![]() |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
İnce bağırsak
İnce bağırsak sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. 5 yaşından büyük insanlarda boyu 5-6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum, jejunum ve ileum. Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder. İnce bağırsakta besaminlerin emilimleri gerçekleşir. Yağların ilk kimyasal sindirimi yapılır. İnce bağırsağa gelen safra ve pankreas öz suyu ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim adı verilir. İnce bağırsak, sindirim sistemimizde besinlerin en çok sindirildiği yerdir.Burda hem fiziksel hem de kimyasal sindirim vardır İnce bağırsakhttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Diagram showing the small intestineLatinintestinum tenueGray'ssubject #248 1168Sinirceliac ganglia, vagus MeSHSmall+intestineDorlands/Elsevierintestine four/000054357/Small intestine http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg yazılar Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Dalak,Dalağın bilinen işlevleri karnın sol üst yanında, mide ile diyafram arasında yer alan, süngerimsi yapıda, damarsal lenfoid organdır.
Ömrünü doldurmuş kırmızı kan hücrelerini ortadan kaldırarak, içlerindeki demiri yeniden kullanıma verir. Görevlerinin birçoğunu, aslında başka organlar da görmektedir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Eskiden, dalağın melankolinin kaynağı olduğuna inanılırdı. Diyaframın altında, karın boşluğunda, yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde yumuşak bir organdır. Dalak, dolaşım sistemine bağlı bir çıkmaz sokağa benzetilebilir. Kan, dalak içerisindeki geniş kanallar ve damarlar sisteminde yol alırken, dalak hücreleri ile muhatap olur. Dalak, kan fizyolojisi ile yakından alakalıdır. Dalağın vücut savunmasında aldığı rol büyüktür. Dalağın bilinen işlevleri Kırmızı kan hücreleri yapımı Anne karnındaki fetusda alyuvarların yapıldığı yer dalaktır. Normalde doğumdan sonra kemik iliği bu görevi dalaktan devralır. Kemik iliğinin çalışmadığı veya başka dokularla (kanser dokusu) istila edildiği durumlarda dalakta yeniden alyuvar yapım görevi başlayabilir. Kan temizleyicisi olarak dalak: Vücudun savunma sisteminin işine paralel olarak dalak da vücudun mikroplara karşı koymasında rol aynayan hücreler yapar. Ayrıca mikroorganizmalara karşı koyacak özel maddelerin, yani antikorların yapımında da dalağın vazifeleri vardır. Akyuvar yapımı Dalak, akyuvarların bir çeşidi olan lenfositleri yapar.Ayrıca dalak akyuvar yapımını akşamları yapamz. Kırmızı hücrelerin yıkımı Yaşlanan alyuvarlar ve şekilleri normalin dışında olanlar, büyük dalak hücreleri tarafından alınır ve parçalanır. Kan deposu olarak dalak Kediler, köpekler ve diğer memelilerde dalak, kırmızı kan hücrelerini depolar. Büyük enerji gerektiren durumlarda, büyük kanamalarda dalak kasılarak dolaşım sistemine bol miktarda kan verilir. İnsanlarda da dalağın bu görevi yaptığı yıllarca söylenmiş olmasına rağmen bugün bunun gerçek olmadığı bilinmektedir. Hastalıklarda dalak Büyük bir dalak birçok hastalığın seyrinde görülür. Kan hastalıkları, doğum metabolizma hastalıkları, sıtma gibi bazı enfeksiyon hastalıkları ve daha birçok hastalık dalağı büyütür. Sıtmada dalak büyüklüğü o derece karakteristiktir ki, bir bölgede sıtma yaygınlığını ölçmede dalak büyüklüğü ölçü olarak kullanılabilir. Dalak çıkarılırsa kişi ölmemektedir, yani dalaksızlık hayatla bağdaşan bir durumdur. Kan hücrelerinin aşırı derecede azaldığı durumlarda, büyüyen dalağın hastayı çok rahatsız ettiği bazı hastalıklarda dalak çıkarılarak hastanın rahatlaması sağlanabilir. yazılar Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Akciğer-Akciğer Hakkında Bilgiler Resimli Anlatım
http://img.blogcu.com/uploads/55kopu...igerimiz_).jpg Akciğer, hava soluyan omurgalılardaki temel solunum organıdır. Ana görevi atmosferdeki oksijeni kan dolaşımına nakletmek ve dolaşımdaki karbondioksiti atmosfere çıkartmaktır. Bu görev, gaz değişiminin vuku bulduğu milyonlarca küçük, müstesna biçimde çok ince duvarlı hava kesecikleri oluşturan dolaşımı sağlayamadan kanı boşa vermektedir. özelleşmiş hücrelerin mozaiği sayesinde gerçekleşir. Akciğerlerin solunumla ilgili olmayan görevleri de vardır. Akciğer ile ilgili tıbbi terimler genellikle pulmo- ile başlar; bu Latince pulmonarius, "akciğerlerin", sözcüğünden gelmektedir ki bu sözcük de Yunanca pleumon yani "akciğer" ile akrabadır http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg BRONŞ-AKCİGER İLTİHABI (BRONKOPNÖMONİ) Bronşlar solunan havayı soluk bo-nısımdan akciğerlere taşıyan, dallan-dıkça incelerek bronşiyollere dönüşen ve sonunda sayısız hava keseciklerine (alveol) bağlanan borucuklardır. Bronşlardan geçerek hava keseciklerine giren havadaki oksijen ince çeperli kılcal damar ağından kana geçerek dokulara taşınır. Dokularda gerçekleşen metabolizma etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan karbon dioksit de gene kan dolaşımı yoluyla hava keseciklerinin duvarlarını kaplayan kılcal damarlara gelir. Bu açıklamadan anlaşılabileceği gibi solunum sisteminde hava kesecikleri gaz alışverişinin gerçekleşmesini, bronşlar ise hava iletimini sağlayan yapılardır. Bronşların ağız ve burun yoluyla dış ortama açık olmaları, dış ortamdaki olumsuz koşullardan önemli ölçüde etkilenmelerine yol açar. Bakteriler, zararlı toz ve gaz gibi maddeler solunan havayla birlikte doğrudan bronşlara ulaşabilir. Ama bronşlar birçok savunma sistemiyle donatılmıştır. Yabancı maddeler burun ve yutakta geçişi denetleyen son derece etkili engelleri aşmak zorundadır. Bunu başaranlar ise çok sayıda hücrenin salgısıyla beslenen ve bronş duvarım örterek bir set oluşturan mukus katmanıyla karşılaşır. Ayrıca titrek tüylü epitel hücrelerinden oluşan bir temizlik sistemi de vardır. Bu tüyler fırça gibi çalışarak yabancı maddeleri ve mukusu sürekli dışarıya doğru süpürür. Ama koruyucu sistemlerin etkinliğini azaltan koşulların ortaya çıkması ya da bu sistemlerin aşın yüklenmesine bağlı olarak bronşlar iltihaplanabilir. Sonuçta sık sık görülen ve genellikle Önemli sayılmayan bir hastalık olan bronşit ortaya çıkar. Bu akut iltihap bronş ağacının ince dallarına kadar ulaşıp çevre akciğer dokusuna da yayıldığında bronkopnömoniye, yani bronş-akciğer iltihabına dönüşmüş olur. NEDENLERİ http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg BronkopnÖmoni etkeni olan streptokok, stafilokok, pnömokok, ve Friedlânder basili gibi bakteriler tek