'Kötünün İyisi Şampiyon Olur'
 

Nermin KARTAL ÖRKMEZ

- Cumartesi akşamı Beşiktaşlı futbolcular ve taraftarlar üzgündü, Pazar günü ise Fenerbahçeliler. Puan farkı yerinde saydı. İlginç olan ise şampiyonluğu kovalayan iki takımın ortaya koyduğu futboldu! Sizce hangisi daha fazla şampiyonluğu hakediyor?

Gürcan Bilgiç: Bu sezon hangi "kötü"nün daha berbat olduğunu tartışacağız. Fenerbahçe'ye baktığınızda şu anda geçen senenin 12 puan gerisinde. Beşiktaş'ın oynadığı futbol ortada. Bir takım küme düşmesi kesinleşen ve 10 kişi kalan rakibini yenemiyor. Öteki 50 bin kişi önünde düşmeme mücadelesi veren rakibi karşısında pozisyon bile bulamıyor. En azından sahadaki pozitiflik oranı biraz daha fazla olan Fenerbahçe'yi bir adım önde görüyorum. Kötüler arasında en az kötü olanı, hiç olmazsa seyredilebilecek bir kaç oyuncusu olduğu için.



Güven Taner: Haketmek... Bu çizgide futbol oynayan iki takım için de şampiyonluk bir 'hak' gibi görülemez. Ancak kötünün iyisi hangisi diye bakarsak o zaman Fenerbahçe'nin şampiyon olması gerekir. Bu da bir 'hak' olmaktan kaynaklanmıyor. Ellerindeki güçlere göre karşılaştırdığınızda Fener'in şampiyon olması gerekir diye düşünüyorsunuz. Beşiktaş ligin sonuncusu ile, Fenerbahçe ligin ikinci yarısının sonuncusu ile baş edemedi. Bu güçlerinden çok güçsüzlüklerini ifade eder. Ama bu halleri bile ligin önünde olmalarını sağlıyor. Buradan ligin kalitesizliği ortaya çıkıyor.



- Özellikle "Fenerbahçeye bir yıldır penaltı verilmiyor" tartışmaları sürerken ortaya konan futbola bakınca bu söylemler ne kadar doğru? Bu soruyu sorarken şunu da kabul etmek gerekir ki belki ilk pozisyonda penaltı verilse Fenerbahçe bulabileceği bir golle daha rahat oynayacak ya da başka bir deyişle puan almak isteyen Vestel Manisaspor daha açık futbol oynayacak ve Fenerbahçe’nin işi kolaylaşabilecekti...

Gürcan Bilgiç: Bu sezon hakemlerin Fenerbahçe'nin birçok penaltısını çalmadığı kesin. Üstelik bunların büyük bölümü de tartışalacak pozisyon bile değildi. Çok açıktı. Bunlar daha yeni gündeme geliyor, çünkü Fenerbahçe önceki maçlarını kazanıyordu. Ama şimdi hem kötü oynayıp, hem hakem gazabına uğrayınca sesler yükselmeye başladı. Görülüyor ki, Fenerbahçe'ye çalınmayan penaltılar, başkalarına çok rahat veriliyor. Burada haksızlık var. Kararlar arka arkaya gelince de "hatadır" deyip geçiştiremiyorsunuz. Bu Haluk Ulusoy ile Aziz Yıldırım'ın iktidar savaşına dönüştü. Yumurtalardan biri kırılıncaya kadar da sürecek gibi.



