ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Gebelik & Doğum (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=411)
-   -   Hamilelikte Vücutta Değişiklikler (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=158033)

Prof. Dr. Sinsi 06-26-2012 01:24 AM

Hamilelikte Vücutta Değişiklikler
 


Hamilelik sırasında, annenin vücudu anatomi bakımından fizyolojik, kimyasal, görünür ve görünmez, küçük veya büyük her bakımdan birçok değişikliklere uğrar. Hamilelik sinir, moral ve aklı bir yana bırakırsak, bütün organları, annenin tüm dokularını ve hareketlerini etkiler.
Bu değişikliklerin basit bir listesi can sıkıcı olabilir. Bunları oluş nedenlerine göre inceleyelim. Değişiklikler birçok nedenlerden meydana gelir:
□ önce, çocuk büyüdüğü için rahim genişler.
□ Rahimle birlikte göğüsler de büyür, süt vermeye hazırlanır.
□ Anne hamilelikte hem kendini hem de bebeğin beslenmesini sağladığı için fizyolojik hareketler artar.
□ Anne vücudu doğuma hazırlanır.
□ Anne çocuğunu korur, mikroplara karşı bir baraj kurar.
Bütün bu değişiklikler, hamilelik sırasında normalin üzerinde bir hormon salgısıyla meydana gelir.

Rahim hacminin büyümesi
Cenin, aylar geçtikçe yavaş yavaş büyüyen rahim boşluğu ortasında gelişir. Hamilelikten önce, bir armut şeklindeki rahim 50 kg. ağırlığında 655 mm. yüksekliğinde, 455 mnrv genişliğinde ve 2 ile 3 cm* hacmindedir. Hamileliğin başında rahim büyümeye başlar. Fakat bu büyüme ancak, kadına göre, 4. veya 5. ayda dıştan görünür. 2. ayda rahim bir portakal büyüklüğündedir. 3. ayda rahimin büyüklüğü kasık kemiği üzerinden hissedilir. 4. ayda yüksekliği göbekle kasık kemiği mesafesinin ortasını bulur. 5.5 aylıkken göbeğe kadar çıkar. 7. ayda göbeği 4 - 5 cm. geçer ve karın boşluğunu doldurmaya başlar. 8. ayda göğüs kemiğinin ucu ile göbek arasındaki mesafenin ortasına ulaşır. Doğumdan bir ay veya 15 gün önce en yüksek noktasına çıkar, bütün karın boşluğunu doldurur. Sonra tekrar inmeye başlar. Kartn basıncı azalır, daha rahat nefes alınmaya başlanır. Anne kendini hafiflemiş hisseder. Doğuma yakın rahim 1200 gr. ağırlığında, 4-5 litre hacmindedir. Yüksekliği ortalama 32 cm., genişliği 24 cm.,dir. Bu rakamlar kadından kadına, aynı kadında hamilelikten hamileliğe değişen ortalama rakamdır. Bununla birlikte, bu ölçüler hamileliğin zamanının ve doğum tarihinin hesaplanması için gerekli işaretlerdir. Rahim kendine gerekli yeri, hem dış taraftan kazanır ki bu görülebilir, hem de iç taraftan hacmini büyütür ve etrafındaki mide, barsaklar, idrar torbası gibi organları bastırır.

Genellikle, rahim genişlemesi tehlikesiz bir şekilde cereyan eder. Çünkü karın duvarları esnek olup rahatlıkla genişler. Organlar yeni durumlarına çabuk alışırlar, fakat bazan rahim tarafından yapılan basınç bazı rahatsızlıklara yol açar. Sık sık idrar yapma isteği (idrar torbası daha küçüldüğünden çabuk boşalmak ister), nefes almada zorluk (göğüs kafesine yapılan basınç), kabızlık (bağırsaktaki basınç), bulantı (mideye yapılan basınç), varis (kalça damarlarına yapılan basınç)

