ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bebek & Çocuk (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=412)
-   -   Hamileliğin sıkıntılı yanları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=163380)

Prof. Dr. Sinsi 06-26-2012 07:01 AM

Hamileliğin sıkıntılı yanları
 
HAMİLELİĞİN SIKINTILI YANLARI

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın Sağlığı Uzmanı Dr. Nuri Ceydeli, hamilelik döneminin sıkıntılı yanlarını anlattı.

Normal şartlarda sağlıklı gelişen ve ilerleyen bir gebelikte aslında çokta sıkıntılı dönemler izlenmiyor. Ama bazen düşük oranda olmakla birlikte bir takım sıkıntılar yaşanabiliyor. Bunlara kabaca değerlendirmek gerekirse; gebeliğin ilk öğrenildiği günlerde çok sık görülen ve genellikle gebeliğin rahim içine yerleşimine bağlı erken dönem kanamaları sayılabilir. Bu kanamalar az miktarda olmakta ve birçoğu ilaç tedavisi gerektirmeden kaybolmaktadır. Ama genede bu kanamalar kontrol altına alınamazsa ciddi düşük tehditleri oluşturmaktadır.

İlerleyen günlerde, ilk 12 haftalık dönem içinde gebeliğin devamını sağlayan hormonların etkisiyle mide bulantıları izlenmektedir. Bazı anne adaylarında çok önemsiz olarak değerlendirilsede bazı hastalarda ciddi sıkıntılara, kilo kaybına, beslenme bozukluklarına, elektrolik dengesizliklerine sebep olabilir.

2.trimestride beslenme alışkanlıkları ve gebeliğe bağlı insülin direncinin görülmesiyle ken şekeri sevyelerinde düzensizlikler olabilir. 24-26.haftalar arası yapılan şeker yükleme testleriyle durum ortaya çıkarılabilir, diyet yardımıyla kontrol altına alınabilir. Bazen iyi kontrol sağlanamamakta, bu sebeple insülin kullanımı bile gerekmektedir.

Tüm gebelik boyunca alınması tekiz gebelikler için önerilen ideal 10-12 kilonun aşılması sonucu eklem ağrıları, vücut şekil bozuklukları, aşırı tuz tüketimine bağlı tansiyon değişiklikleri izlenebilir. Bunun dışında aşırı kilo alımıyla birlikte karın çatlakları ve cilt değişiklikleri hastaya sıkıntı yaratabilir.
Gebeliğin ilk döneminde görülen kanamalar, farklı sebeplerden dolayı ilerleyen gebelik haftalarında da görülebilir. Bu dönemde erken doğum tehditi, plasenta yerleşim anomalileri akıldan çıkarılmamalıdır.

Tüm bu bahsedilen anormal durumlardan herhangi biri izlendiğinde, stres olunmadan önce takip eden doktorla kontağa geçilmeli ve olayın seyri hakkında detaylı bilgi alınmalıdır. Aksi takdirde çevreden alınan duyumlar, orijini bilinmeyen yazıların okunması ve doğruluk değeri tartışmalı internet bilgileri ışığı altında hastaların akılları ciddi anlamda karışmaktadır.

ANNELİK HEYECANINDA ÖNEMLİ BİR YOL AYRIMI:
SEZARYEN Mİ, NORMAL DOĞUM MU?

Son yılların en önemli tartışmalarından birisi; sezaryen mi, normal doğum mu? Yapılan istatistik çalışmaları ABD’de bütün doğumların yüzde 30’unun, İngiltere’de yüzde 20-25’inin, İskandinav ülkelerinde ise yüzde 15-20’sinin sezaryenle gerçekleştirildiğini gösteriyor. Bizde ise durum biraz daha vahim. Özellikle büyük merkezlerde doğumların yüzde 80-90’a yakını çeşitli nedenlerden dolayı sezaryenle yapılıyor. “Eğer bir komplikasyon yoksa, normal doğum tercih edilmesi gereken birinci seçenek olmalıdır” diyen Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. İbrahim Sözen, olması gerekeni anlattı.

