![]() |
Hayattan Çıkarılacak Dersler 2
Hayattan Çıkarılacak Dersler 2 Yazısı - Hayattan Çıkarılacak Dersler Ayşe Sönmez Bulut - Ayşe Sönmez Bulut Yazıları
'Umuda Bir Adım 'isimli gazeteyi incelemeye devam ettiğimde engelli vatandaşların başarıları gözlerimi yaşarttı.Ama onlara yaklaşım içimde umutsuzluk kasırgaları estirdi.Acıyarak bakmak, duyabileceğini düşünmeden arkasından konuşmak, 'ne yapabilir ki özürlü' gibi yaklaşımlarda bulunmak onları incitmekten başka bir şey değildir.Bazen düşünüyorum da asıl engelli olanlar her hangi bir uzvunda özür olanlar değil, diyorum.Asıl engelliler hem kör hem sağır yüreklere sahip olanlar...Belki bizler.. Hayattan çıkarılacak derslere kaldığımız yerden devam edeyim. Üçüncü önemli ders:Size hizmet edenleri hep hatırlayın.. Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde on yaşındaki çocuk pastaneye girdi.Ve sordu:'çikolatalı pasta kaç para?', ' elli cent' Çocuk cebinden çıkardığı paraları saydı.Bir daha sordu, 'peki dondurma ne kadar?' 'Otuz beş cent' dedi garson kız sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşturuyordu.Bu çocukla daha ne kadar zaman geçirbilirdi ki.Çocuk parasını bir daha saydı ve 'bir dondurma alabilir miyim lütfen?'dedi.Kız dondurmayı getirdi.Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu.Çocuk dondurmayı bitirdi.Fişi kasaya ödedi.Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden.Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti.Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı on beş cent duruyordu. Dördüncü önemli ders:Yolumuzdaki engeller.. Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş.Kendisi de pencereye oturmuş.Bakalım neler olacak, demiş. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer gelirler, öğleye kadar.Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girerler.Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirir:'halkından vergi alıyor ama yolları temiz tutmuyor..' Sonunda bir köylü çıkagelir.Saraya sebze ve meyve getiren köylü sırtındaki sırtındaki küfeyi yere indirir.İki eli ile kayaya sarılır, ıkına sıkına itmeye başlar.Sonunda kan ter içinde kalır ama kayayı yolun kenarına çeker.Tam küfesini sırtına almak üzereyken kayanın yerinde bir kesenin durduğunu görür.Keseyi açar, içindeki altınları görür.Bir de kralın notu vardır içinde 'bu altınlar kayayı yoldan çekene aittir' diyordu kral.Köylü bugün dahil pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştır.'Her engel yaşam koşullarımızı iyileştirecek bir fırsattır.' Beşinci önemli ders:Önemli olan vermektir.. Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler.Tek yaşam şansı, beş yaşındaki kardeşinden kan naklidir.Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden bir bağışıklık oluşmuştu.Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu.Küçük çocuk bir an duraksadı.Sonra derin bir nefes aldı, 'eğer ablam kurtulacaksa veririm 'dedi. Kan nakli ilerlerken ablasının gözlerinin içine bakıyordu.Kızın yanaklarına renk gelmeye başlamıştı.Ama küçük çocuğun yüzü de gittikçe soluyordu.Gülümsemesi de yok ol muştu.Titrek bir sesle doktora sordu: 'hemen mi öleceğim?'Küçük doktoru yanlış anlamış, bütün kanını ablasına verip, öleceğini sanmıştı. Kıssadan hisse.. Ben dersimi aldım dağarcığıma.. Ayşe Sönmez Bulut |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.