Annenin durumu da, rahim hacmi arttıkça değişmeye başlar. Böğürleri çukurlasın beli bükülür, öne doğru çeken ağırlığa karşı koymak için kendini geriye atar gibi bir hali vardır. Dış görünüşü karın kaslarının durumuna göre değişir. Eğer kaslar kuvvetli ise kolan gibi rahimi tutar ve öne düşmesine engel olurlar. Bunun tersine kaslar yumuşaksa gerilen karın öne doğru sarkar. Annenin genel durumu, bütün vücudunun hacminin artmasıyla da değişir. Hamilelik sırasında bütün kilo artışının toplamı ortalama 10 kilodur, bazan daha fazla da olur. Kaldı ki bu 10 kilonun içinde çocuğun ve yardımcı organların ağırlığı sadece 4,5 kilodur.

Süt vermeye hazırlık
Hamilelik boyunca göğüsler, doğacak bebeği beslemek için vazifelerini yapmaya, süt vermeye hazırlanırlar.
İlk aydan başlayarak göğüsler şişer, büyür ve daha da ağırlaşır. Bazan iğne batıyormuş gibi sızlar. Birkaç, hafta sonra göğüs uçları daha belirli hale gelir ve çevresi daha koyulaşır, saat camı gibi dışa doğru hafifçe çıkık bir duruma girer. Sekizinci haftaya doğru bunların üzerinde ufak sivilceler meydana gelir: Montgomery sivilceleri. Bunlar yağ salgılarıdır. Bütün bu değişiklikler gördüğünüz gibi hamileliğin teşhisinde faydalı olur.

Dördüncü aydan sonra meme ucundan sarımtırak, yapışkan, co-lostrum adlı, sütten önce gelen bir sıvı çıkar.

Beşinci aya doğru meme ucunun eski çevresinin etrafında kahverengi ikinci bir çevre meydâna gelir. Göğüslerin içinde süt verecek kanallar gelişir, çevrelerine yeni dallar salarlar. Kan damarları bu hareketli yeri beslemek için genişler, bunun için bazan hamileliklerde damarlar dıştan görülebilir.
Göğüsler artık süt vermeye hazırdır. Doğumdan genellikle 3 gün sonra süt gelmeye başlar. Hamilelik sırasında rahimin ve göğüslerin büyümesi, vücutta meydana gelen değişiklikler bu kadar belirli olmadıkları halde oldukça önemlidirler: Sindirim, kan dolaşımı, solunum gibi.

Değişiklikler iki nedenle meydana gelir: Çocuk iskeletini, derisini, kaslarını geliştirmek için, annesinin kanından kendine gerekli olan kalsiyumu, demiri, şekeri, yağ, tuz vs.'yi alır. Kendine yaramayan artıkları annesinin kanına boşaltır. Aynı zamanda rahim ve göğüsler gibi annenin vücudunun bazı kısımları gelişmeye başlar. Yeni dokuların meydana gelmesi için ham maddenin çoğalması gerekir. Yeni ihtiyaçları karşılamak için de vücut mekanizması daha hızlı çalışmaya başlar. Bu, fazla güç sağlamak için daha çok dönen bir motora benzer. Böylece hamilelikte fizyolojik hareketler daha çoğalır.

Sindirimde, iştah artar, karaciğer ve böbrekler daha çok çalışır. Solunum hamilelikte fazlalaşır. Normal zamana göre hamile bir kadın 1/4 daha fazla oksijen yakar. Kan dolaşımında kalp daha'hız-!ı çarpar (dakikada 65 - 70 olacağı yerde 80'dir), dakikada dört litre kan vereceği yerde beş litre verir. Kanın genel toplamı 1/3'den fazla artar. Fakat alyuvarların sayısından çok serumun (kan sıvısı) çoğalması yüzünden hamilelikte geçici bir anemi (kansızlık) görülürse de bu normaldir.

