![]() |
Kuva-yı Milliye
Kuva-yı Milliye a) Kuva-yı Milliye Birliklerinin Özellikleri: İlk kez Yunan işgaline karşı Batı Anadolu'da kurulmuştur. Kuva-yı Milliye bölgesel olarak kurulmuş, bulundukları bölgeleri kurtarmayı amaçlamışlardır. Kuva-yı Milliye’de “Türklük” duygusu hakim olmuştur. Kuva-yı Milliye, ulusal bilincin uyandırılmasında etkili olmuştur. Kuva-yı Milliye, TBMM'ye karşı çıkan bazı ayaklanmaları bastırmıştır. Kuva-yı Milliye daha sonra kaldırılarak Düzenli Ordu kurulmuştur (8 Ekim 1920). b) Kuva-yı Milliye'nin Kaldırılmasının Nedenleri: Askerlik tekniğini yeteri kadar iyi bilmemeleri, dağınık, düzensiz olarak mücadele etmeleri. Düzenli düşman ordularını durduracak güçten yoksun olmaları. Halktan zorla para ve malzeme toplamaları. Suçlu buldukları kimseleri yargılamaları. TBMM'nin aldığı bazı kararlara karşı gelmeleri. AMİRAL BRISTOL RAPORU (13 Ekim 1919) Yunan işgaline karşı direniş cemiyetlerinin kurulması İtilaf Devletleri tarafından hayretlikle karşılanmıştır. Avrupa basınında Türkler lehine yazılar yazılmaya başlanmıştır. İtilaf Devletleri durumu incelemek için işgal bölgesine bir komisyon göndermiştir. Amerika Delegesi Amiral Bristol aşağıdaki raporu hazırlamıştır: İzmir ve çevresindeki hristiyan halka işkence yapıldığına dair Paris Konferansı’na yanlış bilgi verilmiştir. Bu bilgiyi veren devletler ve kişiler sorumludur. İşgalden sonra Batı Anadolu’da yapılan katliamlardan Yunanlar sorumludur. Yunan askerleri geri çekilmeli ve yerlerine İtilaf devletlerinin kuvvetleri gönderilmelidir. İzmir ve çevresinde Türk halkının nüfusu fazladır. Bu nedenle burasının Yunanlar’a verilmesi sözkonusu olamaz. Amiral Bristol Raporu’nun Önemi: Türkler’in katliam yaptığı haberleri tarafsız bir devlet tarafından yalanlanmıştır. Rumlar’ın Ege Bölgesi’nde çoğunlukta olduğu iddiasının yalan olduğu ispatlanmıştır. İşgalin haksız olduğu dünya kamuoyuna bildirilmiştir. Ege Bölgesi’ndeki Türkler’in Yunanistan’a katılmayı kabul etmeyeceği belirtilmiştir. KURTULUŞ SAVAŞI (Hazırlık Dönemi) Mustafa Kemal'in Karakteri Vatanseverdir, mantıklıdır, idealisttir, gerçeği arama gücüne sahiptir, çok yönlüdür, yöneticidir, ileri görüşlüdür, gurura ve ümitsizliğe yer vermez. Mustafa Kemal'in Yaptığı Görevler M.Kemal 1905 yılında Kurmay Yüzbaşı olmuştur. Trablusgarp Savaşı’nda gönüllü olarak savaşmış, bu savaştan sonra Binbaşı olmuştur. Balkan Savaşları sırasında Çanakkale Boğazı’nı koruyan kuvvetlerin Şube Müdürlüğü görevini üstlenmiştir. Balkan Savaşları’ndan sonra Sofya Ateşeliği’ne getirilmiştir. I.Dünya Savaşı’nda Tekirdağ’da 19.Tümen Komutanlığı görevine atanmıştır. Çanakkale Cephesi’nde; Anafartalar, Conkbayırı ve Kocaçimen’de başarılar elde etmiştir. Çanakkale Savaşı’nda albaylığa savaştan sonra da generalliğe (paşalığa) yükselmiştir. Kafkas Cephesi’nde Muş ve Bitlis’i Ruslar’dan geri almıştır. Güney (Suriye) Cephesi’ne 7.Ordu Komutanı olarak atanmıştır. Filistin Cephesi’nde Yıldırım Orduları Komutanlığı’na atanmıştır (1918). Samsun ve çevresindeki Türk halkı ile Rum çeteleri arasındaki olayları incelemek için 9.Ordu Müfettişi olarak Samsun’a gönderilmiştir (16 Mayıs 1919). |
Kuva-yı Milliye
Mustafa Kemal'in İstanbul'a Gelişi M.Kemal’in Mondros Antlaşması’nın hükümlerine karşı çıkması üzerine İstanbul Hükümeti, Yıldırım Orduları Komutanlığı’nı kaldırarak M.Kemal’i İstanbul’a çağırmıştır. M.Kemal, İstanbul’da işgalci devletlerin donanmasını görünce; “Geldikleri gibi giderler”, diyerek, kurtuluşa olan inancını belirtmiştir. M.Kemal, Ahmet İzzet Paşa’nın Kabinesi’nde Harbiye Nazırı (Savunma Bakanı) olmak için gayret gösterdiyse de bunda başarılı olamamıştır. M.Kemal, Sultan Vahdettin’e de düşüncelerini anlatmak istemiş, fakat Padişah’ın bir şey yapamayacağını anlamıştır. M.Kemal İstanbul’da kaldığı süre içerisinde arkadaşlarına Mondros’un hükümlerine uymamalarını söylemiştir. M.Kemal İstanbul’da yapılabilecek bir şey olmayınca Anadolu’ya geçmenin yollarını aramıştır. Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı Samsun ve çevresinde Pontus Rum çeteleri Türkler’e saldırmıştır. İngilizler Avrupa kamuoyunu yanıltarak, saldırıların Türkler tarafından gerçekleştirildiğini bildirmiştir. İngiltere, Samsun ve çevresinin silahsızlandırılmasını, yoksa, bu bölgeyi işgal edeceğini söylemiştir. İngilizler’in baskıları sonucu Damat Ferit Paşa sadrazam olmuştur. M.Kemal Padişah iradesiyle 9.Ordu Müfettişliği’ne atanmıştır (30 Nisan 1919). M.Kemal, sivil yöneticilere de emir verme yetkisini istemiş ve bu yetkiyi almıştır. M.Kemal 16 Mayıs 1919’da yanındaki 17 kişi ile birlikte Samsun’a deniz yoluyla hareket etmiş ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşmıştır. M.Kemal, bölgede huzuru bozanların Rumlar olduğunu, İngilizler’in antlaşma hükümlerine uymadıklarını İstanbul Hükümeti’ne bir telgrafla bildirmiştir. M.Kemal, İstanbul Hükümeti’nin bir şey yapmaması üzerine millet ve orduyu bilinçlendirmek için daha güvenli olan Havza’ya geçmiştir (25 Mayıs 1919). M.Kemal’in 9.Ordu Müfettişliği’ne Atanmasını Sağlayan Etkenler M.Kemal’in İttihat ve Terakki karşıtı olması. M.Kemal’in, Türk ordusunun Almanlar’ın kontrolüne verilmesine karşı çıkması. Padişah'ın veliahtlık döneminden itibaren M.Kemal’i yakından tanıyor olması. M.Kemal’in daha önceki başarıları. M.Kemal’in Samsun’daki Görevleri Bölgede güvenliğin sağlanması. Asayişsizliğin çıkış nedenlerinin saptanması. Bölgedeki silah ve cephanenin toplanması. Halka silah dağıtan kuruluşların ortadan kaldırılması. M.Kemal Samsun’a Çıktığında Ülkeyi Kurtarmak İsteyenlerin Üç Gruba Ayrıldığını Görmüştür: 1. İngiliz mandasını isteyenler. 2. Amerikan mandasını isteyenler. 3. Bölgesel kurtuluş yollarını arayan cemiyetler. Not: M.Kemal’in Samsun'a çıkarken kurtuluş için düşündüğü tek çare; Milli egemenliğe dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmaktır. KURTULUŞ SAVAŞI (Hazırlık Dönemi) GENELGELER Havza Genelgesi (28-29 Mayıs 1919) M.Kemal Havza’da hazırladığı bir genelgeyi ülkenin askeri ve mülki amirlerine bildirmek için telgraflar çekmiştir. Genelgenin içeriği şunlardır: 1. Büyük ve heyecanlı mitingler düzenlenecek ve işgaller protesto edilecek. 2. İstanbul Hükümeti’ne protesto telgrafları çekilecek. 3. Büyük devletlerin temsilcilerine uyarı mektupları ve telgrafları çekilecek. 4. Mitinglerde hristiyan halka zarar verilmeyecek. Havza Genelgesi'nin Önemi: Havza Genelgesi ile halkın milli mücadele için bilinçlenmesi sağlanmaya çalışılmıştır Ülkenin pek çok yerinde işgalleri protesto mitingleri düzenlenmiştir. İtilaf Devletleri’nin baskısıyla Harbiye Nezareti M.Kemal’i İstanbul’a çağırmıştır (8 Haziran 1919). M.Kemal çağrıya cevap vermemiş, ve Amasya’ya geçmiştir (12 Haziran 1919). Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919) M.Kemal bazı arkadaşlarını gizli olarak Amasya’ya çağırmış ve işgaller hakkında görüşmüştür. Rauf Bey, Refet Paşa, Ali Fuat Paşa, Cemal Paşa ve Kazım Karabekir’in de onayıyla Amasya Genelgesi yayınlanmıştır. Genelgenin içeriği şunlardır: 1. Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. (Gerekçe) 2. İstanbul Hükümeti, üzerine düşen görevi yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok durumuna düşürmektedir. 3. Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. (Amaç ve yöntem) 4. Her türlü etki ve denetimden uzak bir kurul oluşturulmalıdır. (Temsil Kurulu) 5. Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongre düzenlenmeli, bunun için de her bölgeden üç delege Sivas’ta olacak şekilde yola çıkmalıdır. 6. Delegelerin seçimlerini Redd-i İlhak, Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri ve belediyeler yapacaktır. 7. Doğu illeri için 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. 8. Mevcut askeri ve milli örgütler kesinlikle dağıtılmayacak, komuta bırakılmayacak ve başkalarına teslim edilmeyecek. 9. Bu genelge sır olarak tutulmalı ve delegeler kimliklerini gizli tutarak seyahat etmelidirler. Amasya Genelgesi'nin Önemi: Türk İnkılabı’nın İhtilal Safhası başlamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir. İlk kez milli egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilmiştir. (3.madde) İstanbul Hükümeti ilk kez yok sayılmıştır. (3.madde) Türk milleti hem İstanbul Hükümeti’ne hem de işgalci güçlere karşı mücadeleye çağrılmıştır. Kurtarıcı olarak görülen Padişah,Hilafet, manda ve himaye düşüncesinin yerini millet ve milliyetçilik düşünceleri almıştır. Üstü kapalı olarak Temsil Kurulu oluşturulmasından bahsedilmiştir. (4.madde) M.Kemal, kendisine verilen yetkiyi aşmıştır. Amasya Genelgesi'nin Sonuçları: Genelge yayınlandıktan sonra İngilizler’in baskısı sonucu İstanbul Hükümeti M.Kemal’i görevinden alarak İstanbul’a çağırmıştır. M.Kemal kendisinin “padişahın iradesiyle” atandığını bildirerek zaman kazanmaya çalışmıştır. Erzurum Kongresi (22 Temmuz-7 Ağustos 1919) Padişah, M.Kemal’in görevden alındığına dair buyruk çıkarmıştır ( 8 Temmuz 1919 ). M.Kemal, İstanbul’a aynı gün, resmi görevinden ve askerlik mesleğinden istifa ettiğini bildirmiştir. Hiçbir yetkisi kalmayan M.Kemal’e Kazım Karabekir, Kolordusu ile emrinde olduğunu bildirmiştir. Doğuda Ermeniler’e karşı Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti mücadele veriyordu. Ermeni tehlikesine karşı nasıl hareket edileceği konusunu belirlemek için Erzurum’da Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından Erzurum Kongresi düzenlenmiştir. Kongrede Alınan Kararlar: 1. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz. 2. İstanbul Hükümeti, vatanın bağımsızlığını koruyamadığı takdirde, geçici bir hükümet kurulacaktır. 3. Manda ve himaye kabul edilemez. 4. Azınlıklara egemenliğimize engel olabilecek ayrıcalıklar verilemez. 5. Kuva-yı Millî’yi etkili ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. 6. Mebusan Meclisi derhal toplanmalı ve hükümetin çalışmaları meclis tarafından kontrol edilmelidir. Erzurum Kongresi’nin Önemi: Kongre bölgesel yapılmasına karşılık, alınan kararlar yönüyle ulusal bir kongre özelliğine sahip olmuştur. Kongrenin 1.maddesi, Misak-ı Millî’de de yer alan maddedir. Heyet-i Temsiliye (Temsil Kurulu) 9 kişiden oluşmuştur. Başkanı M.Kemal olmuştur. Manda ve himaye ilk kez reddedilmiştir (İngiliz mandası). İlk kez bir hükümet kurma fikrinden bahsedilmiştir. Doğu Anadolu’da kurulan milli cemiyetler, Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısında birleştirildi. Kongrede alınan kararlar Milli Mücadele’nin temelini oluşturmuştur. Erzurum Kongresi’nin Sonuçları: Kongrenin kararları tüm yurtta sevinçle karşılanmıştır. İstanbul Hükümeti kongrenin meşru olmadığını ilan etmiştir. İşgalci güçler, olayı geçici bir isyan hareketi olarak değerlendirmişlerdir. Birinci (28 Haziran 1919) ve İkinci Balıkesir Kongreleri ( 26-31 Temmuz 1919) Batı Cephesi’nde Yunanlar’a karşı mücadele eden Kuva-yı Milliye’nin örgütlenmesi, sevk ve idaresi ile ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yapılmıştır. Kongre, Hareket-i Milliye Redd-i İlhak adı altında toplanmıştır. Kongrede Alınan Kararlar: 1. Yunanlar’ın işgali devam ettikçe seferberlik sürecektir. 2. Herkes askerlik göreviyle yükümlüdür. 3. Askerden kaçanlar yakalanınca ya yurt dışına sürgüne gönderilecek ya da Yunanistan’a teslim edilecektir. 4. Hareketi tek elden yönetmek için Merkez Heyeti kurulacaktır. Balıkesir Kongrelerinin Önemi: Balıkesir Kongresi’nde işgalci güçlere telgraflar çekilmiştir. Kongre, padişaha bağlılığını bildirmiştir. Kongre, Sivas’a delege göndermekte çekingen davranmıştır. Kongre bağımsız hareket etmiştir. Alaşehir Kongresi (16-25 Ağustos 1919) Balıkesir Kongresi kararlarını pekiştirmek, düzenli askeri örgütü geliştirmek amacıyla toplanmıştır. Kongrede Alınan Kararlar: 1. Yunanlar’a karşı mücadele devam edecektir. 2. Asker ve silah ihtiyacı karşılanacaktır. 3. Yunanlar’a karşı gerekirse İtilaf Devletleri’nden yardım istenecektir. Alaşehir Kongresi’nin Önemi: Kongre, İstanbul Hükümeti’ne karşı çıkmıştır. Kongre, Sivas’a sembolik olarak katılma kararı almıştır. Kongre bağımsız hareket etmiştir. Balıkesir ve Alaşehir kongreleri Sivas Kongresi’nde örgütlenmeyi kolaylaştırmıştır. Sivas Kongresi ( 4-11 Eylül 1919) İstanbul Hükümeti bu kongreyi engellemek için Galip Bey’i görevlendirmiş fakat başarılı olamamıştır. Sivas Kongresi 38 delegenin katılımı ile toplanmıştır. Kongrede M.Kemal başkan seçilmiştir. Kongrede Alınan Kararlar: 1. Erzurum Kongresi kararları aynen kabul edilmiştir. 2. Tüm milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir. 3. Manda ve himaye fikri kesin olarak reddedilmiştir (ABD mandası). 4. Temsil Kurulu’nun yetkileri tüm yurdu temsil edecek şekilde genişletilmiştir. 5. Devletin ve milletin bağımsızlığı zedelenmemek şartıyla borç alınabileceği kabul edilmiştir. 6. Mebusan Meclisi’nin açılması için çalışmaların devam etmesi kararlaştırılmıştır. 7. İrade-i Milliye adlı bir gazete çıkarılmasına karar verilmiştir. Sivas Kongresi’nin Önemi: Her yönüyle ulusal bir kongredir. Sivas Kongresi, seçimle gelen delegelerden oluşmuştur. En çok tartışılan konu manda ve himaye olmuş, fakat kesin olarak reddedilmiştir. Misak-i Milli’nin esasları belirlenmiştir. Yürütme yetkisi Temsil Kurulu’na verilmiştir. Ali Fuat Paşa Batı Anadolu’ya Kuva-yı Milliye Kumandanı olarak atanmıştır. Temsil Kurulu üye sayısı 15 olmuştur. Milli Mücadele, teşkilatını ve liderini bulmuştur. Sivas Kongresi’nin Sonuçları: Temsil Kurulu, İstanbul Hükümeti ile posta ve telgraf haberleşmelerinin kesildiğini bildirmiştir. İstanbul yanlısı idareciler İstanbul’a geri gönderilmiştir. Damat Ferit Hükümeti baskılara dayanamayarak istifa etmiş, Ali Rıza Paşa Hükümeti kurulmuştur. Not : Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin istifa etmesi, milli hareketin başarısının bir sonucudur. |
Kuva-yı Milliye
