ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   MANİK DEPRESSİF PSİKOZ Manik Depressif Psikoz (MDP) affektif fazlardan (manik, depres (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=150021)

Prof. Dr. Sinsi 06-25-2012 02:06 AM

MANİK DEPRESSİF PSİKOZ Manik Depressif Psikoz (MDP) affektif fazlardan (manik, depres
 
MANİK DEPRESSİF PSİKOZ Manik Depressif Psikoz (MDP) affektif fazlardan (manik, depressif ve karışık) ibaret epizodlarla ve epizodlar arası normal remisyon dönemleri ile seyreden ruhî bir hastalıktır. Bu hastalık bazen sirküler (devrî) psikoz veya siklofreniya olarak da isimlendirilir. Hastalığın esas hususiyetlerinden biri atakların sayı, şiddet derecesi ve devam etme müddetine bağlı olmayarak remisyon döneminde kişiliğin bozulması veya kusur belirtilerinin görülmesi söz konusu değildir. MDP'un çok eski dönemlerden beri bilindiğini tasdik eden yazılı kaynaklar vardır. "Melankoliya", "Maniya" adları ile Hipokrat'ın tanımladığı psikozlar çağdaş MDP'a çok yakındır. XIX. asır Fransa Psikiyatri Okulu'nun takipçileri Belarjenin (1854) "Gaşasifat Delilik" ve Falren'in (1879) "Devrî Delilik" psikozları da bugün tanımlanan MDP'a uygundur.

XIX. asrın sonu XX. asrın başlarında E. Krepelin MDP'un ayrıca bir hastalık olduğunu ispat etti. Kliniğine göre polimorf karakterli olan bu hastalığın, endojen psikozlar grubuna dahil edilmesi, şimdiye kadar tartışmalı bir konu olarak kalmıştır. Mono ve bipolar, karışık, atipik formlarla birlikte, son yıllarda MDP'un maskelenmiş veya sakin gidişli tiplerine daha sık karşılaşılmaktadır. Gizli depresyonlar, somatik şikayetlerle cereyan eden tiplerde sıkça rastlanılmaktadır.



Toplum içinde görülme oranı, bu hastalığın teşhisi ilgili nedenlerden dolayı muhteliftir. Bazı Batılı araştırmacıların verdiği bilgiye göre bütün ruh hastalıklarının %0.4'ten %7'e kadarını MDP'a tutulan hastalar oluşturmaktadır. Moskova kenti nüfusunun her yüz bin kişisinden 45'de bu hastalık mevcuttur. (E. V. Paniçeva, 1975)

MDP çoğu durumlarda 20-40 yaşlar arasında ortaya çıkmaktadır. Hastalığın nispeten kadınlar arasında daha çok görüldüğü, %30'a %70 olduğu bildirilmiştir. Gençlere nispeten, yaşlılar bu hastalığı daha ağır geçirirler. MDP'un başlıca sendromları olan Manik ve Depressif fazları, affektif yapının tek bir bozukluğu gibi kabul etmek gerekir.


DEPRESSİF FAZ


Bu depressif epizoda sık sık rast gelinir ve uzun müddet devam eder. Depressif fazın başlıca belirtileri (buna triad'da denir) şunlardır;

a- Ahvali ruhiyenin kötüleşmesi

b- Entellektüel yapının yavaşlaması

c- Psikomotor aktivitenin yavaşlaması.


Bu belirtilen ağırlık derecesine göre muhtelif çeşitte olabilir. Depressif fazın başlangıç aşaması astenik, vejatatif ve somatik belirtilerle dikkati çeker. Hastaların uykusu bozulur, yatağa uzandıktan uzun bir müddet sonra uykuya geçebilirler. Uyku sıkıntılı ve ızdıraplı olup, muhtelif içerikli rüyalarla doludur. Gün doğmadan önce uyanan hasta kendini ezgin, yorgun hisseder, iştahı bozulur, konstipasyon ortaya çıkar. Hastalar bedenlerinin muhtelif yerlerinde ve iç organlarında hoşagelmez duygulardan, hassasiyetlerden (hiperesteziya) ve ağrılardan şikayet ederler ve devamlı ağlamak isterler. Hareket etmek, iş görmek hevesi o derecede azalır ki, her zaman yaptığı kendi mesleğini daha yapamaz duruma gelir. Bazı durumlarda bu belirtiler saf bir depresyon tablosu gibi görünmeyebilir. Depressif epizod için karakteristik olan keder, ızdırap olmadığında teşhis koymak zorlaşabilir. Bazı hastalarda ruh hali az bozulabilir. Bu tip hastalar, sevinebilmediklerini, işe karşı eğilimlerinin azaldığını, kötü hadiselere karşı daha çok ilgi ve alaka gösterdiklerini belirtebilirler. Akşama doğru hastanın vaziyeti sanki normalleşir.


Ağır dereceli depresyon döneminde ise ruhî halin şiddetli kötüleşmesi ile birlikte onları keder ve ızdırap sarar. Hastaların dış görünüşünde yansıyan, düşkünlük, kederlilik (gemginlik), anksiyete, korku ve rahatsızlık hisleri teşhisi kolayca koydurur. Böyle şahıslar oldukça yavaş hareket eder, halsiz ve yorgun görünürler. Başlarını daima eğerek dururlar ve gözlerini bir noktaya dikerler. Derilerinin rengi, hatta saçları bile tabiî rengini yitirmiş gibidir. Fizikî ve psişik aktivasyon ileri derecede azalır. Sesleri hafif, monoton ve emosyonel vurgularını yitirmiş bir şekildedir. Çoğu zamanlar konuşmak dahi istemezler.


Bu aşamada vejetatif ve somatik belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Civardaki adamlara, tabiat manzaralarına, müzik melodilerine, hatta kendi çocuklarına karşı bedbin bir bakışla olumsuz değerlendirir, geleceğe ümitsizlikle bakar. Hastalar sık sık "Yüreğinde sanki taş bağlı', "Kalbim yas içinde", "Hiçbirşey beni mutlu etmiyor", "Ben artık hiçbir işe yaramam", "Yaşamakta hiçbir mana görmüyorum" şeklinde şikayetlenir, sızlanır.


Şizofreniye tutulmuş hastalardan farklı olarak bu tip hastalar iş yapabilme kabiliyetini ve fiziksel aktivitesini kaybettikleri için ızdırap çekmektedirler. Gelecek hayatları için korku ve anksiyete hissi onları terketmemektedir. "Ne çocuklarıma, ne de kendime bakabiliyorum", "İş görmeye gücüm kalmadı", "Ben de hiç can kalmadı", Ben de hayır kalmadı" diyen hastaların ızdırap geçirdikleri şüphe doğurmamaktadır. Depressif hal, bir kaide olarak, günün birinci yarısında güçlü, akşama yakın ise nisbeten zayıflar.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.