Hamileliğin süresi ve uzayan hamilelik
Burada şunu ekleyelim: Hamileliğin uzaması olabilir, fakat ender görülür. Hamileliğin uzaması, yanlış olabilecek birtakım hesaplardan değil, elindeki olanaklarla daha kesin bilgi verecek bir doktor tarafından saptanır. Yaptığınız hesaba göre zamanın geçtiğini farkederseniz hemen doktora baş vurun. Doktor zamanın daha gelmediğini belirtir, veya ender olarak doğuma karar verebilir. Diğer bir yöntem de «amriios-kopi»dir. Bu metodla, ışıklı bir tüple vaginal yoldan ceninin içinde bulunduğu suyun rengine bakılır ve doğumu başlatıp başlatmamaya karar verilir.

Doğuma hazırlık
Çocuğun doğması için kaslardan meydana gelen rahimln kasılması ve çocuğun, normal zamanda ince bir kanal olan rahim yolundan geçmesi ve vaginayı aşması gerekir. Çocuğun doğum için takip edeceği bu yol baseni baştan başa geçer. Basen, genişlemesi imkânsız gibi görülen kemiklerden kuruludur. (6. Bölümde doğum mekanizmasını etraflı bir şekilde okuyacaksınız.) Bir mucizeye benzeyen bu olay hamilelikte, çocuğun geçeceği yolda bulunan organların özel bir şekilde hazırlanmalarıyla mümkün olur. Rahimin ince lifleri. kat kat uzar ve aynı zamanda daha kalınlaşır. Bu değişiklikler rahlmi daha esnek yapar ve hareketlerini kolaylaştırır. Rahimi besleyen, oksijen getiren ve artıkları geri götüren kan damarları da büyür. Çünkü doğumda rahimin normalin üzerinde beslenmesi gerekir. Hamilelikten önce sert ve ince olan rahim yolu yumuşar ve esnek bir duruma girer. Dokuzuncu ayda bu yol ıslak bir bezi andırır. 2 mm.'den 11 cm.'ye kadar genişleme imkânı vardır. Vaginanın da lifleri uzar ve yumuşar. Bunlar kısa kalırlarsa, doğumun etkisi İle kopabilirler. Vaginanın kenarları yumuşar ve kan damarlarının gerilmesiyle morumsu bir renk alır. Bu durum vulva için de aynıdır;

Basen kemikleri birbirine kaynamış değildir. Aralarında liflerle bağlıdırlar. Hamileliğin altıncı ayına doğru, bu lifler gevşemeye başlar ve basen kemikleri aralanır. Hamileliğin sonunda o kadar aralık olur ki kasık kemikleri arasındaki yarım milimetrelik boşluk doğumdan 3 gün önce 2,5 cm.'yi geçer. Bunu, hamileliğin bitimine doğru son ve yumurtalıkların çıkardıkları bir hormon (rölaksin) sağlar.
Kan da kendine göre doğuma hazırlanır. Pıhtılaşmayı sağlayan protrombin hamilelikte çoğalır ve doğumda kan kaybını önler. Doğumdan sonra protrombin miktarı normale döner.

Çocuğun korunması
Hamilelikte bulaşıcı hastalıklara ve mikroplara karşı annenin vücudunda bir bara] kurulur. Kanın hemobakterist gücü (kanın mikropları öldürme gücü) hamilelikte ve doğumda artar. Tabiat, anneyi hastalıklara karşı daha dirençli bir duruma getirir ve çocuğunu korumasını sağlar. Bu hastalıklara karşı bağışıklık çocuğa da geçer ve doğumdan sonra 6 ay devam eder.
Diğer bir baraj da vaginada kurulmuştur.. Glisojen salgısının meydana getirdiği laktik asit mikropları Öldürür.
Fakat bir mikrop, vaginayı aşsa bile diğer bir engelle, rahim yolunu bir şişe mantarı gibi kapayan mukozayla karşılaşır.
Nihayet, daha önce de bahsettiğimiz gibi, son anne kanı ile gelecek olan her türlü mikrop ve zehiri durdurur.