Temsil Kurulu'nun Ankara Gelişi (27 Aralık 1919) M.Kemal, Temsil Kurulu ile birlikte Ankara’ya gelmiştir. Ankara ili, Erzurum ve Sivas’tan sonra Milli Mücadele’nin yeni merkezi olmuştur. Ankara’nın Merkez Seçilmesi’nin Nedenleri: Ülkenin doğusunun ve batısının Ankara’dan kontrol edilebilir olması. Düşman tehlikesinden uzak bulunması. Asıl savaşın olduğu Batı Cephesi’ne yakın olması. Demiryolu ulaşımı ve haberleşmenin elverişli olması. İstanbul’daki gelişmeleri daha yakından izleme imkanının bulunması. Ankara’nın Ali Fuat Paşa’nın ( solda ) kontrolü altında olması. Not 1: M.Kemal, mecliste alınacak kararların metnini kendisi hazırlamıştır. Not 2: M.Kemal meclise toplantıya gitmese bile kendisinin Mebusan Meclisi’ne başkan seçilmesini istemiştir. Not 3: Ankara’da Hakimiyet-i Milliye adlı gazete yayınlanmaya başlamıştır. Son Osmanlı Mebusan Meclisinin Toplanması (12 Ocak 1920) M.Kemal, Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu oluşturarak kendi fikirlerinin Mebusan Meclisi’nde kabul edilmesini ve meclise başkan seçilmeyi istemiştir. Mebusan Meclisi Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu tanımamış, bunun yerine Felah-ı Vatan Grubu oluşturulmuştur. Meclis M.Kemal’i başkan seçmemiştir. Mebusan Meclisi padişaha bağlı gibi hareket etmiştir. Mebusan Meclisi, esaslarını M.Kemal’in belirlediği Misak-ı Milli kararlarını kabul etmiştir (28 Ocak 1920). Misak-ı Milli (28 Ocak 1920) 1. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz. 2. Arap topraklarının geleceği için halkın oyuna başvurulacaktır. 3. Batı Trakya halkının geleceğini halk kendi oyuyla belirleyecektir. 4. Elviye-i Selase’nin (Üç il; Kars, Ardahan ve Batum) geleceği için halk oyuna başvurulacaktır. 5. İstanbul ve Marmara Denizi güvenlik altına alınmalıdır. 6. Boğazlar konusunda diğer devletlerle yapılacak anlaşmalarla alınan kararlar uygulanacaktır. 7. Azınlıklara, komşu ülkelerdeki müslüman azınlıklara verilen haklardan daha fazla hak verilemez. 8. Kapitülasyonlar kesinlikle kabul edilemez. 9. Bağımsızlığımızı ve ekonomik gelişmemizi engelleyecek hiçbir sınırlandırma kabul edilemez. Misak-ı Milli’nin Önemi: Misak-ı Milli ile milli ve bölünmez Türk vatanının sınırları çizilmiştir. Bağımsızlık yolunda önemli bir adım atılmıştır. Erzurum ve Sivas kongreleri kararları Mebusan Meclisi tarafından da kabul edilmiştir. Türk Ulusu bağımsızlık bilincine ulaşmıştır. Misak-ı Milli ile belirlenen sınırlar, Lozan Barış Antlaşması ve sonrasında bugünkü sınırlarımız oluşturulmuştur. Misak-ı Milli’nin kabul edilmesi ile İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal etmiş ve Mebusan Meclisi basılmıştır (16 Mart 1920). Mebusan Meclisi’nin kapatılması TBMM’nin açılmasının zeminini hazırlamıştır. İstanbul’un İşgali (16 Mart 1920) İtilaf Devletleri Mebusan Meclis’inin kapatılması ile Milli Mücadele’nin sona ereceğine inanmıştır. Baskılar sonucu Ali Rıza Paşa görevinden istifa etmiş (3 Mart 1920), yerine Salih Paşa sadrazam olmuştur (8 Mart 1920). Adana çevresinde Ermeniler’in katledildiği yolunda yalan haberler yayılmıştır. İtilaf Devletleri sözde katliamdan İstanbul Hükümeti’ni sorumlu tutmuş ve İstanbul’u işgal etmişlerdir. İstanbul’u İşgal Eden İtilaf Devletlerinin Yayınladığı Genelge: 1. İşgal geçicidir. 2. İtilaf Devletleri’nin amacı işgal değil, Osmanlı Devleti’nin nüfuzunu arttırmaktır. 3. Anadolu’da isyan çıkarsa ya da Türkler katliam yaparsa İstanbul Türkler’den alınacaktır. 4. Herkes saltanatın merkezi olan İstanbul’un emirlerine uymak zorundadır. M.Kemal'in İstanbul'un İşgali Üzerine İtilaf Devletleri’ni Protesto Edişi ve Aldığı Önlemler: 1. İstanbul ile telefon ve telgraf görüşmeleri kesilmiştir. 2. İstanbul’da yapılan tutuklamalara misilleme olarak Anadolu’daki İtilaf Devletleri’nin görevli subayları tutuklanmıştır. 3. İstanbul ve Adana’dan düşman askerinin ulaşımını önlemek için Niğde Ulukışla’da ve İzmit Geyve çevresindeki demiryolları tahrip edilmiştir. 4. Eskişehir ve Afyon çevresindeki İngiliz kuvvetlerinin bölgeden çıkarılması ya da silahsızlandırılması kararlaştırılmıştır. 5. Anadolu’da bulunan resmi ya da özel bütün mali kuruluşların para ve değerli eşyaları belirlenerek İstanbul’a gönderilmesi yasaklanmıştır. İstanbul’un İşgali’nin Sonuçları: İtilaf Devletleri Salih Paşa’ya Misak-ı Milli’ye karşı olduğunu ilan etmesini istemişlerdir. Salih Paşa baskılara dayanamayarak istifa etmiş, yerine yeniden Damat Ferit Paşa sadrazam atanmıştır (5 Nisan 1920). Padişah meclisi feshetmiştir (11 Nisan 1920). İtilaf Devletleri meclisi dağıtmıştır. Milletvekillerinin bir kısmı sürgün olarak Malta’ya gönderilmiştir. Kaçabilen milletvekilleri Ankara’ya gelmiştir. Damat Ferit Paşa Şeyhülislam’a Kuva-yı Milliye aleyhine bir fetva yazdırarak fetvayı ülkenin her yanına dağıtmıştır TBMM'NİN AÇILMASI (23 Nisan 1920) İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u işgal etmesi ve Mebusan Meclisi'nin kapatılması üzerine M.Kemal, bir genelge yayınlayarak Ankara'da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin toplanacağını bildirmiştir. Genelgede seçim yapılarak her sancaktan 5 delegenin 15 gün içinde Ankara'ya gelmesini istemiştir. Olağanüstü Yetkilere Sahip Meclis 23 Nisan 1920'de açılmıştır. Meclis üç gruptan oluşmuştur: 1. Seçimle belirlenenler, 2. Kapatılan Mebusan Meclisi'nden gelenler, 3. Sürgünden dönen 14 milletvekili. Not : Meclis 120 milletvekili ile toplanmıştır. Milletvekili sayısı zamanla 390'a çıkmıştır. Üyeler çok çeşitli mesleklerden oluşmuştur. Mustafa Kemal'in Önergesi (24 Nisan 1920): 1. Hükümet kurmak gereklidir. 2. Geçici kaydıyla bir hükümet reisi tanımak veya padişah vekili atamak doğru değildir. 3. TBMM'nin üstünde güç yoktur. 4. TBMM, yasama ve yürütme yetkisine sahiptir. 5. Meclisten ayrılacak bir kurul meclise vekil olarak hükümet işlerini görür. 6. Meclis başkanı, hükümetin de başkanıdır. 7. Padişah ve halifenin durumu, bulunduğu baskıdan kurtulduktan sonra Meclis tarafından görüşülecek ve durumları belirlenecektir. Önemi: TBMM'nin açılması ile yeni Türk Devleti kurulmuştur. "Geçici bir hükümet reisi tanımak doğru değildir" denerek meclisin bağımsızlığı ve devamlılığı belirtilmiştir (2.madde). TBMM'nin üstünde güç olmadığı belirtilerek İstanbul Hükümeti yok sayılmıştır (3.madde). İlk TBMM'de "güçler birliği ilkesi" ve "Meclis Hükümeti Sistemi" kabul edilmiştir (4.madde). Bu önerge 20 Ocak 1921 Anayasası kabul edilinceye kadar Meclisin çalışma esaslarını belirlemiştir. "Türkiye Büyük Millet Meclisi" adının kullanılması; kurulan yeni devletin milliyetçi düşünceler taşıdığını ve Türk milletine dayandığını ortaya koymaktadır. TBMM 23 Nisan 1920'de MUSTAFA KEMAL'in konuşması ile açıldı. I.TBMM'nin Özellikleri TBMM'nin açılması ile Temsil Kurulu sona ermiştir. TBMM, Meclis Hükümeti Sistemi ile çalışmıştır. TBMM, kurucu meclistir. Ancak ulusal birliğin dağılmaması için "Olağanüstü Yetkilere Sahip Meclis" adı kullanılmıştır. "Milli Egemenlik" ilkesi gerçekleşmiştir. İlk meclis, çok farklı görüş ve mesleğe sahip kişilerden oluşmuştur. Bu kadar farklı görüşe sahip insanları bir arada tutan düşünce "yurdun bağımsızlığını" kurtarma düşüncesidir. TBMM, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasını sağlamıştır. Zor koşullar altında yıpranan meclisin 1 Nisan 1923'te yenilenme kararı alınmış, 11 Ağustos 1923 tarihinde II.TBMM açılmıştır. I.TBMM’nin Gerçekleştirdiği Çalışmalar TBMM açılmıştır (23 Nisan 1920). Hıyanet-i vataniye Kanunu çıkarılmıştır (29 Nisan 1920). İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920). TBMM ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye’yi kabul etmiştir (20 Ocak 1921). İstiklal Marşı kabul edilmiştir (12 Mart 1921). Saltanat kaldırılmıştır (1 Kasım 1922). İzmir İktisat Kongresi toplanmış ve Misak-ı İktisadi kabul edilmiştir (18 Şubat-4 Mart 1923). Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır (24 Temmuz 1923). Aynı gün yapılan seçimde TBMM Başkanı oldu |
Kuva-yı Milliye
