 09:40 PM

Simit Parasına Cenneti Satın Almak
 
Simit Parasına Cenneti Satın Almak - Yaşam Hikayeleri


Günün son dersine gelinmişti. öğrenciler çıkmak için

sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına

koydular. Zil çalar çalmaz dışarı çıkmak için hazırdılar.

Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için elinden geleni

yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya

yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını

topladı. Bİr yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor,

bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.

Öğretmeni onun bu halini farketti:


-Hayırdır Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?


Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:


-Sizinle Konuşmak istiyorum öğretmenim dedi.


-Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?


-Ahmet arkadaşımız var ya...


-Evet, ne olmuş Ahmet'e?


-Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme

çantasına pek iyi şeyler koymuyor.


-Eee?


-Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardım

ettiğimi bilirse çok üzülür. Günde bir simit biriktirip

her hafta size versem, siz de ona verseniz?


Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin

masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya

dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki

bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu

pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar

da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu

değildi. Buna rağmen yardım etmek istiyordu. Üstelik

yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.


Nurhan Öğretmen:

-Dur baklaım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddi

durumnuz pekiyi değil. Yanlış mı bilyorum?


-Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi.

Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor,

para kazanıyorum.


-Nerede çalışıyorsun?


-Simit satıyorum.


Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin

bu kadarına ne demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi

zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare

bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de

kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa

belki bir yolunu bulurdu.


Nurhan Öğretmen Ali'ye döndü:

-Büyüyünce ne olmak istiyorsun diye sordu.


-Çok zengin bir işadamı...


-Niçin?


-İnsanlara daha çok yardım etmek için...


-Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak şimdi Ali,

Ahmet'in ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru.

Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen

acele etme. Çok zengin olduğun zaman yardım

edersin. Olmaz mı?


-Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.


-Neden olmaz?


-Üç sebepten dolayı olmaz.


Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah,

beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da

bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu

sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit

satıyorum hele mahallede Hasan Amca var,

her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.


İkincisi: "Ağaç yaş iken eğilir." deniliyor. Şimdiden

iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde

hiç yapamam. Şimdiden iyilik yapmayıp

bunu zenginlik günlerime ertelersem,

zengin olduğum günlerde de daha zengin

olduğum günlere erteler kendimi kandırmış

olurum.


Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman

çok zengin bir işadamı olmak istiyorum.

Zamanında yatırım yapmayanlar büyük

işadamı olamazlar.


Nurhan Öğretmen, büyük biri varmış

gibi dinliyordu.


-Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi.


-Açıklayayım öğretmenim. Şimdi çok zengin

olmadığım için, ancak günde bir simit parası

kadar yardım edebiliyoruım. Bundan fazlasını

veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik

edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna

göre, Cennet'in fiyatı bir kaç simit parası

kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem

birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim.

Bundan daha kârli bir yatırım olur mu?


Nurhan Öğretmenin gözleri dolmuştu.

Başını "Evet" anlamında sallarken Ali'yi

evine yolladı. Sınıfa geri dönerken okulun

boşaldığını farketti. Eşyalarını toparlamak

için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı

paraların masa üstünde kaldığını fark etti.

Sandalyasine oturdu ve paraları eline aldı.

Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti.

Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini,

yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta

bu paralar, bu bozuk simit paraları, Cennet'i

satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak

istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu

bozuk simit paralarını. Oturduğu yerden kalkamadı.

içinin dolduğunu, tarif edilemeyen duygulara

boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağnak

yağmurlar gibi ağlamaya başladı.

Ağladı...ağladı...ağladı...


Kendine geldiğinde akşam olmuştu. Yavaş adımlarla

sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık

"Bozuk simit paraları ile cenneti satın almak, bozuk

simit paraları ile cenneti satın almak" diye

Nurhan Öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin

hayretler içinde, "Ne dediniz hocam?" demesini

bile duymadan, bekçinin şaşkın bakışları altında

akşamın alaca karanlığına karışıvermişti.

Bu hikayeyi bugün okudum. Çok hoşuma gitti

ve sizlerle de paylaşmak istedim. Hikayeyi beğendiyseniz

maddi durumunuz iyi değilse bile, yardıma

muhtaçlara küçük şeylerle de olsa yardım edin.

Çünkü:

"Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir".


Alıntı


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.