başlarına ya da bazen birkaçı bir arada bulunur. Olguların çoğunda bronş-akciğer iltihabı, larenjit (gırtlak iltihabı) ve farenjit (yutak iltihabı) gibi üst solunum yollarının virüs ya da bakteri kökenli iltihaplarından sonra görülür. Üst solunum yolu iltihaplan ise çoğu kez genel hastalıklara bağlı ikincil hastalık komplikasyon) olarak ortaya çıkar. Bu komplikasyonlar çocuklarda grip, boğmaca, kızamık ve difteri, erişkinlerde tifo, bruselloz (Malta humması), septisemi gibi bulaşıcı hastalıklardan, ayrıca kalp yetmezliği, zehirlenmeler ve cerrahi girişimlerden, sonuç olarak vücudun direncini azaltan her türlü gelişmeden kaynaklanır. Bronş-akciğer iltihabını hazırlayan etkenler: • Uzun süre yatakta kalan hastalarda akciğerin alt loblarında kan göllenmesi. • Akciğerde tümör oluşumu sonucunda bronş tıkanmasına bağlı olarak bir bölgenin hava alamaması BELİRTİLERİ Bronş-akciğer iltihabı belirtileri başlangıçta genellikle üst solunum yolları nezlesi ya da başka bir organ hastalığının belirtilerine benzer. Gelişen iltihap hastanın genel durumunu bozarak ateş yükselmesi, yorgunluk, halsizlik, Öksürük ve bazen kanlı olabilen balgam, nabız ve solunum sayısında artış gibi belirtilere yol açar. Bazı olgularda şiddetli baş ağrısı, dalgınlık ya da hezeyan gibi daha ağır belirtiler görülebilir. Bazen belirtiler fark edilemiyecek ölçüde hafiftir. Akciğer iltihabından farklı olarak bronş-akciğer iltihabı çok değişik biçimlerde gelişebilir. Belirtileri yok denecek ölçüde az olan, kısa süreli çok hafif olguların yanı sıra akut ve ağır, uzun süren ya da yineleyen olgulara da rastlanır. TANI Tipik durumlarda bronş-akciğer iltihabı tanısı koymak son derece kolaydır. Özellikle, • üst solunum yollan enfeksiyonu sırasında düşen ateş yeniden yükselir; • öksürük ve balgam çıkarma başlar; • genel durum hızla bozulur. Bu veriler daha sonra bir akciğer filmiyle kesinleşecek olan bronş-akciğer iltihabı olasılığını düşündürmeye yeter. Ama tanıya ulaşmak her zaman bu kadar kolay olmaz. Özellikle kalp hastalan, amfizem ve kronik bronşit gibi kronik solunum yolu enfeksiyonlan ya da genel durumu bozan başka hastalıkları olan yaşlılarda, ayrıca alkol bağımlısı kişilerde farklı belirtiler ortaya çıkabilir: Ateş hemen hemen yoktur. Buna karşılık genel durum ve dolaşım oldukça bozuk, nabız ve solunum sayısı artmış, dil kuru ve kırmızıdır. Öksürük azdır. İştahsızlık süreklilik gösterir. Zamanında tanı konulamazsa hastalık öldürücü olabilir. Yeni geliştirilen antibiyotikler en ağır olgularda bile bronş-akciğer iltihabı tedavisinde başarı oranını eskiye göbı tedavisinde başarı oranını eskiye göre artırmıştır. Hastalığın geçmesi için bazen bir hafta gibi kısa bir süre yetebilir. Bazen de gerilemeler ve alevlenmelerle daha uzun sürebilir. Alevlenmeler genellikle akciğerde yeni odakların enfeksiyonu sonucunda gelişir. En ağır durumlar, birden çok mikroba bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin, nezle virüsü ile stafılokok ya da streptokok gibi bakterilerin birlikte bulunması hastalığı ağırlaştırır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Antibiyotik tedavisiyle iyileşmenin sağlandığı olgularda hastalık belirtilen bir ya da iki gün sonra hafifler ve ateş giderek düşer. Buna karşılık yapısal bozukluklar daha yavaş düzelir. Muayenede akciğer dinlenirken duyulan hırıltılı sesler uzunca bir süre daha sürer. Radyolojik incelemede hastalık belirtilerini» gerilemesi ve kaybolması da birkaç haftayı bulur. Muayene ve radyolojik inceleme sonuçlannın bu kadar geç düzelmesinin nedeni, akciğerdeki iltihap odaklarının yavaş iyileşmesinden kaynaklans. Gerçekten de, antibiyotikler yalnız enfeksiyondan sorumlu bakterileri yok eder. Ama bronş-akciğer iltihabının temizlenmesini çabuklaştıncı bir etki yapmazlar. Bu nedenle ateş ve öksürük belirtilerinin kaybolmasına bakarak antibiyotik tedavisinin kesilmesi, dokulank yeniden bakteri üremesine yol açabilir. Yetersiz ya da yanlış tedavi uygulanmış olgularda yeni komplikasyonlac özellikle de akciğer zarı iltihaplanma» görülebilir. Bu arada ateş, öksürük, balgam çıkarma, solunum güçlüğü gibi belirtiler de sürer. Ender olarak hastaü. uzun bir zamana yayılarak kronikleşebilir. Kronik olgularda, hastalık etkenü kesin biçimde ortaya çıkaracak zam. yöntemleri kullanılmalıdır. TEDAVİ Antibiyotikler. Bronş-akciğer iltihafc tedahttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg visinin temeli antibiyotiklere damr. Bu tedavi hastada enfeksiyon etkeni ya da etkenlerinin bakteri kültürü yapılarak ortaya çıkarılması, sonra da anti-biyogram ile bu bakterilerin duyarlı olduğu antibiyotiklerin saptanması sayesinde daha başarılı biçimde yürütülür. Yapılacak incelemeler için öksürükle atılan balgamdan alınacak örnek genellikle hastalık etkeni olmayan başka mikroplarla da bulaşık olduğundan doğru tanıya ulaşmada büyük zorluk yaratır. Bu nedenle bazı özel yöntemlerin ( uygulanması gerekecektir. Balgamda bulunması kaçınılmaz olan yanıltıcı bakterilerden kurtulmak için incelenecek Örneğin doğrudan bronşlardan alınması gerekebilir, Bron-koskop gibi bronşlara uzatılan aletlerin kullanıldığı bu işlem kronik bronşitli hastalara uygulanır. Akut durumlarda ise hem hastanın genel durumunun çok bozuk olması nedeniyle, hem de antibiyotik tedavisine hemen başlanması gerektiğinden uzun zaman alan incelemelere girişilemez. Akut bronş-akciğer zarı iltihabında antibiyotik tedavisine başlanmasına karşın hastalık gerilemezse, yukarıda sözü edilen özgün antibiyotiği belirleme işlemi zorunlu hale gelir. Aşağıdaki veriler genel olarak antibiyotik tedavisini yönlendirebilecek yeterliliktedir. • Hastanın özgeçmişi. Hastanın daha önceki sağlık durumuna ilişkin olarak kendisinin ya da yakınlarının anlattıkları. • Epidemiyolojik durum. Toplumda yaygın enfeksiyon etkeni olan ya da en azından hastaneye gelen olgularda saptanan bakteri türlerinin bilinmesi. Bu bakterilerin çeşitli antibiyotiklere karşı duyarlılığının saptanması. • Belirtiler ve bu belirtilerin şiddeti. Bu veriler temel alınarak, Özellikle ağır gidişli olgularda ve genel durumu bozuk hastalarda tam konur konmaz bakterilere karşı tedaviye hemen başlanabilir. Başka yardımcı ilaçlar. Akut bronş-akciğer iltihabının tedavisinde antibiyotikler dışında, merkez sinir sistemini uyaran, kalp ve dolaşımı güçlendirici, öksürük giderici ilaçlar, vitaminler kullanılır. Ayrıca dinlenme, iyi havalandırılmış ve ısıtılmış ortamlarda bulunma, besleyici, ama kolay sindiri-lebilen yiyecekleri yeme