Teşkilat-ı Esasiye (1921 Anayasası - 20 Ocak 1921) Yunan ilerleyişi devam ettiğinden bir anayasa çıkarılması zorlaşmıştır. I.İnönü Savaşı'nın kazanılması üzerine M.Kemal bir önerge yayınlamıştır (13 Eylül 1920). Teşkilat-ı Esasiye adındaki bu önerge Türk Devleti'nin ilk anayasası olmuştur (20 Ocak 1921). 23 esas ve bir ek maddeden oluşmuştur. Kanun-i Esasi’nin Teşkilat-ı Esasiye ile çelişmeyen bölümleri yürürlükte kalmıştır. Türkiye Devleti’nin ilk anayasasıdır. 1921 Anayasası'nın Maddeleri 1. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 2. Kanun yapmak (yasama) ve yürütme yetkisini kullanmak milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM'ye aittir. 3. Türkiye Devleti TBMM tarafından yönetilir ve hükümet "TBMM Hükümeti" adını alır. 4. TBMM, iller halkınca seçilen üyelerden oluşur. 5. TBMM'de seçim iki yılda bir yapılır. 6. TBMM, hükümeti seçtiği vekillerle (bakanlarla) yönetilir. 7. Şer’i hükümlerin uygulanması TBMM’ye aittir. 8. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır. Önemi: Yeni Türk Devleti'nin kuruluşunun siyasi ve hukuki belgesidir. Güçler Birliği İlkesi kabul edilmiştir. Türk tarihinde ilk kez egemenlik ulusa verilmiştir. Meclis içinde İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve yargı gücü de kullanılmıştır. Ulusal birliğin bozulmaması için devletin rejimi belirtilmemiştir. TBMM, yaptığı anayasa ile Kurucu Meclis özelliğini göstermiştir. Meclis Hükümeti sistemi kabul edilmiştir. Şer'i hükümlerin TBMM tarafından yerine getirilmesi kabul edildiğinden 1921 Anayasası laik bir anayasa değildir. 1921 Anayasası, 1924 Anayasası'nın ilanına kadar yürürlükte kalmıştır. 1921 Anayasası’nda Yapılan Değişiklikler Devletin rejiminin cumhuriyet olduğu belirtilmiştir (1923). Cumhuriyetin ilanı ile Meclis Hükümeti Sistemi sona ermiş Kabine Sistemi’ne geçilmiştir. İsyanlar Nedenleri: İstanbul Hükümeti'nin TBMM aleyhine yayınladığı fetva. M.Kemal ve arkadaşlarının gıyabî olarak idam istemiyle yargılanmaları. İstanbul Hükümeti'nin Anadolu üzerinde otorite kurmak istemesi. İstanbul Hükümeti'nin Milli Mücadele'yi İttihatçı ve Bolşevik olarak nitelendirmesi. İtilaf Devletleri'nin Milli Mücadele'nin Padişah ve Halifeye karşı yapıldığı şeklindeki propagandaları. İngilizler'in boğazların iki tarafında da tampon bölge oluşturmak istemeleri. Asker kaçaklarının otorite boşluğundan yararlanmak istemeleri. Bazı kişilerin manda ve himaye istemesi. Azınlıkların işgallerden yararlanarak bağımsız devlet kurma çabaları. Kuva-yı Milliye birliklerinin disiplinsiz hareketleri. Bazı Kuva-yı Milliye birliklerinin Düzenli Ordu'ya katılmak istememeleri. A)İstanbul Hükümeti'nin Neden Olduğu Ayaklanmalar 1) Anzavur Ayaklanması Jandarma emeklisi Binbaşı Ahmet Anzavur tarafından çıkarılmıştır. Balıkesir, Biga, Gönen, Manyas ve Susurluk çevresinde yayılmıştır. Ayaklanmayı Çerkez Ethem bastırmıştır. 2) Kuva-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu) Ayaklanması Kuva-yı Milliye'ye karşı İngilizler'in yardımları ile kurulmuştur. İzmit ve Geyve çevresinde etkili olmuştur. Ayaklanma Ali Fuat Paşa tarafından bastırılmıştır. Kuva-yı İnzibatiye birliklerinin bir kısmı Kuva-yı Milliye'ye katılmıştır. B)İstanbul Hükümeti ve İşgalci Devletlerin Kışkırtmaları İle Çıkarılan Ayaklanmalar Ayaklanmalar 1) Bolu, Düzce, Hendek ve Adapazarı Ayaklanmaları Boğazların kontrolünü sağlamak için İngilizler'in desteği ile çıkarılmıştır. Ayaklanma, Çerkez Ethem’in yardımları ile Ali Fuat Paşa ve Refet Bey tarafından bastırılmıştır. 2) Yozgat Yenihan Ayaklanması Osmanlı Hanedanı'na bağlı ayanlardan olan Çapanoğulları Yozgat'ta, Aynacıoğulları ise Zile'de ayaklanmışlardır. Çerkez Ethem ayaklanmayı bastırmaya çalışmış, ancak Yunan ilerleyişi başladığından Batı Cephesi'ne geri çağrılmıştır. Yıl sonunda ayaklanma merkezden gönderilen güçler tarafından bastırılmıştır. 3) Afyon Ayaklanması Yunanlar'ın kışkırtması sonucu Çopur Musa Afyon'da "Din elden gidiyor" diyerek ayaklanmıştır. Kuva-yı Milliye güçleri ayaklanmayı bastırmıştır. 4) Konya Ayaklanması Delibaş Mehmet, hükümet binasını basmış ve binaya el koymuştur. Milli güçler tarafından ayaklanma bastırılmıştır (22 Kasım 1920). 5) Milli Aşiret Ayaklanması Urfa Viranşehir'de Fransızlar'ın kışkırtmaları sonucu ayaklanmışlardır. Ayaklanma Kuva-yı Milliye tarafından bastırılmıştır. 6) Ali Batı Ayaklanması : Midyat ve Nusaybin çevresinde çıkmıştır. 7) Şeyh Eşref Ayaklanması : Bayburt'ta çıkmıştır. 8) Koçkiri Ayaklanması : Erzincan, Zara ve Koçkiri çevresinde çıkmıştır. 9) Cemil Çeto Ayaklanması : Garzan ve çevresinde çıkmıştır. C)Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar 1) Rum Ayaklanmaları Rumlar, Trabzon'da Pontus Rum Devleti'ni kurma düşüncesiyle ayaklanmışlardır. İngilizler tarafından desteklenmiştir. Kurtuluş Savaşı boyunca en uzun süren ayaklanma, Pontus Rum ayaklanmasıdır. Ayaklanma Şubat 1923'te bastırılabilmiştir. 2) Ermeni Ayaklanmaları Fransızlar'ın desteği ile Ermeni İntikam Alayı Adana ve çevresinde katliamlar yapmıştır. Ayaklanma Güneydoğu Anadolu'ya yayılmıştır. Milli Mücadele'nin kazanılması ile ayaklanmalar bastırılmıştır. D)Kuva-yı Milliye Taraftarı Olup Sonradan Ayaklananlar 1) Demirci Mehmet Efe Ayaklanması Denizli, Burdur, Dinar ve Çal çevresinde çıkmıştır. Ayaklanmayı I.İnönü savaşından önce Refet Bey bastırmıştır (30 Aralık 1920). 2) Çerkez Ethem Ayaklanması Kütahya, Gediz ve Demirci çevresinde çıkmıştır. Çerkez Ethem, I.İnönü Savaşı sırasında Düzenli Ordu'ya saldırmıştır. I.İnönü Savaşı'ndan sonra ayaklanma bastırılmıştır (24 Ocak 1921). TBMM'NİN AYAKLANMALARA KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmıştır (29 Nisan 1920). İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920). İstanbul Hükümeti ile tüm ilişkiler kesilmiş, İstanbul'dan gelen evraklar geri gönderilmiş, İstanbul Hükümeti'nin yaptığı her türlü iş yok sayılmıştır. Düzenli Ordu kurularak Kuva-yı Milliye birlikleri kaldırılmıştır. İstanbul Hükümeti'nin çıkardığı fetvaya karşılık, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi tarafından karşı fetva yazılarak Milli Mücadele'nin haklılığı halka duyurulmuştur. Ayaklanmaların Sonuçları: Kurtuluş Savaşı uzamıştır. Milli Mücadele'nin kazanılması gecikmiştir. Yunanlar, Anadolu'da ilerleme fırsatı bulmuştur. Boş yere kardeş kanı dökülmüştür. TBMM gücünü, ayaklanmaları bastırmak için kullanmıştır. TBMM, tüm ayaklanmaları bastırarak Anadolu'da otoriteye hakim olmuştur. Not : Hıyanet-i Vataniye Kanunu ve Şeyh Said İsyanı olayıyla ilgili çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu, amaç bakımından birbirine benzer. İSTİKLÂL MAHKEMELERİ (11 Eylül 1920) Kuruluş Nedeni: TBMM'ye karşı ayaklanmaların çıkması. Anadolu'da eşkıyaların çoğalması ve iç güvenliği tehdit etmeleri. Kuva-yı Milliye birliklerinin düzensiz hareket etmeleri. Askerden firar edenlerin artması. TBMM'nin tüm yurtta otoriteyi eline almak istemesi. Hıyânet-i Vataniye Kanunu kabul edilmiştir (29 Nisan 1920). İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920). İstiklâl Mahkemeleri'nin Özellikleri: Mahkeme kararlarında temyiz hakkı yoktur. Mahkeme üyeleri TBMM üyeleri arasından seçilmiştir. İstiklâl Mahkemeleri'nin Yararları: Asker kaçakları orduya geri dönmüştür. Ayaklanmalar bastırılmıştır. İç güvenlik sağlanmıştır. Devlet organları işlemeye başlamıştır. Vergi ve asker alımları kolaylaşmıştır. Not 1: İstiklal Mahkemeleri ilk kez TBMM'ye karşı ayaklanmalar sırasında kurulmuştur. Not 2: Tekalif-i Milliye Emirleri'ne karşı çıkmalar başlayınca İstiklal Mahkemeleri yeniden devreye girmiştir. Not 3: Şeyh Said İsyanı sırasında İstiklal Mahkemeleri yine işlevini yerine getirmiştir. SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920) Antlaşmanın metni İtilaf Devletleri tarafından Paris Barış Konferansı'nda hazırlanmıştır (18 Ocak 1919). Yunanlar İngilizler'in desteği ile