Hormonlar
9 ay boyunca görevleri on misli artan hormonlar hamileliği idare ederler. Her ay olduğu gibi yumurtlamayı hazırlayıp rahmin yumurtayı beklemesini sağladıktan başka, hamilelikte yumurtanın yerleşmesini ve dokuz ay yumurtlamanın durmasını da mümkün kılarlar. Yine hormonların yardımı İle yumurta gelişir, yuva yaptıktan sonra rahimin onu dışarı atmasına engel olurlar. Sonunda da, doğumun başlamasına sebep olan yine onlardır. Hamileliğin başında, hormonlar sarı cisim tarafından meydana getirilir, daha sonra gerekli ölçü çoğaldıkça hamileliğin gerçek hormon fabrikası sayılan son tarafından yapılmaya başlarlar.
Hamilelikte bazı hormonların önemli rolü vardır: Oktosln doğumu başlatır, Prolaktin sütün gelmesini sağlar.

Değişik hormonların değişik Ödevleri vardır. Bazıları büyümekte Olan rahimin dokularını geliştirir, diğerleri cenin için gerekli maddelerin depolanmasına yardım eder, başkası çocuğun büyümesi için gerekli maddelerin ayırımını yapar, öbürü annenin kilo almasından sorumludur, salgı bezlerinin gelişmesini sağlar.

Bütün bu faaliyetler esrarengiz bir hava içinde fakat bir saat da-kiktiğiyle cereyan eder. Birinin ölçüsü azalırsa bir ikincisi onun yerini alır. Böylece hamilelikteki hormonal denge düzenlenmiş olur. Bu dengenin bozulması, birçok düşüklere sebep olur. Dolayısıyla hor-manal denge çok Önemlidir.

Nöro -vejetatif sistem
Bu sistem vücudun gelişmesinde önemli rol oynar. Ad belki kulağınıza yabancı geliyor, fakat önemini çabuk anlayacaksınız. Çok karışık bir sistem olan sinir sistemi iki büyük bölüme ayrılır: Merkezî sinir sistemi ve muhtar sinir sistemi (aynı zamanda nöro- ve[e-tatif sistem de denebilir). Birincisi, beyinden kaslara giden emirleri idare eder. Hareketlerimiz, hissetmemiz, dokunmamız bunlara bağlıdır. Muhtar sinir sistemi ise elimizde olmayan hareketleri idare eder. Bunlar kalbin atışı, rahimin kasılmaları, sindirim sistemi gibi hareketlerdir.

Nöro - vejetatif sistem de parasempatik ve sempatik olarak İkiye ayrılır. Bunların ters etkileri vardır. Normal çalıştıkları zaman bitkisel hayat (kan dolaşımı, sindirim, solunum vs.) tam bir denge içindedir. Bu iki sistemden biri bozulursa birçok rahatsızlıklar çıkar ortaya. Parasempatik sistem bozulursa (vagotoni) bulantılar, kan dolaşımı bozuklukları, kurdeşen, yorgunluk, kalp rahatsızlıkları vs. görülür. Sempatik Sistem bozulursa (sempatikotoni) uykusuzluk, mide rahatsızlıkları, diare vs. görülür. Kaldı ki hamileliğin nöro - vejetatif sistem üzerinde büyük etkisi vardır. Yukarıda gördüğünüz gibi, bitkisel hayatın bütün hareketleri çoğalmıştır. Bu artan faaliyetler ancak nöro-vejetatif sistemin idareyi iyice ele almasıyla meydana gelir. Hamilelik kışkırtıcı, bir rol oynar. Parasempatik ve sempatik sistemler arasındaki denge iyi gidebileceği gibi bazan da bozulabilir. Böylece II. Bölümde söylediğimiz gibi sinirden gelen birçok rahatsızlıklar çıkar ortaya. Bunun yüzünden bulantı, çarpıntı, nefes darlığı gibi rahatsızlıktan sindirim ve kalbe iyi gelebilecek ilaçlarla değil, sinirleri yatıştıracak olanlarla tedavi yoluna gidiliyor.



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.