Güven Taner: Şu penaltı verilmemesi meselesi... Buna iki pencereden bakmak gerek. Genel olarak 'Fenerbahçe'ye hiç penaltı verilmedi, şu şu takımlara şu kadar verildi' gibi bir yaklaşım çok abes! Bari sezon başında ligde verilecek penaltı sayısı saptanıp bir torbaya atılsın. Herkes elini daldırıp avucunun aldığı kadırını alsın! Ona verildi bana verilmedi yaklaşımı yanlış. Gereği olmuştur verilmiştir, olmamıştır verilmemiştir. Ancak, "şu pozisyon penaltı idi verilmedi" denebilir. Bunun tartışması yapılır. Geçen hafta Fenerbahçe'nin hak ettiği bir penaltı verilmedi mesela... Bu tartışılır. Ama, Fenerbahçe'nin aleyhine olan penaltı da tartışılmalıdır. Her takımın penaltıyı hak ettiği veya etmediği konuşulur. Bunlar bir kavga meselesi haline getirilmez. Hakemliğimizin çok çok iyi olmadığı bir gerçek. Batı'da hangi düzey maçlarda ne kadar kullanıldıkları bunu belgeliyor. Onların yetersizliği ele alınmalıdır. Ne var ki her yanlış düdüğün altında bir pislik aranmamalıdır.



- Teknik direktör Zico zorlamalarla da olsa herkesin üzerinde birleştiği kadro ile Vestel Manisapor karşısına çıktı. Neredeyse 11 kişi ile yapılan savunmayı kıramadı. Dahası yapması gereken hamleyi yapamadı. Zico'nun yapması gereken hamle ne idi?

Gürcan Bilgiç: Manisa maçında en son eleştirilecek kişi Zico. Bu haftaya kadar olan gelişmelerde büyük payı var ama, sadece bir maçlık baktığınızda son sıraya almalıyız. Zico ilk yarıdaki pozisyon kısırlığını ve rakibin direncini gördüğü halde, ikinci yarıya aynı kadro ve taktik ile çıktı. Bir sürpriz yapmalı, değişik bir düzenle rakiple birlikte bizi de şaşırtmalıydı. 60'dan sonra iki forvete döndü. Ama bu kez de sahada dolaşan Alex'e el atamadı. Bazı maçlarda ne yapsanız olmaz. Bu maçta Fenerbahçe takımı yapmayı bile denemedi. Futbolcunun performansına dayalı bir düzen geliştirirseniz, bu sonuçlara da katlanacaksınız.

Güven Taner: Bir takım genel yapısı ile rakibinden iyi olabilir. Ancak bir de oynanan maçın gerçekleri vardır. Başarısız rakibiniz, ki son örnekte Vestel ligin ikinci yarısının sonuncusu olacak denli başarısızdı, o maçta kendini yenileyebilir. Kendini aşabilir. Nitekim öyle de oldu. Vestel, iyi yardımlaşarak, iyi kapanarak mücadele etti. Ve hücumda top kullanma kalitesini de artırmış olsa idi maçı kazanabilirdi zira Fenerbahçe'den daha çok çerçeveye giden şutu var. İyi takım da olsanız her maçı mutlaka kazanacaksınız, her maçta mutlaka iyi taraf siz olacaksınız diye bir kural yok futbolda.

Beşiktaş da Sakarya'da ille de kazanacak mıydı? Orada sıkıntı çekeceği belliydi. Zira Sakarya sonuncu idi ama Beşiktaş 7 günde üçüncü maçına çıkıyordu. Takımın fizik güç olarak problemli oyunculardan oluştuğu için 10 kişiye karşı bile üstünlük kuramadı. Çünkü kadro kalitesi de yoktu. Burak becerikli oyuncu olsa ilk yarı üç farkla biterdi. Fenerbahçe kağıt üzerdinde Vestel çok daha iyi ama sahada o iyiliği yoktu. Bu kendi yetersiz kalışından çok, Vestel'in başarılı olmasından kaynaklandı. Vestel hücumda becerikli olsa maçı da kazanırdı.


Özetle anlatırsak, Zico o maçta yapması gereken hamleleri yaptı ama işe yaramadı. Zico'nun o maçtan önce, yani ligin akışı içinde yapması gerekenler vardı. Fenerbahçe'nin sorunu burada...