kısa sürede Balıkesir, Nazilli, Karamürsel, Mudanya'yı ele geçirmiş ve Bursa-Uşak çizgisinin doğusuna kadar ilerlemişlerdir. Yunanlar bundan cesaret alarak Doğu Trakya'da da ilerlemişler ve İstanbul'a yaklaşmışlardır. Başkenti bile kaybetme korkusuna kapılan Osmanlı, ümitsizlik içerisinde Sevr Antlaşması'nı imzalamıştır. Mebusan Meclisi dağıtıldığından dolayı antlaşmayı Dar-ı Şura-yı Saltanat imzalamıştır. A) Sevr Antlaşması'nda Sınırlar Yunanistan'a; Trakya ve Batı Anadolu Fransa'ya; Sivas, Malatya, Adana, Urfa, Antep, Maraş ve Suriye İngiltere'ye; Musul dahil Irak ve Arabistan İtalya'ya; Güneybatı Anadolu verilecek. Osmanlı'ya; Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop Çorum, Kayseri'nin doğusu, Çankırı, Ankara, Eskişehir, Bolu, Zonguldak ve Bilecik Osmanlı Devleti'nde kalacak. Adalar'dan: İtalya'ya; Rodos ve Oniki Ada, Yunanistan'a; Diğer adalar bırakılacak. Doğu Anadolu'da: Bir Ermeni Devleti, bir de Kürt Devleti kurulacak. B) Siyasi Hükümler Boğazlar ve İstanbul: İstanbul, Osmanlı Devleti'nin başkenti olacak. Osmanlı, azınlıkların haklarını koruyamazsa İstanbul Osmanlı'nın elinden alınacak. Boğazlar, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak. Boğazlar, Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecek, komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacak. Azınlıklar: Azınlıklara her milletten ve Türkler'den fazla hak verilecek. C) Askeri Hükümler Mecburi askerlik kaldırılacak. Asker sayısı 50,700'ü geçmeyecek. Orduda ağır silah bulunmayacak. Deniz gücü 13 küçük gemiyi geçmeyecek. D) Ekonomik Hükümler Osmanlı Maliyesi, İtilaf Devletleri'nin kontrolünde bulunacak. Bütçeyi İngiliz, Fransız, İtalyan ve Türkler'den oluşan bir komisyon belirleyecek. Osmanlı üyeleri bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak. Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecek. Kapitülasyonlar yeniden yürürlüğe girecek ve bütün devletler yararlanacak. Sevr Antlaşması'nın Önemi: Sevr Antlaşması ile Osmanlı yok sayılmıştır. Osmanlı Devleti Sevr ile başka devletlerin yönetimine bırakılmıştır. Galip Devletler Osmanlı'yı aralarında paylaşmışlardır. Azınlıklara geniş haklar verilmiş, Türkler'in kendi vatanındaki hakları kısıtlanmıştır. Mebusan Meclisi dağıtıldığından antlaşma onaylanmamış ve uygulanamamıştır. Bu yönüyle Sevr, 1878 Yeşilköy (Ayastefanos) Antlaşması'na benzer. Yunanlar antlaşmayı onaylatmak için Batı Anadolu'da ve Trakya'da ilerleyişe geçmişlerdir. İngilizler Bandırma ve Mudanya'ya asker çıkarmıştır. Sevr'in imzalanması, milletin Milli Mücadele'ye olan inancını arttırmıştır. Not : TBMM, Sevr'i imzalayanları vatan haini ilan etmiştir. TBMM Sevr'in yerine Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamıştır. KURTULUŞ SAVAŞI (Cepheler) (24 Eylül 1920 - 11 Ekim 1922) A) DOĞU CEPHESİ a) Ermeni Meselesi Fatih zamanında İstanbul’da Ermeni Patrikliği kurulmuştur. Osmanlı’da Ermeniler, Millet-i Sadıka diye anılmıştır. Ermeni Meselesi ilk kez Berlin Antlaşması’nda ortaya çıkmıştır (1878). Ermeniler amaçlarına ulaşabilmek için Taşnak ve Hınçak cemiyetlerini kurmuşlardır. Ermeniler 19.yy sonlarında Van, Erzurum, Bitlis ve Sason civarında ayaklanmışlardır. Ermeniler, II.Abdülhamid’e suikast düzenlemişler, fakat başarılı olamamışlardır (1905). 1915’te Ermeniler Van ve Sivas’ta katliam yapmışlardır. 1915’te Tehcir Kanunu çıkarılmış ve Ermeniler Suriye’ye göç ettirilmiştir. General Harbord, Doğu Anadolu ile ilgili bir rapor hazırlamış, raporda Ermeniler’in yaşadıkları Osmanlı topraklarında Türk nüfusundan fazla olmadığı açıklanmıştır. 24 Eylül 1920’de Ermeniler saldırıya geçmiş, Türk Ordusu Misak-ı Milli sınırlarına kadar ilerlemiş ve Kars Zaferi kazanılmıştır. Doğu Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) Ermeniler’in isteği üzerine Gümrü Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmaya göre: 1. Kars, Sarıkamış, Iğdır, Kağızman Türk Devleti’ne verilecek. 2. Doğu sınırı, Aras Nehri ve Çıldır Gölü’ne kadar uzanacak. 3. Ermenistan Hükümeti, Sevr Barış Antlaşması’nı tanımayacak. 4. Ermenistan, TBMM’nin aleyhine çalışmayacak. 5. Türkler’e saldırıda bulunan Ermeniler dışındakiler isterlerse 6 ay içinde Türkiye’ye dönebilecekler. Önemi: Ermenistan TBMM’yi tanıyan ilk devlettir. Türk Devleti’nin ilk siyasi başarısıdır. Türk ordusu ilk başarısını Doğu’da Ermeniler’e karşı kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda kurtarılan ilk yer Kars’tır. Mondros’taki sınırlar ilk kez aşılmıştır. Batı ve Güney Cephesi güç kazanmıştır. Rusya’nın 5 Aralık 1920’de Ermenistan’ı işgal etmesiyle Gümrü Antlaşması uygulanamamıştır. b) Gürcistan'la İlişkiler Gürcistan’la Batum Antlaşması imzalanmıştır (23 Şubat 1921). Buna göre; Batum, Artvin, Ardahan Türk Devleti’ne bırakılmıştır. |
Kuva-yı Milliye
B) GÜNEY CEPHESİ a) İtalya İle İlişkiler İtalyanlar İzmir’in Yunanistan’a verilmesi nedeniyle kırgındı, bundan dolayı Kuva-yı Milliye’yi desteklemişler ve bölge halkına iyi davranmışlardır. II.İnönü Savaşı’ndan sonra işgal ettikleri yerleri boşaltmışlardır (5 Temmuz 1921). b) Fransa İle İlişkiler Fransızlar Mondros’tan sonra Adana, Osmaniye ve Mersin’i işgal etmiştir. (Ocak 1919). Paris Barış Konferansı’nda Suriye, Lübnan, Antep ve Maraş Fransızlar’a bırakılmıştır. Antep, Maraş ve Urfa Fransızlar tarafından işgal edilmiş ve Ermeniler Türkler üzerine kışkırtılmıştır. Sivas Kongresi’nde, Güneydoğu’da da Kuva-yı Milliye birlikleri kurulmasına karar verilmiştir. Kuva-yı Milliye’nin kurulmasıyla birlikt"e Fransızlar’a karşı mücadele başlamıştır. Fransızlar’la şu savunmalar yapılmıştır: Maraş Savunması : 20 Ocak-11 Şubat 1920 Urfa Savunması : 9 Şubat-10 Nisan 1920 Antep Savunması : 1 Nisan 1920-9 Şubat 1921 Adana Savunması : 21 Ocak 1920-20 Ekim 1921 Fransızlar’la 30 Mayıs 1920’de ateşkes yapılmıştır. Fransa Moskova Antlaşması ile endişeye düşmüş, Eskişehir ve Kütahya Savaşları ile beklemeye geçen Fransa’nın, Sakarya Zaferi ile endişesi sona ermiş ve TBMM ile Ankara Antlaşması’nı imzalanmıştır. Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) İki taraf arasında savaş sona erecek. İki ay içinde Türk ordusu belirlenen hattın kuzeyine, Fransızlar ise güneyine çekilecek. İki taraf da kendilerine kalan topraklarda genel af ilan edecek. Hatay ve İskenderun için özel idare rejimi uygulanacak. Önemi: İlk kez İtilaf Devletleri’nden biri, TBMM ile bir antlaşma yapmıştır Fransa TBMM'yi ve Misak-ı Milli'yi tanıyan ilk İtilaf Devleti olmuştur. Hatay hariç Suriye sınırımız belli olmuştur. Hatay'da özel bir yönetim kurulmuş ve burada yaşayan Türkler'e geniş haklar tanınmıştır. Doğu Cephesi’nden sonra Güney Cephesi de Batı’ya kaydırılmıştır. Fransa, özel idare rejimi olmasına rağmen Hatay ve İskenderun’un Türk Devleti’nin bir parçası olduğunu kabul etti. İtilaf Devletleri bloğu parçalanmıştır. Dünya kamuoyu Millî Mücâdele’nin Türkler’in başarısı ile sonuçlanacağını anlamıştır. Not 1: Kurtuluş Savaşı'nda ilk silahlı mücadele Güney Cephesi'nde başlamıştır. Not 2: Güney Cephesi’nde yalnız Kuva-yı Milliye Birlikleri mücadele etmiştir. Düzenli Ordu mücadele etmemiştir. Not 3: TBMM 1973'te Maraş'a "Kahraman", Antep'e "Gazi", 1984'te ise Urfa'ya "Şanlı" ünvanını vermiştir. |
Kuva-yı Milliye