Doğumdan önce mutlaka sezaryen yapılması gereken durumlarla, doğum sırasında ve hemen öncesinde meydana gelen gelişmelere göre sezaryen kararının alındığı durumların birbirinden farklıdır. Daha doğum gerçekleşmeden anneyi sezaryene götüren sebeplerin başında bebeğin pozisyonunun gelir. Bebeğin, popo pozisyonu ile doğum yoluna girmesi sezaryenle doğum nedenleri arasında gösterilir.

Doğum öncesinde belirlenen bir başka sezaryen endikasyonu da tahmini doğum ağırlığı 4500 gram ve üstü bebeklerdir. Bu bebeklerde de normal doğumun zorlaşır, özellikle baş çıkıp da omuzlar takılabilir. Yine annenin kısa boylu ve tıknaz bir yapıya sahip olduğu, bebeğinse büyük olduğu durumlarda da sezaryenin önerilebilir. Ancak bu durum gerekliliğini doğum eyleminin kendisi gösterir. Çok iri bir bebek, çok iyi bir pelvise (çatıya) sahip olan bir kadından çıkabilir ya da bunun tam tersi de olabilir. Küçük veya ortalama sayabileceğimiz bir bebek 1.55 cm boyunda tıknaz bir kadından çıkmayabilir. Bunun gerçek testi doğum eyleminin kendisidir. Eğer, rahim ağzının açılması istediğimiz oranda gerçekleşmiyorsa, bu bebeğin başının pelvise yeterince giremediğinin bir işaretidir ya da rahim ağzının açıklığı istediğimiz açıklığa erişir, fakat bebeğin başı belli bir seviyenin altına inmeyebilir. Bu iki duruma da ‘ilerlemeyen travay’ diyoruz. İlerlemeyen travayların çoğunda zaten sezaryene geçiyoruz.

Ülkemizde sezaryenle doğum oranının büyük merkezlerde yüzde 80-90 gibi yüksek oranlara ulaşmasının en önemli nedenlerinden biri de annenin doğum sancısı korkusu. Ancak günümüzde doğum sırasında kullanılan epidural anestezi gibi ağrıyı kontrol etme yöntemleri sayesinde kadınlar ağrısız normal doğum yapabiliyorlar. Epidural anestezi, rahim ağzı 3-4 cm açıldıktan sonra, hastanın bel bölgesinden yapılıyor. Lokal anestezi yaklaşık 20-30 dakika içinde etkisini gösteriyor. Karnın çok üst bölümünden ayak parmaklarına kadar uzanan bu anestezi ile hasta ağrıyı algılamıyor.

Mutlaka sezaryen gerektiren durumlar:

Anne adayının belli hastalıkların taşıyıcısı olması ve bu hastalıkların kontrol altında olmaması. (Örneğin anne HIV AIDS taşıyıcısı ise ve viral yükü 1000’in üzerindeyse bu hastaların normal doğum yapmaması öneriliyor. Çünkü doğum sırasında anneden bebeğe geçiş söz konusu oluyor. Genital Herpes’te aktif lezyon söz konusu ise hastanın normal doğum yapmaması gerekiyor.)

Genital kanalda anneye ait tümör ya da diğer lezyonlar bulunması.
Kordon problemleri bulunması.
Bebeğin kalp atımının düşük olması. (Bu durum bebeğin doğumu tolore edemeyeceğinin işaretidir.)
Ani bir kanamanın başlaması.
Uygun kasılmalarla birlikte rahim ağzının yeteri kadar açılmaması.
Hastanın yüksek tansiyona bağlı havale geçirmesi.
Minyon anne adayının, 45000 gram ve üzerinde bebeğinin olması.
Bebeğin baş yerine popo pozisyonu ile gelmesi.
Bebeğe anne karnında iken yeterince kan gitmemesine neden olan preeklamsi, annenin kontrol altında olmayan diyabeti, hipertansiyonu olması.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.