gibi genel sağlık ve beslenmeyle ilgili önlemler alınır. KORUNMA Üst solunum yollarını etkileyen ve bronş-akciğer iltihabına neden olabilecek enfeksiyon odaklarının temizlenmesine yönelik koruyucu önlemler çok önemlidir. Özellikle ilk çocukluk çağın da ve ileri yaşlarda hem enfeksiyon sürecini, hem de organizmanın savunma sistemini güçlendirebilecek önlemler ve tedavi yöntemleri hızla uygulanmalıdır. Üst solunum yollan ve bronş enfek-siyonlanna karşı antibiyotiklerle yapılan koruyucu tedaviler tartışmalıdır. |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Karaciğer, omurgalı ve bazı diğer hayvanlar için hayati bir organ olma özelliğini taşır. Karaciğerin detosifikasyon, protein sentezi ve biyokimyasal sindirim için gerekli olan üretim de dahil olmak üzere geniş bir etki alanına sahiptir. Karaciğer yaşam için gerekli olan hayati bir organdır. Karaciğer yokluğunda veya işlev yitiminde, diyalizle kısa bir süre fonksiyonları devam ettirilebilir. Fakat karaciğerin fonksiyonunu, uzun süreli yokluğunda, telafi edebilmein hiçbir yolu yoktur. Karaciğer organ metabolizmasında önemli bir rol oynar. Glikojen depolanması,
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detosifikasyon ayrışma sa dahil olmak üzere vücutta daha bir çok alanda işlevi vardır. Karaciğer karında, abdominal-pelvik bölgede diyaframın altında bulunmaktadır. Karaciğer ayrıca yağ sindirimine Karaciğer İltihabı Sonrası yardımcı alkali bileşik bir sıvı olan safra üretir. Ayrıca çok özel doku sentezi ve birçoğu normal yaşamsal işlevler için gerekli olan küçük ve karmaşık molekküller de dahil olmak üzere yüksek hacimli biyokimyasal reaksiyonlları düzenler. Tıbbi literatürde çoğunlukla karaciğer anlamına gelen hepar (ἡπαρ) ve Yunanca kelime kökenli hepato terimi kullanılır. Anatomi Karaciğer eşitsiz büyüklüğü ve şekli olan dört lobu bulunan kırmızımsı kahverengi bir organdır. Bir insan karaciğeri normalde [3] 1,4-1,6 kg (3,1-3,5 lb) ağırlığında ve yumuşak, pembemsi-kahverengi, üçgen bir organdır. Hem en büyük iç organ (en büyük organ genel olarak deri) ve insan vücudunun en büyük bezidir.Karaciğer diyaframın hemen altında ve karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunur. Karaciğer Midenin sağ tarafını ve safra kesesi örter. Karaciğere iki büyük damar bağlıdır. Biri hepatik arter ve biri portal ven adı verilen damarlardır. Portal ven kanı tüm gastrointestinal kanaldan sindirilmiş besinleri içerir. Dalak ve pankreas gelenleri taşıyan ise hepatik arterdir ve aorta kan taşır. Bu kan damarları daha sonra bir lobun içinde yollara ayrılır. Her lop temel milyonlarca temel metabolik hüçrelerden oluşur. Kan akımı Karaciğerde bulunan karaciğer portal ven ve hepatik arterlerin bir çifti kanı alır. Karaciğer vücudun kan arzının yaklaşık %75 teminini sağlar. Hepatik portal ven, kanı; dalak, sindirim kanalından drene venöz ve organlara taşır. Hepatik arterler ise onun kan akımının geri kalanını sağlar ve karaciğerin kan kaynağıdır. Oksijen iki kaynaktan da sağlanır. Karaciğer oksijen ihtiyacının yaklaşık yarısı karaciğer portal ven tarafından karşılanmaktadır ve yarım hepatik arterler tarafından karşılanmaktadır. Kanı sinüzoidlerde boşaltır ve her lop orta damara geçer. Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Vücudumuzu Tanıyalım,Kalp ,Karaciğer,Akciğer,Dalak,İnce Bağırsak,Kalın Bağırsak (kolon),Mide,Pankreas,Böbrek,Yemek Borusu,Apandis,Safra kesesi
Soluk Borusu,,Anüs (makat)Rektum,Onikiparmak Bağırsağı Vücudumuzu Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanımı - http://img.blogcu.com/uploads/55kopu...organlar_).jpg Kalp http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kalp diyagramı: 1. Sağ atrium (Atrium dextra), 2. Sol atrium (Atrium sinistrum), 3. Superior vena kava (Vena cava superior), 4. Aort, 5. Pulmoner arter, 6. Pulmoner ven, 7. Mitral kapak, 8. Aort kapağı, 9. Sol ventrikül, 10. Sağ ventrikül, 11. Inferior vena kava (Vena cava inferior), 12. Triküspit kapak, 13. Pulmoner kapak http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kalbin atışının üç boyutlu ultrasonografide görünümü http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Diastolik evre http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Sistolik evre http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Bir insanın iç kalp görüntüsü Kalp veya yürek (Arapça: قلب kalb; Latince: cor ; Yunanca: Καρδιά = kardia), kalp kası olarak bilinen özel bir tip çizgili kastan oluşmuş kendiliğinden kasılma özelliğine sahip kuvvetli bir pompadır. Metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan artık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gerekir. Bütün bu işlemleri kalp ve damarlardan oluşan dolaşım sistemi yapar. Kalp bu sistem içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 vuruş arasında değişen bir hızla günde 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Normal bir insanda ortalama ağırlığı 250-300 gramdır. Kalp memelilerde 4 odacıklı ve 4 kapakçıklıdır. Odacıklar sağ odacıklar ve sol odacıklar olarak 2 ana bölümden oluşur.Sürüngenlerde ise 3 odacıklıdır.( Sağ ve sol atriyum, ve ventrikul ) Sağ bölüm, kanın vücuttan döndüğü odacık olan sağ kulakçık (atriyum) sonra triküsbit kapak adı verilen 3 yaprakçıklı bir kapakçık ile ana odacık olan sağ karıncıktan (ventrikül) oluşur.
Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
İnce bağırsak
İnce bağırsak sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. 5 yaşından büyük insanlarda boyu 5-6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum, jejunum ve ileum. Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder. İnce bağırsakta besaminlerin emilimleri gerçekleşir. Yağların ilk kimyasal sindirimi yapılır. İnce bağırsağa gelen safra ve pankreas öz suyu ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim adı verilir. İnce bağırsak, sindirim sistemimizde besinlerin en çok sindirildiği yerdir.Burda hem fiziksel hem de kimyasal sindirim vardır İnce bağırsakhttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Diagram showing the small intestineLatinintestinum tenueGray'ssubject #248 1168Sinirceliac ganglia, vagus MeSHSmall+intestineDorlands/Elsevierintestine four/000054357/Small intestine http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg yazılar Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Dalak,Dalağın bilinen işlevleri karnın sol üst yanında, mide ile diyafram arasında yer alan, süngerimsi yapıda, damarsal lenfoid organdır.