BATI CEPHESİ a) Düzenli Ordunun Kurulması Yunan işgaline karşılık Ayvalık, Denizli ve Salihli'ye bölgesinde Kuva-yı Milliye Cephesi oluşturulmuştur. Kuva-yı Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk savunma kuruluşudur. Kuva-yı Milliye'yi örgütlemek için Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri yapılmıştır. Fransız işgaline karşı Adana, Urfa, Antep ve Maraş civarında da Kuva-yı Milliye kurulmuştur. M.Kemal Paşa Sivas Kongresi'nde, Ali Fuat Paşa'yı Batı Cephesi Komutanlığı'na getirilmiştir. Ali Fuat Paşa, Gediz Taarruzu'nda başarılı olamamış ve Yunan orduları Dumlupınar'a kadar ilerlemiştir. Çerkez Ethem'in baskıları ve Ali Fuat Paşa'nın etkisiz olması nedeniyle Ali Fuat Paşa Moskova Büyükelçiliği'ne atanmıştır. Batı Cephesi ikiye ayrılmıştır. Albay İsmet Bey Batı Bölümü'ne, Albay Refet Bey ise Güney Bölümü'ne atanmıştır. Yunan taarruzu karşısında Kuva-yı Milliye başarılı olamamıştır Ordudan firarlar başlamış, İstiklal Mahkemeleri’nin çalışmaları ile firarlar sona erdirilmiştir. Düzenli ordunun kurulması ile Kuva-yı Milliye tamamen ortadan kaldırılmıştır (8 Ekim 1920). Düzenli orduya geçildiği sırada bazı Kuva-yı Milliyeciler isyan etmiştir (Çerkez Ethem ve Demirci Efe). Demirci Mehmet Efe İsyanı I.İnönü Savaşı'ndan önce, Çerkez Ethem İsyanı ise I.İnönü Savaşı'ndan sonra bastırılmıştır. b) I.İnönü Savaşı (6-10 Ocak 1921) Nedenleri: Yunanistan'ın; taarruzu devam ettirerek İngiliz Hükümeti’nden yardım sağlamayı, Çerkez Ethem Ayaklanması'ndan faydalanmayı, Eskişehir'i alarak demiryollarının önemli noktalarını kontrol altına almayı, Sevr Barış Anlaşması'nı TBMM'ye kabul ettirmeyi istemesi. Gelişimi: Yunanlar, Çerkez Ethem'in isyanından faydalanarak Eskişehir'e ilerlemeye başlamıştır. İsmet Bey, ordusunu Çerkez Ethem'in karşısından çekerek Yunanlar'la çarpışmaya başlamıştır. Yunanistan geri çekilmek zorunda kalmıştır. İsmet İnönü Sonuçları: Düzenli Ordu’nun ilk zaferidir. Halkın Düzenli Ordu’ya güveni artmıştır. Milletin zafere olan inancı güç kazanmıştır. İsmet Paşa generalliğe yükselmiştir. Çerkez Ethem İsyanı bastırılmıştır. Zafer sonrası Afganistan Hükümeti ile Dostluk ve Yardımlaşma, Rusya ile de Moskova Antlaşması imzalanmıştır. İlk anayasa olan Teşkilât-ı Esâsiye kabul edilmiştir (20 Ocak 1921). İstiklâl Marşı kabul edilmiştir (12 Mart 1921). İtilaf Devletleri yenilgi karşısında, durumu görüşmek üzere Londra'da bir konferans düzenlemişlerdir. Londra Konferansı (23 Şubat-12 Mart 1921) Nedenleri: 1.İngilizler'in, Rusya’nın TBMM ile Moskova’daki görüşmelerinden rahatsız olmaları. 2.İngilizler'in Musul ve Kerkük'te direnişle karşılaşması. 3.İngilizler'e karşı Revandiz'de ayaklanma çıkması. 4.I.İnönü Savaşı sonucunun İtilaf Devletleri arasında görüş ayrılığına neden olması. 5.Fransızlar'ın Güney Doğu Anadolu'da büyük bir direnişle karşılaşması. 6.İtalyanlar'ın işgal planlarından memnun olmaması Gelişimi: İtilaf Devletleri İstanbul Hükümeti'ni konferansa davet etmiştir. M.Kemal veya onun gönderdiği birinin İstanbul Hükümeti’nin yanında gelmesini istemişlerdir. İtilaf Devletleri Bu hareketleriyle, TBMM'yi tanımadıklarını göstermişlerdir. İstanbul ve Ankara anlaşamadıklarından Londra Konferansı'na iki ayrı delege göndermişlerdir: İstanbul Hükümeti adına Sadrazam Tevfik Paşa, Ankara Hükümeti adına Bekir Sami Bey Londra'ya gönderilmiştir. Londra Konferansı; İstanbul Hükümeti, TBMM Hükümeti, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan arasında gerçekleşmiştir. İstanbul Hükümeti'ni temsil eden Tevfik Paşa, söz hakkını TBMM temsilcisine bırakmıştır. İtilaf Devletleri şunları teklif etmiştir: İzmir Türk Devleti’ne iade edilecek, ancak şehirde Yunan güçleri bulunacak. İzmir'in valisi Hristiyan olacak ve Milletler Cemiyeti tarafından tayin edilecek. Doğu Trakya Yunanlar'a kalacak. Doğu Anadolu'da Ermenistan kurulacak. Ordunun sayısı arttırılacak, fakat kapitülasyonlar devam edecek. Sonuçları: 1.İtilaf Devletleri TBMM'yi hukuken tanımıştır. 2.Avrupa'da “Türkler barışa yanaşmıyorlar” türünde çıkan propagandalara engel olunmuştur. 3.Sevr Barış Antlaşması'ndaki bazı maddeler tartışma konusu olmuştur. 4.Konferans sonunda TBMM temsilcisi İngiltere, Fransa, İtalya ile ikili anlaşmalar yapmıştır. 5.Konferansın başarısız olması nedeniyle Yunan saldırısı yeniden başlamış, II.İnönü Savaşı gerçekleşmiştir. TBMM-Afganistan Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması (1 Mart 1921) Afganistan ile TBMM arasında imzalanmıştır. Antlaşmaya göre: TBMM Afganistan’ın bağımsızlığını tanıyacak. İki taraf da birine saldırı yapıldığında kendine saldırı yapılmış sayacak. TBMM, Afganistan’a subay ve öğretmen gönderecek. Önemi : İlk kez bir İslam devleti TBMM'yi tanımıştır. Moskova Antlaşması (16 Mart 1921) Rusya'da 1917 Bolşevik İhtilali çıkmıştır. Rusya, imzaladığı Brest-Litowsk Antlaşması ile I.Dünya Savaşı'ndan çekilmiş ve gizli antlaşmaları açıklamıştır. İtilaf Devletleri Rusya'ya karşı birlik olmuştur. TBMM ile Rusya birbirine yakınlaşmıştır Antlaşmaya göre: Sovyet Rusya, Misâk-ı Millî'yi tanıyacak. İki taraftan birinin tanımadığı devletlerarası bir anlaşmayı diğeri de tanımayacak. Sovyet Rusya, kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edecek. Batum, Gürcistan'a iade edilecek. İki ülkenin ekonomisini geliştirmek için yeni iktisadî anlaşmalar yapılacak. Karadeniz'e kıyısı olan devletler ile Boğazlar'ın ticaret gemilerine açık kalması için konferans düzenlenecek. Önemi: Sovyet Rusya, Misâk-ı Millî'yi ve TBMM’yi tanıyan ilk Avrupa devleti olmuştur. İlk kez büyük bir devlet TBMM'yi tanımıştır. Sovyet Rusya, Sevr Barış Anlaşması'nı tanımadığını açıklamıştır. Yeni Türk Devleti'nin diplomasi sahasında kazandığı büyük bir zaferdir. Her iki ülke de kendilerinden önce imzalanan antlaşmaları geçersiz saymıştır. Batum Gürcistan'a, Kars ve çevresi de Türk Devleti'ne ait olmuştur. Doğu sınırımız büyük ölçüde belirlenmiş ve doğu sınırının güvenliği sağlanmıştır. Sakarya Savaşı’ndan sonra Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması imzalanmış ve doğu sınırı kesinlik kazanmıştır (13 Ekim 1921). Not :Batum, Misâk-ı Millî'den verilen ilk tavizdir. |
Kuva-yı Milliye
II.İnönü Savaşı (23-31 Mart 1921) Nedenleri: Londra Konferansı tekliflerinin TBMM tarafından kabul edilmemesi. İngilizler'in Yunanlar'ı kışkırtması. Sevr Barış Antlaşması'nın TBMM'ye kabul ettirilmek istenmesi. Yunanlar'ın düzenli ordunun teşkilatlanmasına fırsat vermeden Ankara üzerine yürüyerek TBMM'yi dağıtmak istemesi. Gelişimi: Yunan ordusu İnönü mevkiinde durdurulmuştur. Türk ordusu Aslıhan ve Dumlupınar'da çarpışmış, birliklerin aşırı yorulması ve fazla kayıp verilmesi ile istenilen sonuç tam olarak alınamamıştır. Bu durum Türk ordusunun tam olarak taarruz gücüne ulaşamadığını göstermiştir. İsmet İnönü Sonuçları: Düşman oyalanmış ve Kurtuluş Savaşı için zaman kazanılmıştır Yunanlar Türk ordusunun gücünü kabul etmiştir. Halkın TBMM'ye olan güveni artmıştır. İtilaf Devletleri'nin İstanbul'daki yüksek komiserleri TBMM ile Yunanistan arasında taraf olmadıklarını açıklamışlardır. İtalyanlar, işgal ettikleri toprakları boşaltmışlardır (5 Temmuz 1921). M.Kemal, zafer sonunda İsmet Paşa'ya; "Siz yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de (ters alınyazısını da) yendiniz" diye telgraf çekmiştir. d) Eskişehir Ve Kütahya Savaşları (10-24 Temmuz 1921) Nedeni : Yunanistan'ın, II.İnönü Savaşı'nın yorgunluğu içinde olan Türk ordusunun toparlanmasına fırsat vermeden saldırıya geçmesi. Yunanistan'ın, II.