![]() |
Kıbrıs Sorunu
KIBRIS SORUNU Türkiye ile Yunanistan arasında, Kıbrıs adası yüzünden çıkan anlaşmazlık. Kıbrıs sorunu başlangıç itibariyle oldukça eskiye dayanır. 157l´de Osmanlı Devletinin egemenliği altına giren Kıbrıs´a, bu tarihten itibaren Anadolu´dan insanlar göç edipyerleşti. Bunlar, bugünkü Türk halkının esasını meydana getirdiler. Osmanlı Devleti 1878´de Rusya´ya yenilince, İngiltere, Anadolu topraklarını muhtemel bir Rus saldırısına karşı koruyacağı garantisi1 ni verdi ve yapılan anlaşma gereği üs olarak Kıbrıs´a yerleşti. Adanın yönetimi de bu şartlar altında İngiltere´ye bırakıldı. Ancak anlaşmaya göre, Kıbrıs üstünde Osmanlı Devleti´nin hakimiyeti devam edecek ve her yıl belirli bîr vergi verecekti. Fakat Osmanlı Devleti´nin I. Dünya Sa-vaşı´nda yenilmesini fırsat bilen İngiltere, 1914´te Kıbrıs´ı doğrudan doğruya kendi topraklarına kattı. Kıbrıs´ın İngiltere´ye katılması 1923´teki Lozan Antlaşması´yla Türkiye tarafından da kabul edildi. Böylece Kıbrıs, İngiltere´ye bağlı bir sömürge durumuna getirildi. Bundan sonraki yıllarda Rumlar, Yunanistan ile birleşmek için birkaç defa ayaklandılarsa da, İngiliz Yönetimi bu ayaklanmaları kolayca bastırdı ve Rumların isteklerinin gerçekleşmesine izin vermedi. 1952 yılında Yunanistan, kıbrıs meselesini resmi olarak ele aldı ve ilhaktan sözet-ti. Türkiye ise, İngiltere´nin ayrılması durumunda, adanın eski sahibi olan Türkiye´ye verilmesini istedi. Dolayısıyla, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Kıbrıs anlaşmazlığı iyice su yüzüne çıkmış oldu. Yunanistan ilhak konusunda, İngiltere´den olumlu bir cevap alamadı. Bunun üzerine meseleyi Birleşmiş Milletler´e götürdü. Ancak istediği sonucu elde edemedi. Arkasından da Kıbrıs´ta tedhiş hareketlerine başladı. Yunan Generali Grivas, EOKA teşkilatının başına getirildi. Yunanistan bu teşkilatı silahla destekledi. 1955´te İngilizlere karşı başlatılan tedhiş hareketleri, kısa bir süre sonra Türkler´e yöneldi. Türkiye, İngiltere´ye bir nota vererek, kanlı olaylar karşısında hareketsiz kalmayacağını bildirdi. Yapılan bütün görüşmeler de sonuçsuz kaldı. Bu arada Yunanistan bir kez daha Birleşmiş Milletler´e başvurdu. Ancak başvurusu sonuçsuz kaldı. İngiltere ise, adaya muhtariyet verilmesi konusunda temaslara başladı. Ancak Rumlar buna tepki gösterdiler. Makarios da bu tepkiye adadan destek verdi. Bu gelişmeler içinde tedhiş faaliyetleri de gittikçe yayılıyordu. İngiltere, Kıbrıs için bir anayasa hazırlamaya başladı. "Self-determİnation" (kendi kaderini tayin) esasını öngörmediği için, Yunanistan bunu reddetti. Türkiye ise, bu sıralarda bir Htaksim"den sözetmeye başladı. 1957´de Makarios sürgün gittiği Şeysel adalarından Kıbrıs´a geri döndü. Türklere karşı şiddet eylemleri artmaya başladı. 1958´de "taksim" mitingleri düzenlendi. Türkiye´nin çeşitli İllerinde de İngiltere aleyhinde ve taksim lehinde mitingler yapıldı. Aynı yıl içinde tedhiş hareketleri arttı ve Türkler toplu şekilde öldürülmeye başlandı. Bu durum karşısında Türkiye, İngiltere´ye bir nota verdi ve tek başına gerekli tedbiri düşündüğünü bildirdi. 