Ömrünü doldurmuş kırmızı kan hücrelerini ortadan kaldırarak, içlerindeki demiri yeniden kullanıma verir. Görevlerinin birçoğunu, aslında başka organlar da görmektedir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Eskiden, dalağın melankolinin kaynağı olduğuna inanılırdı. Diyaframın altında, karın boşluğunda, yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde yumuşak bir organdır. Dalak, dolaşım sistemine bağlı bir çıkmaz sokağa benzetilebilir. Kan, dalak içerisindeki geniş kanallar ve damarlar sisteminde yol alırken, dalak hücreleri ile muhatap olur. Dalak, kan fizyolojisi ile yakından alakalıdır. Dalağın vücut savunmasında aldığı rol büyüktür. Dalağın bilinen işlevleri Kırmızı kan hücreleri yapımı Anne karnındaki fetusda alyuvarların yapıldığı yer dalaktır. Normalde doğumdan sonra kemik iliği bu görevi dalaktan devralır. Kemik iliğinin çalışmadığı veya başka dokularla (kanser dokusu) istila edildiği durumlarda dalakta yeniden alyuvar yapım görevi başlayabilir. Kan temizleyicisi olarak dalak: Vücudun savunma sisteminin işine paralel olarak dalak da vücudun mikroplara karşı koymasında rol aynayan hücreler yapar. Ayrıca mikroorganizmalara karşı koyacak özel maddelerin, yani antikorların yapımında da dalağın vazifeleri vardır. Akyuvar yapımı Dalak, akyuvarların bir çeşidi olan lenfositleri yapar.Ayrıca dalak akyuvar yapımını akşamları yapamz. Kırmızı hücrelerin yıkımı Yaşlanan alyuvarlar ve şekilleri normalin dışında olanlar, büyük dalak hücreleri tarafından alınır ve parçalanır. Kan deposu olarak dalak Kediler, köpekler ve diğer memelilerde dalak, kırmızı kan hücrelerini depolar. Büyük enerji gerektiren durumlarda, büyük kanamalarda dalak kasılarak dolaşım sistemine bol miktarda kan verilir. İnsanlarda da dalağın bu görevi yaptığı yıllarca söylenmiş olmasına rağmen bugün bunun gerçek olmadığı bilinmektedir. Hastalıklarda dalak Büyük bir dalak birçok hastalığın seyrinde görülür. Kan hastalıkları, doğum metabolizma hastalıkları, sıtma gibi bazı enfeksiyon hastalıkları ve daha birçok hastalık dalağı büyütür. Sıtmada dalak büyüklüğü o derece karakteristiktir ki, bir bölgede sıtma yaygınlığını ölçmede dalak büyüklüğü ölçü olarak kullanılabilir. Dalak çıkarılırsa kişi ölmemektedir, yani dalaksızlık hayatla bağdaşan bir durumdur. Kan hücrelerinin aşırı derecede azaldığı durumlarda, büyüyen dalağın hastayı çok rahatsız ettiği bazı hastalıklarda dalak çıkarılarak hastanın rahatlaması sağlanabilir. yazılar Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Akciğer-Akciğer Hakkında Bilgiler Resimli Anlatım
http://img.blogcu.com/uploads/55kopu...igerimiz_).jpg Akciğer, hava soluyan omurgalılardaki temel solunum organıdır. Ana görevi atmosferdeki oksijeni kan dolaşımına nakletmek ve dolaşımdaki karbondioksiti atmosfere çıkartmaktır. Bu görev, gaz değişiminin vuku bulduğu milyonlarca küçük, müstesna biçimde çok ince duvarlı hava kesecikleri oluşturan dolaşımı sağlayamadan kanı boşa vermektedir. özelleşmiş hücrelerin mozaiği sayesinde gerçekleşir. Akciğerlerin solunumla ilgili olmayan görevleri de vardır. Akciğer ile ilgili tıbbi terimler genellikle pulmo- ile başlar; bu Latince pulmonarius, "akciğerlerin", sözcüğünden gelmektedir ki bu sözcük de Yunanca pleumon yani "akciğer" ile akrabadır http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg BRONŞ-AKCİGER İLTİHABI (BRONKOPNÖMONİ) Bronşlar solunan havayı soluk bo-nısımdan akciğerlere taşıyan, dallan-dıkça incelerek bronşiyollere dönüşen ve sonunda sayısız hava keseciklerine (alveol) bağlanan borucuklardır. Bronşlardan geçerek hava keseciklerine giren havadaki oksijen ince çeperli kılcal damar ağından kana geçerek dokulara taşınır. Dokularda gerçekleşen metabolizma etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan karbon dioksit de gene kan dolaşımı yoluyla hava keseciklerinin duvarlarını kaplayan kılcal damarlara gelir. Bu açıklamadan anlaşılabileceği gibi solunum sisteminde hava kesecikleri gaz alışverişinin gerçekleşmesini, bronşlar ise hava iletimini sağlayan yapılardır. Bronşların ağız ve burun yoluyla dış ortama açık olmaları, dış ortamdaki olumsuz koşullardan önemli ölçüde etkilenmelerine yol açar. Bakteriler, zararlı toz ve gaz gibi maddeler solunan havayla birlikte doğrudan bronşlara ulaşabilir. Ama bronşlar birçok savunma sistemiyle donatılmıştır. Yabancı maddeler burun ve yutakta geçişi denetleyen son derece etkili engelleri aşmak zorundadır. Bunu başaranlar ise çok sayıda hücrenin salgısıyla beslenen ve bronş duvarım örterek bir set oluşturan mukus katmanıyla karşılaşır. Ayrıca titrek tüylü epitel hücrelerinden oluşan bir temizlik sistemi de vardır. Bu tüyler fırça gibi çalışarak yabancı maddeleri ve mukusu sürekli dışarıya doğru süpürür. Ama koruyucu sistemlerin etkinliğini azaltan koşulların ortaya çıkması ya da bu sistemlerin aşın yüklenmesine bağlı olarak bronşlar iltihaplanabilir. Sonuçta sık sık görülen ve genellikle Önemli sayılmayan bir hastalık olan bronşit ortaya çıkar. Bu akut iltihap bronş ağacının ince dallarına kadar ulaşıp çevre akciğer dokusuna da yayıldığında bronkopnömoniye, yani bronş-akciğer iltihabına dönüşmüş olur. NEDENLERİ http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg BronkopnÖmoni etkeni olan streptokok, stafilokok, pnömokok, ve Friedlânder basili gibi bakteriler tek başlarına ya da bazen birkaçı bir arada bulunur. Olguların çoğunda bronş-akciğer iltihabı, larenjit (gırtlak iltihabı) ve farenjit (yutak iltihabı) gibi üst solunum yollarının virüs ya da bakteri kökenli iltihaplarından sonra görülür. Üst solunum yolu iltihaplan ise çoğu kez genel hastalıklara bağlı ikincil hastalık komplikasyon) olarak ortaya çıkar. Bu komplikasyonlar çocuklarda grip, boğmaca, kızamık ve difteri, erişkinlerde tifo, bruselloz (Malta humması), septisemi gibi bulaşıcı hastalıklardan, ayrıca kalp yetmezliği, zehirlenmeler ve cerrahi girişimlerden, sonuç olarak vücudun direncini azaltan her türlü gelişmeden kaynaklanır. Bronş-akciğer iltihabını hazırlayan etkenler: • Uzun süre yatakta kalan hastalarda akciğerin alt loblarında kan göllenmesi. • Akciğerde tümör oluşumu sonucunda bronş tıkanmasına bağlı olarak bir bölgenin hava alamaması BELİRTİLERİ Bronş-akciğer iltihabı belirtileri başlangıçta genellikle üst solunum yolları nezlesi ya da başka bir organ hastalığının belirtilerine benzer. Gelişen iltihap hastanın genel durumunu bozarak ateş yükselmesi, yorgunluk, halsizlik, Öksürük ve bazen kanlı olabilen balgam, nabız ve solunum sayısında artış gibi belirtilere yol açar. Bazı olgularda şiddetli baş ağrısı, dalgınlık ya da hezeyan gibi daha ağır belirtiler görülebilir. Bazen belirtiler fark edilemiyecek ölçüde hafiftir. Akciğer iltihabından farklı olarak bronş-akciğer iltihabı çok değişik biçimlerde gelişebilir. Belirtileri yok denecek ölçüde az olan, kısa süreli çok hafif olguların yanı sıra akut ve ağır, uzun süren ya da yineleyen olgulara da rastlanır. TANI Tipik durumlarda bronş-akciğer iltihabı tanısı koymak son derece kolaydır. Özellikle, • üst solunum yollan enfeksiyonu sırasında düşen ateş yeniden yükselir; • öksürük ve balgam çıkarma