İnönü Savaşı'nın yorgunluğu içinde olan Türk ordusunun toparlanmasına fırsat vermeden saldırıya geçmesi. Gelişimi: Yunanistan İnönü'den Afyon'a kadar geniş bir saha üzerinde saldırıya geçmiştir. M.Kemal, İsmet Paşa'ya, Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmesini söylemiştir. Afyon, Eskişehir ve Kütahya Yunanlar'ın eline geçmiştir. Sonuçları : TBMM'de bazı kişiler başarısızlığın suçunu M.Kemal'e yüklemek istemiştir. M.Kemal başarılı olabilmek için olağanüstü yetkiler istemiştir. Önemi : Kurtuluş Savaşı’nda kaybedilen ilk ve tek savaş Eskişehir-Kütahya Savaşı’dır. M.Kemal'e Başkomutanlık Yetkisinin Verilmesi : TBMM, M.Kemal’e üç ay süreyle Başkomutanlık yetkisini veren kanunu kabul etmiştir (5 Ağustos 1921). Böylece: M.Kemal, yasama ve yürütme yetkisini doğrudan kullanmaya başlamıştır. M.Kemal, İstiklal Mahkemeleri'nin de kendisine bağlanmasıyla yargı gücünü de kullanmıştır. Erzurum Kongresi'nde askerlik görevinden istifa eden M.Kemal, milli irade ile başkomutan olmuştur. 20 Temmuz 1922'de Başkomutanlık Kanunu sınırsız uzatılmış, M.Kemal'in cumhurbaşkanı seçilmesine kadar kanun, geçerliliğini sürdürdü. Tekâlif-i Milliye Emirleri (7-8 Ağustos 1921) Ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için M.Kemal, Tekalif-i Milliye Emirleri'ni yayınlanmıştır. 1. Her ilçede bir tane Tekalif-i Milliye Komisyonu kurulacak. 2. Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek. 3. Her aile bir askeri giydirecek. 4. Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek. 5. Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek. 6. Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak. 7. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak. 8. Sahipsiz bütün mallara el konacak. 9. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak. 10. Halkın elindeki araçlar aylık 100 km. askeri ulaşım yapacaklar. Not : Çıkacak problemleri gidermek için beş ayrı yerde İstiklâl Mahkemeleri işleve sokulmuştur. |
Kuva-yı Milliye
e) Sakarya Meydan Savaşı (23 Ağustos-12 Eylül 1921) Yunan ordusu Sakarya Nehri’ni geçmiştir (22 Ağustos 1921). Türk ordusu savaşın başında geri çekilme taktiğini uygulamıştır. Yunan ordusu Ankara’ya 50 km. (Polatlı) yaklaşmıştır. M.Kemal; “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün bir vatandır”, demiştir. 22 gün (gece ve gündüz) süren savaş Türk ordusunun zaferi ile sonuçlanmıştır (13 Eylül 1921). Zaferin Önemi: Türk ordusunun II.Viyana bozgunu ile başlayan gerileyişi sona ermiştir. Türk ordusu savunmadan taarruza geçti. Yunanlar ordusu savunmaya çekilmiştir. Meclisin Kayseri’ye taşınma meselesi sona ermiştir. Yunan ordusu taarruz gücünü kaybetmiş, elindeki toprakları korumaya çalışmışlardır. Yunanlar Doğu Trakya’dan İstanbul’a doğru düşündükleri ilerleyişten vazgeçmişlerdir. M.Kemal’e TBMM tarafından Gazilik ve Mareşallik rütbesi verilmiştir (19 Eylül 1921). Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı’nda en büyük kaybı bu savaşta olmuştur (3.288 kişi). TBMM ve Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır (13 Ekim 1921). Fransızlar’la Ankara Antlaşması imzalanmıştır (20 Ekim 1921). İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes ve barış teklifinde bulunmuştur. İngilizler’in Yunanistan’a verdiği destek sona ermiştir. Kars Antlaşması (13 Ekim 1921) Rusya’nın gözetiminde Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile TBMM arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmaya göre: Önemi : Türk Devleti’nin doğu sınırı kesinlik kazanmıştır. TBMM-Ukrayna Antlaşması (2 Ocak 1922) Moskova Antlaşması’nın içeriğini tekrarlayan bir antlaşmadır. SAVUNMA SAVAŞLARI SIRASINDA DİĞER DEVLETLERİN İZLEDİĞİ SİYASET ABD : Türk çoğunluğunun olduğu yerlerde bir Türk Devleti’nin kurulmasını kabul etmiştir. Doğu Anadolu’da Ermeni nüfusunun azlığı nedeniyle doğuda bir Ermeni Devleti kurulması fikrinden vazgeçmiştir. ABD'de iç sorunlar başladığından ABD savaştan çekilmiştir. Monreo Doktrini’ni uygulanmıştır. İngiltere : İngiltere Yunanistan’ı desteklemiş, halifenin kendi kontrolü altına girmesi için uğraşmıştır. Yunanistan : Yunanistan eski Hellen Uygarlığı’nı canlandırmayı hayal etti. Türkler’in taarruza geçebileceğini hiç tahmin etmedi. Fransa : Fransa Moskova Antlaşması ile endişeye düşmüş, Eskişehir ve Kütahya Savaşları ile beklemeye geçen Fransa’nın, Sakarya Zaferi ile endişesi sona ermiş ve TBMM ile Ankara Antlaşması’nı imzalanmıştır (20 Ekim 1921). İtalya : İtalya’ya gizli antlaşmalarla İzmir verilmişti. Ancak Paris Barış Konferansı’nda İzmir’in Yunanlar’a verilmesinden dolayı küskündü. Bu nedenle, Güneybatı Anadolu’yu işgal eden İtalyanlar, halka iyi davranmışlardır. II.İnönü Savaiı’ndan sonra İtalyanlar Anadolu’yu terk etmişlerdir (5 Temmuz 1921). Bazı ayrıcalıklar isteseler de TBMM bunları kabul etmemiştir. İtalyanlar çekilirken silah ve cephanelerini Türk ordusuna bırakmıştır. SSCB : SSCB, TBMM ile yakınlaşmış, Moskova Antlaşması’nı imzalamıştır (16 Mart 1921). TBMM, SSCB’den yardım alma imkanı sağlamıştır. Rusya’nın gözetiminde Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile Kars Antlaşması imzalanmıştır (13 Ekim 1921). Afganistan : Afganistan ve TBMM arasında Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması imzalanmıştır (1 Mart 1921) |
Kuva-yı Milliye
İTİLAF DEVLETLERİN BARIŞ İSTEKLERİ Nedeni : Sakarya Savaşı’nı TBMM’nin kazanması. İtilaf Devletleri 22 Mart 1922’de üç ay süre ile ateşkes istemişler ve isteklerini TBMM’ye sunmuşlardır: Doğu’da bir Ermeni Devleti kurulacak. Edirne, Kırklareli ve Babaeski Yunanlar’a, İzmir ve Tekirdağ ise Türkler’e bırakılacak. TBMM mecburi askerliği kaldıracak ve asker sayısı 85 bine çıkarılacak. Anlaşma yapıldıktan sonra İtilaf Devletleri İstanbul’u terk edecek. Sevr Barış Antlaşması’nın adlî, mâlî ve ekonomik maddeleri TBMM lehine değiştirilecek. Önemi : İtilaf Devletleri’nin istekleri Sevr’in yumuşatılmış halinden başka bir şey değildir. TBMM bu teklifleri kabul etmeyerek Büyük Taarruz hazırlıklarına başlamıştır BÜYÜK TAARRUZ (20 Ağustos-18 Eylül 1922) Taarruz İçin Yapılan Hazırlıklar : Doğu ve Güney cepheleri Batı’ya kaydırılmıştır. Ordunun ihtiyaçları toplanmıştır. Taarruz eğitimi yapılmıştır. 6 Mayıs 1922’de M.Kemal’in Başkomutanlık görevi üç ay daha uzatılmıştır. 20 Temmuz 1922’de ise M.Kemal’in Başkomutanlık görevi süresiz olarak uzatılmıştır. ...Ve Büyük Taarruz Yunanlar Eskişehir-Afyon çizgisinde savunma hattı oluşturmuşlardır. Söke ve Kuşadası da Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. M.Kemal Temmuz 1922’de barış görüşmeleri ile sonuca ulaşabilmek için Fethi Bey’i Avrupa’ya göndermiş, ancak olumlu sonuç alınamamıştır. M.Kemal, 20 Ağustos 1922’de Akşehir’de taarruz emrini vermiştir. Taarruzun Afyon yönünde olacağı belirlenmiştir. Dört gün devam eden muharebeler sonunda 30 Ağustos'taki bizzat yönettiği Başkomutan ( Dumlupınar ) Meydan Muharebesi ile Yunan ordusu sarılarak imha edildi. 26 Ağustos 1922’de taarruz başlamış, bir gün sonra Yunanlar geri çekilmeye başlamıştır. Aslıhanlar bölgesinde Dumlupınar Meydan Savaşı gerçekleşmiştir (27 Ağustos 1922). Bizzat M.Kemal’in komutanlık ettiği Başkomutanlık Meydan Savaşı yapılmıştır (30 Ağustos 1922). M.Kemal orduya; “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emrini vermiştir. Yunan ordusu kaçmaya başlamışlardır. Türk ordusu 1922 yılında; 6 Eylül’de Balıkesir’e 8 Eylül’de Manisa’ya 9 Eylül’de İzmir’e 17 Eylül’de Bandırma’ya girmiştir. 18 Eylül 1922’de Anadolu Yunan kuvvetlerinin işgalinden tamamen temizlenmiştir. Büyük Taarruz’un Sonuçları: Milli Mücadele'nin silahlı mücadele kısmı zaferle sonuçlanmıştır. Yunan işgali sona ermiştir. İtilaf Devletleri ateşkes teklifinde bulunmuştur. Türk ordusu Çanakkale ve İzmir civarında İngiliz kuvvetleri ile karşı karşıya gelmiştir. Yurt içinde birlik ve beraberlik sağlanmıştır. Önemi : Malazgirt Savaşı ile Anadolu'nun kapıları Türkler'e açılmıştır, Miryakefalon savaşı ile Anadolu'nun, Türk yurdu olduğu belgelenmiştir, Başkomutanlık Meydan Savaşı ile Anadolu'nun sonsuza dek Türk yurdu olarak kalacağı tüm dünyaya gösterilmiştir. |