1958´in Aralık ayında İngiltere, Yunanistan ve Türkiye arasında bağımsız bir Kıbrıs devleti kurulması fikri sözkonusu oldu. 1960´ta ise İngiltere, Türkiye ve Yunanistan´ın garantörlüğünde bağımsız "Kıbrıs Devleti" kuruldu. Seçimler yapıldı. Makarios cumhurbaşkanı, Dr.Fazıl Küçük de cumhurbaşkanı yardımcısı seçildiler. Ancak Rumlarla Türkler arasındaki anlaşmazlıklar dinmeden devam etti. 1963´te iki toplum arasındaki bağlar yeniden koptu EOKA teşkilatı, Yunanistan ile birleşmeyi (Enosİs) gerçekleştirmek için tekrar tedhiş hareketlerine başladı. Türklere ait merkezlere ve ibadethanelere tecavüzler arttı. Türkler toplu katliamlara uğradılar, çeşitli yerlerde kurşun yağmruna tutuldular, can verdiler. Katliamlar ve imhalar artınca, Türk Hava Kuv-vetleri´ne ait jetler, ada üzerinde ihtar uçuşu yaptılar. Toplumlararası girişimler "Barış Koruma Kuweti"nin kurulmasını sağladı." Yeşilhat" antlaşması yapıldı. Ancak Rumlar ne tatmin oldular, ne de durdular. Türklere yönelik saldırılar yeniden başladı. Güvenlik Konseyi, adaya Birleşmiş Milletler Barış Gücü´nü göndermeye başladı. 1964´te Türklerin maruz kaldığı "Erenköy Katliamı"ndan sonra, iki toplum fiilen ayrıldı. Türkler kendi yönetim düzenlerini kurma girişiminde bulundular. 1967´de ikinci bir gerginlik yaşandı ise de, Türkiye´nin müdahalede bulunma tehdidi karşısında, Yunanistan adaya gönderdiği askerlerini geri çekmek zorunda kaldı. Toplumlararası görüşmeler devam ederken, bir müddet adadan ayrılmak zorunda bırakılan EOKA lideri Grivas, tekrar adaya döndü. Dönmesiyle de Enosİs fikri canlanmaya başladı. 1974´lü yıllara doğru, Kıbrıs´ta izlenilmesi gereken politika yüzünden Makarios´un hem Yunanistan, hem de Grivas ile arası açıldı. Grivas´ın ve adadaki bazı Yunanlı subayların emrinde harekete geçen rum Milli Muhafız Birlikleri bir darbe girişiminde bulundular. Makarios adadan kaçmak zorunda kaldı. Kıbrıs´ta hemen yeni bir yönetim kuruldu. Devlet BaşkanlığYna da Türklere karşı işlediği cinayetlerle tanınan Nikos Sampson getirildi. Sampson, Kıbrıs´ı Yunanistan´la birleştireceğini (Enosis) ilan etti. OlayTürkiye´ de yankı uyandırdı. Garantör devlet olan Türkiye, gerekli diplomatik temaslardan sonra, 20 Temmuz 1974 günü kıbrıs Barış harekatı´m başlattı. I.ve2. Barış Harekatıyla Magosa-Lef-koşeErenkÖy çizgisine kadar ilerleyip Atilla hattında durdu. Böylelikle Kıbrıs´ın yüzde 40 kadarı Türklerin denetimi altına girdi. Başarıyla sonuçlanan Barış Harekatı, bir yandan Kıbrıs´ta N.Sampson yönetimine son verdi; diğer yandan da Yunanistan´daki cuntanın sonunu gelirdi. 1975´te Kıbrıs Federe Türk Devletinin kurulduğu ilan edildi. 15 Kasım 1983 tarihinde de bağımsızlığı ilan edilerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kuruldu. Türkiye´nin KKTC yi hemen tanımasına karşılık İngiltere, Yunanistan ve Kıbrıs rum kesimi, bağımsızlık ilânını anlaşmalara aykırı görerek kabul etmediler. , İki toplumun ayrılması, Kıbrıs konusundaki anlaşmazlıkları sona erdirmedi. Kıbrıs´taki gerginlik ve anlaşlazlık geçmişte olduğu gibi Türk-Yunan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemeye devam etti. Bugün de bu olumsuz etkileme devam etmekte, çeşitli düzeylerde sürdürülen çabalardan bir sonuç alınamamaktadır. Durum gösteriyor ki, Kıbrıs Sorunu, Türk- Yunan ilişkilerini daha uzun yıllar olumsuz yönde, etkilemeye devam edecektir. ; |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.