başlar; • genel durum hızla bozulur. Bu veriler daha sonra bir akciğer filmiyle kesinleşecek olan bronş-akciğer iltihabı olasılığını düşündürmeye yeter. Ama tanıya ulaşmak her zaman bu kadar kolay olmaz. Özellikle kalp hastalan, amfizem ve kronik bronşit gibi kronik solunum yolu enfeksiyonlan ya da genel durumu bozan başka hastalıkları olan yaşlılarda, ayrıca alkol bağımlısı kişilerde farklı belirtiler ortaya çıkabilir: Ateş hemen hemen yoktur. Buna karşılık genel durum ve dolaşım oldukça bozuk, nabız ve solunum sayısı artmış, dil kuru ve kırmızıdır. Öksürük azdır. İştahsızlık süreklilik gösterir. Zamanında tanı konulamazsa hastalık öldürücü olabilir. Yeni geliştirilen antibiyotikler en ağır olgularda bile bronş-akciğer iltihabı tedavisinde başarı oranını eskiye göbı tedavisinde başarı oranını eskiye göre artırmıştır. Hastalığın geçmesi için bazen bir hafta gibi kısa bir süre yetebilir. Bazen de gerilemeler ve alevlenmelerle daha uzun sürebilir. Alevlenmeler genellikle akciğerde yeni odakların enfeksiyonu sonucunda gelişir. En ağır durumlar, birden çok mikroba bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin, nezle virüsü ile stafılokok ya da streptokok gibi bakterilerin birlikte bulunması hastalığı ağırlaştırır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Antibiyotik tedavisiyle iyileşmenin sağlandığı olgularda hastalık belirtilen bir ya da iki gün sonra hafifler ve ateş giderek düşer. Buna karşılık yapısal bozukluklar daha yavaş düzelir. Muayenede akciğer dinlenirken duyulan hırıltılı sesler uzunca bir süre daha sürer. Radyolojik incelemede hastalık belirtilerini» gerilemesi ve kaybolması da birkaç haftayı bulur. Muayene ve radyolojik inceleme sonuçlannın bu kadar geç düzelmesinin nedeni, akciğerdeki iltihap odaklarının yavaş iyileşmesinden kaynaklans. Gerçekten de, antibiyotikler yalnız enfeksiyondan sorumlu bakterileri yok eder. Ama bronş-akciğer iltihabının temizlenmesini çabuklaştıncı bir etki yapmazlar. Bu nedenle ateş ve öksürük belirtilerinin kaybolmasına bakarak antibiyotik tedavisinin kesilmesi, dokulank yeniden bakteri üremesine yol açabilir. Yetersiz ya da yanlış tedavi uygulanmış olgularda yeni komplikasyonlac özellikle de akciğer zarı iltihaplanma» görülebilir. Bu arada ateş, öksürük, balgam çıkarma, solunum güçlüğü gibi belirtiler de sürer. Ender olarak hastaü. uzun bir zamana yayılarak kronikleşebilir. Kronik olgularda, hastalık etkenü kesin biçimde ortaya çıkaracak zam. yöntemleri kullanılmalıdır. TEDAVİ Antibiyotikler. Bronş-akciğer iltihafc tedahttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg visinin temeli antibiyotiklere damr. Bu tedavi hastada enfeksiyon etkeni ya da etkenlerinin bakteri kültürü yapılarak ortaya çıkarılması, sonra da anti-biyogram ile bu bakterilerin duyarlı olduğu antibiyotiklerin saptanması sayesinde daha başarılı biçimde yürütülür. Yapılacak incelemeler için öksürükle atılan balgamdan alınacak örnek genellikle hastalık etkeni olmayan başka mikroplarla da bulaşık olduğundan doğru tanıya ulaşmada büyük zorluk yaratır. Bu nedenle bazı özel yöntemlerin ( uygulanması gerekecektir. Balgamda bulunması kaçınılmaz olan yanıltıcı bakterilerden kurtulmak için incelenecek Örneğin doğrudan bronşlardan alınması gerekebilir, Bron-koskop gibi bronşlara uzatılan aletlerin kullanıldığı bu işlem kronik bronşitli hastalara uygulanır. Akut durumlarda ise hem hastanın genel durumunun çok bozuk olması nedeniyle, hem de antibiyotik tedavisine hemen başlanması gerektiğinden uzun zaman alan incelemelere girişilemez. Akut bronş-akciğer zarı iltihabında antibiyotik tedavisine başlanmasına karşın hastalık gerilemezse, yukarıda sözü edilen özgün antibiyotiği belirleme işlemi zorunlu hale gelir. Aşağıdaki veriler genel olarak antibiyotik tedavisini yönlendirebilecek yeterliliktedir. • Hastanın özgeçmişi. Hastanın daha önceki sağlık durumuna ilişkin olarak kendisinin ya da yakınlarının anlattıkları. • Epidemiyolojik durum. Toplumda yaygın enfeksiyon etkeni olan ya da en azından hastaneye gelen olgularda saptanan bakteri türlerinin bilinmesi. Bu bakterilerin çeşitli antibiyotiklere karşı duyarlılığının saptanması. • Belirtiler ve bu belirtilerin şiddeti. Bu veriler temel alınarak, Özellikle ağır gidişli olgularda ve genel durumu bozuk hastalarda tam konur konmaz bakterilere karşı tedaviye hemen başlanabilir. Başka yardımcı ilaçlar. Akut bronş-akciğer iltihabının tedavisinde antibiyotikler dışında, merkez sinir sistemini uyaran, kalp ve dolaşımı güçlendirici, öksürük giderici ilaçlar, vitaminler kullanılır. Ayrıca dinlenme, iyi havalandırılmış ve ısıtılmış ortamlarda bulunma, besleyici, ama kolay sindiri-lebilen yiyecekleri yeme gibi genel sağlık ve beslenmeyle ilgili önlemler alınır. KORUNMA Üst solunum yollarını etkileyen ve bronş-akciğer iltihabına neden olabilecek enfeksiyon odaklarının temizlenmesine yönelik koruyucu önlemler çok önemlidir. Özellikle ilk çocukluk çağın da ve ileri yaşlarda hem enfeksiyon sürecini, hem de organizmanın savunma sistemini güçlendirebilecek önlemler ve tedavi yöntemleri hızla uygulanmalıdır. Üst solunum yollan ve bronş enfek-siyonlanna karşı antibiyotiklerle yapılan koruyucu tedaviler tartışmalıdır. |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Karaciğer, omurgalı ve bazı diğer hayvanlar için hayati bir organ olma özelliğini taşır. Karaciğerin detosifikasyon, protein sentezi ve biyokimyasal sindirim için gerekli olan üretim de dahil olmak üzere geniş bir etki alanına sahiptir. Karaciğer yaşam için gerekli olan hayati bir organdır. Karaciğer yokluğunda veya işlev yitiminde, diyalizle kısa bir süre fonksiyonları devam ettirilebilir. Fakat karaciğerin fonksiyonunu, uzun süreli yokluğunda, telafi edebilmein hiçbir yolu yoktur. Karaciğer organ metabolizmasında önemli bir rol oynar. Glikojen depolanması,
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detosifikasyon ayrışma sa dahil olmak üzere vücutta daha bir çok alanda işlevi vardır. Karaciğer karında, abdominal-pelvik bölgede diyaframın altında bulunmaktadır. Karaciğer ayrıca yağ sindirimine Karaciğer İltihabı Sonrası yardımcı alkali bileşik bir sıvı olan safra üretir. Ayrıca çok özel doku sentezi ve birçoğu normal yaşamsal işlevler için gerekli olan küçük ve karmaşık molekküller de dahil olmak üzere yüksek hacimli biyokimyasal reaksiyonlları düzenler. Tıbbi literatürde çoğunlukla karaciğer anlamına gelen hepar (ἡπαρ) ve Yunanca kelime kökenli hepato terimi kullanılır. Anatomi Karaciğer eşitsiz büyüklüğü ve şekli olan dört lobu bulunan kırmızımsı kahverengi bir organdır. Bir insan karaciğeri normalde [3] 1,4-1,6 kg (3,1-3,5 lb) ağırlığında ve yumuşak, pembemsi-kahverengi, üçgen bir organdır. Hem en büyük iç organ (en büyük organ genel olarak deri) ve insan vücudunun en büyük bezidir.Karaciğer diyaframın hemen altında ve karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunur. Karaciğer Midenin sağ tarafını ve safra kesesi örter. Karaciğere iki büyük damar bağlıdır. Biri hepatik arter ve biri portal ven adı verilen damarlardır. Portal ven kanı tüm gastrointestinal kanaldan sindirilmiş besinleri içerir. Dalak ve pankreas gelenleri taşıyan ise hepatik arterdir ve aorta kan taşır. Bu kan damarları daha sonra bir lobun içinde yollara ayrılır. Her lop temel milyonlarca temel metabolik hüçrelerden oluşur. Kan akımı Karaciğerde bulunan karaciğer portal ven ve hepatik arterlerin bir çifti kanı alır. Karaciğer vücudun kan arzının yaklaşık %75 teminini sağlar. Hepatik portal ven, kanı; dalak, sindirim kanalından drene venöz ve organlara taşır. Hepatik arterler ise onun kan akımının geri kalanını sağlar ve karaciğerin kan kaynağıdır. Oksijen iki kaynaktan da sağlanır. Karaciğer oksijen ihtiyacının yaklaşık yarısı karaciğer portal ven tarafından karşılanmaktadır ve yarım hepatik arterler tarafından karşılanmaktadır. Kanı sinüzoidlerde boşaltır ve her lop orta damara geçer. Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Vücudumuzu Tanıyalım,Kalp ,Karaciğer,Akciğer,Dalak,İnce Bağırsak,Kalın Bağırsak (kolon),Mide,Pankreas,Böbrek,Yemek Borusu,Apandis,Safra kesesi