Kuva-yı Milliye
MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (11 Ekim 1922) İngilizler, Türk ordusu ile karşılaşınca müttefiklerinden yardım istemiş, fakat yardım alamamışlardır. Fransız ve İtalyanlar’ın baskıları sonucu İngilizler, TBMM ile Mudanya’da ateşkes görüşmelerine başlamışlardır (3 Ekim 1922). Görüşmelere TBMM, İngiltere, Fransa ve İtalya katılmıştır. Görüşmelere Yunanistan katılmamış, Yunanistan’ı İngiltere temsil etmiştir. TBMM adına görüşmelere İsmet Paşa gitmiştir. İsmet Paşa Mudanya Ateşkes Antlaşması heyetleriyle Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın Maddeleri : 1. Türk-Yunan kuvvetleri arasındaki savaş sona erecek. 2. Yunanlar, Meriç Nehri’ne kadar olan Doğu Trakya’yı 15 gün içinde boşaltacaklar. 3. Doğu Trakya TBMM’nin jandarma kuvvetlerine bırakılacak. 4. Türkler’in Doğu Trakya’daki askerleri barış antlaşması imzalanıncaya kadar 8.000’i geçmeyecek. 5. İstanbul, Boğazlar ve çevresi TBMM Hükümeti’ne bırakılacak. 6. İtilaf Devletleri'nin askerleri, barış antlaşması yapılıncaya kadar İstanbul’da bulunacak. 7. Barış yapılıncaya kadar Türk kuvvetleri Çanakkale ve İzmit Yarımadası’nda belirlenen sınırlardan ileriye geçemeyecekler. Mudanya Ateşkes Antlaşması'nı imzalayan heyet başkanları Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın Sonuçları : Kurtuluş Savaşı'nın askeri başarısı, diplomatik başarı ile tamamlanmış ve Türk Kurtuluş Savaşı sona ermiştir. Kurtuluş Savaşı'nın diplomatik safhası başlamıştır. Doğu Trakya ve İstanbul savaş yapılmadan kurtarılmıştır. İngilizler Türk başarısını kabul etmiştir. İngiltere’de Loyd George Hükümeti istifa etmiştir. İtilaf Devletleri tarafından TBMM’ye, Lozan Barış Konferansı için teklif yapılmıştır. Türk Devleti anlaşmalarda mağlup değil eşit devlet olarak kabul edilmiştir. Doğu Trakya TBMM yönetimine girmiştir. 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile yıllardır süregelen savaş sona erdi. Mütarekede Lozan'da bir barış konferansının yapılmasına karar verildi. Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın Önemi : Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un ve Boğazlar’ın TBMM’ye bırakılması ile Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir. |
Kuva-yı Milliye
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI (24 Temmuz 1923) M.Kemal görüşme için İzmir’i teklif etmiştir. Uluslararası antlaşmalara göre barış antlaşmaları tarafsız bir ülkede yapılması gerektiğinden bu isteğini İtilaf Devletleri kabul etmemiş ve Lozan görüşme yeri olarak kararlaştırılmıştır. Görüşmelere TBMM, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya ve Japonya katılmıştır. Türk Devleti’ni temsilen İsmet Paşa gitmiştir. Boğazlarla ilgili görüşmelere SSCB ve Bulgaristan da dahil olmuş, ABD ise gözlemci olarak katılmıştır. Görüşmeler 20 Kasım 1922’de başlamıştır. İsmet Paşa Lozan Anlaşmasını imzalarken TBMM, iki konuda kesinlikle taviz verilmemesini istemiştir; Kapitülasyonlar ve Ermeni yurdu. 4 Şubat 1923’te görüşmeler kesilmiştir. Buna neden olan anlaşmazlıklar şunlardır: 1.Boğazlar Sorunu 2.Kapitülasyonlar (en çok tartışılan konudur) 3.Musul-Kerkük 4.Osmanlı Devleti’nin Borçları Hayim Naum Efendi’nin arabuluculuk faaliyetleri sonucu karşılıklı verilen tavizler sonucu 23 Nisan 1923’te görüşmeler tekrar başlamıştır. 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. Lozan Barış Antlaşması'nın Maddeleri: Suriye Sınırı; 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile belirlendiği şekilde kabul edilmiştir. Irak Sınırı; Irak sınırının ileride İngiltere ve TBMM arasında yapılacak bir görüşme ile belirlenmesine karar verilmiştir. Yunanistan Sınırı; Mudanya Antlaşması’nda olduğu gibi kabul edilmiş, ancak savaş tazminatı olarak Yunanistan Karaağaç’ı Türkiye’ye bırakmıştır. Sovyet Sınırı; Gümrü, Moskova ve Kars Antlaşması ile belirlendiği gibi kalmıştır. Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurulmasından vazgeçilmiştir. Kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılmıştır. Lozan Anlaşması imza töreni Adalar’dan; Bozcaada ve Gökçeada Türk Devleti’ne, Oniki Adalar İtalyanlar’a, Diğer adalar ise Yunanistan’a bırakılmıştır.Türk Devleti’nin sınırları içindeki Yabancı Okullar Türk kanunlarına uyacaklar, okulların öğrenimini Türk Devleti düzenleyecektir. Fener Rum Patrikhanesi’nin yabancı kiliselerle ilişki kurmaması şartı ile Türkiye’de kalması kabul edilmiştir. Azınlıklara verilen ayrıcalıklar kaldırılmış, tüm azınlıklar Türk vatandaşı kabul edilmiştir. İstanbul’daki Rumlar hariç diğer yerlerdeki Rumlar’ın Yunanistan’a gönderilmesine, Batı Trakya hariç diğer yerlerdeki Türkler’in de Türkiye’ye gönderilmesine karar verilmiştir Boğazlar Sorunu ise şu şekilde halledilmiştir 1.Boğazların idaresi başkanlığını Türkler’in yapacağı bir komisyona bırakılmıştır 2.Boğazların iki tarafında da 20 km’lik alanın askerden arındırılması kararlaştırılmış, buna rağmen olağanüstü bir durum olduğunda Türk tarafının boğazlara asker sokabilmesine izin verilmiştir 3.Ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecek, savaş gemilerine ise tonaj sınırlaması getirilecektir 4.İşgal güçleri İstanbul’u bir buçuk ay içinde boşaltacaklardır Borçlar şu şekilde halledilmiştir: 1.Duyûn-u Umûmiye İdaresi kaldırılmıştır. 2.Osmanlı Devleti’nden ayrılan devletlere Osmanlı borçlarından hisse verilmiştir 3.Osmanlı borçlarının büyük bir bölümünü TBMM ödemeyi kabul etmiştir. 4.Borçların Türk Lirası ve taksitler halinde ödenmesi karara bağlanmıştır. Lozan Barış Antlaşması’nın Önemi: Yeni Türk Devleti ve Misâk-ı Millî, düşmanlarımız tarafından resmen kabul edilmiştir. Askerî zaferler siyâsi zaferle sonuçlanmıştır. Türkiye savaş tazminatı ödememiştir. Kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılmıştır. Ülke sınırları Irak sınırı hariç belli olmuştur. Türkiye açısından I.Dünya Savaşı sona ermiştir. Azınlıkların Türk vatandaşı sayılması ile dış güçlerin içişlerimize karışması önlenmiştir. Millî Mücadele hareketi, bağımsızlık için uğraşan diğer milletlere de bir örnek olmuştur. Antlaşma, I.TBMM tarafından imzalanmış, II.TBMM tarafından onaylanmıştır. 22 Kasım 1922'de Lozan'da çalışmalarına başlayan Lozan Barış Konferansı arada bir kesinti ile devam ederek 24 Temmuz 1923'te Bağımsız Türkiye Devleti'nin tanınması ile sona erdi. Lozan Antlaşması'ndan Kalan Problemler: Boğazlar Komisyonu milli egemenliğimizi kısıtlayan bir unsur olmuştur. Boğazlar Komisyonu Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile kaldırılmıştır. Musul alınamamış ve Irak sınır kesinlik kazanmamıştır. Musul, Ankara Antlaşması ile Irak’a bırakılmıştır (5 Haziran 1926). Ege Adaları ve Batı Trakya sorunu halledilmiş, fakat daha sonraki yıllarda yine sorun haline dönüşmüştür. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.