Soluk Borusu,,Anüs (makat)Rektum,Onikiparmak Bağırsağı Vücudumuzu Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanımı - http://img.blogcu.com/uploads/55kopu...organlar_).jpg Kalp http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kalp diyagramı: 1. Sağ atrium (Atrium dextra), 2. Sol atrium (Atrium sinistrum), 3. Superior vena kava (Vena cava superior), 4. Aort, 5. Pulmoner arter, 6. Pulmoner ven, 7. Mitral kapak, 8. Aort kapağı, 9. Sol ventrikül, 10. Sağ ventrikül, 11. Inferior vena kava (Vena cava inferior), 12. Triküspit kapak, 13. Pulmoner kapak http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kalbin atışının üç boyutlu ultrasonografide görünümü http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Diastolik evre http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Sistolik evre http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Bir insanın iç kalp görüntüsü Kalp veya yürek (Arapça: قلب kalb; Latince: cor ; Yunanca: Καρδιά = kardia), kalp kası olarak bilinen özel bir tip çizgili kastan oluşmuş kendiliğinden kasılma özelliğine sahip kuvvetli bir pompadır. Metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan artık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gerekir. Bütün bu işlemleri kalp ve damarlardan oluşan dolaşım sistemi yapar. Kalp bu sistem içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 vuruş arasında değişen bir hızla günde 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Normal bir insanda ortalama ağırlığı 250-300 gramdır. Kalp memelilerde 4 odacıklı ve 4 kapakçıklıdır. Odacıklar sağ odacıklar ve sol odacıklar olarak 2 ana bölümden oluşur.Sürüngenlerde ise 3 odacıklıdır.( Sağ ve sol atriyum, ve ventrikul ) Sağ bölüm, kanın vücuttan döndüğü odacık olan sağ kulakçık (atriyum) sonra triküsbit kapak adı verilen 3 yaprakçıklı bir kapakçık ile ana odacık olan sağ karıncıktan (ventrikül) oluşur.
Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
İnce bağırsak
İnce bağırsak sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. 5 yaşından büyük insanlarda boyu 5-6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum, jejunum ve ileum. Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder. İnce bağırsakta besaminlerin emilimleri gerçekleşir. Yağların ilk kimyasal sindirimi yapılır. İnce bağırsağa gelen safra ve pankreas öz suyu ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim adı verilir. İnce bağırsak, sindirim sistemimizde besinlerin en çok sindirildiği yerdir.Burda hem fiziksel hem de kimyasal sindirim vardır İnce bağırsakhttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Diagram showing the small intestineLatinintestinum tenueGray'ssubject #248 1168Sinirceliac ganglia, vagus MeSHSmall+intestineDorlands/Elsevierintestine four/000054357/Small intestine http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg yazılar Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Dalak,Dalağın bilinen işlevleri karnın sol üst yanında, mide ile diyafram arasında yer alan, süngerimsi yapıda, damarsal lenfoid organdır.
Ömrünü doldurmuş kırmızı kan hücrelerini ortadan kaldırarak, içlerindeki demiri yeniden kullanıma verir. Görevlerinin birçoğunu, aslında başka organlar da görmektedir. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Eskiden, dalağın melankolinin kaynağı olduğuna inanılırdı. Diyaframın altında, karın boşluğunda, yaklaşık bir yumruk büyüklüğünde yumuşak bir organdır. Dalak, dolaşım sistemine bağlı bir çıkmaz sokağa benzetilebilir. Kan, dalak içerisindeki geniş kanallar ve damarlar sisteminde yol alırken, dalak hücreleri ile muhatap olur. Dalak, kan fizyolojisi ile yakından alakalıdır. Dalağın vücut savunmasında aldığı rol büyüktür. Dalağın bilinen işlevleri Kırmızı kan hücreleri yapımı Anne karnındaki fetusda alyuvarların yapıldığı yer dalaktır. Normalde doğumdan sonra kemik iliği bu görevi dalaktan devralır. Kemik iliğinin çalışmadığı veya başka dokularla (kanser dokusu) istila edildiği durumlarda dalakta yeniden alyuvar yapım görevi başlayabilir. Kan temizleyicisi olarak dalak: Vücudun savunma sisteminin işine paralel olarak dalak da vücudun mikroplara karşı koymasında rol aynayan hücreler yapar. Ayrıca mikroorganizmalara karşı koyacak özel maddelerin, yani antikorların yapımında da dalağın vazifeleri vardır. Akyuvar yapımı Dalak, akyuvarların bir çeşidi olan lenfositleri yapar.Ayrıca dalak akyuvar yapımını akşamları yapamz. Kırmızı hücrelerin yıkımı Yaşlanan alyuvarlar ve şekilleri normalin dışında olanlar, büyük dalak hücreleri tarafından alınır ve parçalanır. Kan deposu olarak dalak Kediler, köpekler ve diğer memelilerde dalak, kırmızı kan hücrelerini depolar. Büyük enerji gerektiren durumlarda, büyük kanamalarda dalak kasılarak dolaşım sistemine bol miktarda kan verilir. İnsanlarda da dalağın bu görevi yaptığı yıllarca söylenmiş olmasına rağmen bugün bunun gerçek olmadığı bilinmektedir. Hastalıklarda dalak Büyük bir dalak birçok hastalığın seyrinde görülür. Kan hastalıkları, doğum metabolizma hastalıkları, sıtma gibi bazı enfeksiyon hastalıkları ve daha birçok hastalık dalağı büyütür. Sıtmada dalak büyüklüğü o derece karakteristiktir ki, bir bölgede sıtma yaygınlığını ölçmede dalak büyüklüğü ölçü olarak kullanılabilir. Dalak çıkarılırsa kişi ölmemektedir, yani dalaksızlık hayatla bağdaşan bir durumdur. Kan hücrelerinin aşırı derecede azaldığı durumlarda, büyüyen dalağın hastayı çok rahatsız ettiği bazı hastalıklarda dalak çıkarılarak hastanın rahatlaması sağlanabilir. yazılar Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Akciğer-Akciğer Hakkında Bilgiler Resimli Anlatım
http://img.blogcu.com/uploads/55kopu...igerimiz_).jpg Akciğer, hava soluyan omurgalılardaki temel solunum organıdır. Ana görevi atmosferdeki oksijeni kan dolaşımına nakletmek ve dolaşımdaki karbondioksiti atmosfere çıkartmaktır. Bu görev, gaz değişiminin vuku bulduğu milyonlarca küçük, müstesna biçimde çok ince duvarlı hava kesecikleri oluşturan dolaşımı sağlayamadan kanı boşa vermektedir. özelleşmiş hücrelerin mozaiği sayesinde gerçekleşir. Akciğerlerin solunumla ilgili olmayan görevleri de vardır. Akciğer ile ilgili tıbbi terimler genellikle pulmo- ile başlar; bu Latince pulmonarius, "akciğerlerin", sözcüğünden gelmektedir ki bu sözcük de Yunanca pleumon yani "akciğer" ile akrabadır http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg BRONŞ-AKCİGER İLTİHABI (BRONKOPNÖMONİ) Bronşlar solunan havayı soluk bo-nısımdan akciğerlere taşıyan, dallan-dıkça incelerek bronşiyollere dönüşen ve sonunda sayısız hava keseciklerine (alveol) bağlanan borucuklardır. Bronşlardan geçerek hava keseciklerine giren havadaki oksijen ince çeperli kılcal damar ağından kana geçerek dokulara taşınır. Dokularda gerçekleşen metabolizma etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan karbon dioksit de gene kan dolaşımı yoluyla hava keseciklerinin duvarlarını kaplayan kılcal damarlara gelir. Bu açıklamadan anlaşılabileceği gibi solunum sisteminde hava kesecikleri gaz alışverişinin gerçekleşmesini, bronşlar ise hava iletimini sağlayan yapılardır. Bronşların ağız ve burun yoluyla dış ortama açık olmaları, dış ortamdaki olumsuz koşullardan önemli ölçüde etkilenmelerine yol açar. Bakteriler, zararlı toz ve gaz gibi maddeler solunan havayla birlikte doğrudan bronşlara ulaşabilir. Ama bronşlar birçok savunma sistemiyle donatılmıştır. Yabancı maddeler burun ve yutakta geçişi denetleyen son derece etkili engelleri aşmak zorundadır. Bunu başaranlar ise çok sayıda hücrenin salgısıyla beslenen ve bronş duvarım örterek bir set oluşturan mukus katmanıyla karşılaşır. Ayrıca titrek tüylü epitel hücrelerinden oluşan bir temizlik sistemi de vardır. Bu tüyler fırça gibi çalışarak yabancı maddeleri ve mukusu sürekli dışarıya doğru süpürür. Ama koruyucu sistemlerin etkinliğini azaltan koşulların ortaya çıkması ya da bu sistemlerin aşın yüklenmesine bağlı olarak bronşlar iltihaplanabilir. Sonuçta sık sık görülen ve genellikle Önemli sayılmayan bir hastalık olan bronşit ortaya çıkar. Bu akut iltihap bronş ağacının ince dallarına kadar ulaşıp çevre akciğer dokusuna da yayıldığında bronkopnömoniye, yani bronş-akciğer iltihabına dönüşmüş olur. NEDENLERİ http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg BronkopnÖmoni etkeni olan streptokok, stafilokok, pnömokok, ve Friedlânder basili gibi bakteriler tek başlarına ya da bazen birkaçı bir arada bulunur. Olguların çoğunda bronş-akciğer iltihabı, larenjit (gırtlak iltihabı) ve farenjit (yutak iltihabı) gibi üst solunum yollarının virüs ya da bakteri kökenli iltihaplarından sonra görülür. Üst solunum yolu iltihaplan ise çoğu kez genel hastalıklara bağlı ikincil hastalık komplikasyon) olarak ortaya çıkar. Bu komplikasyonlar çocuklarda grip, boğmaca, kızamık ve difteri, erişkinlerde tifo, bruselloz (Malta humması), septisemi gibi bulaşıcı hastalıklardan, ayrıca kalp yetmezliği, zehirlenmeler ve cerrahi girişimlerden, sonuç olarak vücudun direncini azaltan her türlü gelişmeden kaynaklanır. Bronş-akciğer iltihabını hazırlayan etkenler: • Uzun süre yatakta kalan hastalarda akciğerin alt loblarında kan göllenmesi. • Akciğerde tümör oluşumu sonucunda bronş tıkanmasına bağlı olarak bir bölgenin hava alamaması BELİRTİLERİ Bronş-akciğer iltihabı belirtileri başlangıçta genellikle üst solunum yolları nezlesi ya da başka bir organ hastalığının belirtilerine benzer. Gelişen iltihap hastanın genel durumunu bozarak ateş yükselmesi, yorgunluk, halsizlik, Öksürük ve bazen kanlı olabilen balgam, nabız ve solunum sayısında artış gibi belirtilere yol açar. Bazı olgularda şiddetli baş ağrısı, dalgınlık ya da hezeyan gibi daha ağır belirtiler görülebilir. Bazen belirtiler fark edilemiyecek ölçüde hafiftir. Akciğer iltihabından farklı olarak bronş-akciğer iltihabı çok değişik biçimlerde gelişebilir. Belirtileri yok denecek ölçüde az olan, kısa süreli çok hafif olguların yanı sıra akut ve ağır, uzun süren ya da yineleyen olgulara da rastlanır. TANI Tipik durumlarda bronş-akciğer iltihabı tanısı koymak son derece kolaydır. Özellikle, • üst solunum yollan enfeksiyonu sırasında düşen ateş yeniden yükselir; • öksürük ve balgam çıkarma başlar; • genel durum hızla bozulur. Bu veriler daha sonra bir akciğer filmiyle kesinleşecek olan bronş-akciğer iltihabı olasılığını düşündürmeye yeter. Ama tanıya ulaşmak her zaman bu kadar kolay olmaz. Özellikle kalp hastalan, amfizem ve kronik bronşit gibi kronik solunum yolu enfeksiyonlan ya da genel durumu bozan başka hastalıkları olan yaşlılarda, ayrıca alkol bağımlısı kişilerde farklı belirtiler ortaya çıkabilir: Ateş hemen hemen yoktur. Buna karşılık genel durum ve dolaşım oldukça bozuk, nabız ve solunum sayısı artmış, dil kuru ve kırmızıdır. Öksürük azdır. İştahsızlık süreklilik gösterir. Zamanında tanı konulamazsa hastalık öldürücü olabilir. Yeni geliştirilen antibiyotikler en ağır olgularda bile bronş-akciğer iltihabı tedavisinde başarı oranını eskiye göbı tedavisinde başarı oranını eskiye göre artırmıştır. Hastalığın geçmesi için bazen bir hafta gibi kısa bir süre yetebilir. Bazen de gerilemeler ve alevlenmelerle daha uzun sürebilir. Alevlenmeler genellikle akciğerde yeni odakların enfeksiyonu sonucunda gelişir. En ağır durumlar, birden çok mikroba bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin, nezle virüsü ile stafılokok ya da streptokok gibi bakterilerin birlikte bulunması hastalığı ağırlaştırır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Antibiyotik tedavisiyle iyileşmenin sağlandığı olgularda hastalık belirtilen bir ya da iki gün sonra hafifler ve ateş giderek düşer. Buna karşılık yapısal bozukluklar daha yavaş düzelir. Muayenede akciğer dinlenirken duyulan hırıltılı sesler uzunca bir süre daha sürer. Radyolojik incelemede hastalık belirtilerini» gerilemesi ve kaybolması da birkaç haftayı bulur. Muayene ve radyolojik inceleme sonuçlannın bu kadar geç düzelmesinin nedeni, akciğerdeki iltihap odaklarının yavaş iyileşmesinden kaynaklans. Gerçekten de, antibiyotikler yalnız enfeksiyondan sorumlu bakterileri yok eder. Ama bronş-akciğer iltihabının temizlenmesini çabuklaştıncı bir etki yapmazlar. Bu nedenle ateş ve öksürük belirtilerinin kaybolmasına bakarak antibiyotik tedavisinin kesilmesi, dokulank yeniden bakteri üremesine yol açabilir. Yetersiz ya da yanlış tedavi uygulanmış olgularda yeni komplikasyonlac özellikle de akciğer zarı iltihaplanma» görülebilir. Bu arada ateş, öksürük, balgam çıkarma, solunum güçlüğü gibi belirtiler de sürer. Ender olarak hastaü. uzun bir zamana yayılarak kronikleşebilir. Kronik olgularda, hastalık etkenü kesin biçimde ortaya çıkaracak zam. yöntemleri kullanılmalıdır. TEDAVİ Antibiyotikler. Bronş-akciğer iltihafc tedahttp://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg visinin temeli antibiyotiklere damr. Bu tedavi hastada enfeksiyon etkeni ya da etkenlerinin bakteri kültürü yapılarak ortaya çıkarılması, sonra da anti-biyogram ile bu bakterilerin duyarlı olduğu antibiyotiklerin saptanması sayesinde daha başarılı biçimde yürütülür. Yapılacak incelemeler için öksürükle atılan balgamdan alınacak örnek genellikle hastalık etkeni olmayan başka mikroplarla da bulaşık olduğundan doğru tanıya ulaşmada büyük zorluk yaratır. Bu nedenle bazı özel yöntemlerin ( uygulanması gerekecektir. Balgamda bulunması kaçınılmaz olan yanıltıcı bakterilerden kurtulmak için incelenecek Örneğin doğrudan bronşlardan alınması gerekebilir, Bron-koskop gibi bronşlara uzatılan aletlerin kullanıldığı bu işlem kronik bronşitli hastalara uygulanır. Akut durumlarda ise hem hastanın genel durumunun çok bozuk olması nedeniyle, hem de antibiyotik tedavisine hemen başlanması gerektiğinden uzun zaman alan incelemelere girişilemez. Akut bronş-akciğer zarı iltihabında antibiyotik tedavisine başlanmasına karşın hastalık gerilemezse, yukarıda sözü edilen özgün antibiyotiği belirleme işlemi zorunlu hale gelir. Aşağıdaki veriler genel olarak antibiyotik tedavisini yönlendirebilecek yeterliliktedir. • Hastanın özgeçmişi. Hastanın daha önceki sağlık durumuna ilişkin olarak kendisinin ya da yakınlarının anlattıkları. • Epidemiyolojik durum. Toplumda yaygın enfeksiyon etkeni olan ya da en azından hastaneye gelen olgularda saptanan bakteri türlerinin bilinmesi. Bu bakterilerin çeşitli antibiyotiklere karşı duyarlılığının saptanması. • Belirtiler ve bu belirtilerin şiddeti. Bu veriler temel alınarak, Özellikle ağır gidişli olgularda ve genel durumu bozuk hastalarda tam konur konmaz bakterilere karşı tedaviye hemen başlanabilir. Başka yardımcı ilaçlar. Akut bronş-akciğer iltihabının tedavisinde antibiyotikler dışında, merkez sinir sistemini uyaran, kalp ve dolaşımı güçlendirici, öksürük giderici ilaçlar, vitaminler kullanılır. Ayrıca dinlenme, iyi havalandırılmış ve ısıtılmış ortamlarda bulunma, besleyici, ama kolay sindiri-lebilen yiyecekleri yeme gibi genel sağlık ve beslenmeyle ilgili önlemler alınır. KORUNMA Üst solunum yollarını etkileyen ve bronş-akciğer iltihabına neden olabilecek enfeksiyon odaklarının temizlenmesine yönelik koruyucu önlemler çok önemlidir. Özellikle ilk çocukluk çağın da ve ileri yaşlarda hem enfeksiyon sürecini, hem de organizmanın savunma sistemini güçlendirebilecek önlemler ve tedavi yöntemleri hızla uygulanmalıdır. Üst solunum yollan ve bronş enfek-siyonlanna karşı antibiyotiklerle yapılan koruyucu tedaviler tartışmalıdır. |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Karaciğer, omurgalı ve bazı diğer hayvanlar için hayati bir organ olma özelliğini taşır. Karaciğerin detosifikasyon, protein sentezi ve biyokimyasal sindirim için gerekli olan üretim de dahil olmak üzere geniş bir etki alanına sahiptir. Karaciğer yaşam için gerekli olan hayati bir organdır. Karaciğer yokluğunda veya işlev yitiminde, diyalizle kısa bir süre fonksiyonları devam ettirilebilir. Fakat karaciğerin fonksiyonunu, uzun süreli yokluğunda, telafi edebilmein hiçbir yolu yoktur. Karaciğer organ metabolizmasında önemli bir rol oynar. Glikojen depolanması,
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detosifikasyon ayrışma sa dahil olmak üzere vücutta daha bir çok alanda işlevi vardır. Karaciğer karında, abdominal-pelvik bölgede diyaframın altında bulunmaktadır. Karaciğer ayrıca yağ sindirimine Karaciğer İltihabı Sonrası yardımcı alkali bileşik bir sıvı olan safra üretir. Ayrıca çok özel doku sentezi ve birçoğu normal yaşamsal işlevler için gerekli olan küçük ve karmaşık molekküller de dahil olmak üzere yüksek hacimli biyokimyasal reaksiyonlları düzenler. Tıbbi literatürde çoğunlukla karaciğer anlamına gelen hepar (ἡπαρ) ve Yunanca kelime kökenli hepato terimi kullanılır. Anatomi Karaciğer eşitsiz büyüklüğü ve şekli olan dört lobu bulunan kırmızımsı kahverengi bir organdır. Bir insan karaciğeri normalde [3] 1,4-1,6 kg (3,1-3,5 lb) ağırlığında ve yumuşak, pembemsi-kahverengi, üçgen bir organdır. Hem en büyük iç organ (en büyük organ genel olarak deri) ve insan vücudunun en büyük bezidir.Karaciğer diyaframın hemen altında ve karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunur. Karaciğer Midenin sağ tarafını ve safra kesesi örter. Karaciğere iki büyük damar bağlıdır. Biri hepatik arter ve biri portal ven adı verilen damarlardır. Portal ven kanı tüm gastrointestinal kanaldan sindirilmiş besinleri içerir. Dalak ve pankreas gelenleri taşıyan ise hepatik arterdir ve aorta kan taşır. Bu kan damarları daha sonra bir lobun içinde yollara ayrılır. Her lop temel milyonlarca temel metabolik hüçrelerden oluşur. Kan akımı Karaciğerde bulunan karaciğer portal ven ve hepatik arterlerin bir çifti kanı alır. Karaciğer vücudun kan arzının yaklaşık %75 teminini sağlar. Hepatik portal ven, kanı; dalak, sindirim kanalından drene venöz ve organlara taşır. Hepatik arterler ise onun kan akımının geri kalanını sağlar ve karaciğerin kan kaynağıdır. Oksijen iki kaynaktan da sağlanır. Karaciğer oksijen ihtiyacının yaklaşık yarısı karaciğer portal ven tarafından karşılanmaktadır ve yarım hepatik arterler tarafından karşılanmaktadır. Kanı sinüzoidlerde boşaltır ve her lop orta damara geçer. Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
İç Organlarını Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanıyalım-İç Organlarımız Resimlı Tanımı
Vücudumuzu Tanıyalım,Kalp ,Karaciğer,Akciğer,Dalak,İnce Bağırsak,Kalın Bağırsak (kolon),Mide,Pankreas,Böbrek,Yemek Borusu,Apandis,Safra kesesi
Soluk Borusu,,Anüs (makat)Rektum,Onikiparmak Bağırsağı Vücudumuzu Tanıyalım-İç Organlarımızı Tanımı - http://img.blogcu.com/uploads/55kopu...organlar_).jpg Kalp http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kalp diyagramı: 1. Sağ atrium (Atrium dextra), 2. Sol atrium (Atrium sinistrum), 3. Superior vena kava (Vena cava superior), 4. Aort, 5. Pulmoner arter, 6. Pulmoner ven, 7. Mitral kapak, 8. Aort kapağı, 9. Sol ventrikül, 10. Sağ ventrikül, 11. Inferior vena kava (Vena cava inferior), 12. Triküspit kapak, 13. Pulmoner kapak http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Kalbin atışının üç boyutlu ultrasonografide görünümü http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Diastolik evre http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Sistolik evre http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Bir insanın iç kalp görüntüsü Kalp veya yürek (Arapça: قلب kalb; Latince: cor ; Yunanca: Καρδιά = kardia), kalp kası olarak bilinen özel bir tip çizgili kastan oluşmuş kendiliğinden kasılma özelliğine sahip kuvvetli bir pompadır. Metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan artık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gerekir. Bütün bu işlemleri kalp ve damarlardan oluşan dolaşım sistemi yapar. Kalp bu sistem içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 vuruş arasında değişen bir hızla günde 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Normal bir insanda ortalama ağırlığı 250-300 gramdır. Kalp memelilerde 4 odacıklı ve 4 kapakçıklıdır. Odacıklar sağ odacıklar ve sol odacıklar olarak 2 ana bölümden oluşur.Sürüngenlerde ise 3 odacıklıdır.( Sağ ve sol atriyum, ve ventrikul ) Sağ bölüm, kanın vücuttan döndüğü odacık olan sağ kulakçık (atriyum) sonra triküsbit kapak adı verilen 3 yaprakçıklı bir kapakçık ile ana odacık olan sağ karıncıktan (ventrikül) oluşur.
Vikipedi, özgür ansiklopedi alıntı sunum Almira |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.